daha iyi takım olan lakers'ın zaten deplasmanda zorlanan cleveland'a karşı evinde favori olduğu karşılaşma. ama işin içinde rekabet** varsa o maç her zaman zordur. ligin tartışmasız en iyi 2 oyuncusunu izleme imkanı bakımından kaçırılmaması gereken bir mücadele.
(lige geldiği günden beri istatistik olarak kimseyi yanına yaklaştırmayan, her mevkide hem oynayan hem takımını oynatan, vasat bir takımı şampiyonluk adayı yapabilen, zor zamanlarda daha da büyüyen, maç kaçırmayan gücü eksilmeyen, bu sene yüzde elliden yüksek bir iç saha isabetiyle oynayan, sayı asist rebound canavarı, jeneriklik hareketlerin kadrolu aktörü, normal sezon mvp'si, tüm zamanların en iyi 3. skoreri, triple double insanı, ilk yıl yılın çaylağı sonraki tüm yılların all starı, ilk saniyesinden 6 yılı doldurmasına kadar ligin tepesinde bulunan adama lebalon demek cehaletin en sikimsonik halidir. balon diye diye elinizde patladı adam. sana itici gelir sevmezsin)
izleyici sayısı olarak gişe rekoru kıramayacak filmdir ama bu olağanüstü değil anlamına gelmez. bu güne kadar sinemada izlediğim en iyi film, hatta kendi tarzında bir başyapıt ve mükemmel bir görsel şölen. zaten görsel olarak eline veremeyeceği bir film yok, her şey en ince ayrıntısına en küçük pikseline kadar düşünülmüş tasarlanmış gerçekten büyük bir emek harcanarak ortaya yeni bir dünya sunulmuş. hikayesi ise beklediğimden çok daha iyi.
bu kadar iyi bir film neden gişe rekoru kıramaz?
-film toplamda 3 saatten fazla sürüyor bu yüzden günde 3-4 seansa anca sığar.
-3d olduğu için haliyle biraz daha pahalı ve ulaşılabilirlik olarak daha kısıtlı(3d izlemezsen aynı hazzın yarısını bile alamazsın ama yine de insanların hoşuna gider diye düşünüyorum).
-gözlemlediğim kadarıyla bu filme ayrılmış salon sayısı fazla değil, en azından türkiye'de böyle. benim gittiğim 8 salonu olan afm sinemasında sadece 1 salon bu filme ayrılmıştı.
-son olarak filmin yeterli reklamı yapılmadığı kanısındayım, hala bilmeyenlerin sayısı oldukça fazla. gişe başarısının çoğunu olumlu yorumlardan ve gelen tavsiyelerden kazanır.
gönül isterki rekorların amına koysun ama iyi bir gişe yapar hepsi o, gibi gibi.
--spoiler--
kutsal mekanda karı mı sikilir lan..!! yüce eywa sen bizi affet
--spoiler--
(#6759796) burada hakan balta'ya yırtık dondan çıkar gibi yakışıklı dedikten sonra haliyle kendisiyle daşşak geçtik accık.
(#6760863) sonra inanılmaz bir şekilde bu entrydeki bkz dalgasına dikkat. ilginçti.
ve sonra (#6760989) şu entry'i tam 3. kez girdi. her girişinde bir öncekini sildi. dejavu oldum lan 3 kere.
hepsini geçtim bütün entrylerinde ezik, şişman, sivilceli, gözülüklü adam oldum. hey dostum ben bunu hakedecek naptım ha?. neyse bi süre tartışayım dedim ama bir çocukla tartışıyormuş hissi uyandı bende. sonra baktım 1. nesil, sonra entrylerine baktım, sonra kendime baktım, yardımcılarıma baktım ve maçı bitirdim.
ek: entryleri sürekli değişiyor ya da dönüşüyor. ne dediysem unutun siz görmemiş gibi yapın en iyisi.
performansa göre değerlendirenler defalarca ibrahim üzülmez'i de itin götüne sokmasını bilmişlerdir. hatta belki de en nefret ettiği futbolcudur kim bilir? yorum yaparken formayı çıkarmak adetimizdir ama meme uçlarımdan tahrik olmayınız.
