herkes atıp tutar oturduğu yerden. ama birine gel bir şırnağa gidelim hakkariye gidelim desen ne işim var orda der. ama oturduğu yerden de ahkam kesmeyi ihmal etmez. bence her insanın en azından 1 yıl doğuda hayatını geçirmesi gerekir ki ondan sonra asıl türkiye nasıl bir yermiş nasıl yaşamlar varmış nasıl bir mücadele içindeymişiz ve neler yapılabilirmiş görsünler.
bir ay sonra benim de maruz kalacağım ve bu yüzden hem gergin hem de heyecanlı olduğum tek kişilik yaşam. korkuyorum aslında. zevkli gibi gözükse de yine de akşam kapını kapatınca en azından günle ilgili sıkınıtılarını heyecanlarını paylaşabileceğin iyi geceler dileyip yatabileğin kendi odanın değerini sana anlatabilecek birilerinin olması güzel. deneyip göreceğiz..
etrafta bir erkek varsa önce onun yer vermesi beklenir eğer o vermezse mecburen yer verilir. yer vermeyenler ise bu başlığı açtırmaya sebep olucak kadar çokturlar.
erkeksi olmaları.
bakımsız ayaklarla sandalet giymeleri.
esmeler olup saçları sarıya boyatmak suretiyle sarışın olmaya çalışmaları.
yüksek sesle konuşmaları.
herşeye alınmaları.
bir kızı ablası dahi olsa asla içten kıskanmadan sevememeleri.
kabus gibi bir durumdur. tam üşüyorum derken haşlanır haşlanırken donarsınız. bundan aşırı bunaldıysanız eski usül suyu kovaya doldurup sıcaklığını sabitleyit hamam usulü duş alabilirsiniz. bu da bi çözüm.
mesajın özelliğini, beklentisinin mutluluğunu ortadan kaldıran bedava sms ile biten aşkların, aynı zamanda bedava sms ile başlaması da oldukça ironiktir.
memurlarla öğretmenler eğer kıyaslanabiliyorsa önce öğretmenlik mesleği kutsaldır yalanına bir son verilsin bence. herhangi bir devlet dairesine gidin bir de bir saat için (bir saat diyorum çünkü öğretmenler dışında kimse okuldaki sese bir saatten fazla dayanamaz. allah size kolaylık versin hocam burda ne gürültü var der ve kaçar) bir okula gidin aradaki farkı kendiniz görürsünüz.
memurlar ellerinde çay kahve suratları beş karış asık götürdüğünüz bir evrağı alt kata götür üst kata götür der, basacakları bir mührü atacakları bir imzayı dahi atmaz başkasına havale ederler. ama okullarda bir dakikanın dahi hesabı yapılır. zil çaldığı anda dersinize girmezseniz müdür tarafından soruşturma dahi açılabilrmektedir.hangi kurumda boşa geçirilen bir dakikanın hesabı soruşturma ile sorulmaktadır?
ne yapsan da mutsuzluktan kaçamıyorsun. sırtında kocaman bir mıknatıs var ve sen koşmaya çalışıp uzaklaştıkça hafifledikçe mutsuzluk pis pis sırıtıp bir defada kendine yapıştırıyor seni, eritiyor, kaybediyor, canına okuyor.
bir hata..kadınlar asla unutmaz. unutur gibi yapar ama zamanı gelince kutudan zıplayarak çıkan sürpriz bir hediye gibi suratınıza hiç ummadığınız beklemediğiniz bir anda çarpılır hatanız. bu kadınların kinci olmasından değil asla boşveremediklerindendir. mutlaka beynindeki tüm yolların açık, ışıklı, aydınlık olmasını isterler. ufacık bir karanlık onları mahkum eder, kabullenemezler.