tün yunanistan'ın atina kentindeki en işlek caddesi istiklalos caddesinde homor march ( onur yürüyüşü ) yapan LGBT yunanistan üyeleri istiklalos caddesinde anadan üryan soyunup birbirlerine oral seks yaptılar.
bu olaydan ötürü bugün açıklama bildiren yunanistan lgbt başkanı ibnelomeus Kilistotoris bu yaşananlardan dolayı üzülüyorum ama bu bizim özgürlüğümüz istediğimi kişiyle sokak ortasında sevişme gelişmişlik göstergesidir. dedi.
türkiye'nin seksin afrikası olmasından kaynaklanır. bu nedenle de türk kızları haddinden fazla havalıdır.
yahu kız bildiğin patates ama havası adriana lima'da yok. bu nasıl iştir arkadaş. kör topal nefes alsın yeter diye her kızın peşinden koşan mallar türk kızlarını bu hale getirmiştir. gerçi türk kızlarının da meyilli olduğu aşikardır.
bu nedenle türk kızıyla ilişki yaşamak zordur. türk kısı isteyicidir. her şeyi işter. hediye ister,para ister,çanta ister,gezmek ister, her şey ister.
bazı durumlarda ne yazıkki mecbur kalınan durumdur. neyseki benim patronum enesi yüksek biri o yüzden bir mail ile %100 başarılı olacağım.
diğer türlü tazminat alamayacağım birde yetmiyormuş gibi ihbar da vermeyecekler.
turkiye de genellikle rastlanir. ciftimiz o kadar hazirlik yapar. giris gelisme mukemmel seksi danslar amator striptizler. hersey guzel de o erken bosalma nedir arkadas.
bazı ateistlerin yaptığı en büyük saçmalıktır. zira inanmak ya da inanmamak tamamen kişilerin kendi seçimi olması gerekirken lümpen bir kesim tarafından inananlar salaklıkla, dar pencereden bakmakla ve düşünememekle suçlanır. ama gerçek şudur ki bu ayak takımı tamamen kendi hiçliklerini ve içsel başarısızlıklarını örtbas etmeye çalışırlar. bir de buna ailelerinden almadıkları din eğitimi de eklendiğinde ateist olmayı çok havalı zannederler. yahu bu sözlük ''ben 12 yaşında kuran-ı kerimi,Tevrat ve zebur'u okudum ve inançsızlığı seçtim'' diyen şuan 17 yaşında olan çocukları gördü. şimdi bu 17 yaşındaki cevval ateist gerçekten ateist mi ?
ya hu bu nasıl bir kibirdir ki binlerce yıldır son derece zeki adamların filozofların, alimlerinin okuduğu inandığı üzerine kafa patlattığı o kutsal kitapların açıklarını tek sefer okuyuşta çözüyor ve inançsızlığı seçiyor. peh peh peh, helal olsun vallahi ama biraz da vicdan olsun insanda değil mi ? havalı olmak başka bir şey ama bu söylediğiyle resmen aptal konumuna düşmektedir.
neyse önemli değil ama artık idrak etmeleri gereken tek şey inananlara saygı duymak zorunda olduklarıdır. zira inanmak ya da inanmamak bir seçimdir. zekayla bir ilişkisi yoktur. aşık olmak gibi. kalpten gelir. ve oradan gelmesi gerekir.
uzun geçen bir pazar gecesinden sonra kafa milyon olarak inanılmaz bir baş ağrısıyla işe gelmektir.
yok bilmem ne firmasının ihracat evrakları hazır mı ?
ulan benim kafam olmuş zaten hiroşima, ne ihracatı ne ithalatı. banane yav.
he bu arada gripin ve sade soda harbiden de iyi geliyormuş.
ak parti hükümeti 2002 yılından beri iktidarda. henüz 15 aylık bir partiyken girdiği seçimlerden rekor denilebilecek bir oyla 1. parti olarak çıkan ak parti neleri değiştirdi. neler yaptı. gençler bilmez çünkü 2002 yılında neredeyse tamamı çocuktu. öncesini de bilmediklerinden dolayı ak partiyi asılsız iddialarla karalamaya çalışırlar.
gelin anlatayım azıcık. 12 yılda neler değişti.
