az evvel trt1 * ekranlarında ajda pekkan istiklal marşını okurken * gördüğüm manzaradır efendim bu. o bayrak dalgalansın diye şehadet ederek ölen insanların kemiklerini sızlatan bir durum aynı zamanda. sütçü imam'lardan ve bütün şehitlerimizden nasıl helallik alacağız ahirette bilemiyorum.
ertuğrul hoca ve bursaspor'un bu yılki süper lig performansı ile neredeyse şampiyonlar ligine gitmeyi garantilemesi sonucu dünyanın şu andaki en iyi futbolcusu sayılan messi'nin formasını giydiği barcelona ile bursaspor'un olası rakip takım olarak eşleşme durumundan duyduğu korkudur.
dün akşamki * maçta messi'nin 4 gol atarak takımına tur atlatması sonrası aziz yıldırım'ın messi'nin menejerini arayıp "how much is messi" şeklinde soru sorması üzerine anlaşılan hadisedir.
uzun süredir aklımı kurcalayan bir detaydır. dünyanın dört bir yanında katliama uğrayan, açlıktan kırılan, işkence gören insan varken bizim süperkahramanlar bir şehirde odaklandıkları bir insanın çevresinde gelişen olaylarda kısıtlı trial kullanımlı bir hizmet vermektedirler. misal örümcek adam tipsiz yaşı geçmiş bir hafifmeşrep kadına yazılmış olmadık şaklabanlıklar yapmaktadır allah vergisi yetenekleriyle. yazıklar olsun böyle süper kahramana.
bir insan canı acıdığında kendisini destekleyecek arkadaşa ihtiyaç duyar en çok.
mesela kişi sevgilisinden ayrılmıştır içi kan ağlar... o an en yakın gördüğü arkadaşını arar ne yapacağını bilmeden mesela.
o en yakın arkadaş "abi işim var 2 gün sonra görüşelim der" mesela.
acı çeken genç 2 gün yanar tutuşur o en acı zamanı atlatır bir şekilde 1'i 100 hissederek acısını.
2 gün sonra dertleşmeye gelen arkadaş yanmış sönmüş bir ormanı söndüremez artık ne kadar istese de.
en yakın arkadaşlar o nedenle güzel seçilmelidir bir eş seçer gibi.
Mısır Savunma ve Askeri Üretim Bakanı Mareşal Hussein TANTAWY, 18 Kasım 2009 saat 09:45'te Genelkurmay Başkanı Orgeneral ilker BAŞBUĞ'a ziyarette bulunmuştur.
Ziyarette iki ülke askerî ilişkileri başta olmak üzere bölgesel güvenlik konuları değerlendirilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti ile Mısır Arap Cumhuriyeti arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel iş Birliği (Çerçeve) Mutabakat Muhtırası imzalanmıştır.
seyrantepe stat projesinin bugün toki tarafından yapılacağının açıklanmasıyla resmiyet kazanmış olan durumdur. bir takım düşünün lincoln, elano, keita, baroş, kewell gibi 2. sınıf topçulara değerlerinin üzerinde milyonlarca dolar verecek sonra da ben garibanım, ülkemin reklamını yapıyorum diyerek devletten para dilenecek. devletim de benim vergilerimle bir spor kulübünün bir nevi 2. sınıf topçusunun transfer ücretini ödeyecek. bu nasıl iştir? anlayan anlatsın...
bugünkü gelişmeler neticesinde ortaya çıkan gerçektir bu... şimdi bu galatasaray yönetimi ve de destekçileri baktılar fenerbahçe acayip, kıskandıran bir stat yaptı dediler ki kendi kendilerine
"yahu gidelim bazı bakanlara çıkalım ağlayalım huzurlarında, fakir fukara edebiyatı yapalım, acındıralım kendimizi, olmadı uefa kupamızı misal verelim, ülkenin reklamını yaptık-yapıyoruz diyelim beleşine devlet imkanları * ile bir stat yaptıralım."
bu düşünceyle ilk başta ali sami yen'i yıkıp yerine stat yaptıracaklardı. koltuklar söküldü yıkım başlatacaklar ama onu bile beceremediler. bu esnada gittiler gene devletin inşa ettirdiği olimpiyat stadına çöreklendiler. ama gördüler baktılar ki taraftar gelmiyor olimpiyat stadına vazgeçtiler. yoksa şehir dışında olmasa stata tarafrat da gelse parasını bıraksa çoktan atatürk olimpiyat stadının adı olmuştu ali sami yen 2... sonra gene devlet imkanları ile şişli belediyesi gitti bu yıkılması planlanan ali sami yen stadını bir badana boyadan geçirdi baktık aslan kafesine dönmüş.
