Anlatacağım andır. Dinsiz bir insanım fakat rüyaların yorumlanmaya müsait anlamları olduğuna dair vesaire bazı metafizik inançlara yatkınlığımı yenemedim. Can dostum kedim panda yaklaşık 1 yıl önce gözlerimin önünde 5 dakika boyunca can çekişerek trajik şekilde hayatını kaybetti. Panda, kendime gelip aklımdan attığımı zannettiğim anlarda rüyalarıma girdi hep. Rüyalarımda bazen tekrar ölüyor, bazen de tam kavuşacakken, sarılacakken kayıp gidiyor ve rüya bitiyor. Velhasıl kelam bir gece, sabahında iş için uzun yola çıkacağımı bilerek uyudum. Trafikten de çocukluk travmaları sebebiyle oldum olası korkarım. O gece gördüğüm rüya ise yine panda'ydı. Belki 1 saat boyunca sevip kokluyordum rüyamda. Sabah uyandığımda sanki üstümden bir ağırlık kalkmış hissinin yanında, bu rüyayı tekrar yaşayamama ihtimalinin verdiği burukluk ile uyandım. içim maneviyat doluydu ve aklıma ilk gelen düşünce şuydu: bunca zaman rüyalarımda ona dokunamadım, şimdi ise doya doya birlikte olduk, acaba buluşma vakti mi?
Otobanın sol şeridinde 140 civarı hızla ilerlerken sağdan sıkıştıran araba yüzünden önüme kıran tırın altına girmeme 50 cm kalmıştı. Çok kısa bir süre önce de fren merkezi hidrolik kaçırıyordu ve üzerine el freninin halatı gevşemişti. Bunları tamir ettirme zamanlaması ve birçok parametrenin bana sans getirmesiyle feci bir ölümden kurtuldum. Bunu da zihnim pandamın bir hediyesi olarak görmeye itiyor beni. Her düşündüğümde, her aklıma geldiğinde hala göz yaşlarımı tutamıyorum.
Umarım bir yerlerde mutlusundur dostum, tek arkadaşım. Bir elveda daha
artık sosyal medyada katillerin örnek alınıp övgüler alan kişiler olduğu, orospuluğun ve çıplaklığın normalleştirildiği, kara mizah adı altında engelli insanlarla, ölümlerle ve dinsel öğelerle hiç de komik olmayan şekilde dalga geçildiği, kadınların kendilerini yazar kasa veya seks oyuncağı gibi tanımladığı, erkeklerin ise son derece garip sapkınlıklarını gördüğümüz(sadece onlyfans'ın ilgi görmesi bu salaklığı anlatmaya yeter) ve kendilerine bir kadın katili keko havası vermeye çalıştıkları bir dönemde yaşıyoruz. aptal şarkılar, aptal videolar, aptal kitaplar, aptal diziler bir bir ortaya çıkıyor. özellikle son 5 yılda daha fazla gözümüze sokulan garip sosyal medya içeriklerine, insanların özgürlük adı altında bütün görmemişliklerine, sapkınlıklarına, ahlaksızlıklarına şahit oluyoruz. reklamlar, markalar ve popülarite her şeyi yönettiği gibi bütün bu kaos insanlığı batağa sürüklüyor. insanlar nasıl buradan dönüp normal kişiler olacaklar, mümkün değil. sosyal medyadan uzak kalmamız şart.
benim için bu yaş çocukluğumdan beri 24'tü. öyle hissederdim. sonrasında ise kendini yetişkin olduğuna ikna edersin. hala içinde bir parça aynı çocuk vardır ama alışkanlıklar, yaşam değişir.
herkes bunu yaşıyor mu bilmiyorum. bazı görüntüleri beynim 3-5 yaşlarımda aklıma kazınan belli belirsiz hatıralarla eşleştiriyor. sadece bir anlığına gözüme geliyor ama hatırlamıyorum. genelde huzurlu şeyler oluyor.
uzun süreler yalnız kalmayı tercih eden kişilerin kendini deneme ve özgüven tazeleme yöntemidir. hala makine gibiyim der ve yalnızlığına geri dönersin. büyük karaktersizliktir.
acilen hayata geçirilmesi gereken uygulamadır. zira yüksek kültür seviyemden dolayı gecenin bir vakti dellendiğimde Müslüm dinlemek yerine dostoyevski, cioran, schopenhauer okuyabilmeliyim.
insanları fazla cüretkar yapmasıdır. birisi sizin yüzünüze karşı söyleyemeyeceği cümleleri sosyal medyada rahatlıkla söyler. yüzyüze bir iletişim olmadığı için orada herkes delikanlıdır. eminim aranızda da böyle orospu çocukları vardır. böyle bir durumda kalıp klavye delikanlısını yakalayıp öldürme şansınız yoksa sosyal medya kullanımını azaltmanızı tavsiye ederim.
sokakta annesini araba ezmiş kedi yavrusu gibi hissettiren durumdur. giriştiğin iş çökmüş, zaten kısıtlı olan çevren sana yüz çevirmiş,sevdiğin sevenin yok, derdini anlayacak üç beş kişi artık yok, ailene anlatsan anlamayacaklar. konuşacağın kimse kalmamış. düşünün ki derdimi uluya yazıyorum. daha çaresiz durum var mıdır.