bazıları adamı öldürmez ama süründürür. oturup ağlamak istersin ama öyle biri olmadığın için gözünden bir damla yaş dahi gelmez. gelmez ama çok üzülürsün. keşke hiç böyle olmasaydı dersin... fuck!
evrensel alt limit zeka seviyesinden yoksun yazarların gerzekçe mesajlarına cevap bile vermekten öte onları görmeyi istememek için bir ara içlerine katılacağım yazarlardı. sonra dedim kendini çok beğenmişlik oluyor, hem belki sevdiğim yazarlar var onlara nasıl ulaşacağım ki falan dedim ve açık bıraktım. ama cidden çok sakat var sözlükte, durum içler acısı yani.
bir serdar ortaç şarkısı. eğer içinizde ya da etrafınızda bir takım mikroplar varsa onlardan arınmadıkça düzgün bir hayat süremezsiniz. yani ne diyor? içindeki mikroplar seni ırgalar, dışındaki mikroplar da seni bağlar. mesela kötü bir insansan içindeki mikropları temizlemelisin önce. günah çıkartmalısın belki de... sonra dışında kötü insnalar varsa eğer onları uzaklaştırmalısın. şu an saçmalıyor gibi gözüküyorum ama bunlar gerçekler. vay be... bi' serdar ortaç şarkısının hayatıma böylesine ışık tutup ona yön vereceğine hiç inanmazdım.
türk müziğin önemli ve başarılı seslerinden olan serdar ortaç'ın harika ve ders çıkarılası sözlerinden biri. çok ciddiyim gerçekten. şu an oturdum bunu düşünüyorum.
gökyüzüne doğru doğru elimle "t" işareti bile yapmadan "beni değiştir" işaretini yaptım sözlük, zira artık bunun zamanı geldi.
henüz bir ses yok ama umarım oyuncu değişikliği hakkımız dolmamıştır. hep aynı yalanlar tanrım hep aynı şeyler, bir kere de dolmasın, al beni tanrı hocam...
eğer bir tanrı varsa şimdi şu an bana müdahale etmesini istediğim tanrıdır. zira ben onun kötü ve yalancı sıfatlarına sahip bir yaratığıyım. neden buna izin veriyorsun tanrım? kendi içimde benim bile göremedim bir iyilik perisi mi yatıyor yoksa? benim bile göremediğim derken çok mu iddialı konuştum acaba? hangimiz doğruyuz ki şu hayatta. fuck!
hiç anlamadığım şey. siz nasıl alıyor integral o bi' de alan hesabı mı neydi çevir babam çevir cisim üçüncü boyuttan dört boyutlu ne idüğü belirsiz bir şeye dönüşüyor. spnra git onun alanını ve hacmini bul. oğlum manyak mısınız lan böyle soyut şeylerle ne uğraşıyorsunuz işiniz mi yok sizin?
bu sikik sözlüğü yılbaşında bırakıyorum sözlük. sana sikik dediğim için kusura bakma. hem cansız bir varlıkla konuşuyorum hem onu bırakıyorum hem de ona sikik diyorum evet olmadı bu, ama lütfen anlayışla karşıla beni çünkü çok üzgünüm. son zamanlarımı sözlüğe sikik sikik entryler girerek geçirip onu olabildiğince sömürüp ondan soğumak istiyorum. zira yeni bir başlangıç yapabilmem için önce buradan kurtulmam gerek. sonra yine geri döneceğim ama ne zaman olur bilinmez be sözlük. sadece etrafımda konuşacak kimsem olmadığı için* sana sarıyorum sözlük. kendimi bir şekilde rahatlatmam gerek çünkü. en iyi arkadaşım da buradan çok uzaklarda o yüzden birlikte iki bira dahi içip sohbet edemiyoruz. şu sıralar biraz kafanı sikiyorum özür dilerim ama maalesef durum böyle. az kaldı sabret, yakında gideceğim buralardan ve hepsi bitecek. şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. görüşmek üzere, see you later, au revoir, hasta la vista, adios, arrivederci!
günaydın suratsızlar ve sanki bir ineği bile yorgun olmamışçasına "günaydın gökyüzü, günaydın bulutlar, günaydın ağaçlar ve toprak, merhaba güneş rampampambapbap her şey çok güzel işte harika bir sabah" sözleri eşliğinde aydınlığa gözlerini açan insanlar. aah dis fakin mornings... ay heytit!
vıcık vıcık romantizm içeren filmleri sevmeyen ama romantik bir şeyler izlemek isteyenler için cevher niteliğinde bir film. kader ya da tesadüfün -artık adını ne koyarsan- böylesi dedirtir. çok acayip bir film. kaç yıl önce izledim hala bazı sahneleri aklımdadır. özellikle kuzey ülkelerine de ilginiz varsa mutlaka izlemelisiniz. benim filmden fazlasıyla etkilenme sebeplerimden biri de ana'nın bir zamanlar sevgili olduğum bir kıza benzemesiydi. o zamanlar filmi bu şekilde izleyince gerçekten etkilenmiştim.