sonrasında 2. bir proje üretip seyrantepe'ye yeni stat yapma planı yapmış cincon idarecileri. toki'nin ihalesini de ben gerçek bir cinconluyum diyen bir mimar kapmış. gel gör ki adam sahi galatasaray'lı çıkmış. (bunu da başladığı işi bitirememesinden, işçilerine para verememesinden anlıyoruz.) neticede proje bu arkadaştan alınmış tekrar ihaleye çıkılmış. ihaleye tek firma girmiş ve kazanmış. sonrasında da ihale bu şirketten de alınmış fiyat düşük geldiğinden. şimdi tekrar ihale yapılacakmış.
mış...
mış...
mış...
işte kardeşlerim literatürde bu hadiseye "seyrantepe stat projesinin gs nin elinde patlaması" denilmektedir.
bu topluluğun üyeleri öncelikle ekşi sözlük'le aralarında sizli bizli resmi bir bağ yokmuş hissi vermeye çalışırlar. açıklayacak olursak nasıl ki başbakanla içli dışlı kanka olduğu mesajını vermek isteyen kıyıda köşede kalmış belediye başkanları seçmenine karşı "başbakanımız sayın recep tayyip erdoğan kankamdır" diyeceği yerde "bizim başkanka tayyip" şeklinde bir hitap tercih ederler işte bu "ekşi sözlük" yerine "ekşi" tabirini kullananlar da böyle bir mesaj verme kaygısı içerisindedirler. ama güzel kardeşim bizim gibiler anlıyor işte senin ekşi sözlüğe üye olamadığın için kendini ezik hissettiğini. (bkz: eziksin sen ezik kal) başlığına bir bakıver diyoruz kendilerine.
misyonerlik çalışmalarında çığır açabilecek olan gelişmedir. fazla enerjilerini mübah olmayan yollara harcayan bütün kitleye seslenme imkanı bulacaktır papa cenapları.
bunlar gerçek kahramanlardır. yaptıkları fedakarlıklar genellikle bilinmez. kahraman olmak için şan şöhret için değil inandıkları değerler uğruna canlarını bile verirler. bunlardan bazıları tarih sahnesinden iftiralarla silinmek istenebilirler. ama onları az da olsa bilen insanlar onlardan ilham alırlar.
ne zaman kalabalık toplulukların olduğu yerlerden yolum geçse tekabül ettiğim insanlardır bunlar. perçemine bakan var, boyuna posuna bakan var varoğlu var... sanıyorum kendine güven duymayan insan davranışı bu.
büyük umutlarla ezilen insanları simgelediği varsayılan esmer teniyle göreve başlayan barack obama'nın hala gözle görülür, elle tutulur bir icraatinın olmaması sonucu varılabilecek kestirim. gerisinde değişik spekülasyonlara yol açabilir.
çok af buyurarak kaleme aldığım halk arasında sık kullanılan bir deyimdir. göz önünde alenen bulunan herhangi bir şeyi görmeyen göremeyen insanlar için kullanılır.
aslı 'yasaklı olan youtube nin türkiye de en çok tıklanan 6 ncı site olması' şeklinde olan başlıktır. yaman çelişkiler ülkesinin güzel örneklerindendir.
son derece naif saf müzik ruhunu barındıran eserlerdir. heyecan uyandırmak için kalp ritmine göre ayarlanan bateri kalıpları yapay bir heyecan vermekten uzağa gidemezler.
Geçen Cumartesi Leyla K nın başına gelenleri aktarmıştım.
New York'ta yaşayan ve kocasını Fethullahçılara kaptırdığını söyleyen Leyla K., oğlunu da kaptırmaktan ölesiye korktuğunu anlatıyordu.
Ben yorum yapmamış, kendi görüşlerimi yazmamıştım.
Baktım ki bir sürü mail var, "Sen bu konuda ne düşünüyorsun" diye baskı var...
O zaman, buyurun buradan okuyun...
*
Benim sevgilim, birdenbire 5 vakit namaz kılmaya başlasa...
"Milk'i mi, Slumdog Millionaire mi izleyelim?" diyen adam, beni zorlamasa ama "Bu akşam Fethullah Gülen Efendi'nin CD'sinde karar kıldım" dese, derbi maçı izler gibi ekrana kilitlense...
Kuran'ı elinden hiç düşürmese...
Alya'nın sorduğu her soruya, "Peygamber efendimiz diyor ki" diye yanıt verse...
Kirli sakal olayına girse...
Kılık kıyafeti değişse...
Karşılıklı içki içip, çipil çipil birbirimize bakıp, öpüşemesek, yiyişmesek...
(Evet üzgünüm bazen yiyişiyoruz da!)
Ona "Ayıp!" dese, buna "Uygun düşmez!" dese...
Seksten, fantezilerden, ondan, bundan ürkse, "Haram!" dese...
