bir beklenti oluşmuş da mecburen yapılmış havası oluşturulan faaliyetlerdir. "yapmazdım yapmazdım daaa ah sizin o talepkar bakışlarınız yok mu!" cümlesinin oluşturduğu durmak bilmeyen enerjiyle sahnedeki yerini alma durumunun genel adıdır.
gün itibariyle izlemiş olduğum maçta "bu adam nasıl futbolcu olmuş arkadaş yaa" dememe sebep olan akıl dolu vuruşlarıyla taraftarı ayağa kaldıran usta ayak. işin hazin yanı ibrahim üzülmez ve selçuk şahin gibi benzerleri de türk futboluna renk katmaktadır. *
federasyon istifa, yönetim istifa, hükümet istifa örneklerinin aksine ha bire davetkar cümleler kurma girişiminin meydanlardaki vasıfsız gürültüsüdür. oysa ordu görev başındadır hem de yüzyıllardır. ya da bizim ordu kelimesinden anladığımızla bandrolsüz vatan sevdalılarının(!) anladığı çok farklıdır. belki de ordu içinden onların sesine kulak verip yardımlarına koşacak birileri vardı da ergenekon filminde artist oldular. kimbilir...
herhangi bir meselede görüş beyan etse de etmese de netice ortaya çıkınca duruma göre şekil alıp o sihirli cümleyi kuran şahıstır. çok sevilmemek, ortamlardan dışlanmak gibi karakteristik özellikleri bulunan bu şahıs çeşitleri işler sarpa sarınca ortalıktan kaybolmalarıyla ünlüdürler.
bu hayattaki en iyi ve garanti mesleğin öğretmenlik veya devlet memurluğu olduğunu düşünen şefkat kahramanı bir büyükanneye ifade etmekte zorlanılan meslek türüdür. ne derseniz diyin üzülecek ve sizin için endişelenecektir.
-kuzuuum ne iş yapıyon oralarda
-ekonomistim anneanne
-vayh kuzuuum bir memur olamadın mı!
-yavrııım de baağalım ne iş dutuyon?
-tiyatrocuyum nene.
-sigortan var mı ki!(onu rahatlatmanın en iyi yolu sigortalı bir iş olduğunu söylemektir)
son okuduğum kitapta * beni vuran, savuran, kavuran cümle. şarkılar fırsat kolluyor demek ki "birinin bağrına ateş düşsün de biz yankılanalım boş odalarda, yollarda, sahillerde, her yanında hatıra saklı zindan şehirlerde..."
kıyafet tarzı ve figürleriyle anadolu insanına hiç de yakın durmayan bu sanatı, bizimsemek ve özümsemek için yeni bir anlayışla sahneye koyma tekniğidir. henüz bunu yapan bir insan görülmemiş olmakla birlikte dinlediğim radyo programcısı arkadaşın en büyük hayalidir. "taşralı kuğu" adını verdiği bir gösteri olmalıdır. tercihen koyun yününden yapılmış toğuğu delik bir çorap giymek daha estetik olur. heyecanla bekliyorum.
bu soruya israil savunma bakanı olan zerzevatın vermiş olduğu cevaptır: "onlar da bizim askerlerimize sapanla taş atıyor, askerlerimizi korumak birinci önceliğimizdir"
"zaten büssürü bulaşık var hiç olmazsa bu tabak eksik olsun" felsefi akımına mensup kişilerce uygulanan bir anadolu erkeği geleneğidir. tabakta kalan son zeytin, o tabağın bulaşıklar arasına değil de buzdolabına gitmesine olanak sağlar. bunun peynir, domates, turşu versiyonları da mevcuttur. hayatı kolaylaştıran ince zeka ürünü olan bu davranış şekli bekar erkeklerde daha sık rastlanır durumdadır.
