Söylenmek istenip de söylenememiş sözlerin dışa vurulmuş halidir.
Anlamak güçtü gerçekten.Neden olmadı,neden olmuyor diye sürekli düşünmek.Karşı tarafı mükemmel görüp hatayı hep kendinde aramak.Konuşulanları kelime kelime hatırlamak ve nerede yanlış yaptım diye uzun uzun düşünmek.En acısı bir adım atmak,kalbini açmak ama karşılık bulamamak.Oysa daha önce sevildiğini zannetmekten ibaretti herşey. Can Yücel'in o eşsiz dizelerini düşünmek sonra : '' Bağlanmayacaksın öyle hiçbir şeye körü körüne ''
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur.
insan bir akşam üstü ansızın yorulur.
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan .
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu .
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından .
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman .
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.
Yanindaki eşiyse yada nişanlısıysa sorusunu akla getirir.Değilse bile kimse yargılama hakkına sahip değildir.Türbanlı olsun olmasın insandır,duyguları vardır,yenik düşmüş olabilir.Türbanlı olunca neden mükemmel olması beklenir? Hata yapma potansiyelini ortadan kaldırmaz ki bu .Ayrıca bir tane böyle türbanlı görülüp tümü yargılanmamalıdır.Hatta o tekide yargılanmamalıdır..O dinin bir gereğini yerine getiriyor,diğer yandan bir hata yapıyorsa onu sadece Allah yargılar. Herkes kendine bakarsa böyle bir sorun da kalmaz...
Vatansever türk vatandaşı çokta uzun olmayan ezanın türkçesini zaten biliyordur.Kendi kendine türkçe okuyabilir.Fakat minarelerden ezanın orjinal hali okunmalıdır.islamiyetin simgesidir zira.Eğer türkçesini öğrenecek kapasiteye sahip değilse yardım edilmelidir zavallıya.Zira herkesin kafası basacak diye bir şey de yoktur.
Her işin bir ehlinin olduğunu bilen insandır.Diyetisyen kontrolünde nasıl yanlış beslendiğini öğrenip ,hayatını yağ tulumu olarak geçirmeyecek insandır.
Hoşlanılan kıza aşık olmak istemeyen erkek,cesaretini toplayıp kıza yaklaşmalıdır.Daha yakından tanımaya çaba göstermelidir.Tanıdıkça farketmeden aşık olacak veya soğuyacaktır. AŞık olmaktan korkma süreci başladıysa aşkta çoktan başlamıştır.
Rüzgarda savrulan yaprak gibisin.Rüzgara bırakmışsın kendini,ne yana eserse o yana süzülüp gidiyorsun. Gelişine göre yaşıyorsun hayatı.Sevip sevip hüsrana uğramak alışkanlık oldu sende.Nerde bir gereksiz var gidip ona aşık oldum sanıyorsun.Tam anlamıyla sevmiyorsun kimseyi,aşka da inanmıyorsun aslında.istediğin şey için ölümüne mücadele etmiyorsun,olursa olsun olmazsa olmasın modunda takılı kalmışsın.Bu kafayla biraz işin zor kendim...
Vizyonda güzel bir film olduğunda,sinirlerin bozuk olup çatacak biri olmadığında,sevgililer günü saçma gelse bile yalnız geçirmek zorunda olduğunda gibi şeyler sayılabilir.
Aşık olamıyorum.Aşık olduğumu sandığım insanı bir başkasıyla gördüğümde yaşadığım üzüntüyü,içimdeki polyannavari his unutturuyor.Zaten sevmiyordun sen asıl şunu beğeniyorsun diyor.Bir gün sonra üzüntüden hiç bir şey kalmıyor geriye.Demek ki aşk değildi diyorum.Ya da artık aşk acısı çekmemek için tam kalbimle sevemiyorum kimseyi,güvenemiyorum.Sonuçta yavaş yavaş hissiz birine dönüştüğümü görüyorum.
Yine yanıldım.Hayal kırıklığı olarak kalacaksın ömür defterimde.insan alışıyor herşeye,eskiden günlerce üzüldüğüm şeyleri bir çırpıda unutuyorum bugün ya da unuttum diye avutuyorum kendimi.Gözler yalan söylemez derler ama seninkiler yalan söylemiş belliki.içten içe bekleyişim,bugün yarın itiraf edecek deyişim bitti en azından.Artık hayalini kurmuyorum hiç bir şeyin...