Hayatını, tamamen dini esaslara göre şekillendirse...
Bir öteki dünyadır tutturmuş gitse...
*
Ben size bir şey söyleyeyim mi?
Leyla K. yine iyi, sadece bunalıma girmiş.
Ben kafayı yerim!
Ama...
Bir "pilatestir" tuttursa ya da "yoga"...
Sabah akşam "Budha"dan söz etse de...
Öyle hissederim.
"Bu, benim yola çıktığım adam değildi" derim.
"Hangi duygusu eksikti, buna yöneldi?" diye merak ederim.
*
Bunun bir ortası olamıyor mu?
Hem namaz kılınıp hem bara gidilemiyor mu?
Hem umre hem Vatikan yapılamıyor mu?
Hem seksten hoşlanıp hem dua edilemiyor mu?
Biz dünyaya sadece ibadet etmek için mi geldik?
Niye hazlardan uzak durmak gerekiyor?
Tahmin edeceğiniz üzere bu meseleyle ilgili, inanılmaz çok mail aldım.
Bir kısmını okuyunca gözlerim yuvalarından fırladı.
Yok efendim, kadın kendisi itiraf ediyormuş, koca, eskiden bohem yaşıyormuş da, Soho barlarına gidiyormuş da, (zannedersiniz ki bara gitmek günahların en büyüğü, müthiş bir yozlaşma, düşük ahlak, filan falan) şimdi doğru yolu bulmuş.
Delirdiniz mi?
Bara gitmek niye günah olsun?
Gidin gitmeyin beni hiç ilgilendirmiyor da...
Gözünüzü seveyim, gidenlere bu alemde kaybolmuş Kibritçi Kız muamalesi çekmeyin.
O maillerden ben de nasibimi aldım tabii.
Bir kere daha dinsiz, imansız ilan edildim.
Ayıp oluyor ama...
*
Arkadaşlar!
Ben de bir Yaradan olduğuna inanıyorum.
Bunun için sürekli dini kitaplar okumam, duaları, hadisleri, ayetleri bilmem gerekmiyor.
Ben doğum yaşadım, kızımı kucağıma aldım, o zaman da hissettim, Tanrı var.
Babamın ölümünde de hissettim.
Eskisine göre çok daha güçlü hissediyorum, belki de yaşlanıyorum.
Kızacaksınız ama O'ndan korkmuyorum, seviyorum.
Daha fazla kızacaksınız ama O'nun da beni sevdiğine inanıyorum.
Doğa, benim için O'nun varlığının en büyük göstergesi.
Ormana bak, denize bak, günbatımına bak, yere eğil karıncalara bak...
Maldivler'de suyun altında bile, "Bunların hepsi senin eserin!" dedim, bütün o canlılar, balıklar olağanüstüydü... Renkleri... Şekilleri... Tüm bunların tesadüf olabilmesi mümkün değil, insanın bir Yaradan olduğundan şüphe etmesi de imkan dahilinde değil.
Tanrı var.
Ama benim bir aracıya ihtiyacım yok!
iyi insan olmaya çalışıyorsam, sevginin gücüne inanıyorsam, din benim içimde...
Diye düşünüyorum.
Lafı çok uzattım ama benim gibi düşünen sevgilim, bir gün tamamen farklı düşünmeye başlarsa...
Şaşırırım, afallarım.
Onun bir cemaate girmek nasıl en doğal hakkıysa...
Benim de bunalıma girmek en doğal hakkım!
Anlatabiliyor muyum?
AHMET HAKAN iMDAT!
Ahmeeeeet, yetiş, imdat! içinde Fethullah Gülen adı geçen bir söyleşi olduğu için midir nedir, dünyanın her tarafından mail geldi. Ama öyle böyle değil. Sanki biri "Mail gönderin!" demiş ve geri çekilmiş, oradan buradan mail düşüyor kafama. Sana numara çekecek halim yok, ben cemaat- memaat bilmem. Gülen'in okullarını da bilmem. Ama merak ediyorum. Zamanında davet etmişlerdi Afrika'dakine. "Ne işim var?" demiştim. Gideyim mi? Sen ne dersin? O okullar, Fethullah Hoca'yı ve Fethullahçıları anlamama yardımcı olur mu? Yoksa ne yaparsam yapayım, onları anlayamaz mıyım? Bir de zahmet olmazsa, bana cemaatler konusunda bilgili bir iki isim verir misin? Gerçekten bizi bu konuda aydınlatacak isimler, merak ettiğim ne varsa sormak istiyorum da. Yapar mısın böyle bir iyilik? Bütün bunları sana niye sorduğuma gelince, valla senin dışında hem benim yaşadığım "dünya"ya ait olan hem de o öteki "dünya"yı bilen biri yok da etrafımda o yüzden. Sevgiler...