ülke tarihinin gerçek demokratik seçimleriyle en uzun süre iktidarda kalan bu hükümeti neler yaptı.
tabi öncesinde biraz bilgi vermek gerekir.
1990-2001 yılları arasında bu ülke tam 10 farklı hükümet gördü. ve bu hükümetlerin tamamı koalisyon hükümetiydi. özgürlük denen bir şey yoktu. hani şu okmeydanında sokağa çıkıp polise taş atanlar var ya. işte onlar evlerinden çıkmaya bile korkarlardı.
alın size bir örnek. 1995 gazi mahallesi olayları.
istanbul'da 3 farklı bölgeye sıçrayan bu olaylarda. toplamda 19 kişi hayatını kaybetti. ve bu ölenlerin 7'si polis kurşunuyla öldü.
diğer 12 kişi farklı örgütlerin silahlı çatışmasına kurban gitmiştir.
böyle bir olay olmadı. polise biber gazı atma diyorlar ama eskiden hani sözüm ona daha özgür olduğumuz yıllarda polis halka ateş açardı.
ekonomik değişimler:
1999-2001 yılları arasında ülkede 21 banka battı ya da devletin elinde patlamak üzere el konuldu. 47 milyar dolar hortumlandı. tabi gençler bunu da bilmez. türkiye her zaman güçlü bir ülke olmuştur ama özgür olmadığı için gücünü yönetememiş ve dolayısıyla fakirlik ve istikrarsızlık içerisinde yıllarca ordan oraya sürüklenmiştir. ne zaman ki ülke siyasi bir istikrara kavuştu ülkede bir anda her şey hızlı bir şekilde değişti.
örneğin 2008 dünya krizi. abd'de 186 banka battı. fransa,italya batışın eşiğine geldi. yunanistan, ispanya, izlanda, portekiz, irlanda ve rum kesimi battı.
türkiye'de batan banka bile olmadı.
rusya borsayı tatil etti. abd'de kriz nedeniyle milyonlar işsiz kaldı.
refah seviyesi: türkiye'nin refah seviyesi arttı. artık insanlar için eskiden lüks olan her şey günlük hayatlarının içine girdi. toplumsal izolasyon ortadan kaldırıldı ve artık daha eşit bir ülke olma yoluna girildi. gençler bilmez şimdilerde her yerde açılan cafe'ler barlar, avm'ler eskiden ültra lüks zenginler içindi. ak merkezin kapısındaki güvenlik görevlileri insanların kıyafetlerine göre sen içeri giremezsin diyorlardı.
hastanelerde aylar sonrasına randevular veriliyor. ssk'nın içi boşaltılıyordu.
hastane'de ilaç almak için tam 8 saat beklemiş biri olarak bunu farketmek çok kolay.
gelelim diğer şeylere.
istanbul'un artık elektiriği suyu kesilmiyor. yolları yenileniyor. metrobüs'ü metroları var. istanbul'a yapılan metroların tamamı recep tayyip erdoğan tarafından yapılmıştır.
1992 aksaray - yenibosna hattı.
1991 zeytinburnu - kabataş hattı
okullarda her öğrenciye kitap ve kırtasiye malzemeleri dağıtıldı.
bunu da bilmez şimdiki nesiller. eskiden okul müdürleri ya da sözü geçen öğretmenler karar verirdi kullanılacak kitaplara. onlar da yayın evleriyle anlaşır kimden daha çok para kopartıyorlarsa o yayın evinden yazarlardı kitabı. öğretmenler kitap kontrolü yapar başka kitap kullandırmazlardı. illa gidip kırtasiye'den fahiş fiyata kitaplar alınırdı.
