son zamanlarda her yaptığı konuşmanın içerisine bir şekilde istiklal harbini katan ve içerisinde bulunduğumuz şartları istiklal harbi zamanına benzeten cumhurbaşkanıdır. kendisine hatırlatmak isterim ki kurtuluş savaşından önce bu topraklarda kötü yönetilen bitik bir ülke vardı. şu anda da 15 yıldır kendisinin yönettiği bir ülke var. şartlar kurtuluş savaşı öncesine benziyorsa eğer bunun sorumlusunun kim olduğu da aşikar.
yeni bir sevr, istiklal harbi şartları, başkomutanlık vs gibi kavramları kullanarak kime benzemeye çalıştığını anlamak güç değil. erdoğanın göz diktiği konum mustafa kemal atatürkün konumu belli ki. kendisini destekleyen kesimde de böyle bir algı oluşturma çabasına girişiyor. 15 temmuz gibi neler yaşandığı belli olmayan, araştırılmasına dahi izin vermedikleri, üzerini kapatmaya çalıştıkları bir konu üzerinden sahte kahramanlık destanları yazma uğraşında.
kendisine suni düşmanlar yaratıp bu düşmanlarla savaşarak arkasındaki kesimi sürekli canlı tutmaya gayret gösteriyor. çünkü geriye dönüp baktığınızda büyük çoğunluğu boşa geçmiş 15 yıllık bir fiyasko var. tarım alanında sürekli geriye gitmiş, teknoloji çağına ayak uyduramamış ve bunun için çaba bile sarf etmemiş bir türkiye var. eğitimin temeline gericiliği koymuş, bilime tamamen sırtını dönmüş, sürekli fakirleşmekte olan huzursuz, güvensiz, mutsuz bir türkiye.
ülkenin durumu içler acısıyken bir tek kişinin kişisel egosunu tatmin etmek için birbiriyle yarışan milyonlar var bu ülkede. yaşam şartlarının giderek zorlaştığı, vergilerin ağırlaştığı, ekonominin alarm verdiği bir ortamda koskoca bir ülkenin en önemli gündem maddesi 'tayyip bey başkan olacak mı olmayacak mı?' başkan olsa ne olacak? üretim bugünden yarına tavana mı vuracak? ithalat azalıp ihracat mı artacak? vergiler azaltılıp sosyal kalkınmaya yönelik adımlar mı atılacak? 15 yılda içine sıçtıkları ülke itibarı bir anda geri mi kazanılacak?
türkiye bu adamın kişisel hırslarıyla uğraşmayı bırakıp gerçek sorunlarının üzerine eğilmezse şartlar git gide daha da içinden çıkılmaz bir hale bürünecek. istiklal harbi, 15 temmuz destanı, osmanlının torunuyuz vs gibi masallarla uyumaya devam ederseniz gerçekten de kendizini yeni bir kurtuluş savaşı vermek zorunda bulmanız işten bile değil. unutmamanız gereken şey 15 yıllık süreçte türkiyenin verdiği mücadele her zaman bu süreçte kaybedilenleri geri kazanma, eski türkiyeyi bir nebze de olsa geri getirme mücadelesidir. sizin destan sandığınız 15 temmuz ise akp nin sıçıp sıvaması sonucunda meydana gelmiş ve hala temizlemek için binbir çaba sarfettiği sikindirik bir iktidar mücadelesinden başka bir şey değil.
birinci dünya savaşı sonunda osmanlıya dayatılan antlaşmayı reddetmiş, bu milleti küllerinden ayağa kaldırmış ve kurtuluş savaşına komutanlık yapmış sonrasında da içinde yaşadığımız ülkenin kurucu lideri olmuş, bizi bir kişinin tebaası olmaktan kula kulluk etmekten kurtarmış gerçek başkomutanımız mustafa kemal atatürkü sevmeyen,
kurtuluş savaşında bir çok başarının altına imzasını atmış, türkiye cumhuriyetini ikinci dünya savaşına girmekten korumuş inönüden nefret eden,
üçüncü dünya savaşının neredeyse bizim coğrafyamızda yaşanmasına zemin hazırlamış, 80 yıllık cumhuriyet kazanımlarını 15 yılda tüketmiş, dünyadaki tüm ulusların kurtuluş mücadelesine saygı duyduğu bir ülkeden bu saygınlığı terör destekçisi(a haberi bırakıp dünyanın gerçeklerine bakmayı denersiniz türkiyenin ışidi desteklediği algısının tüm dünyada ortak olduğunu görürsünüz) görüntüsüne getirmiş erdoğana tapan bir toplum.
bizim gerçeklerimiz bunlar ve gerçekten istiklal harbi şartlarındaysak bu toplumla vay bizim halimize.
