yıllardır müşterilerini soyup soğana çeviren, kanırtan, gücünü geçmişten alıp şebeke şebeke diye bağıran, gizlenmiş ve minarelere konulmuş baz istasyonlarıyla beynimizin damarını çatlatan, kafayı yedirten ve hayata bağladığını söyleyip kazığa bağlayan kapitalist gsm operatörü olan Turkcell, yaptığı onca densizliklerden sonra paylaştığım bağlantıda ne demek istediğimi iyice kanıtlamıştır.
tarım alanı sıkıntısı nedeniyle bir takımın savunma alanını defans oyuncularından bir süreliğine arındırması ve toprağı sulaması.
özellikle yağışın bol olduğu ekvator bölgesinde bulunan takımların tarımdan elde ettiği gelir fazla olacaktır. elde edilen gelirle rakip takımın birkaç tane ermenike misali oyuncusu satın alınıp maçlardan rahatlıkla galip çıkılabilir. tabi bunlar türkiye ortamında şu an imkansız gibi görünse de... şülülüp-tülülüp deyip susalım şimdilik.
sony ericsson'un x10 modelini kırparak klavyeli hale getirdiği telefon. ne telefonu, canavar o canavar.
göze çarpan bazı özellikleri
-çok küçük ve şık olması
-qwerty klavyeye sahip olması
-5 megapiksel hd video çekebiliyor olması *
-en güzeli de anroid olması ki bu özelliğiyle en küçük android telefonu olarak adını kazmıştır.
an itibariyle fiyatı 618 tl'dir. fiyatı düşerse... meselesini bekliyorum ben de.
ismini hatırlamadığım bir gazetecinin barack obama için kullandığı bir yakıştırma.
çok da isabetli olduğunu söylemekte yarar var. zira eskiden zenciler eziliyordu, şimdilerde ise tüm insanlık ezilmekte ve yerlere serilmekte. amerikanya'nın kara tarihi değişmemekte ve hep tekrar etmektedir.
çözüm, türk-islam birliği, osmanlıcılık, türkçülük veya batıcılık değildir.
çözüm, fethullahçılık, cemaatçilik, tarikatçilik ise hiç ama hiç değildir.
Asıl çözüm, Yakup gibi sabırlı, Musa gibi denizi ikiye bölen bir umut sahibi, isa gibi gönülleri tedavi eden bir şifa ve muhammed gibi gerçek anlamda insan olabilmeyi başarmaktır.
ABD ise yamyamların ve ebu leheb'lerin soyundan kalma birkaç insanımsı yaratıktır. başka bir şey değil.
Kopya olayının olmadığını kanıtlamaya çalışan bir açıklamadır ancak boş ve yersizdir.
Ösym gerizekalı mıdır ki kopya sağladığı adayların kitapçığını açıklasın?
istediği kitapçığı yayınlayıp yayınlamadığını biz nereden bileceğiz ki?
ösym kendini kandırmakta ve bu şekilde halkı da uyutmaya çalışmaktadır.
1 milyon 700 bin kitapçığı boş sayfalarla açıklamalarının hiçbir anlamı ve kıymet-i harbiyesi yok.
eğer ösym öğrencilerin karalanmış kitapçıklarını tarayıcıdan taratıp yayınlasaydı biz de güzel güzel kontrol ederdik.
yoksa ben de aynı kitapçıkları şıkların yerini otomasyon yöntemiyle değiştirerek yayınlayabilirim.
ösym'nin böyle bir uygulamaya girmesinin sebebi zamandan kazanıp yalan üretme kuluçkasında girmesidir.
