"valla helal olsun" tepkisi verilen yazılarıyla tanıdığımız aynı zamanda çok iyi bir sinema eleştirmeni olan köşe yazarı. turuncu hüznün kokusu kitabıyla benden bol alkış alan edebiyat insanı.
bir beklenti oluşmuş da mecburen yapılmış havası oluşturulan faaliyetlerdir. "yapmazdım yapmazdım daaa ah sizin o talepkar bakışlarınız yok mu!" cümlesinin oluşturduğu durmak bilmeyen enerjiyle sahnedeki yerini alma durumunun genel adıdır.
gün itibariyle izlemiş olduğum maçta "bu adam nasıl futbolcu olmuş arkadaş yaa" dememe sebep olan akıl dolu vuruşlarıyla taraftarı ayağa kaldıran usta ayak. işin hazin yanı ibrahim üzülmez ve selçuk şahin gibi benzerleri de türk futboluna renk katmaktadır. *
kurtuluş savaşı yıllarında fransız işgaline maruz kalan çukurova yöresinde halkın diline geçen fransızca kelimedir. fransızcada "arka" anlamına gelen bu söz o acı yıllardan kalan bir hatıra olarak bugün kullanınca gülümsetmekte ve hatta "o ne lan" tepkisini oluşturmaktadır.
"dağdaki çobanlar, bidon kafalılar ve göbeğini kaşıyanlar oy kullanma hakkına sahip olursa tabii birinci parti de olur tek başına iktidara da gelir. yaa acaba ülkede yaşayanları mı değiştirsek, dışarıdan halk mı ihraç etsek yok yok bu demokrasi denen şey yüzünden oluyor bunlar ben anladım..." üstüne ergenekon sosu dökülmüş sahte demokratın içinden geçen cümlelerdir yer yer dışarıya da yansır. doğal karşılamak gerekir sonuçta düşünce özgürlüğü var di mi a dostlar!
kafasını pudinge sokup kimse beni görmüyor sanan girift kişiliktir. kulaklarını kapatıp bağıran sonra da beni duyuyor musunuz diyen küçük çocukların davranışı daha realisttir.
birçok arkadaşın iddia ettiği gibi şirin babayı cuma namazına gitmiş gibi göstermeyen ve daha da önemlisi şirinler çizgi filmini hiç yayınlamamış olan mütevazı televizyon kanalı. * türk televizyonculuğunun yaşadığı tüm sorunları yaşar bu kanalımız ki herkesin kabulüdür televizyonculukta ne kadar ileride(!) olduğumuz.
iki çeşit dua olduğu söylenir. biri fiili dua diğeri kavli dua. elinden gelen her şeyi yaparsın, görevini eksiksiz yerine getirirsin buna fiili dua deniyor. sonra da işin neticesini allaha havale edersin buna da kavli dua deniyor. başka bir tabirle de tevekkül. elbette hiçbir gayret göstermeden dua etmek son derece kolaycılık ve basiretsizliktir. allah emek sarfedene başarıyı verir. e o zaman önce çalışalım sonra dua edelim.
federasyon istifa, yönetim istifa, hükümet istifa örneklerinin aksine ha bire davetkar cümleler kurma girişiminin meydanlardaki vasıfsız gürültüsüdür. oysa ordu görev başındadır hem de yüzyıllardır. ya da bizim ordu kelimesinden anladığımızla bandrolsüz vatan sevdalılarının(!) anladığı çok farklıdır. belki de ordu içinden onların sesine kulak verip yardımlarına koşacak birileri vardı da ergenekon filminde artist oldular. kimbilir...
herhangi bir tavır almaması gereken durumdur. ordunun görevi bu ülkeyi korumak ve düşmalarımız için caydırıcı bir güç olmaktır. demokratik, laik, sosyal bir "hukuk" devletinde davalara mahkemeler bakar. her dava hakkında; bu nasıl bir tavır alacak, şu ne diyecek olursak bu tencerenin dibi tutar.
saltanatı sallanmaya başlayan sallapati atatürkçülerin ve bandrolsüz ulusalcıların, yıllardır anasını ağlattıkları bu milletin yapılanlardan hesap sorması ihtimali belirince sahneye koydukları kıvırma sanatının sözlükteki yansımasıdır. suyu da çıksın huyu da... merak ve heyecanla takip ediyoruz...
