merhaba, MNG Kargo Emek, Ankara Şubesi ile yaşadığım ve henüz çözüme ulaşmamış bir rezaleti paylaşmak istiyorum.
Trendyol'dan sipariş verirken çalışıyor olmamdan dolayı Mng Kargo Emek Şubesini Gel-Al Noktası olarak belirledim. 3 gün içerisinde teslim alınması gerektiğini biliyordum fakat işlerimi bir türlü ayarlayamadığımdan gidip alamadım, 3.günde kargo çalışanı tarafından arandım, "bugün içerisinde gelmezseniz kargonuz iade edilecek, çok acil gelmelisiniz." gibi bir söylemle kargomu almam gerektiğini söyledi. ben de işlerimi ayarlayamadığımı, iade edebileceklerini söyledim. sonrasında zaten depremi yaşadık ve benim aklımdan tamamen çıktı. dün bu olayı hatırlayıp iadesi yapılmış mı diye baktığımda kargomun teslim alındığını gördüm. S... E... şeklinde birisi tarafından teslim alınmış. Kargo şubesini aradım, oradaki çalışan başka birisinin ilgilendiğini ve 10 dakika sonra o kişinin gelmiş olacağını tekrar aramam gerektiğini söyledi. tekrar aradığımda daha önce beni aramış olan personelle konuştum. kendisi kargomu bulamadığını ve böyle bir olayı da hatırlayamadığını söyledi. ismini sorduğumda önce duymamış gibi yaparak benim ismimi tekrar etti, sonra tekrar sorduğumda isminin Seda olduğunu söyledi. kargomu kendisinin teslim alıp almadığını sordum "ben size dönüş yapacağım kontrol edip" dedi. dünden beri kendisinden dönüş bekliyorum. bu sürede müşteri hizmetleriyle iletişime geçtim, whatsapp üzerinden. onlar da bir şey yapamayacaklarını, şubeyle iletişime geçmem gerektiğini söylediler.
Özetle, iadesini talep ettiğim kargom iznim ve haberim olmadan MNG-Emek şubesindeki bir çalışan tarafından teslim alınmış ve şu an kargom kayıp durumda. nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilemediğimden sizlerle paylaşmak istedim.
edit: akşam saatlerinde bir beyefendi tarafından arandım, çalışanlarının hata yaptığını, satın almış olduğum ürünün bedelini ödeyeceklerini söyledi. whatsapp üzerinden iban paylaşmamı istedi. sorunlara alakalı ilerleyeşi benimle paylaşacağını da ekledi. sorun çözüldü. herkese teşekkürler.
güzelliği, tatlığı, sempatikliği ile kendine aşık edebiletesi olan hatun şarkıcı.
lakin keşke hep ilk çıktığı gibi kalsaydı. gittikçe kendini açtı. sesi dışında her yerini ön plana çıkarmayı tercih etti. bu biraz üzücü tabi. bazı canlı performansları da yeterince güçlü değil zannımca. ama yine de çok tatlı be. seviyos.
öncelikle "çıkan" sözcüğü atılırsa daha hoş olacağını düşünüyorum. sonrasında olaya giriş yapıyorum.
birbirini tanımış, beğenmiş kişilerimiz sevgili olma kararı alırlar. daha sonrasında birbirini "tamamen" tanıma sürecine adım atarlar. elbette bu süreç sancılı geçer. yalanlar döner ortada kimi zaman kimi zaman bir tarafın olmuyor, yapamıyorum galiba diye serzenişlerini duyarız. doğaldır. iş bu ki bu noktadan sonra devam ettirebilen çiftler bırakın 2 yılı, 6 yıla merdiven dayayabilirler. çünkü iki insanın ilişki içinde olması demek iki farklı insanın birbirlerini değiştirmesi demek. farkında olmadan veya isteyerek, sevdiğimiz insanın isteyeceği insan haline bürünüyoruz. biraz da kendi doğal halimizi katınca ortaya karışık bir insan olup çıkıyoruz. sancılı geçen evre burasıdır zaten.
bu ayın sonunda üçüncü senesini dolduracak bir ilişkiden bildiriyorum; uzun süreli ilişki istiyorsanız öncelikle saygılı olun. sevgilinizi dinleyin. anlayın demiyorum. dinleyin. ona saygı duyduğunuzu hissettirin. ve güvenin.
bir de çok sık görüşmeyin derler. onun tersini söyleyeceğim sanırım. veya sadece bize özgü bir şey bilmiyorum. hala yanından ayrıldığım zaman, ertesi gün görüşmek için sabırsızlanıyorum. karşısı için de durum aynı. bilmiyorum her gün göt göte olmak size kalmış.