2 seçenek var artık ösym için:
Ya kitapçıkların karalanmış halini yayınlarlar ya da ygs'yi iptal ederler.
not: iptal edilse bi türlü... iptal edilmese bi türlü... ösym'nin anasını eşşekler kovalasın.
ne diyem, mahmut mu diyem?
günlerdir bir msn kişisinin kişisel iletisinde gördüğüm ve anlamını birkaç gün sonra çaktığım deyim. *
araştırdım ama böyle bir deyim yokmuş, tamamen kişisel bir uydurmaymış. Ama helal olsun; gerçekten çok iyi bir uydurma. Zira anladığım kadarıyla apartman resetlemek, oturduğunuz apartmandan sizin dışınızda herkesin taşınması ve yeni kişilerin apartmana gelmesi; yani bir nevi yenilenmesi, resetlenmesi.
Sözcükleri bu denli kullanıma sokmak her babayiğidin harcı olmasa gerek. Gerçekten olumlu ve isabetli bir uydurma.
israil'in kıçı kırık propaganda ve yaygaracı siynonist sitesi.
ana haber başlıkları şöyle başlayıp bitiyor: diplomasi ve politika - savunma - ulusal haberler - iran tehdidi* - iş - emlak - spor. bir devletin yayın organı bu kadar korkaklık kokan ana haber başlığı yardırabilir mi ya? tam bir propaganda ve yavşaklık ustası bu yahudi piçleri. kendilerini akıllı sanıyorlar ama lanetlenmiş gerzek kabilesi olduklarının farkında değiller.
birçok lanetleme ve dertleri kusma yeridir, merkezidir.
-- Microsoft ve google gibi şirketlerin sahip olduğu paraya -milyar dolarlara- lanet olsun be sözlük.
isteseler dünyanın dört bir yanında açlıktan kıvranan, sürünen ve ölen insanlara yeterince yardım sağlayabilir ve onları iyi bir yaşama kavuşturabilir; ama o merhamet yok be sözlük.
-- Bülent Ersoy, parmağına taktığı birkaç yüzüğü kimsesiz çocukların yararına bağışlasaydı ne olurdu yani? ablalık konusunda o kadar iddialıysa yapsın bir ablalık da görelim be sözlük. ortalıkta kendini rezil edip üstüne bir de iğrenç bir kahkaha patlatan bir insanın osmanlı türkçesiyle bize anlattığı masallara inanalım mı yani? lanet olsun be sözlük, bülent'e de ersoy'una da lanet olsun...
-- ibrahim Tatlıses'in uzun havalarına sonsuz saygı duyarım, her daim dinlerim, hüzünlenirim, parçalanırım. Ancak ibo'nun karaktersiz yapısı çok göze batıyor be sözlük. Programdan adam kovmalar, yıldız tilbe'ye "ben seni pezevenklerin elinden kurtardım" demeler, artizlik yapmalar, her uzun hava öncesi ve sonrası filozofvari konuşmalar ancak gerçekte bunlar saçmalardan seçmeler... Üstelik bu adam mafya be sözlük. tv'de yaptığı onca adi hareketlere rağmen ne rtük sesini çıkarıyor ne de devlet ona ceza kesebiliyor. bu adam insan değil be sözlük. Zamanında birçok sanatçıya suiskast yaptırarak kendi tahtını korumayı sağlamış bu adamcık. Lanet olsun be sözlük...
-- Dünyadaki birçok medya kuruluşu siyonistler ve evanjelistlerin eline geçmiş. Hem kendi insanlarına hem de dünyaya yalan söylüyorlar; bir doğruyu tamamen yanlış ve iğrenç olarak gösteriyorlar. Aynı şekilde bir yanlışı da hile yoluyla tamamen doğru ve erdemli olarak gösteriyorlar. lanet olsun be sözlük! Alın size bir örnek:
Cnn'in yaptığı bir anket vardı: Sizce israil mavimarmara'da fazla ileri mi gitti? "evet ya da hayır" lanet olsun cnn'ye be sözlük! Sanki israil'in yaptığı bu terör olayı çok meşru, doğru ve erdemli bir olaymış da kalkıp bu saldırının fazla ileri olup olmadığını soruyor ankette! lanet olsun be sözlük!