-ama bak üzülmez'i hiç eleştirmiyo bunlar ühüüü
-olum onu da eleştirmiş niye bilmeden atlıyorsun her boka?
-olsun ya hakan'ımı eleştirmesin çünkü o çok yakışıklııığğ
eğer futbolseverseniz performansa göre değerlendirirsiniz bu adamı. eğer oğlancıysanız yakışıklılığı sizi çok etkiler. sırf yakışıklı diye korumaya çalışır oğlancılar, biz de taşak geçeriz.
o efsanevi futbolculuğu, yakışıklılığının gölgesinde kalmıştır. sırf bu yüzden eleştirilir mi lan adam utanın amk. adam dünyanın en yakışıklı sol beki. bi de üzülmez'e bak allaan tipsizi. bir sol bek için fazla çirkin.
yeşil sahada görevini yaptıktan sonra özel hayatında kendi götüne jop soksa dahi kimseyi ilgilendirmez. şu sıralar fener'in kötü gidişinin birinci sıradaki gündemi, ama işler yolunda gitseydi kazım'ın kime kaç posta attığı kimsenin sikinde olmayacaktı. ne yani bundan 2-3 ay önce sikişmiyor muydu kazım? kederden, üzüntüden yeni mi başlamış grup sekse.
ben işin sikiş sokuş tarafında değilim. bunca laf salatasının arasında hep bahsediliyor "yetenekli ama disiplinsiz" diye, benim itirazım buna. haksızlık burada, kazım düpedüz yeteneksiz bir futbolcu. hatta ileri gidiyorum bildiğin kazma. sahada oynanan futbola zerre somut katkısı olmayan bi herifi böyle kaldırırsanız o da gidip cop sokar. bu kadar ilgiyi hakedecek hiç-bir-şey yapmamış ve asla ya-pa-ma-ya-cak futbol insanıdır.
çükünü kestirip erkekliğe veda edecek, bu sayede kızla buluşmak zorunda kalmayacaktı. bu süper fikri iyiden iyiye benimseyen genç adam mutfağa yöneldi. önünde 3 seçenek vardı; ya bıçakla kesecekti, ya ocağın küçük gözünde yakacaktı, ya da rendeyle rendeleyecekti. genç adam kararını verdi ve
6 taksitle aldığım yeni montu giymek için havalar soğusun diye dua ediyorum. bu uğurda kaç kelebek gönderdim okyanusun serin sularına. ama lanet olsun ki hala kısa kolluyla geziyoruz. ve evet normalde kıştan nefret ederim ama bi kere giyeyim lan nolur.
takımlar ortalama 14-15 maç oynadı ve yavaş yavaş bir tablo oluşmaya başladı. favori takımlar yine maçlarını kazanırken, senenin sürprizleri de belli oldu sayılır. henüz daha çok erken ama kabaca bu sene oynanan maçların ardından öne çıkanları incelersek.
takım bazında;
boston celtics: 11 galibiyet 4 mağlubiyet. benim bu seneki favorim boston'du. hala öyle çünkü play-off döneminde öne çıkabilecek çok fazla oyuncusu var. tartışmasız nba'in en güçlü kadrosuna sahipler ve onca skorer oyuncusunun yanında inanılmaz bir savunma takımı olmaları en büyük avantajları. yaşlı kadrosu normal sezonda belki sorun olabilir ama play-off ve şampiyonluk için gerekli olan her şeye sahip bir takım. eğer bir sakatlık daha yaşamazlarsa şampiyonluk yolunda boston'u durdurabilecek rakibi çok merak ediyorum ve şimdiden tebrik ediyorum.
los angeles lakers: 12 galibiyet 3 mağlubiyet. son şamiyonu gasol'un yokluğunda kobe, gasol takıma döndüğünden beri ise kobe-gasol ikilisi sırtladı götürüyor. andrew bynum takıma bu sene müthiş katkı veriyor. hem yüzdeli atıyor hem de her maç bi double-double kafadan katkısı var. lakers her sene olduğu gibi yine favori ama bu kez batıda ciddi rakipleri var.