yanlıştır. eğitim önce ailede başlar. çocuğun kendisini tanıma sürecinde ailesi yardımcı olmalı, bilgilendirmelidir. bu sebepten önce aileye eğitim verilmeli, daha sonra aile bunu çocuğa aktarmalıdır. çocuk televizyon gördüğü şeylerle bilgilenmemelidir. bence.
halihazırda çin kızlarının ölçüleri a4 ile eşleştiğinden tuhaf karşılanmaması gereken durumdur. çünkü standart bir çinli kızı gördüğünüzde minyonluğu sayesinde eve götürüp besleme hissi uyandırır sizde. lakin standart bir türk kızı denediğinde "yok *** daha neler bu ne incelik" diye sövebilir. yine de standart olmayan, 50 kilo olan bendenizde bile baya küçük kaldı bu a4. onların a4leri mi büyük anlamadım. lol.
bugüne kadarki en mantıklı uludağ sözlük başlığıdır. allah razı olsun başlığı açandan. tutmuyor arkadaş, o ölçüyü tutturamıyorum! buradaki ölçüleri her yapışımda tek tek deneyeceğim bakalım olacak mı. dibi tutarsa ne vereceksiniz?
nefes alamıyorum. dün evimde otururken patlama sesini duyduğumdan beri rahat nefes alamıyorum. ben de orada olacaktım. kurstan çıkmış evime gitmek için otobüs beklerken ben de ölecektim. zaman ve mekan tam uyuşuyor. o ölenlerden birisi de ben olacaktım. ve ölümüme ailem üzülecek, arkadaşlarım akrabalarım üzülecek, bunun hesabını kimse sormayacaktı. burada başlık açılacaktı belki adıma, belki insanların yüreklerinde bir hafta kalacaktım. yeni bir patlama olup da beni ve diğer ölenleri bize hatırlatana kadar, unutulmuş olacaktım. ama olmadım. annem sayesinde. gitme dedi bana. bugün seni yollamayacağım kursuna gitme dedi. kırmadım. patlamayı öğrendiğinde geldi sarıldı ağladı. ya gitseydim diye düşündüm. bu kadının yüreği nasıl kaldıracaktı. sen benim yaşama sebebimsin der küçüklükten bu yana. allah aşkına bu kadın buna nasıl dayanacaktı? giden canları duydukça, gördükçe ağlamaktan başka elimden bir şey gelmeyişine utanıyorum. kinimi nefretimi allaha yalvararak kusuyorum. nolur, sen masum insanların canlarını koru.
ben dün ölmedim. ama yarın öleceğim. belki ailemden birisi ölecek. belki arkadaşım. bugün ölmediysem yarın ölmeyeceğimin garantisi yok. ve bu korkuyla bu psikolojiyle yaşayacağım her gün.
allah ölenlerin mekanlarını cennet etsin, yakınlarına sabır versin. sizle birlikte benim de içim yandı. unutmayacağım. ölen hiçbir canı, masumu unutmayacağım.
g harfini q ile, b harfini ß ile ne bileyim l harfini buyuk l ile s harfini dolar isaretiyle yazdığım zamanlar oldu. hoşlandığım kişiye göndermeli atar dolu sözler veyahut sadece baş harfini koyup yanına iki nokta koymalar falan. dusunuyorum da ulkece cok zor zamanlar atlatmisiz he. ayni donemlerde tripkolik ve emo hastaligi erkeklerde ise dusuk bel dar paca kot ve de beyaz converse hastaligi vardi. allah affetsin.
yorgun olduğumda yorgunum değil de yorgunum ve ağrılar dememe sebep olmuş dile bağımlılık yapan yuzyuzeyken konusuruz şarkısı. şu an tam olarak yorgunum ve ağrılar ya tam yani.
yıllanmıs uzun ilişkisi olan birinin tecrubesini aktariyorum. kontrol etmen sana bir sey kazandirmayacak guzel kardesim. bir gun birlikte oturuyoruz ben onun telefonuyla fotograf cekiyorum tak telefonuna mesaj geldi. bir kiz bir seyler yazmis. kizin adi falan da kayitli gevsek gevsek hic mahmut yapmaya da yeltenmemis. ama selam naber tarzi degil gayet konusmayi devam ettirir nitelikte bir mesaj. girdim baktim konusmanin oncesi yok. simdi o telefona on dakika once bakmis olsaydim gonul rahatligiyla koyacaktim yerine. cunku silinmesi gerekenler silinmisti coktan. e ne faydasi oldu bana? ustune bi de salak yerine konmadim mi? bu iliskinin baslarindaydi. su an iki telefon da ortaya konur iki taraf da bakmaya yeltenmez bile. cunku icini disini bilirsin o telefon umrunda bile olmaz. ozetle birincisi cok merak hicbir zaman iyi degildir, ikincisi guvenin arkadaslar. zaman da alsa o guveni oturtun.
