insanın intihar etme eşiğine geri dönülemez derecede yaklaştığını gösteren elzem durumdur, kişinin geleceğe dair hiçbir umut ve beklentisi kalmamıştır ve bu sebeple öz saygısı da son bulur. bunu fark ettiğimden beri diş bakımıma daha fazla önem gösterir oldum, buralardan gitmeye niyetim henüz yok.
(bkz: das experiment)
stanford hapishane deneyini konu alan alman yapım film, biraz psikolojik azcık belgesel tadında bir gerilim filmi diyebilirim.
(bkz: 99 francs)
ekonomi, reklamcılık sektörü ve günümüz sistemine eleştirel bir bakış atan fransız yapım film, biraz sayko azcık da eğlenceli uzunca bir film diyebilirim.
(bkz: cast away on the moon)
sanal dünya'yı ve küresel sistemi eleştiren kore yapımı film, aşırı derece sevimli tamam biraz da komik ve keyifle iznecek bir film diyebilirim.
(bkz: bin jip)
hayatını aktif olarak insanların yaşadığı fakat belirli sebeplerden ötürü boş kalan evlerde yaşayarak geçiren, ve bu ikametin bedelini de ev halkına tamir-çamaşır-bulaşık gibi hizmetleri gerçekleştirerek ödeyen bir adamı anlatan sanıyorum ki kore yapımı olan bir başka film, biraz dram hafiften de aşk barındıran keyifle izleneceğiniz bir film olduğunu söyleyebilirim.
söz konusu filmleri beğenmeyen lütfen internet aboneliğini iptal ettirsin, cidden yetti sığ fikirleriniz. belki editlerim bile burayı, hadi yine iyisiniz
Aydan gelen fil
Pudra şekeri gibidir
Dökülür üzerime
Aydan gelen fil
Gözlerini de kapatıp uzanır dolunaya
Tam da yolun ortasında
Hayallerinden vazgeçip kalır burda
aydan gelen fil
Aydan gelen fil
Sözlerinize inanıp tırmanır dağlara
Tam da yolun ortasında
Hayallerinden vazgeçip kalır burda
Yolda filden bir masal öğrendim
Masala göre bütün yıldızlar sırayla evreni aydınlatırmış
Gündüzleri bu işi güneş yaparmış ama gece olunca sıra aya gelmiş
Ay kabul etmemiş. "Sıra annemde" demiş
Annesi kardeşlerini besleyebilmek için hamur yoğuruyormuş
"Kızım" demiş "Ellerim hamurlu, benim yerime sen aydınlat bu gece?"
Ama ay yine direnince annesi sinirli elleriyle sıkıştırmış ayın yüzünü
Ay hamura bulanmış
Yüzünü ne kadar yıkarsa yıkasın su, ayın annesinden korktuğu için lekeleri temizlememiş
Ayın yüzündeki lekeler bundanmış
işte o gün ay suya küsmüş
Sudan gelen kedi
Fille hiç barışamamış
Vatanı aydır diye
Sudan gelen kedi af dilemiş, af dilemiş
Tam da yolun ortasında
Hayallerinden bir umut doğar ona
fazla haşlanmış ve beklemiş bir yumurta gibi. baya bi sertleşmiş, içinde renk olsa dahi o rengin etrafı hafiften karalar bağlamaya başlamış falan. bildin dimi onu? hani açık büfe kahvaltılarda tabağına alıp, özenle soyamayıp, açık büfede kısır ve mantıyı kaşıklarken yemeyi unutup da sonrasında soğuyup karardığını görünce sanki önceden yemeye çok hevesliymişsincesine bir anda burun kıvırdığın yumurta. ondan işte, tam öyle.
üzerine bir elif miktarı düşünüldüğü takdirde koca bir mantık hatası barındıran ayakkabı türüdür. yanar dönerli şeylerden hoşlanacağını düşündüğünüz bir çocuğa yanar dönerli bir ayakkabı aldığınızda ve çocuk o yanar dönerli ayakkabıyı ayağına giydiğinde, teknik olarak yanar dönerli ayakkabıyı gören yanar dönerli şeylerden hoşlanan çocuk değil diğer çocuklar olacaktır ve dolayısıyla da sözkonusu yanar dönerli ayakkabı yanar dönerli şeyleri seven diğer çocukların ilgisini çekecektir. fakat buna rağmen yanar dönerli şeylerden hoşlanan çocuklar yanar dönerli ayakkabı giymiş çocukları izlemektense kendi yanar dönerli ayakkabılarının olmasını tercih eder, bu da teknik olarak yanar dönerli şeyleri seven çocuğun yanar dönerli bir şey görebilmek için sürekli ayakkabılarına bakmasını gerektirir. anlayacağınız mantıksızdır, en az işbu entry kadar.