-- dünya yalan söylüyor be sözlük: girdiğim birçok yabancı chat sitelerinde amerikanlar ve siyonist israilli insanlarla karşılaşıyorum. Kendilerine niçin çocukları ve kadınları katlettiniz diye sorduğumda "bizler dünyaya barış getirmek için bozguncuları öldürüyoruz" diyorlar. Halbuki asıl barışı yok eden ve dünyaya bozgunculuk getirenler ta kendileridir. Görüyor musun sözlük? Adamlar kendi insanlarını medya yoluyla barış yalanıyla insanları öldürdüklerini anlatıyorlar, kandırıyorlar. lanet olsun be sözlük!
dünyanın en fazla dil bilen insanı. 34 veya 35 dil bilmektedir. bence çok azdır, daha da geliştirmeli kendisini ya da gençlere yol açmalı.
bildiği dillere gelince: danca, latince, ingilizce, almanca, italyanca, türkçe, farsça, arapça (arabistan arapçası, mısır arapçası, fas arapçası), rusça, osmanlıca, klasik arapça, eski slavca, özbek türkçesi, kazak türkçesi, kırgız türkçesi, türkmen türkçesi, azeri türkçesi, uygur türkçesi, tatar türkçesi, başkurt türkçesi, tuva türkçesi, orhon türkçesi, eski uygur türkçesi, kuman türkçesi, çağatay türkçesi, arnavutça, yunanca, hintçe, urduca, fince, gaelic ,japonca ,svahili, sırpça.
ayrıca yaptığı bir ropörtajda kürt dilini öğrenmeyi çok fazla istediğini ancak çok zor ve büyülü bir dil yapısına sahip olduğu için bunun epeyce zaman alacağını belirtmiş ve bunun üzerine hâlâ zaman harcıyormuş. Kürt diline o kadar hayran kalmış ki bir "kürt ailesinin çocuğu olarak doğmayı çok isterdim" demiş.
Ayrıca şivan perwer'e, ciwan haco'ya ve ünlü dengbejşakiro'ya hayranmış. Yaptığı seyahatler sırasında en fazla dinledikleri arasında şivan perwer'in söylediği halepçe' ve ciwan haco'nun söylediği Min navê xwe kola eserleriymiş.
"brezilya" sözcüğü yerine "ingilizce" sözcüğünün telaffuz edilmesidir.
Beynimin algılama sorunuyla ilgili olsa gerek. Zira 2002 dünya kupası maçlarında, oynadığı dönemlerden birinde türkiye ile karşı karşıya gelen brezilya maçının skorunu soran arkadaşa ben "brezilya-türkiye maçı 2-1" diyeceğime "ingilizce-türkiye maçı 2-1" demiştim. Sonra düzeltmiştim tabi ama ağzımdan bu cümle çıkmıştı bir kere. Daha önceleri sık sık olmuştu, bu durum sanırım bilinçaltımla alakalı ancak ana problemin nereden kaynaklandığını bilmiyorum. Bilen varsa yazsın bir zahmet. Bu problemin sadece bende yer aldığını sanmıştım ancak çok samimi bir arkadaşımla dünya kupası maçlarını konuşurken kendisi de "brezilya" sözcüğü yerine "ingilizce" sözcüğü telaffuz etmesin mi? şok oldum sözlük... Hadi bu problem bende vardı, tamam. iyi de arkadaşımda aynı problem neden ve nasıl oldu? Acaba başka insanlarda da bu türden enteresan bir olay var mıydı? Belki samimi olduğum arkadaşla aynı kültürü, benzer karakterleri taşıdığımız için böyle oldu ve algılarımız da buna göre hareket etti. Bilmiyorum, merak ediyorum sözlük, beynim zonkluyor, kemiriliyor...
