sabah sabah gazete de okuduğum yazı.
arkadaş siz ne yiyip içiyorsunuz? neyin kafasını yaşıyorsunuz? birbirini seven iki insanın arasında ki en güzel ve özel anları bu kadar ucuzlatmayın ya yazıktır! http://www.hurriyet.com.tr/saglik/22996069.asp
evde ki düzeni bozulmasın, çocukları babasız kalmasın *, "mutsuzum, ama çocukları düşünüyorum" diyerek etrafı kandıran, eli işte gözü oynaşta, "vefakar" adamdır.
saçların, fiziksel ve kimyasal özelliklerini araştırmaya yardımcı olan teknoliji. şampuan reklamında bu cümleyi duymak saçma geliyor. uzay ve saç ne alaka sözlük.
okurken; dünyadan koparıp, insanı özendiren tanımlardır. çoğu klasiktir.
emekli ya da görevli dedektif yorgun argın evine gelir. önce duşa girer. kahve makinesini çalıştırır. kendisine bir sandviç hazırlar ** mis gibi kahve kokuları eve dolar. bilgisayarını açar. kahve, sandviç eşiliğinde araştırmasını yapar. bu arada cep telefonununda ki mesajlarını kontrol eder.*
o anda, bir an gerçeğe dönüp düşünürsün. evi sıcak mı acaba? yemek derdi de yok, sandviçin içine ne koydu ki? duştan sonra banyoyu ne zaman temizledi? zaten temizlik derdi de yok bunların. çamaşır falan ne zaman yıkıyor ki?
ey hayat bizleri nasıl şartladıysan artık. kitap okurken bile huzur yok.
nermin bezmen in bir kitabı.
--spoiler--
burada bir berke var, allahım bu kadar saf olabilir mi bir insan sözlük? geri zekalı mı desem? süzme salak mı desem? herkesin gördüğü, hissettiği şeyleri anlamamak için uğraşıyor resmen. böyle bir tip olabilir mi? içim daraldı. biraz karını dinle be kardeşim. bir aç gözünü. silkelen.
--spoiler--
biz dizi sayesinde hatırladığımız, harika bir sibel egemen şarkısı
hani ben senin kalbindeki ateşin, herşeyin, güneşindim
hani sen "bana mutluluklar veren, tek kadınım" demiştin
hani ben senin kaderine yazılan sevincin, kederindim
hani sen bana bu hayattan hiç korkma, "ben varım" demiştin
yalan söyledin, senin vicdanın yok mu?
beni aldattın, senin insafın yok mu?
dünyam karardı sende acımak yok mu?
öyle zor ki sensiz yaşamak..
yok mu, yok mu, yok mu...
hani ben senin kaderine yazılan sevincin, kederindim
hani sen bana bu hayattan hiç korkma, "ben varım" demiştin
yalan söyledin, senin vicdanın yok mu?
beni aldattın, senin insafın yok mu?
dünyam karardı sende acımak yok mu?
öyle zor ki sensiz yaşamak..
yok mu..
an itibari ile show tv de yayınlanan, yardım programı. Amaç kutsal, sanatçıları harika lakin fazla amatör bir yayın olmuş zannımca. Ses düzeni, böylesine planlı programlı bir yayın için fazla vasat. Sunuculardan Oktay kaynarca biraz toparlıyor ama partneri iyi bir seçim değil.
imamın kapınızı çalıp, "çocuğunuzu neden okula gönder miyorsunuz?" diye soracağı uygulamadır.
--spoiler--
ziyareti öğretmen yapacaksa "yörenin kılık-kıyafet özellikleri dikkate alınmalıdır" maddesi konularak mevcut kılık kıyafet yönetmeliği gerici bir düzlemde fiilen delinmeye çalışılıyor.
--spoiler--
an itibariye, iş yerimde, yemek molasında yaptığım eylem.
odamın balkonun da bir kaç ay önce diktiğim fidanlar nihayet 2 tane biber vermiş. dalından koparıp yemek pazartesi sendromunu bile azalttı valla. pazardan alınan, kayış gibi biberlerden nasıl da farklı oluyor arkadaşlar. şiddetle öneririm.
(bu arada iki tane biber için bu kadar zaman bekledim. susuz kaldılar yaprakları buruştu, çiçekleri döküldü kahroldum. saksıları oradan oraya dolaştırıp durdum. bir de tarlaları düşündüm. aylarca güneşin altında ter dökenleri. yok ya bırakın siz bu işi, valla. "ananızı da alın gidin" tail yapın. saygılar...)
herşey den, herkes den sıkılmakdır. iş değiştirmek, ev, mahalle hatta şehir değiştirmek ister insan. yeni insanlar tanımak, eskiden yaptığı hataları yeni hayatın da yapmamak ister. ister de ister. ama yapamaz.