3 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak bunun da ne demek olduğunu bilirim. okullar açıldıktan 15 gün ya da 1 ay sonra kitap alırdık o zaman kırtasiyeciler insafa gelir indirim yaparlardı ellerinde kalmasın diye kitaplar. ama 2003 yılından beri her öğrenci sınıfına gittiğinde kitabını buluyor artık. 2003 yılında okula başlayan biri
şuan lisede. ve ezelden beri kitapların o şekilde dağıtıldığını sanıyor. yalan. yoktu böyle bir şey. üst sınıflardan kitap almanın önüne geçmek için de bazı adi okul yöneticileri her sene kitapları değiştirirdi. sadece yeni kitap alınsın diye.
tabi bunları da bilmez bu gençler.
belediyeler artık kendileri için değil insanlar için çalışmaya başladı.
evet doktor vizite ücretleri eklendi ama bu sayede başı ağrıyor diye profesör randevusu alan hasta sayısı da azaltıldı. yeni açılan hastaneler sayesinde çapa,cerrahpaşa,haseki,vakıf gureba gibi hastanelerin yoğunluğu azaltıldı.
toki konutları ile devlet milyonlarca vatandaşa kira öder gibi ev dağıttı.
ak parti bazılarının hiç hoşuna gitmeyen şeyler yaptı. doğru.
her seçim öncesinde istanbul'un en güzel yerlerine ev yapanlara tapu dağıtmadı. faiza lobisine köpeklik etmedi. dünyaya posta koydu.
bu ülke tarihi boyunca kürt halkını aşağıladı. hor gördü. son 30 yıldır terör belasında binlerce insan öldü ama hiçbir zaman barışa bu kadar yaklaşmadı.
hiçbir zaman dünyaya bu kadar güçlü görünmedi.
biz şu an ırak ve abd'nin karşı olmasına rağmen kuzey ıraktan petrolü çıkartıp dünyaya satıyoruz. barış için bundan daha güzel bir adım olamaz. çünkü kazandığımızı da kürt kardeşlerimizle paylaşmamız gerekiyor. onlara da kazandırdığımız anda insanların bölmekle ayrılmakla bir işi kalmayacak. tabi bazı şer odakları bunu da suistimal etmeye çalışıyor.
turquality destek programı. ki dünyada ilk defa yapılan devlet destekli markalaşma programıdır.
onlarca firma destek aldı. yurt dışında markalaştı.
misal, damat & tween dünya çapında markalaştı.
colins dünya çapında markalaştı.
vatan kablo dünya çağında markalaştı.
dalgakıran kompresör dünya çapında markalaştı.
vesbo boru, sarar, pimapen, şölen gıda,
dünya çapında markalar haline geldiler.
daha onlarca marka yaratıldı. eskiden küçük birer kobi olan bu işletmeler şuan dünya ya kite satan. türk ürünlerini sergileyen markalar halini aldılar.
şuan
damat'ın dünya çapında 55 mağazası var. tokyo'dan johannesburg'a kadar. ve orda herkes damat'ı türk markası olarak biliyor.
eroğlu holding'in colins ve loft markasıyla
rusya'da 220
ukrayna'da 59
almanya'da 1
belarus'ta 7
çin'de 12
bulgaristan ve romanya'da da 1 er mağazası bulunuyor.
Toplamda
şimdi sorarım. bu da mı tesadüf.
eroğlu holding benim markamı benim ürünümü dünyaya satıyor. türkün adını dünyaya gösteriyor. ama gel gör ki bunu çekemeyen bunu baltalamak isteyenler var.
