Ömer'e: siktir git komite stresini başkasına çektir. Kızlarla gezerken iyi tabi, yumurta kapıya dayanınca gelip bana ağlama bıktım lan, bıktım.
Yüksel'e: şerefsiz seni. Çok yakışıklısın lan gözümde hala. Sınıfta kalırsan ağzına sıçarım.
Eda: orospunun tekisin. Hem de en önde gideni. Herkese yazıl sonra namus bekçiliğine soyun. Özünde iyi kızsın aslında. Bayağı öze inmek gerek tabii.
Elif: canım bana ters ters bakma artık, sikecem senin gözünü ha. Defol.
Gönül hoca: senin ben kaliteni sikeyim. Bilerek dersten bıraktın tüm sınıfı. Öküz gibi kadınsın, gün gün gezip pasta börek yiyeceğin yerde dekan yardımcısı olmuş bi de. Pis kaltak.
Sibel: safsın be. Ama bu ikiyüzlülüğüne bahane değil.
Ve 19.33 de mesaj atma gafletinde bulunduğum şahıs: senin beni görmezden gelen beynini... neyse ya. Sana hiçbir şey demiyorum. Ben kendi beynimi sikeyim. Kendim ettim kendim buluyorum.
Hayat o kadar da kötü değil galiba.
ne zaman dayanma sınırına yaklaşsam o zamanlarda destek olacak yeni birini yolluyor bana.
Ha bir de.. hayat, her şeye koca bir 'siktir' çekince daha yaşanılası oluyormuş.
benim gibi takıntılı biri bile bunu keşfettiyse, herkes için bir umut var demektir.
Yüksel ve elif ayrıldığı için sebepsizce mutlu olmama anlam veremiyorum.
kafam mı karışık?
aylarca kendimi mi kandırdım şimdi?
Ne bok yiyeceğim bakalım.
Edit: böylesine subjektif ve gereksiz bir entryyi kim artılıyor ya? Yüksel sen misin yoksa? *
Farkında olmadan kendimi düşürdüğüm durum-muş.
Farkında olmadım, çünkü onu geri kazanmaya çalışıyordum. Susarsam her şey daha kötü olur sanıyordum.
Nerden bilebilirdim hata yaptığımı?
Konuştum, ısrar ettim, kimi zaman isyan ettim, yalvardım...Sonuç?
Basit biri oldum.
kolay oldum.
Hatta baş belası oldum onun için.
sonra düzelteyim derken daha da battım.
şimdiki aklım olsaydı, susup beklerdim. Belki yine düzelmezdi, ama gururum sağlam kalırdı. Kendime saygım kalırdı.
Şimdi basit olmadığıma ben bile inanmıyorum.
Tek iyi tarafı, -eğer toparlanabilirsem- hep olmak istediğim gibi 'duygusuz biri' olacak olmam.
Umarım.
Sonunda gerçekten bir itiraf yapıcam sanırım.
buraya yazıyorum, yıllar sonra bu halime gülmek için.
halbuki sessiz sakin bir kızdım. Cadılığımı ilk kez keşfeden insan, sen de oku.
Evet sözlük, gelelim itirafa. Ben yaklaşık 7 ay önce bir yazarla tanıştım senin aracılığınla. Kendisi o zamanlar popülerdi burda,. Sözlükte popülerlik mi oluyor deme, olduğu kadar işte.* tesadüfen bir yazarla tartışmasına denk geldim ve ilk mesajı böyle attım. Sonradan mesaj atma sebebime kendim düştüm ama bu detayları veremem kim oldukları belli olabilir diye.
Neyse bir süre sıradan şekilde konuştuk. Sonra giderek arttı konuşma sıklığı, ikimizin de boş vaktinin çokluğundan dolayı. Konuşurak sabahlar hale geldik. Sonrası malum whatsapp falan derken günüm onunla geçer oldu. Aradım sesini duydum. Her yaptığım hareket ona bağlanmamı sağladı.
Olmaması gerektiğini en iyi ben biliyordum, sigara içenlerin söylediği yalan gibi 'nasıl olsa bırakırım' 'nasılsa bitecek' diye diye ayları devirdim sözlük. Tabi böyle olmadı.
Yetinemez oldum, hatta yetemez oldum.
Sonrası karışık, iki zıt insanın birbirini sevmesi hatasına düştük. Ya da sadece ben sevdim. Galiba sadece ben sevdim...
Zamanla istenmeyen oldum. Haklıydı belki. Sözlük, çekilecek biri değilim aslında laf aramızda *
Konuşalım, arkadaş olalım hatta sevgili olalım diye ne kadar yalvarılırsa o kadar yalvardım.
Gurur falan yerlerde.
Yüzsüzlük tavan yapmış durumda gözüm hiçbir şeyi görmüyor hale geldim. Bahsi geçen yazar bana her küstüğünde deli gibi af diler, yalvarır oldum. 100 kere kavga ettiysek 99'unda af dileyen bendim. Suçlu hep ben miydim? Yüzde 90ında suçsuz olsam da sırf onu kaybetmemek için sustum ve af diledim. Kendisi de biliyor sözlük, gerçek bu.
sonra kavgaların birinde tamamen postayı yedim. Cevap vermeme kararı aldı. Yazdığım hiçbir şeye cevap vermedi.
Peki bir insan cevap almadan kaç mesaj atabilir sözlük? Ben 7 ay boyunca yaklaşık 2000 cevapsız mesaj yazdım ona.
Yetmedi tekrar konuşmak için fake hesaplar aldım. Başka biri gibi konuştum sırf iyi olduğunu bilmek, ondan haber almak için. Sanırım 6 tane fake hesabım var. Ve bunlardan birini günlük olarak kullandım bir süre. Ona söylemek istediklerimi yazdım o bilmeden.
Ne diyordum, son kavgadan sonra hiçbir şekilde cevap alamayınca yanına gitmeye karar verdim. Şans eseri uzak değildi. 3 saatlik bir yol sonucu onun şehrine gittim. Geleceğine dair hiçbir umudum yokken gittim.
Sonra mı? Mutlu son.
tabiki öyle olmadı.
Geldi ve oturduk. Sonra ben geri döndüm kendi şehrime.
Seks hikayesi bekleyen yazarlar avuçlarının yalasınlar. Boşuna okudunuz allahın abazanları*
Değişen bir şey olmadı yani sözlük. Hala mesaj atıyorum yüzsüzce. O da hala okuyor. iyiyiz ama mavi tik'lerle anlaşıyoruz. Mavi tik olayına sevinen tek insan benim galiba.
O değil de, özledim. Yine saydım sövdüm ama özledim. Bizden bir bok olmaz biliyorum.
az kaldı, bırakıcam ben de sözlük. Biliyorum, o beni hiç istemedi.
Kafamı yastığa koyar koymaz uyuyabiliyorum. Çünkü hiçbir şey düşünmediğim tek zaman aralığı uykuda olduğum saatler. Hayatımın berbat halde olduğunu hatırlatan hiçbir şeyin olmadığı saatler...
Uyumayı seviyorum, çünkü uyku benim kendimden kaçmamın tek yolu.
2 saat devamsızlık hakkı olan dersten 3 saat devamsızlıkla kalmak. Hocanın bir yanlışlık olmuş düzeltilir demesine güvenip sınava hunharca çalışmak ve sonunda sınava giremeyeceğinin belli olmasıyla hocadan kazık yemek. Sonuç boşa çalışılan saatler..