herhangi bir meselede görüş beyan etse de etmese de netice ortaya çıkınca duruma göre şekil alıp o sihirli cümleyi kuran şahıstır. çok sevilmemek, ortamlardan dışlanmak gibi karakteristik özellikleri bulunan bu şahıs çeşitleri işler sarpa sarınca ortalıktan kaybolmalarıyla ünlüdürler.
ergenekon orkestrasına dahil edilmesine asla şaşırmadığım şahs-ı na lüzum. verilmesi muhtemel her cezanın içimin yağlarının erimesine çok ciddi katkı sağlayacağı kesin olan insancık. sayısını tahmin bile edemeyeceğim öğrenciye, ailelerine, geleceklerine ve dolayısıyla bu ülkenin istikbaline katran döken adamcık.
bu hayattaki en iyi ve garanti mesleğin öğretmenlik veya devlet memurluğu olduğunu düşünen şefkat kahramanı bir büyükanneye ifade etmekte zorlanılan meslek türüdür. ne derseniz diyin üzülecek ve sizin için endişelenecektir.
-kuzuuum ne iş yapıyon oralarda
-ekonomistim anneanne
-vayh kuzuuum bir memur olamadın mı!
-yavrııım de baağalım ne iş dutuyon?
-tiyatrocuyum nene.
-sigortan var mı ki!(onu rahatlatmanın en iyi yolu sigortalı bir iş olduğunu söylemektir)
son okuduğum kitapta * beni vuran, savuran, kavuran cümle. şarkılar fırsat kolluyor demek ki "birinin bağrına ateş düşsün de biz yankılanalım boş odalarda, yollarda, sahillerde, her yanında hatıra saklı zindan şehirlerde..."
amacı "şöyle bir başlık açıyım da herkes bir şeyler yazsın sonra da ben göbeğimi kaşıya kaşıya okurum yazılanları" olma ihtimali taşıyan ifadedir. ne bir faydası vardır ne de gayesi. adaleti ve sadakati bilen her insanın dikkat edeceği hususları ön plana koyan bir bakış açısıdır islamınki. hem kadın-erkek muhabbetine girilince magazinel bir yapıya bürüneceği açık olan konular üzerinden din-diyanet konuşmak pek akıl karı değildir. başlığı açan da bu başlığa entry giren de çok iyi bilir ki islam; selam demektir. selam; mutluluk, huzur, güven, tebessüm demektir. bu pozisyonu ne kadar zorlarsak zorlayalım gol filan olmaz. haa bi de "cennet annelerin ayakları altındadır" sözünü bu alemin yaratılış sebebi söylemişti di mi! yoksa sadece ben mi duydum. yok yok herkes duydu da kimisi duymamazlıktan geldi.
zannımca böyledir denilecek cümledir. "inanmıyorum ama hiç olmazsa zekiyim. cehennemde bulmaca çözer satranç oynarım kendime göre bir karizmam olur zebanilerle uzayın bilinmeyenleri hakkında konuşur ebu cehille deney yaparım" gibi avuntu cümleleriyle desteklenebilir. ispatı mümkün değildir. ispat edildiği an inançsızlık çürür. akıl, fikir, hidayet nasip olsun diye dua edilesi insan cümlesidir.
türkiyenin ulusal, bölgesel ve yerel radyolarının üye olduğu ve her yıl radyonun yıldızları adıyla radyoları ve radyocuları ödüllendiren kurum. radyoların reklam paylarının ve bilinirliklerinin artırılması için de çalışmalar yapar. herhangi bir taraf tutmadıkları kanısındayım. oylamaları internet üzerinden yapmaları ve sms derdine düşmemeleri maddi kaygı taşımadıklarını da göstermektedir. bu seneki oylamanın sonuçları 7 ocakta açıklanacaktır. (bkz: http://www.rayad.org.tr)
kıyafet tarzı ve figürleriyle anadolu insanına hiç de yakın durmayan bu sanatı, bizimsemek ve özümsemek için yeni bir anlayışla sahneye koyma tekniğidir. henüz bunu yapan bir insan görülmemiş olmakla birlikte dinlediğim radyo programcısı arkadaşın en büyük hayalidir. "taşralı kuğu" adını verdiği bir gösteri olmalıdır. tercihen koyun yününden yapılmış toğuğu delik bir çorap giymek daha estetik olur. heyecanla bekliyorum.