Şafak kızıllığı önümde bir çorba
Ayçiçekleri yolun karşısında
Güller coşmuş gazetem elimde
Boş bir odanın kokusu anılarda
Camın ardındaki sessiz gülümsemem
Bitmeyen hüzün kirpiklerinin gölgesinde
öyle yakın öyle taze
Hiç hesapta yoktun kehribar
Kavga ettiğimiz gecenin sabahında
Anıları koyup gitmiştin bavuluna
Rüzgar savurdu şimdi ikimizi
Yarısına bile gelmemiştik yolun daha
Camın ardındaki sessiz gülümsemem
Bitmeyen hüzün kirpiklerinin gölgesinde
öyle yakın öyle taze
Hiç hesapta yoktun kehribar
Şimdi tatlı bir rüzgar beklerim
Yürüseydik yan yana kehribar
içinde bulunduğumuz günün ilk dakikaları itibari ile yıllanmış olan rezalettir. sözlük için küçük fakat buradaki birkaç yazarın hayatı için son derece büyük bir yankı uyandırmıştır.
ne diyebilirim ki, düğünüme beklerim. *
arkadaşlar, umarım yeni güne girerken destur çekmişsinizdir. zira senelerdir biricik can dostum, çocukluk arkadaşım, okul arkadaşım, sıra arkadaşım, mahalle arkadaşım olan perdidi'nin yıllar önce doğduğu gün olan üç nisan'ın ilk anlarındayız.
bir yazar, bir kardeş, en "iyi ki doğmuş" olanından bir çiçek. beraber nice mutlu senelere, nice "bunları da atlattık be!" demelere inşallah. öpüyorum annem, seni her daim senden daha çok düşünecek olan biricik feyk hesabın merkep'ten bolca nazar duası.
gözü olanın gözü çıksın, maaaşşşşaallah. *
amerikan iç savaşı sırasında başkan lincoln, avrupa bankaları tarafından teklif edilen yüksek faizli kredileri dikkate almamış ve amerikan kurucu babalarının önerilerini yerine getirerek bağımsız ve borçtan arınmış bir para birimi yaratmıştır. buna greenback adı verilmiştir. tükçede "yeşil arkalı" anlamına gelen bu para biriminin adı paranın kağıdın tek bir yüzüne basılması ve diğer yüzünün yeşil renk olmasından kaynaklanmaktaydı.
esas ismi tom riddle'dır ve büyücü dünyasının grindelwald'tan sonra gelmiş geçmiş en karanlık büyücüsüdür. anne tarafından safkan salazar slyterin ailesinin soyundan gelmesine rağmen, babası bir muggle'dır. annesi muggle olan tom riddle'ı aşk iksiri ile kendisine bağlamış ve onunla evlenmiştir. fakat oğluna hamile kaldığında artık eşinin onu gerçekten sevdiğine inanıp aşk iksiri vermeyi bırakmıştır, riddle ise büyünün etkisinden çıkıca oğlunu ve karısını red edip kaçmıştır. annesi riddle'ı bir muggle yetimhanesinde doğurmuş, ona babasının adını vermiş ve doğumundan kısa bir süre sonra da vefat etmiştir. tom muggle yetimhanesinde büyümüş, bu süreçte de kendisindeki garipliğin bilincine varıp kurallarına uymayanları cezalandırmıştır. o dönem hogwarts profesörü olan dumbledore tarafından okula kabul edildiğini öğrenmiş ve slyterin binasındaki öğrencilik hayatına başlamıştır. eğitim hayatı boyunca sürekli olarak kütüphanenin kısıtlı bölümünde vakit geçirerek gerçek ailesini araştırmıştır. babasının çok büyük bir büyücü olduğunu sanan riddle, muggle kökenli olduğu gerçeğini öğrenince deliye dönmüş ve riddle soyundan gelen amcası ve büyük babasını öldürerek bu aşağı gördüğü soyu ortadan kaldırmıştır. öğrencilik sürecinde ve sonrasında sürekli karanlık büyüyle uğraşmıştır, bu alanda kendini geliştirmek için karanlık büyü malzemeleri alıp-satan Borgin & Burkes'de çalışmıştır. bu süreçte birçok kez hogwarts'ta karanlık sanatlara karşı savunma öğretmenliği konumu için başvurmuştur fakat her seferinde okulun müdürü dumbledore tarafından reddedilmiştir. bulanık bir büyücü olmasına rağmen bulanık büyücüleri aşağı görmüş ve safkan faşizmini başlatmıştır. hortkuluklar yaratıp ruhunu nesnelere bölerek ölümsüz olmuştur ve gücü ile tüm büyücü dünyasına hükmetmeye başlamıştır.