Hazırladığı videography ile gönlümde sayısızca kez taht kuran eşsiz insan.
hadi kendi yüklediğim videoların linklerini paylaşayım da, yüzünüz gülsün. *
Geçmişin gölgesinde yaşayan bilincin, geçmiş ile gelecek arasında çizdiği koprüyü kuramayıp suya düşüp ıslanmasıdır.
Kolay değildir be sözlük...
Böyle bir durumda insanın hayvan olası geliyor sözlük.
Hayvan... Ne geçmişin verdiği rahatsızlık ne de geleceğin verdiği endişe vardır hayvan için. sadece * yaşar, anı yaşar. *
insan... Hem geçmişin verdiği zelzele hem de geleceğin getirdiği dalgalar arasında denge kurmak için en iyi sörfçü, en iyi cambaz olmayı ister insan, ancak başaramaz, bıkmaz hergün ölmekten!
Saygılı bir satıcı gibi görünür, ancak bu durum her zaman böyle değildir.
Bir giyim mağazamız olsun. Sadece pantolonlara bakmak için içeri adım attınız ve satıcı ayağa kalktı. size yanaştı ve;
satıcı: hoşgeldiniz, buyrun
müşteri: hoşbulduk, kolay gelsin abi...
satıcı: sağ olun, ne bakmıştınız?
müşteri: ben gömlek bakmıştım da, görebilir miyim çeşitleri
satıcı: tabi, şuradan buyrun
müşteri: teşekkürler *
satıcı: nasıl, beğendiniz mi şunu?
müşteri: bakayım abi, aa bu çok genişmiş abi, daha dar yok mu?
satıcı: yok efendim, kalmadı; en darı bu. *
müşteri: sağ olasın abicim, kalsın o zaman *
satıcı: peki efendim nasıl istersen *
müşteri: hayırlı işler abi *
satıcı: sağ olun efendim, gene bekleriz... *
Tüy gibidir. *
şöyle ki; bluevelve'nin kaldıramayacağı acılardan biri de kendisi hakkında girilen entirilerdir.
Her gece bunalım, her gece buhranlar... kabuslar, karabasanlar...
Bu acılarını sindirmek için de elbette iyi bir gammaz olma yolunu seçmiş.
Gerçeklerin acı oluşu, hiç bu kadar tatlı olmamıştı...
annelerinin ellerini pazardayken bırakıp kaybolan ve internet kafenin içinde dolaşan küçük veletlerdir. ellerini pc masalarına, kablolara, eternet kablolarına kadar sokar. msn'de manitasıyla duygusal bir an yaşayan birileri varken ansızın bir kahkaha atabilen velettir.
150 yıldır savunulan ama bir tek kanıtı bile açıklanamayan teorinin fiyasko çıkmasıdır.
Daha ben cümlemi bitirmeden eksileyenler tabi ki olacak ama olsun, ben yine de iyilik yapıp onları da cahillikten kurtaracağım birazdan. Belki de bu yazacaklarım onların hayatının dönüm noktası olacaktır. *
Bir kere şu bilinmelidir ki evrim teorisi hakkında bir tek kanıt bile ileriye sürülmedi. Eğer böyle bir kanıt varsa bana özel mesajdan iletilebilir.
Evrim Teorisi'ne gelecek olursak;
Bu teorinin temeli "değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" felsefesinden ortaya çıkmış ve evrenin her tarafında durmaksızın bir değişim yaşandığını vurgulamış. tabi ki evrende durmaksızın devam eden bir değişim vardır ve bunu herkes kayıtsız şartsız kabul eder.
Evrendeki bu değişimle ilgili birkaç basit örnek verecek olursak;
-Uzakdoğu insanlarının bir kısmının çekik gözlü olması,
-Afrika ve diğer bazı bölgelerde siyahî insanların olması,
-Beyaz insanların * soluk yüzlü olması,
-Bazı insanların iri yapılı ve uzun boylu olmaları, bazılarınınsa ufak tefek olması,
... *
yukarıda saydığım farklı gruplar, coğrafi konumdan ve iklimden kaynaklı bir değişimin sonucunda meydana gelmiş. Evrim, bu şekilde bir değişim olarak düşünülebilir tabi ki.
