alın işte size hükümetin yeni ve başarılı bir politikası. memura zammı vermemek için halkı arkasına almanın çok güzel bir yolu. bakın memura zam verirsem bu zam sizin cebinize yansır politikası. biraz asil olun, biraz kartları açık oynayın. önce vergi kaçıranın, ihalelele fesat karıştıranın, hortum yapanın, yeğenine oğluna peşkeş çekenin halkın cebine nasıl yansıdığından bahsedin. gariban memur en azından çalıştığının hakkını alıyor. çalışmadan cebini dolduranların halkın cebine nasıl zarar verdiği daha önemli değil mi?
anlamak çok zor. doğursun devlet bakar ne demek. sen önce istenilerek yapılan bebeklerin ailelerine yardım et ki onları büyütsün. hem bebek doğurmakla bitiyor mu iş? o kadın hayatı boyunca bir çocuğu olduğunu bilecek. bununla yaşayacak. o çocuğu her gördüğünde o anı hatırlayacak. çocuk büyüdüğünde babasını soracak. senin baban devlet mi diyecek annesi? ya bu kadar saçmalık olamaz. kadından sorumlu devlet bakanı ise hala susuyor. ne zaman konuşması gerektiğini bilmiyor mu bu kadın? demek kendisi tecavüze uğrasa doğuracak ki susuyor.
benzin zammı ülkemizde artık yemek, içmek, yürümek gibi sıradan bir duruma dönüşmüştür. hele ki amerikada bir bidonun ki o da yaklaşık beş litre yapıyor, beş dolar olduğunu duyunca ne kadar acınası ve enayi bir durumda olduğumuzu iyice anlamış bulunuyoruz. yalnız onlardan büyük bir farkımız var millet olarak, onlar bu duruma itiraz edebiliyor, bizse hala koyunluk yapmaya devam ediyoruz.
küfretmenin erkeklere özgü olduğunu düşündüren nedir ki? ona bakarsanız erkekken kadın olanları ya da erkek olduğu halde erkeklerle olanlara ne demeli?
hani denir ya bugün öyle zor geçti ki bir ömür gibi geldi filan diye. işte öğretmenlerin birçoğunun her günü böyle geçtiği için siz o 180 günü çarpın en az 100 ile. işin gününe, saatine değil, insanın ruhunda, bedeninde, zihninde vermiş olduğu yorgunluğa bakılmalı. evde iki çocukla uğraşamayan ailelerin çocuklarına çobanlık yapmak bile zaten başlı başına bir zanaattır. keşke aileler evlatlarına saygıyı, sevgiyi, sorumluluğu öğretip gönderse de çocuklarını okula, öğretmenler de sadece öğretimle uğraşsa, ondan sonra da 180 gün değil 360 gün ders anlatsa. eminim daha az yorulurlar ve kimsede bu durumdan şikayetçi olmaz.
türk kızları erkeğin kara kaşlı kara gözlü olanından hoşlanır genelde. kıvanç tatlıtuğ bize daha çok yabancı erkekleri hatırlattığı için herhalde onda alışkın olduğumuzu görememek durumunu sevmiyoruz daha çok.
muhtemelen okul bittikten sonra aklı başına gelecek, ve lan ben niye o kadar kızın arasından bir tane bulamadım diyecek ve harıl harıl bir arama girişimine başlayacak. sonrası mı? bütün eş, dost, sülale tıpçımıza kız arama harekatına koyulacak. dahada sonrası ise nasip.
iddalı başlayıp iki bölüm sonra bıktırıp bıraktırdı. güvendikleri başrol bayan oyuncusu tutmadı. sonra çeşitli arayışlara girdiler. merve boloğur kurtarır mı dediler. fakat yine olmadı, yine olmadı.