muhteşem eti cin lezzetinin* ufak, mini minnacık, harbi tek lokmalık sürümü. açıyorsunuz 140 gramlık ambalajını sonra bir bakıyorsunuz, bitirivermişsiniz. o kadar şahane bi lezzet. orijinal eti cin bile bunun kadar güzel değil. bu bi başka bişey. kesinlikle bu dünyadan değil**.
zamanında necati ateş'in futbol sahalarında galatasaray formasıyla fırtınalar kopartırken kendisinin yeteneğinden bahseden rıdvan dilmen'in bana göre safi geyik olsun diye söylediği söz. nereye çekersen çek gelir.
zamanında türkiye'nin kaka'sı* olan necatinin bugün ise gittiği real sociedad takımında antrenörü tarafından ''ben alex'i istiyordum ama necati'de iyi'' şeklinde karşılanması ise tamamen necati'ye karşı yapılan büyük bir ayıptır.
göremediler necatim sendeki potansiyeli, sadece rıdvan abim gördü. kıymetin bilinmedi.
muhtemelen çocukluk yıllarında yaşanan, insanda garip bir heyecan uyandıran maç. o güne kadar stadyumda maç izlemeyi belki defalarca kurgulamışsınızdır. televizyonda gördüklerinizden* ötürü bir tarafta sosisli sandviç satan adamlar, herkes neşeli, rahatça maç izlenecek, yenilip içilecek, gol olunca hiç tanınmadık adamlarla sarmaş dolaş olup en sonunda rahatça eve gelinecek zanneder insan ancak kazın ayağı hiç öyle değildir.
şahsımın stadyumda izlediği ilk maç 2001 yılında ankara'da gençbirliği ile fenerbahçe arasındaki maçtır. stadyumla ilgili bütün hayallerimi yıkan maçtır ayrıca. bir kere stadyuma 4-5 saat önceden girmişimdir tıklım tıkış. saatler geçtikçe bünye acıkmış fakat ortada sosisli sandviç satıcıları bulunamamıştır*, arada dolaşan simitçilere rastlanır sadece. açlıktan simitçileri izlerken atılan gollerden birini de kaçırmışımdır. son umudum tanımadığım insanlarla golden sonra sarmaş dolaş olmakta kalmıştır ancak fenerbahçemin sık sık tuttuğu gençbirliği bahtsızlığı gene tutmuştur ve 3-1 yenilmişizdir. maçın bitmesine yakın zamanlarda sıkışmış, tuvalete gitmeye çalışmışımdır ancak içeri girmeye çalışırken polislerden darp yeme durumuna da düşmüşümdür.
her türlü hayalimin yıkılmasına neden olsa da, stadyumda izlenen maçın tadı çok farklıdır ve ilk gittiğiniz maçı hiç unutamazsınız**. yeri ayrıdır.
kurbanlıkların satışının yapıldığı mekanlar. her türlü kurbanlık hayvanın keçisinden koyununa, ineğinden öküzüne ve hatta yöresel olarak* kimisinde deve bile bulmanızın mümkün olduğu yerler.
şimdiki gibi kış aylarında kurban pazarlarında hayvanların kendi dışkılarıyla ısıttığı çadırlara girdiğiniz zaman dışarı asla adım atmak istemezsiniz, kaloriferden beter ısıtır hayvan dışkıları efendim*. fakat pazardan eve döndüğünüzde acı gerçekle karşılaşırsınız. üstünüze sinen kokunan ötürü bütün elbiselerinizi ve hatta kendinizi 3 gün boyunca suya yatırmanız gerekir. böyle de nalet bişeydir hayvan kokusu.
bir de her sene bu pazarlar kurulduklarında televizyon kanalları gidip kurban pazarlıklarına katılırlar. fiyata razı olmayan esnafa el kol hareketleriyle müşterinin fiyatına ikna ederler. garibim kurban satıcıları bu televizyoncular yüzünden o günkü satışlarından hep zarar ederler.
sanırım 1995 yılında hakan sukur'un yaklaşık olarak 30-35 metreden sol ayağıyla, sol ayak kaval kemiğiyle isviçre'ye atmış olduğu harika ötesi aşmış goldür. hakan bu gole benzer bir golü kariyerinin sonraki zamanlarda bildiğim kadarıyla bir daha atamıştır.
