sözlükteki hatun popülasyonunun ortaya çıkırılmasını amaç edinen, çakal şahsiyetlerce açıldığını düşündürtmüştür bana ne yalan söyleyeyim. söyleyen kişi, en yakın zirvede inceleme altına alnacak yazar kişisidir ayrıyeten.
"sen beni mi takip ediyorsun?" ardından da çok sahiplendiğine, kendinizi boğduğuna, paronayak-şizofren olduğuna, özel hayatınıza(!) mudahale ettiğine dair bir sürü salak saçma palavralar sıkın. oldu bu iş sonra, üstüne de naz yapın soğudum senden falan diye trip atın bak gelip özür dilemiyo mu! işte bu kadar pişkin bu kadar adi olacaksınız. yapılana da ancak bu yakışır.
tek bir şey söylemek lazım aslında (bkz: savunma mekanizması) da, tek bunu mu diyeceğim? tabii ki hayır.
ölümle dalga geçildiğinden dem vurup, işte "ben ölümün soğuk yüzünü gördüm.", "ölümün ne kadar acı bişey olduğunu bilmiyolar, dalga geçiyolar." falan gibisinden, ölüm üzerinden pirim yapmaya çalışmak kadar adice değildir.
evet, ben ölümün soğuk yüzüyle hiç karşılaşmadım. toz pembe hayatım. televizyonum falan da yok. ohh böyle bi huşu içindeyim ki sorma gitsin. ondan böyle taşak geçiyorum rahat rahat. böyle, sevdiği insanları kaybetmiş insanların damarına damarına basmak bana tarif edilemez bi haz veriyor.
ne kadar da kolay, küçük emrah bakışları atıp yaralarından bahsedip, diğer insanların duygusuzluğundan bilmem ne dem vurmak değil mi? zaten herkes sözlüğe acılarını paylaşmak, bunlardan dersler çıkarmak, hayatın anlamını çözmek için falan geliyor. böyle toplaşıp sinerji falan oluşturuyoruz. kimse sözlüğe bütün gün işte güçte, hayatın içinde ağzına edildiği için az rahatlamak, kendini delicesine korkutan, rahatsız eden şeylerle dalga geçip, sanki hiç olmamış ya da başına hiç gelmeyecekmiş gibi davranarak unutmaya gelmiyor. hayır buraya, bunların üzerine daha da basıp kanırtmaya geliyoruz biz değil mi? hatta aç ordan sen bi ferdi, bas baba sen! gelip omzuna dokunup üzülme diyecek, o vakur göz yaşlarını silecek biri bulunur elbet.
(bkz: genç yazarlar durumdan rahatsız)
ÇOCUKLUĞUMDAN BERi TANIDIĞIM, ÇOK AMA ÇOK iYi BiR KADININ kocasının öldürüldüğü olaydır. neymiş, misyonermiş, insanları kandırıyorlarmış, yoldan çıkarıyorlarmış. asırlardır dini, kana susamışlığımıza maske olarak kullanmaktan bıkmadık, usanmadık. bu dinden çıkaran sözde kafirleri durdurmaya bu kadar kafa yorup katliam yapacaklarına, uğuşturucu satan, insan ticareti yapan, çocuk pornosu çekenlere bu kadar kafayı taksalardı, insanlar huzuru aramak için değişik dinleri de aramazlardı sanırım. şimdi o üç kişiyi öldürdüler ya, müslümanlık kurtuldu. bravo size!
yeni gelenin eskiyi aratacağını bilen ve elindekini kaybetmek istemeyen, az çok sadakat vefa ve bağlılık gibi kavramların anlamını bilen kişinin, sırf karşıdaki gitti diye "ohh, biri bitti önümüzdeki maçlara bakalım artık!" diyememesiyle, diğer tuzu kuru insanların dalga geçerken kullandığı cümlelerden biridir.