cleveland cavaliers: 11 galibiyet 4 mağlubiyet. bütün maçlarını izledim. cavs sezona 2 mağlubiyet alarak kötü başladı ancak sonradan ritimlerini buldular. shaq oynadığı maçlarda gözle görülür bir katkı vermedi, zaten sonradan sakatlandı ve 6 maçtır oynamıyor. mo williams bildiğimiz gibi, maç rahatken bol bol şut atıyor maç zora girdiğinde sıçıp batırıyor ortalığı. varejao bir odun olduğu için ribaundlara yüklenip istatistik güzelliği sağlamakla meşgul. anthony parker ne oynuyor daha henüz anlamış değilim. ilgauskas ölmüş. e bu kadar berbat oyuncularla nasıl kazanıyor bir takım? bu takımda bir lebron james var. ve iddia ediyorum o hayvanı çıkar bu takımın new jersey'den farkı kalmaz. daha sonra oyuncu bazında bahsedeceğim biraz daha. j.j hickson da takıma pozitif anlamda katkı veren ender isimlerden.
orlando magic: 11 galibiyet 4 mağlubiyet. sakatlıklarla ve eksiklerle yapabileceğinin en iyisini yaptı bu güne kadar. çok skorer ve korkutucu bir takım görünümünde ancak oyun yapısı sadece 3'lüklere bağlı bir takım. her maç 30dan fazla 3'lük denemesi abartı bir rakam. bir diğer dezavantajları howard'ı hiç oyuna sokamamaları. yakında isyan bayrağını açabilir. maç başına 6-7 deneme ile orlando'nun en az top kullanan en süper yıldızı, faul problemine girmesi de ayrı bir konu tabi. kadro genişliği en iyi takımların başında gelen orlando aynı zamanda rotasyona en çok başvuran takımlardan. vince carter şöyle böyle oynuyor orlando maçları öyle böyle kazanıyor ama bence şampiyon olamayacaklar. hatta bikini giyerim.
denver nuggets: 11 galibiyet 4 mağlubiyet. denver geçen seneki konferans finalinden sonra bu sene daha iddialı gibi. carmelo anthony bu sene müthiş oynuyor, şeker adam billups takımı iyi yönetiyor. dengeli bir takım ve bence ligin en iyi 6. adamları da denver'da. birdman ve smith.
dallas mavericks: 11 galibiyet 4 mağlubiyet. batıda çok bulunan yıldız pg ve pf kombinasyonlu takımların bence en iyisi. bu kadar iyi gideceklerini beklemiyordum. özellikle dirk nowitzki bu sene müthiş oynuyor. jason kidd şampiyonluğa kilitlenmiş gibi ama zor bence.
phoenix suns: 12 galibiyet 3 mağlubiyet. benim uydurduğum batıdaki yıldız pg ve pf kombinasyonlu takımlardan. benim için ligin şu ana kadar ki en parlak ve en sürpriz takımı. flaş galibiyetlerle adından sıkça söz ettiriyor. phoenix tabiki iyi takım ama nba'in zirvesine yerleşebileceğini beklemiyordum. takım oyunu ve amare-nash kombinasyonuyla sağlam duruyorlar bu sene.
atlanta hawks: 11 galibiyet 3 mağlubiyet. hep düşüşe geçer diye bekledim ama beni yanılttılar. oynadıkları takım oyununa saygı duyuyorum. dur maçını izliyeyim hissi oluşturmasa da bende kolay kolay yenilmez bu takım. terlettirir yani.
san antonio spurs: 7 galibiyet 6 mağlubiyet. tim duncan ve tony parker ile batıdaki yıldız pg ve pf kombinasyonlu takımlardan. performansları pek parlak olmasa da play-off döneminde büyüyebilecek kapasiteye sahip oyuncuları var. sakatlıklar ilk 13 maçta can sıktı.
bizimkilerin takımları;
toronto raptors: 7 galibiyet 10 mağlubiyet. hido'nun takımı belki de ligin en yumuşak takımı. ısıran takımlara karşı işleri zor görünüyor. iyi hucüm yapıyorlar ama savunmaya çok çok çok fazla çalışmaları lazım. aslında isimsel olarak kağıt üstünde fena takım değil eğer savunmayı iyi yaparlarsa play-off görebilirler.