hakkında bir çok kaynak okuduğum ve mensubu olan bir çok insanla sohbet etme fırsatı bulduğum mezhep. ne yazık ki ışid'i teröre iten şeyin temeli islam'da yatmadığı gibi, bu mezhepte de yatmıyor. mezheplere karşı bir insan olarak söylüyorum ki bu mezhebin mensupları kendilerini mezhep mensubu da görmez, bir şeyhe efendiye de tapmaz, masumun canına da kıymaz.
yetersiz nemlendirmeden dolayı oluşur ve ne yazık ki tedavisi mümkün değildir.
çatlaklar vücudun genişleyen her bölgesinde oluşabilir, fakat hamile kadınlarda özellikle göğüs ve karın çevresinde gözlemlenir. deli elastik bir dokudur ve alınan kilolar ile vücut genişleyince o da genişler. çatlaklar ise bu genişleme sürecinde değil, kilo verme sürecinde kendini gösterir. genişleyen deri büzüşürken doku kurur ve çatlaklar belirginleşir. çatlakları yok etmek mümkün değildir, ama onları önlemek mümkündür. bunu önlemek için ise hamile bayanlar taşıyıcılık ve lohusa dönemlerinde en çok genişleyen göğüs, karın ve bel gibi bölgelerini sürekli nemli tutmalıdırlar. zira nemli deri kırışmaz, kuru deri ise her türlü kırışıklığı belli eder. nemlendirme için ise özel kremler şart değildir. vazelin, zeytinyağı argan yağı gibi vücuda uygulanabilen her türlü yağlarla gerekli nem sağlanabilir. fakat cilt tarafından kolay emilen ürünleri kullanmak günlük hayatınızı daha az etkileyeceğinden tavsiyemdir.
maden suyudur.
tatlı krizi -özellikle de çikolata- vücuttaki magnezyum eksikliğinden meydana gelir. vücut bu eksikliği gidermek için magnezyum deposu olan çikolatayı arzular, maden suyunun içinde de bol miktarda magnezyum bulunduğundan bu arzuyu dindirmek için çikolata yerine maden suyu tüketmek daha sağlıklı bir alternatif olacaktır.
güzel bir homofobi turnusolu olan film. zira biseksüel olan şahsım filmden gayet hoşlanırken, birçok kız arkadaşım filmi rahatsız edici bulmuş. kurgusunda varoluşçu bir tema hakimdir ve oyuculuk seçimleri özellikle lea seydoux ile çok başarılı olmuştur.
kimə aid olduğu bilinməyən bir azeri türküsüdür, ahmet kaya böyük söyləmişdir. sözləri belədir:
məni atdın ay qız ay qız atəşə
ağlamaksız hər zaman məni atəşə
atacaqsınız məni sevdin söylə bəzm içim
doldur eşkin şərbət kimi ver içim
söylə söylə sənə belə nə oldu yar
çağırıram gel haralarda qalmışa
məni incitmə yalvarıram yar məni atma tərk etmə
yalvarıram gəl gəl gəl haralarda qalmışa
məni incitmə yalvarıram yar məni atma tərk etmə.
