Ülkücülerin ne yapmak istedikleri en azından bellidir. Kafatası avcılığı kadar iğrenç bir şey bile olsa, sonuçta bir hedefleri vardır. Ne bileyim, beyaz çorap giymek, gömlek düğmelerini göbeğe kadar açmak, ayakkabının topuğuna basarak Kasım Kasım yürümek gibi ulvi hedefleri vardır.
Solcular da keza öyle. Ülkeyi ele geçirip ordu ile halka zulmetmek, toprakları başkalarına peşkeş çekmek, Rusya ile %100000000 zararlı bir petrol anlaşması yapmak isterler. ekmek alma bahanesiyle evden çıkıp sokaklarda terör estirmek isterler.
Ama baktığınız zaman, islamcı tayfanın bir hedefi yoktur. Türban takıp Jip sürmek desek yaptılar. Şeriat desek, ilk kendileri karşı çıkar. Rant desek, sonuna kadar kemirdiler. Makam desek, bir milletvekiline enişte damat kayın görümce olmadıkça o da kalmadı.
Daha dünyaya gelirken üzerinde bir lanet ile kimlik bulan kişilerin yoğun ilgisi şeklinde cereyan eder.
vücut yönünden bir Mezopotamya erkeğinin yanından dahi geçemeyen, iki kelimeyi yan yana getirip bir şey ifade edemeyen, küçüklükten beri tokat manyağı yapılan, her gördüğü kaslı yakışıklı kara gözlü erkeğe ağzını iki endaze açıp bakan bu hobit çakması insancıklar, olur da kendisi gibi yerden bitme erkek kılıklı, kolları kıllı, tripkolik, kart sesli bir kız düşürdükleri zaman, yılların ezikliğini üzerlerinde hissederek gidip cinsel güç artırıcı destek ilaçları alırlar.
Hatta öyle söylenir ki, bu ilaçları satan firmalar, batı illerinde distribütörlükler, bayilikler, üretim üniteleri açmışlar. Bilgin bunlar hep.
Övünebileceği tek şey kafasındaki eşarp olan insan olmaktan Mütevellittir.
Dinci islamcı arkadaşları anlamıyorum vallahi. Başörtüsü, iHL ler, darbe tırıvırısından başka bir muhabbetleri yoktur. Açın biraz marx okuyun, Lenin okuyun, engels araştırın, şivan Perver dinleyin. Kendinizi bulana kadar ömrünüz bitecek, goygoyunuz Baki kalacak. Yeter Be. Yeter.
Her zaman cahilane eleştirilen kesim. Cahil olmak böyle bir şey demek ki.
Orhan Pamuk un bir sözü vardır: düşünce insanının maddi sıkıntılar yaşamaması gerekir der. Maddi zorluk içindeki fakir çomarların dillerine pelesenk ettikleri bir çok kafatasçı görüş, böyle varoş yerlerden çıkan fikirlerdir.
Transfer fukarası takım. Hakemlerin artık yeter bir kere de bunlar şampiyon olsun dediği ticari oluşum.
Borsada şakırşakır dökülüyor. Oyuncuların ilk 11 umudu hiç yok. Çıkan kadro hep aynı. Birisini çekip alsan totolara geliyor.
Basit ve fakir bir takım. Kendim tutuyorum diye demiyorum ama biz onun ezilmesini, 8 tane yemesini, del Bosque ye milyon dolarları bayılmasını, iç saha maçlarını cezalı oynamasını falan sevdik. Yoksa bildiğin ezik takım işte.
Tipi ile insanı imana getiren sıfır oyunculuk abidesi, mimiksiz bir aktörün klişe repliği. Gına geldi yeter artık şu bayık Behzat muhabbetinden. Deli başkomser, komik öküz, gizemli komser, ayyaş Akbaba, birer tane de sevgili kitele hepsine, al sana dizi. Babayı al sana dizi. Peh.
ironi post gerzekliğinin havada uçuştuğu bir konu haline gelmiş bakıyorum.