utah jazz: 7 galibiyet 7 mağlubiyet.memo alınmasın ama oldum olası utah'dan haz almam. maçlarını izlemeyi pek sevmem. bence bu kadrosuyla daha fazla şey yapabilir. vadettiğinin altında performans gösteriyor utah. play-off yapması olası.
milwaukee bucks: 8 galibiyet 5 mağlubiyet. jennings ve ersan'ın beklentinin çok üstünde katkılarıyla bu senenin şu ana kadar ki sürprizlerinden. en çok maçını izlediğim ikinci takım. eğer performansları devam ederse play-off kesin yaparlar bence sanıyorum gibi.
oyuncu bazında öne çıkanlar;
lebron james sf : 29.6 sayı, 7.1 rebo, 8 asist, 1.5 top çalma, 3.8 top kaybı, %52 saha içi isabet.
o seçilmiş olandır. o cleveland maçlarını izleme sebebidir. benim bu adam için tespitim var bilmem katılır mı nba severler. bu adam tüm mevkilerde hakkıyla oynayabilir. asist yeteneği olağanüstü, hickson'u neredeyse yıldız yapacak, bir oyun kurucunun yapabileceği maksimum katkıyı daha oyun kurucu olarak oynamadan yapabiliyor. zaman zaman pf olarak zaten oynuyor. sg desen zaten amuda kalkarak oynar. pivota koy all-star olmazsa yakarım bu entry'i. atletik yetenek olarak daha gelmemiştir onun gibisi, o vücuda o çeviklik doğa sınırlarını zorluyor. atletik yeteneğinin yanında bu sene 30 sayı ortalamasını yüzde 52 gibi inanılmaz bir yüzdeyle tutturması, 8 asist bir o kadar da değerlendirilemeyen al da at paslarıyla bu sene daha da geliştirdiği oyun zekası, takımı oynatma tutkusu ve herşeyiyle mükhemmele teğet bir performans. tek eleştirebileceğimiz yanı maç başına yaptığı 3.8 top kaybı. o da bu kadar yüklenilen bir oyuncu için gayet normal ama bu anormal tablodaki tek normal istatistik. normal sezon mvp'si olması şimdiden kesin.
kobe bryant sg: 29.8 sayı, 5.3 rebo, 3.6 asist, 2.1 top çalma, 3 top kaybı, %48 saha içi isabet.
kobe bryant'ı rakamlarla anlatmak biraz haksızlık olur. rakamların üstünde onun sahaya çıkması zaten karşı takım için psikolojik olarak bir dezavantaj. zor zamanlarda daha da büyüyen ender oyunculardan olan kobe bu sene de kaldığı yerden devam ediyor. onu büyük yapan en büyük özelliği rakibine verdiği bu gün kazanamayacaksınız mesajı. bazen gerçekten durdurulamaz oluyor. havasını bulduysa karşı takıma geçmiş olsun. el üstü üçlük denince aklıma kobe gelir, o bu işi en iyi yapan. bence nba'in en iyi oyuncusu değil ama havasını bulduğunda durduramayacağın tek oyuncu.
carmelo anthony sf: 29.7 sayı, 6.1 rebo, 3.5 asist, 1.7 top çalma, 2.7 top kaybı, %48 saha içi isabet.
carmelo bu sene müthiş. artık o da nba'in en süper yıldızlarıyla anılıyor ve bunu hakediyor. istatistik olarak kimseden aşağı kalır yanı yok ama geçen sene play_off lakers serisindeki sıçışını gördükten sonra onu en tepedekilerin yanına yerleştirmek için daha erken olduğunu düşünüyorum. büyük olmak için zor zamanlarda büyümesi, gerekirse tek başına savaşması lazım. bakalım bu sene neler yapacak gerçekten merak ediyorum.
chris bosh pf: 25.4 sayı, 11.9 rebo, 1.8 asist, 1.2 blok, 1.6 top kaybı, %48 saha içi isabet.
hep duyuyoruz bosh bu yaz 10 kilo kas yapmış diye. çalışmasının hakkını yavaş yavaş alıyor, sezona zımba gibi girdi ve zımba gibi devam ediyor. geçmiş senelerdeki gibi dengesiz değil artık sürekli belli bir standartın üstünde performans gösteriyor. en sevdiğim smaçları vurmasıyla maçlarda bana göz kırpıyor.
