bir var iken
bir den yok olma
dahi..
yok olanın yok olması için gösterilmesi gereken hem önce..
ve sonra
herkes bile bile yokolmadığını bir varmış olanın..
yokolmuşluğuna külliyen inanma histerisi..
bir varmış olanın yine.
aslında,
demek için.
emevi gelenekli sevicileri,
ölü sevicidir.
vatanın.
hainleri otuz elli beşyüzyıl sonra
vay anasını adam doğruymuş olur
hep ve geç.
o tömbekinin üzerine yeşil yeşil şeyler kırıp koyanlar görürseniz uzaklaşın,
demeyeceğim.
yaklaşın ve bir nefes de siz alın.
güfte doğulu..
beste batılı..
ulus, ümmet filan hep,
don lastiği.
sizde çekiniz bi ucundan.
hande ataizi ile düzüşmelerinden çıkan sesleri bezediği bir şeyler yaparsa
dinlerim..
belki..
şişede durduğu gibi duracak ise
neden içilsinki.
şöyle de demek mümkün..
bu dünya, insanlar, vapurlar filan..
şişede durdukları gibi durmuyorlar.
oysa.
--spoiler --
uyanıkmısın..?
tamam.
çişimi yapacağım..
bekle beni..!
--spoiler --
--spoiler --
ben şarkı çalacağım..
sen de dans et.
...
kalp arkanda kalsın..
tam önünde dur..!
--spoiler --
etmedikçe gecikir..
geciktikçe ihmal koşullanır.
dişil kafa karışıklıkları karikatürize etmek isterim size..
empatinin 0
patinin 1 olduğu.
içtim.
çok içtim.
söz uçar yazı kalır zamanlarında.
kaybedenler kulübü tayfası ile seks yapmayı entelektüel kariyer sayan kadınlar
ve cüceleri ile hem eskişehirin.
içtim.. içimden içtim..
de.
Napolyon sürgünde öldüğü zaman
doktorlar sikini kestiler.
Sikini süslü bir kutuya
koyup rahibine verdiler.
Nedenini sormayın.
Yıllar boyunca Napolyon'un siki en fazla parayı verene sürekli satıldı.
Bugün, en az üç kişi Napolyon'un sikinin kendisinde olduğunu söylüyor.
Ama gerçek sikin kimde olduğu mühim değil.
Asıl soru şu ki:
Diğer iki sik
kimlere ait?
.. yazan tiğşört ile rak bar da bira içerkene bir aydınlanma olmasada yaşadığım,
anladığım şeyi hiç bu kadar iyi anlamamıştım ben,
idi.
kokular, sesler ve fotoğraf bellek birbirlerini tetikler bazen..
bunu öğrenmek te zaman alır ya neyse..
kokular, sesler ve görünümler bibirine karışır aslında diyeceğim o ki..
biz zaman denilen şey ile dün ve bugün ilişkimizi kurma konusunda şaşakalırken..
geçip giden zamandır oysa ve bu onun umrunda değildir.
tıpkı gelen ve gelmekte olanın umrunda olmadığı gibi.
insan türlü illüzyonların tavşanıdır... hepsi bu.
tavşandan şapka çıkaranların dahi halledemediği.
ilmek ilmek hep ve yeniden.
giderek,
senin,
anlatamama çaresizliğin için
kullanmaktan vazgeçeceğin sözcük.
ki sözcükten değil
o nun gerekli olduğunu düşündüğünden..
vazgeçeceksin.
gözlerindeki (renkli olmasından belki), şeytanilik hoşuma gitmesede
no look ruh kardeşim gibi *
(bkz: dejan bodiroga ) yı yeşilköy de, çınar hotelde kamptan çıkmış ve kıyıda yürürken görmüşlüğüm, gözgöze gelmiş ve gülümsemişliğimiz vardır. muhtemel o cep telefonu ile bir aşk görüşmesi yapar gibi iken..
barcelona maçını izlemedim ama
bu teodosic çocuğu
dünya kupasından sonra ikinci kez böyle görmek gibi bir keyif
işte öyle bir şeydi.
yok kopmuyor..
tam boynunun dibindeyim hepsi olurken..
görüyor, duyuyor, biliyor,
anlıyorum.
hepsini.
olmuştu bilirsin..
pıtımla
pıtın
pıtladılar bir süre
ve korktuk
dağılmaktan.
şimdi
dağılmamış
haldeyiz.
seni deli gibi seviyorum derken amına koyayım senin demek istediğini bildiğim insanlar oldu..
senin amına koyayım derken seni deli gibi seviyorum demek istediğini bildiğim insanlar
da
oldu.
kendisini gördüm.
benim kılığımda göründü bana
ve bir hediye verdi.
o yüzden
biliyorum artık
bildiğimi.
yazmak ve yok etmek.
bir tür kendini kırbaçlama.
vatikanda da vardı
aşura da da..
bu necip bir şey gördüğünde
her şey dönülmeyecek kadar geç bir yerdeydi..
nazım hikmet ile önce kıyasıya bir dövüşüp hani öyle böyle değil,
sonra sevişmeleri gerekirdi..
lakin nazım sanırım sadece kadınlardan hoşlanıyordu..
bence en önemli falsosu,
"çay istemiyorum..
aşk istiyorum.." dediğinde
bir karslının çıkıpta
aşk da ne ki dememesi
olan film. *
bazı şeyler bana gelir ve bazıları
bazı şeyler benden gider ve bazıları
bazı şeyler değişir
ve
bazıları
da.
tam da
bu başlığa yazacaklarımı
geçiştirmemdir.
siz filmi değil..
film sizi izliyor.
duymakda mesel yok..
dinlemek arızalı.
dinlemek
duymayana kadar.
duymayana kadar.
hep atacaksa niye dinleyesin
yoksa.
aşk yaparken özg çıkarmaktır.
daha fazla entry yükleniyor...