düne kadar terörist grupların elinde olan halep in rejim güçlerine geçmesiyle beraber vicdanlı kesilen bazı kimselerin oluşturduğu yardım konvoyu. sanki dün halepte insanlar ölmüyordu, teröristin işine gelmeyen insanların kafaları kesilmiyordu. ülkede binbir tane 'çocuklara tecavüz, taciz' haberi çıkarken gıkını çıkarmayanlar esad düşmanlığı sayesinde insan oldular. ey tayyip erdoğan sen nelere kadirsin.
evet biz katil esadı destekliyoruz siz cici muhalif gruplarını. muhaliflerin elindeyken halep güllük gülistanlıktı kimseye zulmedilmiyordu bırak birilerinin katledilmesini kimsenin burnu bile kanamıyordu. ne zaman halep esadın eline geçti ooo bizim insanımızın vicdanı sızladı suriyede ölenler için.
not: burada 'yardımlar masum insanlar için' diye edebiyat kasacak olanlar düne kadar ölen insanlar için neler yaptığının kanıtıyla beraber gelmezse koca bir siktir yiyip kuyruğunu kıstırıp gider.
son bir yılda meydana gelen bombalı terör eylemlerinden sonra ülkemizin, halkımızın içinde bulunduğu durum. terör kanıksandı bu ülkede artık. hiçbir bombalı saldırı haberi bizi şaşırtmıyor maalesef. ülkenin çivisi çıktı, vatandaşın can güvenliği yok. ülkenin en kalabalık ülkesinin en kalabalık semtlerinden birinde bombalı araç saldırısı düzenleniyor ve bu sırada mecliste başkanlıkla ilgili yasa teklifi oylanıyor. bunun tarifi ''zamanlaması manidar'' değildir bu tablonun en güzel tarifi ''trajikomik''tir.
patlama yeni gerçekleşmiş, insanlar istanbulda yaşayan yakınlarını arayıp seslerini duymak iyi olduklarını bilmek derdindeler, iktidara yakın kanalllar hala başkanlık propagandası peşinde: ''bakın işte tam da başkanlık oylaması yapılırken başkanlık sistemini istemeyenler tarafından ilk mesaj verildi.'' sizin kadar iğrenç mahluk yoktur şu dünya üzerinde. bu nasıl pislik bir zihniyettir, bu nasıl bir kokuşmuşluk bu nasıl bir yaltaklanma bu nasıl bir kula kulluktur?
kimse de demiyor ki ülkede can güvenliğini sağlamakla görevli olanların, vatandaşın can güvenliği yokken mecliste başkanlık oylaması yapmakla ne işleri var? önce sen ülkene huzuru getir, vatandaşının can ve mal güvenliğini sağla bunun için çalış çabala ondan sonra sistemi tartış demiyor kimse. başkanlık sistemi gelirse bunlar olmayacak deme yüzsüzlüğünü gösterenler var ama şunu diyen yok: bu ülke zaten fiilen başkanlıkla yönetilmiyor mu kardeşim bu mu sizin getireceğiniz başkanlık? (fiilen başkanlıkla yönetildiğimizi götümün başkanı açıkladı daha önce ben uydurmuyorum)
konu üzerinden siyaset yapma diyenin ağzını sikerim bu konu tamamen siyasidir. ülkede güvenlik yoksa olayın sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. bana mı bağlı kolluk kuvvetleri, bana mı bağlı milli istihbarat teşkilatı? bir değil, üç değil, beş değil, yarın başka yerde bomba patlamayacağının garantisi de yok, her an yanıbaşınızda bomba patlayabilir. büyük şehirlerde polis noktaları yakınından geçerken tedirgin olmayan salaktır bu ülkede. üstelik bizim korkarak yanından hızla geçtiğimiz polis noktalarında bekleyen polis arkadaşlar da bu vatanın evlatları, gencecik çoğu, sen ben işte onlar başka birileri değil ki ve bu arkadaşlar orada kuzu kuzu bekliyorlar herhangi bir bombalı saldırıya karşı savunmasızlar öyle hızla uzaklaşamazlar çünkü hedef konumundalar. bunu söylemek bile ürkütücü hepsine sabır diliyorum.
ülkenin çektiği bu karın ağrılarının sebebi ayan beyan ortada. bunların ardı kesilmeden devam edecek çünkü yakın zamanda yaşadık biz bu senaryoyu ezbere biliyoruz, milli duygular üzerinden oy devşirip başkanlık sistemi getirme çabaları. 1 kasımda tekrar iktidarı ele aldıktan sonra nasıl da azalarak bitmişti ve şimdi başkanlık sistemi arefesinde nasıl da birdenbire ortaya çıkıverdi bombalı eylemler. başkanlık referandumuna kadar da herkes hazırlıklı olsun buna benzer eylemler devam edecektir çünkü daha önce denendi ve sonuç alındı.
doların neden yükseldiğini açıklama gayretinde olan arkadaşlar görüyorum, ''dış mihrakların oyunu'' mesajını içeren bir takım saçmalıklarla akp yi aklama çabası içerisindeler.
dolar rekor kırdı.
abd merkez bankası yüzünden.
dolar niye düşmüştü?
hükümetimiz sayesinde.
dolar niye yükseliyor?
abd yüzünden.
