Burada benim gibi kirilmis burkulmus insalar var biliyorum mutsuzluklarindan kurtulmak icin girgira şamataya vuran tipler acilarini gulerek örterken yanliz kalinca kendini hancerleyen kisiler,ben baya öyleyim igneyide cuvaldizida kendime batiriyorum isin dogrusu şu bu durumda olmayi hakettik yada hakettim vazgecerek pes ederek siktiredin kadinlari elinde degerli bisi yoksa elde edemezsin onlar ask filan hikaye sevdigin hatun follos olali cok oldu kolay vazgecmeyin ayaga kalkip sizin olmasini istediginiz seyi gidip alin haksizlik yaparak evet dogru haksizlik yaparak cunku dogdugumuzdan beri haksizliga ugruyoruz okulunuzdan ,beslenmenize aile egitiminden,bakima, giyime,arkadastan sevgiliye kadar herseyde bir haksizlik var eger siz haksizlik yapmazsaniz bu saydiklarim size haksizlik yapacak dusunurseniz bulursunuz ve haksizlik yaparken korkmayin tanri diye biri yok adalet diye bisi yok insanin insana adaleti yok hersey bizim elimizde ben bugun ayaga kalkiyorum kosemden cikip o koseyi atese veriyorum adaletten sevgiden merhametten dogruyu savunmaktan manevi degerlerden vazgeciyorum
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
Sadri Alışık denilen hergele, her filminde ağlardı. O ağladıkça ben de ağlardım. Nedenimi bilmez ağlardım. Ağladıkça Sadri’ye kıl kapar gıcık olurdum. Üçüncü şahıs olarak kalışına, hep gidici kadınları sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi duruşuna, Sadri’nin bu mecburiyetlere, giden kişinin özgürlüğü olarak bakıp, ona ihanet etmemek için kendine ihanet edişine...