gözüm yolda qaldı qaldı ay gözəl
bahar bitdi yarpaqlar oldu hazəl
yollarına baxa baxa qaldı gözlərim
sənə çatsın ürəyimdəki sözlərim
söylə söylə sənə belə nə oldu yar
çağırıram gel haralarda qalmışa
məni incitmə yalvarıram yar məni atma tərk etmə
yalvarıram gəl gəl gəl haralarda qalmışa
məni incitmə yalvarıram yar məni atma tərk etmə
yanlış bir iddiadır.
homo sapiens kangurular gibi iki ayak üzerinde yürüyen nadir hayvanlardan biridir, bu da bel kemiklerinin ve doğum kanalının daralmasına sebep olur. daralan doğum kanalı ise gelişmiş yavruların doğumunu engeller, bu sebepten doğal seçilim gelişimini tamamlamamış yavrulara yaşam şansı tanır ve yavru gelişimini anne karnından dışarıda tamamlar. bir tay annesinin karnından çıktığı an yürümeye başlarken ve bir kuş yumurtadan çıktıktan birkaç hafta sonra uçmaya hazırken kanguru yavrusunu kesesinde taşır, aynı insanlar gibi. insan yürümeyi ve konuşmayı uzun süre sonra öğrenir, kendi başının çaresine bakmayı öğrenmesi ise yıllar alır. doğduğunda doğada hayatta kalmasını sağlayacak hiçbir özelliği yoktur, ne kusursuz bir kamuflaj yeteneği ne de avlanmaya yaratacak pençeler. fakat gelişimini anne karnında tamamlamayan insan, doğduktan sonra ne yönde geliştirilirse o konuda yetenek sahibi olabilir. iyi bir koşucu da olabilir, iyi bir yüzücü de. hayvan türleri yerinde sayarken, insana bahşedilen şey kavrayabilme ve gelişebilme yetisidir. ve insan bugün bunlar sayesinde doğaya hükmetmektedir.
ilköğretim tüm dersler konu anlatım kitabıdır. zira ygs için konu anlatım peşine düşecek kadar berbat bir haldeyseniz temelden başlamanız çok daha faydalı olur, düzenli çalışırsanız 12 sene sonra da barajı geçmeye hazır olursunuz inşallah. okuma yazmada zorlananlarınız için de kitabın görselini buraya bırakayım, kırtasiyeci abinize "bundan istiyorum" diye gösterirsiniz. hadi bakalım, rastgele.
başkanlık sistemi gelirse halkın yasalarla korunması gereken hakkı olacaktır, zira bu yolla eyaletler kendilerini dikdatörleşebilecek başkan ve onun federal ordusuna karşı koruyabilecektir.
(bkz: teksas)
beethoven'ın halkımızca en benimsenmiş bestesidir. her binanın kapı zili, her okulun tenefüs zili olmasına rağmen adı asla bilinmez.
orjinal adı für therese'dir, beethoven'ın kötü el yazısı sebebiyle ölümünden sonra piyasaya yanlış bir adla sunulmuştur. bu da adının elise adında bir kadınla bir çok asılsız aşk iddiasına karışmasına sebep olmuştur, fakat hepsi bir yanlış anlaşılmadan ibarettir.
ayrıca piyanoda çalabildiğim ilk ve tek bestedir kendisi, notalarını dahi kendim çıkartmıştım -ki bu övündüğüm bir şeydir. bu besteyi ne zaman çalmak ve dinlemek istesem hayatımda bir şeyler rayından çıkıyor, ve ben önceden rayından çıkan şeyleri nasıl yerine oturttuğumu hatırlamaya çalışıyorum demektir.
saat üçe gelirken, bu parçanın bir saatlik versiyonunun gecesine eşlik etmesini isteyenler şuraya tık tık: https://youtu.be/Lkcvrxj0eLY
siyasal bilgiler fakültesi olası bir saldırı durumunda tamamen açık hedef olan üniversite. zira fakültenin eğitim verdiği prefabrik kepengi inen bir otoparkta ve güvenlik önlemi sıfır. girerken ne bir kimlik soruluyor, ne bir x-ray cihazı var, zaten ne de bir güvenlik görevlisine sahip. bünyesinde barındırdığı ışid sempatizanlarını saymıyorum bile. üstelik fakültenin final haftası olması sebebiyle en yoğun dönemi. eylem olduğunda ana kampüse çevik kuvveti doldurmayı biliyosunuz, şimdi ölüp gitmememiz için #önlemalın.