kendisi itü jeofizik bölümü prof. öğretim üyesidir. bugünkü habertürk yayını itibarıyla kendisiyle tanışmış oldum.
deprem konusunda yetersiz kaldığımız hatta kendi üniversitesinde bile deprem tatbikatlarının yapılmadığından bahsetmiştir. benim anlamadığım nokta şu ki kendisi görev itibarıyla bunu induce etmesi gereken kişi değil midir?
ayrıca kendisi maslak gazeteciler sitesinde oturmaktadır. bu bilgiyi de yayın sırasında niyeyse en az iki kere tekrar etmiştir.
şu ana kadar dünya'da en uzun oruç tutmuş kişi olarak bilinmektedir. kendisi 382 gün boyunca hiçbir katı gıda yemeden sadece kalorisiz içecekler içerek 125 kg kaybedip filinta gibi bir delikanlı olmuştur.
aleyna tilki'nin 10 yıl sonra amy winehouse gibi ölmesi olarak sonuçlanacak bir hadise. 18 yaşındaki bir kızın hayatında bu denli değişiklik olması hayra alamet değil. 10 yıl sonra bakacağım bu entriye umarım yanılırım.
problemin yeni nesil türk kızlarında değil de değişen dünya düzeninde olduğunu düşünüyorum. dünyanın globalleşmesiyle beraber kültürlerin terk edilmesiyle insanların hangi kuralları uygulaması gerektiği noktasında, hayatlarını nasıl geçirecekleri konusunda kararsız olduklarını görüyorum. özellikle üretimin bu kadar artmasıyla beraber tüketim çılgınlığının insanları özgürleştireceği yerde daha da köleleştirmesiyle beraber kısa vadede hazcı uzun vadede umutsuz nesiller elde ediliyor.
iç güzellikten, emekten ziyade insanların emek harcamadan kazandıkları dış güzelliklerinin bu kadar konuşulması "şekilciliğimiz" ister istemez statü, dış güzellik gibi özellikler gençler üzerinde daha fazla etki yaratıyor. onlar da bir insan için önemli noktaların bu olduğunu düşünerekten kendilerine yatırımı sadece bu yönde yapıyorlar.
düşünün ki eğitim aldığı düşünen gençlerimizin kaçı gerçekten verilen emeği hak etti, derslerin projelerini birisine parasıyla yaptırmayıp kendi yaptı? kaçı okuduğu şeyi ne için okuduğunu biliyor? kaçı geleceğini planlayabiliyor?
hak, dürüstlük gibi kavramlar artık enayilik olarak görülüyor. tek derdimiz popülerlik.