üçüncü nesilken göremediğim, benden sonra gelmiş nesillere yapılan haksızlığı şimdi görmemi sağlamış ve buna bir dur diyemediğim için hayıflanmamı sağlamış nesildir.
(bkz: yazık ama sana)
(bkz: çok mu üzdüler seni)
(bkz: kıyamam)
resident evil' dan fırlama olaydır. ama korkmayın, öyle egzantrik şeyler olmaz türkiye'de, o şehir olsa olsa new york, londra, bilemedin tokyo 'dur. gelse gelse bize zaten kuş gribidir efendim, kenedir falan gelir. orsen wells'leşmeyelim lütfen. rahat olun, yok öyle bişey!
(bkz: hastasıyım böyle ortamların)
kadınların sevgililerinden ayrıldıklarında belki de en fazla özledikleri durumdur. erkekler ise "sadece, sana sarılıp uyumak istiyorum." derse bi bit yeniği vardır muhakkak. uyanık olun kızlar. ***
lostu izledikten sonra her yerden çıkabildiklerini anladığımdan dolayı; beyaz, büyük ve tüylü olan şeylerden olabildiğince uzak durmasını tavsiye edeceğim kişidir.
uzun saçlı olduğunuz için kısmının gereksiz olduğunu düşündüren olay. adamın sırf sakal şekli ve nur yüzüne bakarak, hocasının kim olduğunu, aralarındaki duygusal bağı bilmem ne yi dile getirebiliyorken ve bunu cümle aleme bir gericilik olayı olarak lanse edebiliyorken, o kişinin seni karizmatik tarzın yüzünden otobüse almamasına içerleyebilmek gariptir. bastonuyla gelen yaşlı teyzeleri de beklemeyen hayvanları çok gördüm. teyze de açsın o zaman, uzun saçlı satanistin dini bütün diye yaşlı teyzeyi otobüse almaması diye bir başlık. "saçını kestir öyle gel!" mi dedi sana adam? ya da "abdest al öyle gel." uyuzluk, magandalık, hayvanlık parayla değil. gıcıktır, huysuzdur. her şeyi bir kitleler arası olaya çevirmeyin. ne bu böyle!
izmir in kızları doğuştan güzeldir. istanbul un kızları sonradan olma güzeldir. * izmir de denize sadece bakılmaz, aynı zaman da yüzedebilirsin de. istanbul da denize bakıp şiir yazarsın. atlarsan, öteki arafı boylarsın. izmirin şöferleri ambulans v.s. ve 34 plaka gördüler mi kızıldeniz gibi yolu açarlar. istanbul un şöferleri bi enayi yol verse de ambulansa, arkasına takılsam diye bakarlar. izmir in dağlarında çiçekler açar. istanbul un dağlarında öbek öbek kaçak yapılar, değil gece gündüz de konarlar. izmir de biri "imdat!" dedi mi yardıma koşarlar. istanbul da biri "imdat!" dedi mi kameralarını almaya koşarlar. izmir de çantanı bi yerde unuttun mu arkandan gelir. istanbul da sen onun arkasından koşarsın. izmir yaşanacak yerdir. istanbul bi arkadaşa bakılıp çıkılacak yerdir.
http://www.facebook.com/h...=1041479004119&ref=mf
acaip komik sayılmasa da, hayatımda izlediğim en mantıklı videolardan biri. gülerken düşündürüyor falan gibi klişeler kelamlar etmeyeceğim. hala "ay çocuk yapsam mı ki!" diye düşünen sevgilim gibi kişilere de bir mesajım var: e hadi gari!
kesinlikle ve kesinlikle Kirsten Dunst denen aşiftedir efendim o kişilerden birincisi. neden mi? nedeni şu: heüz 11 yaşında bi sıçırtmayken, ölüp bittiğim brad'imi pitt'imi öpmekle kalmadı, ondan sonra hoşlandığım ne kadar adam varsa bi el attı. senden nefret ediyorum kristen. ayrıca o kadar da güzel değilsin. hıh!