aha yemin ederim hayatta yapmaktan en çok zevk aldığım şeylerden birisi. bunun için connected2.me sitesi idealdir. gelen anonime söylersin böyle böyle anlatacağım dinleyeceksen buyur kal diye başlarsın anlatmaya. ben tanımadığım insanların hayatlarını, dertlerini dinlemeyi de çok severim. keşke bunları yüzyüze yapabilsek. şöyle kızılayda bi kafede bedava dertleşilir diye bir masa ayırsalar birbirini tanımayan iki insan oturup anlatsa hayatını sonra kalkıp farklı yollara gitseler. tabi bu çok ütopik. özellikle bugunlerde ulkede yaşanan cinayet tecavuz olaylarindan sonra imkansizin da otesinde. neyse sonuc olarak tanimadigin insanlara derdini anlatmak, onlarin dertlerine care bulmaya calismak eglenceli guzel. arada bir yapin.
bir balık etlinin hayali sıfır beden olmaktır, bazıları açıkça dile getirmese de. her zaman imrenerek veya kötü kötü bakarlar sıfır bedenlere. lakin bir sıfır bedenin hayalı asla balık etli olmak değildir. yeterli mi?
guvensizlik.guvensizlikten gelen kiskanclik problemleri. tum bunlari asmak ugruna bi tarafin kendinden yuz binlerce odun vermesiyle 'kendi' olmasindan cikmasi, sevgilisinin istedigi insan haline gelmesi. bundan dogacak olan asiri sahiplenme. asiri sahiplenmenin getirdigi yine asiri kiskanclik. boyle kisir dongu. olsa dert olmasa dert.
yok gotunun kıvrımını göstermek istiyormuş, yok soyleymis yok boyleymis. igrencsiniz. aklinizin fikrinizin nerede oldugunu bu kadar belli etmeyin be.
tanim: soguk havada gayet sicak tuttugu icin kislik tayt giyen kadindir. uzerine de uzun kalin bi kazak gecirince tadindan yenmez. senin merak ettigin o gotu kapatir o kazak merak etme.
bir yazarın kişisel görüşüdür. kimseyi iyi kötu yargılamadan bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. bu tarz başlıkları açan profilleri inceledim de yahu parayla tutulan şahıslar bence bu arkadaşlar. başka açıklaması yok. ama bence yani.
benim için artık gelmesi imkansız olan mektuptur. benim yaşımda olanların çocukları falan var yaşlandık artık. lakin ne umutlarım vardı o mektupla ilgili. küçükken kuzenime sinirlendiğim de ben de camı indirmiştim oysa ki. neyse muggle olmaya devam.
cevremde yasanan bunca kotulukte nefes alamiyorum artik. yolda yururken yerde dilenen evsizleri gormeye alismis olmak beni deli ediyor. artik oyle alismisiz ki onlari gormuyoruz bile. yanimiza gelip yardim isteyen, gozlerinin icine bakmaya calisan onlarca insani yok yerine koyuyoruz. dogudaki olen insanlari, oranin sucsuz halkini askerlerimizi, patlatilan bombayla hayatini kaybeden gunahsiz kimseleri o kadar gormuyoruz ki. istanbulda daha birkac gun once patlama oldu. hicbir sucu olmayan kac can gitti. ates dustugu yeri yakti bizler de ertesi gun televizyon karsisindaki yerlerimizi aldik. bu kabullenmislik, bu bataklik beni cildirtiyor. ne yapacagimi bilemiyorum. her yeni olum haberiyle yasadigim rahatliga kufur ediyorum. yoldan gecerken ben sogukta hizlica gidecegim yere gitmeye calisirken kucaginda el kadar bebegiyle yardim isteyen anneleri gorunce utaniyorum. insan olup dunyadaki bu zulme ulkemdeki bu aciya dur diyemedigim icin utaniyorum.
sultanahmet tramvay duragi yakininda oldugu soylendigi, cok sayida yaralinin oldugu bildirilen patlama. yuregim agzima geldi radyoda anonsu duyunca. durumu agir kimse yoktur insallah. ulkeye rahat bi nefes artik allahsizlar yeter! gercekten yeter.
dunya disindaki gezenlerin birinde boyle kocaman bi alanda calisiyorlardi. melekleri de kendisi de mini miniydi. uzayli gibi. ben bi dua gonderdigimde meleklerin o duayi elinde kagitla tanriya gosterdigini tanrinin da onundeki klavyeye bi seyler yazip duayi yerine getirdigini dusunurdum.
gerçek islam bu değildir. peygamberimizin bize bıraktığı din bu değildir. bu hale getiren sapık ruhlu insanlara ne yapmalı ne demeli, şaşırdım kaldım ben.