bugün durdum harbi harbi bunu düşündüm. uzay boşluksa dünyanında belli bir ağırlığı varsa havaya atı lan her şey yere geri düşer prensibi sonucu yere düşmesi gerekir. (burada dünyanın havaya atılıp atılmadığını bilmiyoruz tabi ) dünya havada asılı duruyorsa uzay boşluk ise düşer düşmüyorsa uzay boş değildir. Neyse ben bi bira daha iceyim.
Mesela bir beyaz yakalının yılda neredeyse ortalama 3.200 saatini ofiste geçirdiğini biliyor muydun? Yani eğer sana çalışmama özgürlüğünü verecek sabit bir gelirin olsaydı, bir yılda tam 3.200 saat daha fazla zamanın olurdu. Ancak ne yazık ki dünyanın çok büyük bir çoğunluğu geçimini sağlamak için bir işe ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla o 3.200 saat çok büyük bir çoğunluk için mutlaka geçirilmesi gereken saatler anlamına geliyor. Yani o stresli ofis ortamı, bitmeyen işler, çalan telefonlar, okunmamış e-mailler. Hepsi bir kabus gibi seni bekliyor. Saatler ilerlemiyor, o kadar iş yaptın, e-mail cevapladın, telefonları açtın, toplantı yaptın hala daha öğlen bile değil. Bu saat nasıl 18.00 olacak? O klimalı servisine binip, o sıcak mı sıcak evine nasıl ulaşacaksın? Doğru ya, akşama evde seni harika bir yemek, mükemmel filmler ve diziler, keyifle içilen kahveler ve aile saadeti bekliyor.
Ama önce, ofiste saati 18.00e getirmen gerek. Peki nasıl? işte sıradan bir ofis gününde saati 18.00e hızlıca getirmenin en hızlı yolları:
Hafta sonu Hayalleri:
Haftanın tam ortasında, dört duvar arasında telefon ve yazıcı sesleri arasında boğulman hafta sonu hayalleriyle zamanı hızlandırmayacağın anlamına gelmiyor. Bu hafta sonu ne yapmayı planlıyorsun? Harika bir kahvaltıyla başlayan mükemmel bir Cumartesi günü, öğleden sonra girilen denizler ve akşam gidilmesi planlanan mekanlar. Biraz araştır bakalım şehirde yeni mekanlar açılmış mı? Kim nereyi tavsiye etmiş, oraya gidince ne yapmalı/ne yemeli? Yeni vizyona giren filmler mi var.
Flash Oyunlar:
Şirketinin bir gestapo gibi her siteye girişini yasaklamadığını farz ederek, flash oyunlarını izninle ofis ortamlarının en harika zaman geçirgeci ilan ediyorum. Googlea gerekli anahtar kelimeleri yazman sana en az yarım gününü geçirtecek ve saati acilen 18.00e getirecek onlarca oyun getirebilir. Aman diyelim, bir yandan excel dosyan ve outlookun her an büyütülmeye hazır beklesin, oyun penceresini de olabildiğince küçült. Neme lazım, biz önlemimizi alalım da.
Müzik / Radyo:
Tek yapman gereken sevdiğin bir grubun sevdiğin bir albümünü mp3 çalarınıza kaydetmek. Bir albümün ortalama 45 dakika olduğunu düşünürsek, iki kere baştan sona dinlediğin bir albüm sana neredeyse bir buçuk saat zaman harcatacak. Ha gayret, 18.00e az kaldı. Başka bir yöntem ise günün her saati dinlenebilecek farklı radyo programları bulmak. Yani mesela sabah 6-10 arası bir Metro FMde Kadir Çöpdemir ve Pascal Noumanın sunduğu Aragazı dinleyebilir, 10-13 arası başka bir radyoda başka bir programa kayabilirsin. Bu şekilde tüm gününü dolduran 4 bağımlılık yaratıcı radyo programı bulursan, günün geçmesini bile istemeyebilirsin.
Sık Molalar ve Uzatılmış Öğle Yemekleri:
itiraf ediyorum, bu yazıldığı kadar kolay olmayabilir, hele başında sürekli seni izleyen bir patronun varsa. Ancak eğer fırsatın varsa, 1 saatlik öğle arasını 1.5 saate uzatmak, 1 kere verilen molayı 3e çıkartıp 10 dakika eklemek sana neredeyse artı 1 saat kazandıracaktır.
kabus çalışma gününü olabilecek en hızlı şekilde bitirdin, saat şimdi 18.00