dirk nowitzki pf: 26.9 sayı, 8.9 rebo, 2.8 asist, 1.6 blok, 1.2 top çalma, 1.2 top kaybı, %45 saha içi isabet.
dirk bu sezon kendini aştı. alman panzeri dallas'ın başarısındaki baş mimar. bir uzun olarak her alanda katkı verebilmesi ve iyi bir şutör olması onu rakiplerinden farklı kılıyor.
dwyane wade sg: 27.8 sayı, 4.9 rebo, 5.3 asist, 1.3 blok, 2.1 top çalma, 3.3 top kaybı, %42 saha içi isabet.
miami yine wade'in eline bakıyor o da elinden gelen herşeyi yapıyor. o bir süper yıldız, faal basketbol hayatı boyunca takımına üst düzey katkı vermeye devam edecek. eğer yanında 2. bir adam olsa daha da üst seviyeye çıkabilir, bütün konsantrasyon wade'in üstündeyken bunları yapabiliyorsa.
kevin durant sf: 27.1 sayı, 6.8 rebo, 3.1 asist, 1.5 top çalma, 3.2 top kaybı. %45 saha içi isabet.
yeni bir yıldız mı doğuyor bimiyorum ama genç oyuncu oyununu sürekli geliştiriyor. zaten istatistikler herşeyi anlatıyor.
brandon jennings pg: 23.4 sayı, 4.5 rebo, 5.8 asist, 1.2 top çalma, 3.2 top kaybı, %45 saha içi isabet.
çaylak oyuncuya değinmesek olmazdı. kaç tane oyuncu çaylak sezonunda 55 sayı atma başarısı gösteriyorki. sonuçta oyuncu bazında şu ana kadar bu sezonun en büyük sürprizi eğer performansı devam ederse yılın çaylağı.
steve nash pg: 16.7 sayı, 2.5 rebo, 11.9 asist, 0.3 top çalma, 3.7 top kaybı, %52 saha içi isabet.
tecrübeli oyuncu sezona formda girdi. asistci kimliğini konuşturmasının yanında az kullandığı şutunu da yüzdeli atması onu rakiplerinden farklı kıldı. düşüş yaşamaz umarım.
dwight howard c: 17 sayı, 11.4 rebo, 1.3 asist, 1.6 blok, 0.9 top çalma, 2.9 top kaybı, %62 saha içi isabet.
howard az süre alıyor ya da faul problemiyle sahada az kalıyor, az top kullanıyor ama bu kadar az şeyle yaptıkları ortada. orlando bu oyuncuyu iyi kullanamıyor ve başını çok taşlara vuracak. omuzları da kafam kadar ha.
şu çılgın türkler;
hidayet türkoğlu sf: 13.7 sayı, 4.5 rebo, 3.9 asist, 0.7 top çalma, 1.9 top kaybı %44 saha içi isabet.
hedo'nun istatistikleri beklentimizin çok altında. ancak inanılmaz az top kullanıyor bu sene. ne toronto hidayeti ne de hidayet kendini iyi kullanamıyor. takım sorumluluk vermiyor hido da almıyor. oysaki toronto ne için aldı hidayeti.
mehmet okur c: 14.2 sayı, 6.7 rebo, 1.8 asist, 0.7 top çalma, 2.3 top kaybı, %43 saha içi isabet.
açıkçası memo bu sene vasat. oynadığı zamanlarda hep idare eder bi görüntüde. zaten 4-5 maçtır hasta olduğu için oynamıyor ve takımda bi şey farketmedi. tecrübesinin ekmeğini yiyor diyebiliriz. ama memo bu, zor zamanlarda büyüyen bir oyuncu. ligin en iyi pivot şutörlerinden.