şahsım için önemi ise maçın spikeri ilker yasin tarafından ''şapka çıkartacaksınız şapka'' ve ''avrupai bir gol'' ifadelerini ilk kez duyduğum goldür ve muhtemelen türk futbol severlerinin de ilk kez duyduğu gol olmuştur. bu golü izleme şansına sahip olanlar gerçekten türk futbolu adına şanslı insanlardandır. herkese nasip olmamıştır bu golü izlemek.
döner alemlerinin kralı, şahı, padişahı. her gün yense bile yine kendini özleten, yediren meret. özellikle deli dana salgınından sonra popülerlik kazanan tavuk dönerle ve son zamanlarda ortaya çıkan hindi dönerle ikame edilmeye çalışılsa da yeri doldurulamayacak türk fast-food'u. hele bir de iyi yapan bir yerden yenilirse, şöyle sinirsiz etten ama hakiki etten* yapan yerden yenilirse bağımlısı yapar sizi kendine. kendilerini de çok sevsem de whopperları, big macleri kendisinin yanına staja davet ederim**.
trt 4'de koro programlarında dinlenen, bazen eski türk filmlerinde de rastlanan fasılların olmazsa olmazı şarkı. bestecisi dede efendi olan bu şarkıyı aşağı yukarı herkes dinlemiştir. dinleyen bünyelerin bir çoğunda da özellikle ''eller kınalı, gözler sürmeli...'' kısmında oynama isteği, şarkıya eşlik etme isteği hasıl etmiştir. ismi pek bilinmez ama melodisi çalınsa herkes bilir. sözleriyse aşağıdaki gibidir:
pandiği atacak olan kişi sağ veya sol elinden hangisini kullanıyorsa genelde o elin orta parmağıdır. pandik başlı başına zaten bir faciayken atılmadan evvel bazı şerrefsizler tarafından pandik parmağı yalanır ki olay gittikçe iğrençleşir. bir nesil pandikten ve pandik parmağını yalamaktan zevk alan zihniyet yüzünden kıçını duvardan ayıramayarak büyüdü. hatta zaman kötü kolla götü lafı da bu pandik modasının üstüne söylenmiş bir sözdü. pandik atmak ilk kimin aklına geldiyse allah cezasını versin, ilk kim o parmağı yaladıysa allah iki kere cezasını versin*.
vardır bunu yapanlar, istisnalar tenzih edilir ancak ortamı çok gerer bu hareket. bir kere hanım arkadaşın karşısındaki erkek takımı komple zan altında kalır, sanki göğüs dekoltesine bakarken yakalanmış hissi uyandırır. hele de o sırada bu hareketi yapan bayanla göz göze geldiyseniz ihale sizde kalmıştır artık. ''ahanda sensin o, göğüs dekolteme bakıyosun, kimbilir aklından da neler geçiyo, nasıl pis hayaller kuruyosun?'' mealindeki bakışlarını size yollar, sizse ''ekmek mushaf çarpsın ki ben oraya bakmadım'' mealli bakışlarla karşılık verirsiniz ancak iş işten geçmiştir artık. hele bir de bayanların birbiriyle nedensiz şekilde her an, her yerde yapabilecekleri kutsal bayan ittifakına da rastgelirseniz yandınız gitti. artık ortamın potansiyel sapığısınızdır, bütün bayanlar sizle lütfen konuştuklarında bile tetiktedir. sizin için ortamda bulunmak dahi bir işkenceye dönmüştür. içinde bulunduğunuz aktivite bi an önce bitse de siktir olup gitsem dersiniz ama uzadıkça uzar, saatler geçmek bilmez. nihayetinde işkence dolu zamanlar biter ve eve gelirsiniz, bir daha da hiçbir şekilde bunu yapan bayanlarla karşılaşmamak için dua edersiniz**.
gözleri kocaman kocaman açıp karşıdakine bişeyler anlatmaya çalışma çoğu zaman sakındırma ya da tehdit etme anlamı taşıyan eylemdir. yetenekli insanlar gözlerini belertme eylemine başka anlamlar da yükleyebilir. benim kullandığım alan ise eve gelen misafirin şımarıklık yapıp çekmeceleri kurcalayan, ortalığın altını üstüne getiren veletlerini tehdit etmeye yöneliktir. fakat bugüne kadar hiçbir şekilde başarıya ulaşamamışımdır. genelde gözlerimi belerttiğim veletler suratıma bakıp gülerek odama yaptıkları saldırı harekatlarına devam etmiştir. ah anne babaları olmasa ben onlara biliyorum da...ah ahh...