Evrim Teorisi'ne tekrar dönelim.
Evrim'in iyice anlaşılması için bir tanım gerekli: Milyonlarca yıl içinde evrende hareket eden atomların birbiriyle olan çekim kuvvetinden dolayı aralarında meydana gelen değişimlerden sonra fiziksel ve kimyasal olaylar sonucu ortaya farklı maddeler ve değişken materyaller çıkmış. Bu maddeler ve değişken materyaller aynı şekilde milyonlarca yıl içinde birlikte yaptıkları etkileşimler sonucunda önünde sonunda bir proteini ve daha sonra yavaş yavaş hücre aşamasını yakalamıştır. Bu hücreler yine milyonlarca yıl içinde içinde bulunduğu koşullara göre değişim gösterip kendini hem organik hem de mekanik olarak geliştirip ileriki aşamalara varmıştır.
Yukarıdaki tanımın temelini Evrim Teorisi'ni savunanlar tamamen tesadüfe dayandırıyor. Yani Nam-ı diğer random meselesi*
Sabahtan akşama ve akşamdan sabaha kadar yazmaya devam edebilirim ancak pek gerek yok sanırım.
Şimdi de Evrim'i savunanlar, araştıranlar ve hatta kabul edenlere -hatta ve hatta- kafası karışık olanlara da birkaç soru soruyorum:
1-'Hangi atomun canı sıkıldı da;
"hadi gel atom kardeşim, birlikte kaynaşalım da bir protein meydana getirelim. Milyonlarca yıl arkadaş kalalım da sonra gel bir hücre oluşturalım" dedi?
2-'Hangi atomun canı sıkıldı da;
"Hadi gel atom kardeşim, hücreyi meydana getirdikten sonra gel senle bir et yığınından bir organizma meydana getirelim" dedi?
3-'Hangi atomun canı sıkıldı da;
"Hadi gel atom kardeşim, bir organizmayı meydana getirdik; sıra geldi bazı gerekli organlara." dedi?
4-'Hangi atomun canı sıkıldı da;
"Hadi gel atom kardeşim, etrafımızdaki sesleri duymak ve çok dinleyip az konuşalım * diye 2 kulak bir dil, etrafımızı görmek için 2 göz, etrafımızdaki gül kokusunu da hissetmek için 2 delikli bir burun meydana getirelim. " dedi? **
5-'Hangi atomun canı sıkıldı da;
"Hadi gel atom kardeşim, bunları kullanabilmemiz ve aktif hale getirmemiz için bir beyine gerek" dedi?
Uzun lafın kısası: Evrende meydana gelen hiçbir madde -hatta hiçbir atom bile- tesafüden ve canları sıkıldığı için meydana gelmedi. Evrenin her noktasında insanı aciz bırakan ve insana boyun eğdiren kocaman bir kuvvet vardır. boşuna heveslenmeyin, o kuvvet yerçekimi kuvveti de değildir; avucunuzu yalarsınız.
atom x: -ulan canım sıkılıyor, bi karı olsa keşke
atom y: -karı mı? o ne lan?
atom x: -ya bizim karşı cinsimiz olur ya hani, hem yeni bir "ben" meydana gelmesi için milyonlarca yıl beklemek zorunda da kalmayız.
atom y: nasıl yani ya?
atom x: Ya yatarsın karıyla, olur tane iki tane bizim aynımız.
atom y: hadi ya, hem de iki tane mi?
atom x: evet ikiz düşünüyorum... hayalgücüm geniş *
atom y: hayalgücümü? *
edit büdüt: imla
edit2: sığ kafalarıyla hakaret mesajları yollayanlardan ricam bilimsel bir açıklama bekliyorum kendilerinden. demagoji yapmayın...
not: asıl yobazlık bir şeyi körükörüne kabul etmektir.