hangisi diğerinden beter bilemediğim ikili. şehirlerin güzellikerine bişey dediğim yok ama medeniyetsizlik, hoşgörüsüzlük, vizyonsuzluk yakışmıyor bu güzel yerlere. "ne olursan ol gel" diyen mevlana şehri konya'ya hiç yakışmıyor hem de.
fiatın kırk yılın başında doğru düzgün tasarım yaptığı araçlardan biri. ilk çıktığında nerde görsem dönüp bakardım. hala da bir albenisi var. ama o iç tasarımdaki kalitesiz sert plastikten ne zaman vazgeçecekler bilmiyorum.
uzun bir süre youtube çöplüğü olarak devam ettiler türkiye'de ama ama nitelikli olanlarının sayısı gitgide artıyor. benim için büyük çoğunluğu, kafa dağıtmak, uzaklaşmak için kullandığım gezi-yürüyüş kanallarından oluşuyor. az bilinenlerden bir tanesi:
erken yaşlarda öğrenilmesi gereken olumlu bir davranış biçimi. çok geç öğrendim maalesef. hala da tam öğrenebilmiş değilim. kazandırdıkları, kaybettirdiklerinden çoktur. buna emin olabilirsiniz.
karadenizin en yeşil şehirlerinden. sınırlarında bulunan yoroz tepesi'ne mutlaka çıkılmalı. yemyeşil yaklaşık bin basamaklı bir orman patikası. zirveden hem ordu hem giresun görülüyor. öyle yüksek bir tepe. linkten görülebilir.
arızalı olmaları. 7 sene kaldım, normal bir rizeli'ye nadiren denk geldim. ama en çok güldüğüm, eğlendiğim anılarım da bu şehirde kaldı. şimdi farklı şehirlerde olan, o dönem beraber çalıştığımız arkadaşlarla, fıkradan çıkmış bu insanların muhabbetini hala yapar, güleriz.
ne adammış sabahtan beri gündemden düşmedi. bu kadar sevildiğini kendisi bilmiyordur yaşarken eminim. yakışıklı ve zeki olunca ölen kıymete biniyor biraz. ölmese türkiye gündeminde adını kim bilir bir daha ne zaman duyardık. allah rahmet eylesin.
başlığını okuyunca bile canımı sıkan hadise. kaç zamandır ha başladım, ha başlıcam derken aylar geçti. ama haftaya pazartesi kesin başlıyorum. full konsantrasyon, yaza bambaşka gireceğim. inanıyorum. inşallah yani, şans dileyin:)
özellikle moralim bozuk olduğunda, kafa dağıtmak için yaptığım en iyi aktivite. çıkmaya fırsat bulamazsam youtube'dan yürüyüş videoları izliyorum. bu aralar bu tarz kanallara sardım. çoğunluğu yabancı olsa da türklerden de iyi örnekler var. (bkz: )
film izleyememe hastalığına yakalanmama sebep olmuştur. dizi en güzeli. ne o öyle, iki saatte her şey olup bitiyor. şöyle 5-6 sene sürecek kardeşim. bi sindirelim, yavaş yavaş. aceleniz ne?
yaşanacak en güzel karadeniz şehiri diye iddialı bir tanım yapabileceğim şehir. hem büyük şehir, hem küçük şehir olmanın avantajlarını taşıyor. adım adım en güzel yerleri videoya çekilmiş. özleyenler, merak edenler alttaki linkten göz gezdirsinler. hak verecekler.
lezzet olarak etle yapılan köfteyle yarışabilecek köfte çeşidi. yanında biraz da limon ve yeşillik oldu mu, offf. neden böyle başlıklar açıp canımızı çektiriyorsunuz ki?? ben bi mutfağa gidip bakayım ne var ne yok.
benim gibi yürüyüş yaparak kafa dağıtmayı sevenler göz atmalı. yüksek kaliteli çekimler ve güzel müzik seçimleri var bu kanalın. özellikle canım sıkkın olduğunda iyi gidiyor videoları, huzur buluyorum.
başka bir milletin elinde olsaydı bugün bambaşka olabilecekken, son yıllarda yapılan inşaat katliamıyla anası ağlatılan doğadır. her şeye rağmen hala güzel ve hala çok geç değil.
2020 yılbaşında evin salonunda sabaha kadar bir paket içerek ve gece de aynı odada uyuya kalarak başardığım eylem. ertesi sabah öyle leş bir şekilde uyandım ki, korkunç baş ağrısı, mide bulantısı, tıkanmış bir burun. daha fazla kendime bu işkenceyi yapamazdım. bırakmamak, daha zor olan seçenekti o gün.
bir dönem gereksiz abartılan, hakkında güzellemeler yapılan bir içecekti. bu aralar yavaş yavaş gömmeye başlamış millet. klasik sözlük halleri işte. çok fazla anlam yüklenmemek gerekli diye düşünüyorum, iç, geç. hazırlanışı konsundaki bilgileri ile birbirine caka satanları gördükçe gülesim geliyor.
melankoli bir insan olsa kendisi olurdu heralde. çok yaralayıcı şarkı sözleri vardır. sadece sözleri okumak bile yeterli oluyor bazı şarkılarında. müziği ayrı güzel o konuya hiç girmiyorum. ama bu nedir?
"Hiç bir şey diyen bir cümlenin
Ortasına terkedilmiş bir kelimeyim;
Öznesiz.. Zamansız.. Zarfsız... Mektupsuz... Adressiz..."