sürtünmesiz ortamda ya da kulak memesi kıvamında ifadeleriyle akraba olan normal şartlar altında ifadesinin tebdil-i kıyafetle insan içinde dolanan şeklidir. nasılsın sorusuna verilebilecek cevaplardandır:
bir anadolu insanı geleneğinin uzayda bile değişmeyeceği gerçeğini yansıtan ibretlik bir hadisedir. zavallı ağaçlara, banklara, yeni dökülmüş betona, sıraya, buğulu cama bir şeyler karalama geleneğinden gelen doğaçlama yazarlık, astronotlukla taçlandırılınca içgüdüsel bir hareketle ayın yüzeyine yazılan cümledir. yaşadığı olayları, çilelerini, aşklarını, hüsranlarını yansıtır. yazılan cümlenin dünyadan görülebilme ihtimali edebi değerini de artıracağından daha bir dikkat gerektirir.
otobüs yolculuklarında yan koltuktaki düşünürle felsefi diyaloglara girmekten ziyade kulaklığını takıp güzel şarkılar dinlemeyi yeğleyen yolcu şahsın sergilediği davranış şeklidir. herkesin kendine göre farovi şarkıları vardır. bu davranış biçimi uyumayı kolaylaştırırken ani hüzün çökmesi yer yer anılara yolculuğa çıkılması gibi sonuçlar doğurur. birçok kez pilin/şarjın bitmiş olmasıyla sonlanan şarkı dinleme hadisesi ruha huzur veren bir teknik olarak dikkat çeker.
radyodan adını duymak ve bu sayede karizma yapmak için seçilen tanıtım yöntemi. kişiyi bu yönteme iten nedenlerden biri de istediğin şarkıyı çaldıramayıp rezil olma korkusudur. bu yöntemin riskleri de vardır: sıradaki şarkının alakasız olması, şarkı değil de haber ya da reklam başlaması vs...
bi de; yerel radyo kültüründe parça, eser, çalışma, müzik eseri, eser çalışması gibi kullanımları varken ulusal kültürde sadece şarkı kullanılır.
açtığı başlığın hemen altında, küfürlü ifadeler kullanınca edebi şahsiyetinin derinleşeceğini zanneden yazar arkadaş(lar)ın zuhur etmesiyle morali bozulan ve şevki kırılan yazar türüdür. bu durumla karşı karşıya kalan yazar ya girdiği entry siler ya da "nasıl yaparım da argo ifadeler kullanılamayacak bir başlık açarım" diye derin düşüncelere dalar. zaten yazarın şu anda açtığı başlık da bu denemelerden biridir. bakalım ne olacaktır.
uyurgezer'in sunucusu ahmet bozkuş'un dilinin sürçmesi sonucu literatüre geçmiş olan ve uyurgezer dinleyicilerini kapsayan kapsamlı ifade...
(bkz: kültür mantarları)
yapı itibariyle okumaya elverişli olmayan, kitap okuyunca uykusu gelen "yaa abi başını okusam sonunu unutuyorum sonuna gelince uykum geliyor, benim görsel zekam çok güçlü bu nedenle tv seyrediyorum" bahanelerinin sahibi olan cehalet bandıralı arkadaşın hasbelkader duyduğu/gördüğü/okuduğu ve kendisinde derin etkiler uyandıran cümleyi girdiği her ortamda söyleyip karizma yapma biçimidir.
bu durumun en büyük riski; aynı ortamda farklı zamanlarda iki kez söylemektir.
aşık olunca safra kesem sarı değil de siyah sıvı salgılıyormuş bak kusayım da gör nasıl aşık olmuşum sana diyebilecek kadar sevdalı romantik aşk kahramanı...
eşrefpaşalılar, beyaz yaka mavi düş, yeryüzündeki yıldızlar... bu oyunları yazan yöneten yetenekli, yürekli genç bir adam... gemileri yakmak gibi özel hobileri vardır, büyük hayaller peşinden koşar tanışırsanız oturun bir çay için muhabbet edin pişman olmazsınız...