tanımlanamaz. dünyadaki bütün kelimeleri birleştirip öznesi o olan bir cümle kurmaya çalışsan da bir yanı hep eksik, tadı hep yavan kalandır. göğüs kafesindeki bilir onu en iyi, başkası da anlamaz halinden.
düşüncesi bile insanı ürkütendir. iki insan birbirini istiyor, bütün hayatını ve hayallerini paylaşıyor, anılar yaratıyor, anılar siliyor, zaman geçiriyor, hayal kuruyor, hayallere konu oluyor. el ele sokakta yürüdüğün oluyor, sesiyle bütün dertlerini unuttuğun ya da ufacık bir dokunuşuyla başını döndüren. kimsenin bilmediği huylarını biliyor ve kimsenin görmediği yaralarına dokunuyor. sen ve ben denen iki yabancı kelimeden biz denen sıcacık bir hikaye yaratıyorsunuz. zaman geçiyor, hayallerle beklenen gelecek kabusla geliyor bir gün. arkanızı dayadığınız duvar yıkılıyor, yerle yeksan oluyorsunuz. ortak olunan hayat parçalara bölünüyor, paramparça oluyor her şey. sonra iki yabancı. gizli kalmış bütün takıntılarını, korkularını ve mutluluklarını bildiğin, en özel anlarına şahitlik yapan insan bir yabancı oluyor; sokakta görse selam vermeyecek bir yabancı.
true blood izleme nedeni vampir-i devran. evde kalma nedeni olabilir zira etrafta bu karakterin karizmasının yanına yaklaşabilecek kimse yoktur, doğmamıştır, doğmayacaktır.
dikkatli yaklaşılması gereken kadındır. aşık olduğunda gözü hiçbir şeyi görmeyecek kadar körleşir. tutkuyla bağlanır her şeye. hırslıdır, inatçıdır, güvenilirdir. ne kadar dünyanın en iyi dostu olsa da yapacağınız bir hata onu en acımasız düşmana dönüştürebilir. güvenmek istese de kimseye tam anlamıyla güvenemez. herkese şüpheyle yaklaşma gibi bir alışkanlığı vardır. etki alanına girmemek zordur. saf bir görüntü vererek insanların özünü tanımayı hedefler. sadakat onun için vazgeçilmezdir. kandırılmayı ve aldatılmayı hazmedemeyeceği gibi hayatı burnunuzdan getirir. kolay vazgeçmez, bekler ve sabreder ama vazgeçtiği anda geri dönüşü yoktur. mükemmel bir aşık, mükemmel bir anne, mükemmel bir evlattır. daha da mükemmel bir düşmandır.