ünlü bir deyimi hatırlatan ve insanın burnunun direğini sızlatan durumdur.
sözlük ahalisin geneline bakınca, millet ne yumurtlamış diye, en başa dönüp ünlü deyimi her başlığı okduğunda yineleme halidir.
(bkz: ben diyorum cebeli tarık boğazı, sen diyosun yandı götümün ağzı)
kete'm.
yöresel möresel ama duydum, duyar duymaz sevgilisini ekmeğe benzeten adama baktım. toplum olarak sevgimizi belli edemiyoruz ki ancak bu kadar oluyor.
belki ekmek, kültürümüzde kutsal hani ordan mı bağlasak konuyu, bilemediğim hitap şekli.
düzeltilmesi gereken bir başlıktır.
düzeltilmesi gerekliliği ilk olarak fakirlik ve yoksulluk kavramlarının farklılığında yatar.
yoksulluk daha uygundur.
tanımlar konusunda meraklananlar Amartya Sen'in çalışmalarına bakabilir.
iğrençtir. musluklarına dokunmak istemezsiniz.kapılar kapanmaz. asla temiz değildir. kendine has bütün dünya insanlarının çişi ile hindistan cevizi kokar. karışım berbat mıdır değil midir anlamazsınız. ellerinizi kurutmak için o sıcak hava üfleyen zımbırtıların önünde yarı uykulu insanlarla sıra beklersiniz.özellikle kışları çekilmezolan yerdir.
sözlük yazarlarının büyük kısmının, en azından bu başlık altında yazanların bıdı bıdı eleştirip yerdiği ama yazarların offical name "uludağ sözlük" adı altında grupcanak programına seyirci olarak katıldığı, katılmaktan çekinmediği,belki iki dakka TV'de görünüp mutlu olacağını düşündüğü show programının sunucusu şahıs.
baş ağrısı
mide bulantısı
uykusuzluk
"ama ben nutella istiyorum"haykırışları
"dünya beni anlamıyor"
"yöneticimi öldürsem yargı bunu hafifletici neden sayar mı?"
"aa yine mi ya yine mi nasıl kayıyor bu zımbırtı anlamıyorum, temiz pijama altı kalmadı, bana seninkilerden birini ödünç verir misin? yıkarım sevgilim."
"sendromumu seveyim hamile değilim"
uzayıp giden uç nokta konuşmaları
rumeli çıkışından metronun semtin kalabalığına karıştığım bazen de anahtarım olmadığı için Mado'nun beceriksiz kahvelerine mahkum kaldığım, evden adımını atar atmaz hayatın içine daldığım ilk istanbul semtim,Şişli semtim, Cevahir'e Taksim'e yürüyerek gidebildiğim, ev kirasını artık ödemekte zorlandığım semtim.
onca görülen, gezilen şehirden sonra her nefesimde nefretimi körüklediğim, insanı tuhaf, yaşadığını hissettirmeyen, yaşlandıran, mucizlerden, düşlerden, sevgiden yoksun pasaklı,çirkin şehir.çirkin insanlar şehri. başka yaşamlara hoşgörü göstermeyen fakat hoşgörü dinini de kimseye bırakmayan,iki yüzlü, para meraklısı, ruhsuzlukları yüzünden insanlarının iyice çirkinleştiği şehir.
bir kentte hiç mi bir şey güzel olmaz kardeşim? estetik yok, esneklik yok. boktan bi yer. tarife bile hacet yok.
şu yeşilinin tonunu bi türlü tarif edemediğim, "yerellik" diye ısrarlarına bakılırsa olsa olsa köylü yeşili olabileceğini düşündüğüm, hizmet kalitesiyle paralel, müşteri kalitesininn de sorgulananması gerekli banka