Siz cevap verin kardeşler,
Batıda keş yok mu?
En beter cinayetler Adana Mersin Samsun denizli de gerçekleşmiyor mu?
En büyük gasp hırsızlık arsızlık dolandırıcılık Batıda dönmüyor mu?
Adam kayırma, devlet maaşı alıp göt büyütme batının işi değil mi?
Siz önce kendi içinizde bunlara cevap verin, sonra devrimin keyfiyet kemmiyyet ve hüviyyetini tartışalım.
DaHa okul ile ev arasındaki yolu anne babası yanında olmadan gidemeyen süt çocuğuna Türküm kürdüm şöyle asarım böyle keserim ne kadar mutlu olurum gibisinden laflarla ideoloji empoze edilmeye çalışılan bir Ülkedeydik düne kadar.
Bizim buralarda öyle çocuklar vardır ki, daha dünyada kürt ne Türk ne, insanların kürtçe den başka konuştukları bir dil var mı, bunları bile bilmeden ölen çocuklar var. Devrim için ekmek almaya giderken vurulan çocuklar var.
Siyasi hesapları ilk okul çağına kadar indirdiniz yazık.
Son günlerde şahit olduğumuz mevzu. iki rekat siyaset yazalım diye buralara girip devrim ateşini insanlara ifade ediyoruz, ancak koskoca sözlükte bir tane sağlam insana rastlamadım henüz.
Bu kitleye göre namus beyinde, bekaret kulak memesinde, şeref östaki de, kadının erkeğe olan saygı sevgi ve edebi de 12 parmak bağırsağındadır. Godoşluk mu ararsın, hafif meşreplik mi ararsın, zibilyon tane örneği var. Batının ahlaksızlığı deyince sizin aklınıza Amsterdam geliyorsa, bizim aklımıza da Sivas'tan batısı geliyor.
Sözlükte de aynı şey ortada bariz apaçık yatıyor. Ses kaydından sevişme teklif edeni mi ararsın, galeriyi açın götümü koyacam diyeni mi ararsın... Allah ıslah etsin.
Bacağının arasına sahip çıkamayan kişilerin inkar ettiği gerçek.
Bu Türklerde böyle bir hastalık var. Elinde tutamadığı şeyleri zor gösterir. izlanda maçı olur, yenilirler, bir bakarsın ki izlanda dünyanın en über takımına sahipmiş. Namusuna sahip çıkamaz, o beyinde der. Derinlik algısı çabalarınızı yesinler sizin. Folloş olduk Demezler de, namus beyinde, hem ben vergimi veriyorum derler. Ulan vergi vergidir, hırsızlık hırsızlıktır, namus namustur. Bir insanın nasıl ki beyni aklı götünde olamayacaksa, aynı şekilde namusu da beyinde falan olamaz. Namus bacak arasındadır.
O her gün bok attığınız, "öşex" "yenge" dediginiz Doğu halkı, namusunu iyi bilir, iyi korur. Bizim oralarda 35 plaka erkek ve kadınlara iyi bakmazlar.
Bursa nutkunda anlatılan genci birebir kürtler kendi hak ve özgürlüklerini almak için kullanınca yatak sardıran zihniyetin eylemi. Bi dön bak yahu. inandığın tanrına, öpüp resmini facebook ta paylaşarak vatan kurtardığın bayrağına bak bir kere. Düşün. Özgür olmak ne demek? 40 kişiyle Çin sarayını basmahahahahahah, Bastım derken bahsettiğin özgür halk hareketini biz yapınca neden sindiremiyorsun. Sorgula.
bursa isyanının bastırılmasından sonra, ulu önder mustafa kemal atatürkün 05.02.1933te bursa ulucamide yaptığı nutuktur. tam metni aşağıdaki gibidir.
"türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve davranış duydu mu bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır demeyecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir diye düşünecek, ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek; 'demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım' diyecek. onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayırılmasını istemeyecek. diyecek ki ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.
işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"
Hakkımız var dersin, özgürlük mücadelesine girersin, terörist olursun. Yau kardeşim çık git benim toprağımdan. Çık git ya. istemiyorum doktor da mühendis de. Gidin kendi Çorum unuzu tamir edin. Gidin yozgat a yol yapın. Amed e, Serhat a dokunmayın.
Yüzleri bembeyaz eden, kalpleri titreten Mezopotamya topraklarına para için mevki için girdiği kazandığı memuriyette yolu mecburiyetten düşen beyaz tenli, gamzeli, al al yanaklı, tertemiz loblara sahip hanım evlatlarının yüzünde beliren korkudur.
Sorsan asil bir meslek aşkına sahiptir. Korku başkentine adım attıktan sonra işler değişir tabiki. Dağlarımız üzerinize gelir, ovalarımız gözlerinizin kabiliyetini aşar geçer.
Buralar hakiki vatandır. Balkonda misket oynanan yerlere benzemez.
direnişin 21 şehrinde evlerin kapısının önündeki elektrik su sayaçlarını okumaktan bile aciz olup, elektriği kesmekten başka bir şey elinden gelmeyen devlettir. elinde otomatik silahla arkanda zırhlı araçla ülkücü işareti yapmak kolay tabi özel harekatçı kardeş. gelip de elektrik su sayaçlarını okusanıza yiğit mert açık yürekli türk gücünüzle.
Asil bir ırka sahip olmaktır. Ha belki aliköpterden aliköptere atlarken şarjör değiştiren bi Ordumuz yok ama olsun. Kafatası içinde görülen rüyaları saymazsak öyle bi ordu hiç bir ülkede yok. Belki kobradan kafasını dışarı çıkarmayan orduya sahip Milletler var. Evlerden ırak.
Aliköpterden aliköptere atlarken havada şarjör değiştiren kana sahip olmaktır. Çok asil çok. Bildiğiniz gibi değil. Olmayan şeyi nasıl bileceksin ki zaten.
Gayet zeka dolu bir tespit. Çok zekice. Zaten bu ülkede ölüm üzerinden, soykırım üzerinden, faşizm ve asimilasyon çabası üzerinden en çok haz elde eden kesim belli. Kafatası ırkçıları.
Sorsan merhamet derler, yiğitlik derler. Versen eline silahı, Doğunun 21 üstün şehrinde sokakta gezemezler. Tatliş bizim ırkçılarımız. Üniversite Kampüsünde racon kesmeye benzemez Mezopotamya toprağında yürümek. Aklını alırlar insanın.
Sonunda kafası çalışan bir ülkücü tarafından dile getirilen mesele. Biriniz anlamaya başladı. Hadi kısmet hepinize. Empati diye birşey var Türkçe de. Siz kendi dilinizi daha iyi bilirsiniz.
Ancak öyle bir aymazlık içindeler ki, söylesen dilin dönmez, anlatsan zekası kifayet etmez. Kendi ırkçılığına iman ederken, ilk önce karşı ırkın Yüceliğini bertaraf etmeye çalışır. En çok istedikleri, asimile etmektir birilerini.
(bkz: Lazlar Çerkesler Rumlar adam akıllı duruyor) derler. Biz durmuyoruz kardeş. Hakkımızı arıyoruz. Sonuç? Siz yücesiniz, biz aşağılık. Yersen. Riyakarlık akıyor her tarafınızdan.
Tabiki. Fakat mesele, bir millete gerçek hakkı olan toprakları vermeye geldiği zaman eği bis beraber şavaştık cephede. Madem beraber yaptık, herkes kendi toprağını hakediyor o zaman. Sana tanınan toprak parçasını bana tanımayan irade kim? Kim koydu o iradeyi oraya desek? Yok tabi.