ersan ilyasova pf: 10.8 sayı, 6.5 rebo, 1.3 asist, 0.8 top çalma, 1.2 top kaybı, %44 saha içi isabet. (22.7 dakika aldığı süre)
ersan beni gerçekten heyecanlandırıyor. aldığı süreleri çok iyi değerlendirip ilk 5de çıkmaya başladı bile. dakikası arttıkça istatistikleri de artacaktır. çok iyi bir şutör iyi bir skorer ve rebouncu. oyunda kaldığı süre içerisinde oldukça hırslı. faul problemi önündeki en büyük engel. umarım biraz güçlenir, savunmasını ilerletir, kendini geliştirir ve biz de kendisiyle gurur duymaya devam ederiz. umutluyum yani.
ergenlik dönemine şahit olacağımız yazardır. ilk öpücüğünü sözlüğe yazacak, belki de ilk çişini tutmasının çoşkusunu sözlükle paylaşacaktır. sütten kesildiği gün beraber sevineceğiz, okullar açıldığında beraber üzüleceğiz. duygulandım lan.
söz konusu olan konulu videoyu az önce izledim. işin facia kısmını bilmem de disko kralı ne kadar boş bi programmış onu anladım beybi. sözlükle alakası olmayan insanlar nasıl katlanır lan bu konuşmalara. işi kişiselleştirirsek;
şu bizim ilk konuşan rapunzel saçlı sanatkar ablamızın kurduğu devrimsel nitelikteki arka arkaya anlamlı kelimelerden anlamsız bir cümle yaratma sistemini beğendim. bence kendi içerisinde ince bir mizahi yönü vardı. sonunu düşünmeden içine girilen cümlelerin başını unuttuktan sonra ortasından başka bir konu yakalayıp kapanışı izmir marşıyla yapması taktire şayandı. "daha içten gelen bir müzik ortaya çıkıyor" derken yanındaki arkadaşını göstermesi adeta ders niteliğindeydi. konuşmasının başından sonuna kadar asil tavrını korumayı başardı. benim puanım sana dokuz kankha.
rapunzelin açtığı yoldan ilerleyen kurbancı ablamız olaya sert girdi. nispeten daha anlamlı cümleler kurmaya çalıştı ve konuşması boyunca kimseyi dövmedi. birini dövecek beklentisi yaratsa da dövmedi. ikili mücadelelerde ayakta kaldı ve kademelere iyi girdi. kimseyi dövmedi. sinirli biri izlenimi bıraktı bende bu yüzden fazla yüklenmek istemiyorum. tartışmanın ana konusunu belirleyen kişi oldu ve kimseyi dövmedi. kimseyi dövmediğin için benim puanım sana dokuz kankha. ayrıca kulakların kepçe.
alaksız yerlerde mikrofonu eline alıp ben de katılıyorum imajı veren, kaçak dövüşen uzun saçlı arkadaş. seni hiç sevmedim sütoğlan.
ve geldik halkın bağrından kopan, milyonların sesi milyoncu arkadaşa. her zaman senin arkandayım dostum, ne zaman başın sıkışırsa bi alo demen yeterli biliyosun. biz memur çocuğuyuz öyle sikindirik albümlere bu paraları veremeyiz/vermeyiz. bi diyemedin ki almıyorum kardeşim zorla mı satacaksın albümünü. neymiş herkesin cebinde son model cep telefonu varmış. oldum olası bu ajitasyonun ortasına böğrümü sokasım gelir. şu amınakoduğumun dünyasında herkes kendi işi olunca birden yasal kodaman olup çıkar. sorsan senelerce sokakta yatmış ama bilgisayarındaki bütün müzikler, programlar, filmler, yazılımlar orjinaldir. sonra biz acı çekmesinden hoşlanıyormuşuz. bence biraz kendini bi bok zannediyosun aylin. ama söz albümünü alıcam cebine 3-5 kuruş para girsin diye. neyse gelelim milyoncu arkadaşa. ne kadar sıçıp bir o kadar da sıvasan da çok önemli bir noktaya barnak bastığın için seni sevdim. bayan olmadığın için notunu biraz kırıyorum ve benim puanım sana sekiz kankha diyorum.
programın devamında neler olduğunu bilmiyorum, sadece 10 dakikalık bir bölüm izledim. konu hakkındaki yazıların hiç birini okumadım bu yüzden arkadaşların nickleri verilmiş olsa bile bilmiyorum. tanıdık çıkarsa zıçtık, zaten onlar sıvarlar.