şimdi diyeceksiniz ki sadece kendine yakın olanlara yardım etti.
tamam onu da şöyle açıklayayım. kendisini arkasından vuran ali koç'a gezi parkında otelini eğlemcilere açan ali koç'un
beko'suna arçelik'ine de yardım ettiler. ağzından sular akıtarak bir anlık bir boşluktan faydalanmaya çalışan boyner'in network markasına'da yardım ettiler.
sonuç dünya çapında markalarımız dünya çapında ürünlerimiz var.
tabi gençler bunu da bilmezler.
tutturmuşlar ekmek almaya gitti de öldürüldü.
ulan polise havai fişek atmak ne demek, polise parça tesirli bomba atmak ne demek.
yahu hiç anlamadığım şey de şudur.
göstericiler berkin elvan'ın yıl dönümü için toplanıyorlar. sonra polisle karşı karşıya gelince molotof atıyorlar.
savunma da şu. biz sadece toplandık polis saldırınca bizde molotof attık.
tamam o zaman önce şunu bi bilelim. biri polisle karşı karşıya gelse cebindeki bozuk parayı, çakmağı, nokia 3310 telefonu atsa tamam anlarım ama molotof öyle cebinde taşınan bir şey değil. bir tek molotof kokteyli hazırlamak için 5 dakika uğraşıyorsun en az.
demek ki neymiş hazırlıklı gelmiş. çatışma amacıyla gelmiş bu orospu çocukları, sonra da mağdur edebiyatı yapıyorlar.
analarını sikeyim ben onların.
neyse işte. kızdım bak yine. hadi bakalım bu kadar bilgi aşılamak yeter size. biraz gözünüzü açın da dünyayı görün.
sonra götünüzü yine dönersiniz faiz lobisine.
not: 7383 karakterden oluşan bir yazıyı 1 dk içerisinde eksileyen geri zekalı arkadaşım. ne bol olduğunu zaten 1 dk içerisinde belli ettin.
ekspermental isimli yazarın aylarca başımızın etini yiyerek yazdığı yazıların özetidir. tamamını okumamış biri olarakta söyleyebilirim ki,
bi kız varmış. sonra aldatmış mı ne olmuş. sonra çocuk üzülmüş ağlamış falan.
yahu arkadaşım. reklam yapmak ile bıktırmak arasındaki farkı bilmeli insan. sözlüğün her platformunda sürekli olarak reklam yapmak biraz ezik işidir. sen güzel yazdıysan okuyucun zaten seni bulacaktır. nedir o öyle her yerden cinsel ürün satar gibi reklam reklam. bıktık yahu.
neden evlenmedim adlı kitabın tanıtımını yapmaya çalışırken sanki cinsel sağlık ürünleri satıyor gibi sözlükten, facebook'tan gruplardan özel mesajlardan sürekli bir mesaj bombardımanı insanı sıktı be.
bırak seven sevsin alsın bulsun okusun. zorla sevdiremezsin.
bazen en zoru bazen en kolayıdır. tam bıçak sırtında bir karardır. bazen söyleseniz tesiri olmaz da susarsınız bazen de kırmamak için.
ama bazen ki en zorudur. konuşamazsınız. kelimeler boğazınıza düğümlenir. çıkmaz, çıkamaz işte. işte öyle bir durumdur bu. ama yine de güzeldir hiç değilse çok şey söyleyecek kadar çok şey yaşamışsınız demektir.
ekmeğini çöplerden çıkaran insanlar için söylenen sözdür.
eskiden kişiler için şöyle bir tabir vardı.
ekmeğini taştan çıkaran diye ama artık ekmek sadece taştan değil çöpten de çıkabiliyor. https://www.facebook.com/...58970/?type=1&theater
anarşizm yani her türlü otoriteyi reddetme. bunun mantıklı bir sebebi yoktur. esasında kişilik bozukluğundan ileri gelir. içiyle hesaplaşamayacağı için dışıyla ve dışındaki herkesle mücadele eder bu kişinin içini bir nebze de olsun sakinleştiren. içel çatışmasını frenleyen bir olaydır.
anarşizmin farklı boyutları vardır.
inancı reddetme
toplumu reddetme
kültürü reddetme
ama zamanla düzelir. isteyerek düzelmezse kırıla kırıla düzelir.
insanlar ergenlik dönemlerinde çok sertleşirler sonra hayat onları törpüler.
zamanla daha yumuşak hatlara sahip olmaya başlarlar. hala sertlerse kırılırlar.