kocaelispor'un tarih yazdığı, bergkamp'lı vieira'lı kadrosuyla arsenal'i 4-1 yendiği hazırlık maçıdır. türk futbolunun unutulmaz zaferlerinden biridir. maçtan sonra o zamanki kocaelispor teknik direktörü hikmet karaman ''arsenal hafif geldi'' şeklinde iddialı demeçler vermiş ancak kocaelispor sezon sonunda küme düşmekten son anda yırtmıştır. arsenal ise premier lig de şampiyon olmuştur.
memnun kaygısız'ın asker arkadaşı. 3 kadın 36 çocukla evine yerleştiği can yoldaşı. güzel adamdı. heyecanlanınca kekeler kalırdı. literatürde berber ismail olarak anılmasına rağmen halk arasında kasap olarak bilinirdi. kendisinin berber koltuğundan sağ kalkabilenler başının gözünün sadakası olsun diye fakirlere yardım yaparlardı.
bir gün yine berber koltuğunda kestiği bir kurban, traştan sonra aynaya baktığında ''şu halime bak,beni müslüm gürses hayranlarına çevirmişin, oysa ben mustafa sandal hayranıyım'' demişti. güzel adamdı vesselam kasap ismail.
one evening as the sun went down
and the jungle fires were burning,
down the track came a hobo hiking,
and he said, "boys, i m not turning
i m headed for a land that s far away
besides the crystal fountains
so come with me, we ll go and see
the big rock candy mountains
in the big rock candy mountains,
there s a land that s fair and bright,
where the handouts grow on bushes
and you sleep out every night.
where the boxcars all are empty
and the sun shines every day
and the birds and the bees
and the cigarette trees
the lemonade springs
where the bluebird sings
in the big rock candy mountains.
in the big rock candy mountains
all the cops have wooden legs
and the bulldogs all have rubber teeth
and the hens lay soft-boiled eggs
the farmers' trees are full of fruit
and the barns are full of hay
oh i m bound to go
where there ain t no snow
where the rain don t fall
the winds don t blow
in the big rock candy mountains.
in the big rock candy mountains
you never change your socks
and the little streams of alcohol
come trickling down the rocks
the brakemen have to tip their hats
and the railway bulls are blind
there s a lake of stew
and of whiskey too
you can paddle all around it
in a big canoe
in the big rock candy mountains
in the big rock candy mountains,
the jails are made of tin.
and you can walk right out again,
as soon as you are in.
there ain t no short-handled shovels,
no axes, saws nor picks,
i m bound to stay
where you sleep all day,
where they hung the jerk
that invented work
in the big rock candy mountains
odtü işletme bölümü'nün istatistik derslerine giren hocası. bazen cinsmiş gibi gözükse de aslında çok tatlı adamdır. ödevleriyle öğrenciyi bezdirir ama notlarıyla gönül almasını bilir. iyidir velhasıl.
1997 yılında star tv de yayınlanmış komedi dizisi. zafer algöz ve zihni göktay başrollerinde yer almıştı. oturdukları evden ev sahibinin zoruyla çıkartılan gamsızlar ailesi, imkansızlıklar nedeniyle evlerinin tavan arasına sığınmak zorunda kalır. eve de başeğmezler ailesi taşınır. gamsızlar ailesi evlerine pardon tavan aralarına girip çıkarken başeğmezlerin evinden geçmek zorundadır. her bölümde garip olaylar, rastlaşmalar bu yüzden olmaktadır ve buda zaten dizinin çıkış noktasıdır. çok zevk veren bir diziydi.
ankara il sınırları içerisinde hizmet veren, fiyat-lezzet-pizzanın yarıçapı performansı olarak gayet yükseklerde seyreden pizzacı. hele bir king hot pizzası var ki ankara sınırları içerisindeki bütün yazarların denemesi, deneyip bayılması gerekir. pizza hut ve dominoya karşı çok iyi bi alternatif. internet adresi için:
son günlerde kararttığı hayatlarla iyice gündeme gelen meslek.
http://www.ntvmsnbc.com/news/449586.asp haberlerde rastladığım gencecik insanların ciğerlerinin bitip yürüyemez hale geldiklerini görmek, insanın boğazına düğümü atıveriyor. çalışırken bu arkadaşlara başlarına ne gibi hastalıkların geleceği de söylenmiyormuş taki askerde çürüğe çıkana kadar. hele de linkte görülen ''ayran için, bişey olmaz o zaman'' önerisini yapan insanı tanımak isterdim. kendisiyle başbaşa konuşmak isterdim hayatlarla dalga geçmenin ne güzel bir huy olduğu hakkında. bir de bu taşlanmış kot'u giyen modayı yakından takip eden gençler var ki onlar hakkında yorumumu daha sonraya bırakmak istiyorum.