ülkenin yarısı; zamanın da hikmetyar ın dizinin dibinde oturmuş, erbakan hoca nın dergahından geçmiş, meydanlarda hem laik hem müslüman olunmaz diye gürleyen, demokrasi amaç değil, araçtır diye nutuklar atan, cumhuriyet düşmanı, ülkeyi parsel parsel satıp, oğluna gemicikler alan, çocuklarını yurt dışında, arkadaşlarının yardımları sayesinde (!)okutan, kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesı yapan, erkeklerin işsiz kalmasına çözüm olarak, kadınları evde oturtup 3 çocuk baksın diye uğraşan, tek bildiği yaptığı duble yollarla övünmek olan ama benzin zammından hiç bahsetmeyen, şeriatın temelini santim santim atan, diktatörlüğe doğru adım adım götüren bir zihniyete oy verdiyse, söyleyecek pek de bir şey kalmamıştır. yazıklar olsundur. hele onlara oy veren nohut beyinli kadınları anlamak mümknü değildir.
işini çok seversin, lakin artık kendini etkisiz, yetkisiz biri gibi hissetmeye başlarsın. fikirlerini, projelerini patronlara beğendiremezsin. bahaneleri de para yoktur. para olmayınca yenilik yapamazsın, yenilik yapmayınca işler azalır. böyle bir kısır döngü de yıpranır tükenirsin. iş değiştirmeyi düşünmezsin, çünkü gözünü burada açmışsındır. ahh... dersin bir yerlerden para çıksa da çalışmasam. şu stresten kurtulsam, nefes alsam. *
4 gün boyunca deodoran kullanmayarak yaşadığı deneyimi, anlatacağı projedir. lakin bence pek alakasız bir kişi seçilmiştir. sokağa çıkıp, öğle saatlerinde şöyle bir dolaşsalar, bu "deneyimi" kat kat daha iyi uygulayan kişiler bulabilirlerdi. hatta bırakın deodoran kullanmayı, aynı anda 4 gün de duş almamış muhteremlerle daha derin bir "çılgın proje" yi hayata geçirirlerdi.
not: bu arada deodoran kelimesi, haberde böyle geçtiği için ben de böyle kullandım.
kafana göre bırakınca kötü oluyor. dövecek adam arıyorsun resmen. buzdolabına sığdıramadığın tencereyle bile, kavga etmeye çalıştığını farkediyorsun. ilaç içerken ne kadar sakin olduğunu, ilacın etkisi geçmeye başlayıp, sinir katsayın arttıkça anlıyorsun. mide bulantısı ve baş dönmesini söylemiyorum bile. "ya ben pamuk gibiymişim farkında değildim" demeye başlıyorsun. bu tür ilaçlara en iyisi hiç başlamamak, diyenler de vardır lakin insan bazen çaresiz kalıp başlar işte.
halkın içinden yazarların, görüşlerini bildirdiği, doğal bir ortam olduğu için, en tarafsız sonuçlar ve fikirler, sözlükte vardır. tv kanallarının nerelerinden uydurduğunu anlamadığım o reyting rakamlarına karşılık, dizilerin izlenme oranı, en doğru burada belli olur.
seyrettiğim 2-3 dizinin içinde başı çeken tek dizi. (bkz: behzat ç.)
bütün hafta erkenden kalkıp işe gidenler için, hafta sonu vazgeçilmez bir zevktir. lakin günün yarısı uykuda geçtiği için, bütün işlerin ve planların aksaması en can sıkıcı tarafıdır.
sabit telefonların, akşam 19,00 sabah 07,00 arasın da bedava olması dolayısıyla sanırım; ösym, şifre mağduru öğrencileri, gece saatlarinde arayarak özür dilemiştir.
--spoiler--
-alo?
-alo. ben ösym,
- ? bu satte ? buyrun?
-üzerin de ne var bakayım?
--spoiler--
adaletsizliktir ama doğrudur. bakınız;
aslan: o gösterişli yele, sadece erkek aslan da vardır.
tavus kuşu: muhteşem renkli kuyruk, erkek tavus kuşunun simgesidir.
kanarya: sadece erkek kanaryalar öter.
erkek hayvanlar bu gösterişli özelliklerini, dişilerini etkilemek için kullanırlar.
ve erkekler, banyodan, denizden sonra bile, saçlarını şöyle bir düzeltip harika görünebilirler. nereye giderlerse gitsinler, hazırlanıp evden çıkmaları en fazla 15 dk. larını alır. sabah yataktan kalktıkların da dahi renkleri yerindedir. doğanın kadınlara yaptığı en büyük haksızlık budur.
kanalizasyon kanalından koku, haşarat vs. gelmesine engel olmak için takılan, tek yanından içeriye doğru açılan, yaylı bir kapaktır. amaç iyidir belki ama dışarıya duyulan, arka arkaya tekrarlanan "pat" sesi sizi yerden yere sokar. oturduğunuz yerden, o kapağı oraya takan kişinin... kulaklarını çınlatırsınız.
sol frame ye bakınca, gün itibariyle görünen durumdur. herkes fbı meraklısı çıktı. evet uzaylılar sözlükteymiş meğer. yalnız olduğumuzu sanmak hata ama insan görmek istiyor tabii. yoksa dünya, başka bir gezegenin cehennemi mi...
erkekler 7/24 seks düşünüyor ama eşleriyle sevişmiyor. birisi yalan söylüyor ama kim?
--spoiler--
igetlost, Kadın , 36 , istanbul
Kalbini sev
Gazete haberine göre, düzensiz seks kalp krizi riskini %2.7 artırırken, düzenli seks %45 oranında azaltıyormuş. Benimle ayda bir sevişen sevgili danama duyurulur. Beni düşünmüyorsan bari kalbini düşün!
--spoiler--