17 yaşında ben ateistim diye takılan cool göründüğünü zanneden sözlük ergenlerinin dilinden düşmez. ben defalarca kuran'ı, incil'i okudum ama saçma yeaa. ben inanmıyorum demeleri durumudur.
olay tamamen amerikan filmlerinin etkisidir. bir adam çıkar bütün dünyayı değiştirir. sonuç çok havalı görünür. yahu yok arkadaşım böyle bir dünya. kuran'ı okudum diyorsun yahu milyarlarca insan okuyor. milyarlarca insan salak bir tek sen zekisin değil mi ?
emin olun bu tipler milyarlarca insan ateist olsa dindar olup çıkarlar.
Türkiye'de geri dönüşüm üzerine kurulmuş bir facebook grubudur. grubun amacı geri dönüşümün ne demek olduğu hakında bilgi verme ve paylaşım platformudur.
bu millet kaç seçimdir gördü gerçeği. her seçimde akp ye karşı birleşin diyen chp tayfası seçim sonrasında yok milletin %60 ı zaten aptaldı, yok stockholm sendromu diye halkı aşağılıyor. halbuki akp seçimden önce de sonra da oy veren kişilerden desteklerini çekmiyor.
bu durumda halkın iki yüzlü chp'ye güveni kalmadığından oylar yine akp'ye gidecek.
mhp konusunda gelince. daha önce hiç tek parti iktidar olamadıklarından mhp iktidar olsa ne yapacağını şaşırır.zaten tabanı küçük olan bir parti.
bariz açık ki akp bu seçimlerde yine eze eze alacak. bu sebeple boşu boşuna tantanaya kuru gürültüye gerek duymadan akp'de birleşmek varken diğer partiler niye.
haftasonu tatilinde şehir dışına çıkma olayıdır. işten, stresten kısa süreli bir uzaklaşma yoludur. güzel ve eğlencelidir. hele hele kendi şehrinizden çok uzaklaşmasanızda. istanbul'da yaşayanlar için silivri, mudanya, riva, hatta çatalca bile güzel bir alternatif olabiliyor. uzaklaşmış olmak yeter.
nasıl çalıştığı merak konusu olan rezil beyindir. insan ne garip varlıktır. kendini aklamak için yaptıklarını düşünsenize.türlü türlü kötülükleri pislikleri düşünür. ama kendisi hep masumdur. bu kadardır. işte. ormanları, hayvanları, hatta diğer insanları katleder ama her biri için en sonunda mantıklı bir çıkar yol bulur kendine. işte hastalıklı insan beyni bu kadar acizdir. kendi gerçeği ile yüzleşemeyecek kadar.
bak bak . başlığa bak.
sözde hayvan sever biri hangi sebeple ya da hangi durumda olursa olsun başka bir insanı öldürmez. öldüremez. öldürmemeli.
bunu tahayyül etmemeli, bunu dilememelidir. bunu yaptığı taktirde kimse içinde sevgi olduğundan bahsetmesin. ne insan, ne de hayvan sevgisi.
çünkü bir kişinin içindeki nefret sevgisinden büyükse insanlığını yitirmiş demektir. beyni hastalanmış demektir.
zordur. tahmin edilenden de zordur. bir iş kolu düşünün. ne kadar kafanız çalışırsa çalışsın erkeklerin kaptan olduğu bu oyunda kadın oyuncu olmak zordur.
demezler mi kızım sen ne diye makinacı oldun diye.