*
benzin bir kuruş ucuzladı.
maharetten.
dünyanın en pahalı benzini?
pariteden.
*
faiz indi.
hükümetimiz sayesinde.
faiz çıktı.
lobi yüzünden.
*
enflasyon azaldı.
hükümetimiz sayesinde.
enflasyon arttı.
salatalık fiyatı yüzünden.
*
büyüme büyüdü.
hükümetimiz sayesinde.
büyüme küçüldü.
ab’deki daralma yüzünden.
*
ihracat arttı.
hükümetimiz sayesinde.
ithalat patladı.
çin yüzünden.
*
elektrik zamlandı.
gazdan.
gaz niye zamlandı?
rusya’dan.
*
borsa yükseldi.
ülkede istikrar var.
borsa çakıldı.
dünyada istikrarsızlık var.
*
sütten çıkmış “ak” kaşık ekonomisidir bu.
*
ilaç yok, eczacıdan.
hastane pahalı, doktordan.
tren uçtu, makinistten.
uçak düştü, pilottan.
barajlar boşaldı, kuraklıktan.
şehri su bastı, yağmurdan.
mahsul mahvoldu, soğuktan.
reyhanlı patladı, Esad’tan.
soma, Ermenek, fıtrattan.
seçim gecesi karanlıkta kaldık?
trafoya giren kediden.
işçiler çakıldı, asansörden.
ayakkabı kutusu, paralelden.
*
durum iyi.
hükümetimiz sayesinde.
durum kel.
başkaları yüzünden.
dolar bozdurma kampanyasına karşı başlattığım kampanyadır. elimizde avucumuzda ne kadar türk lirası varsa gidip dolara yatırıyoruz, dolar bir anda inanılmaz derecede artıyor, ekonomi batıyor akp de bavulunu toplayıp gidiyor nasıl?
dolar bozdurarak ekonomi kurtarılabildiğine göre bu kampanya ile de ekonomi batırılabilir mantık olarak.
not: zamanında jöleliden ekonomi dersleri aldım anca bu kadar oldu idare edin.
aslında şöyle bir düşündüm de bu fikri kılıçdar beye iletsek çok dahiyane bulurdu.*
ekleme: lan şu sözlükte ne kadar mal insan var ya.*olum saf mısınız sazan mısınız? gelip şurada ciddi entry kasanlar var. biz siyasetçilerin sığ politikalarını, ilkokul düzeyindeki ekonomi söylemlerini eleştiriyoruz adam gelmiş ekonomi batarsa sadece hükümeti etkilemez diyor bir diğeri vatan hainliği diyor. anlamayanlar için: (bkz: ironi). halkın dolar almasıyla ya da bozdurmasıyla ekonomi mi yönetilir lan?*
seçim sonrası güttüğü politikalardan sonra mhp nin alacağı yeni isim. erken seçimde harakiri yaparak, sanatsal bir veda sergileyecek meclise sanırım çabası bu yönde.
bilin bakalım kim? kasım 2002 de yapılan seçim öncesi ısrarla erken seçim isteyip de seçim yapıldıktan sonra barajın altında kalarak meclise giremeyen parti ve lider kim olabilir? yaptığı hatalardan uslanmayıp yine gidip aynı çukura tekrardan kim düşer? lan gülmeyeyim diyorum da gülünmeyecek bir durumda değil.* yine baraj altı kalırsanız bu kez hiç komik olmaz ama söyleyeyim.
öncelikle söz meclisten dışarı değil aksine içeridir. sözlüğün içindeki mhp lileredir sözüm. hdp barajı geçti meclise girdi chp destek verdi bik bik diye ağlayanların milliyetçilik konusunda yaptıkları yüzsüzlüktür. pkk yı bugünlere hangi parti getirdi? çözüm süreci adı altında çözüm üretmek şöyle dursun arka arkaya taviz veren, silahla devletin tehdit edilmesine ses çıkarmayan, dağdan inen teröristi seyyar mahkeme kurarak aklayan serbest bırakan, öcalan a sayın şehide kelle diyen, öcalanla görüşüp onu devletin iç işlerinde söz sahibi yapan dolayısı ile terör örgütünün liderini de kendisini de tanımış olan, pkk nın uzantısını pyd yi sırf esad düşmanlığı yüzünden destekleyen onlara yardım eden ve güneyimizde kürt devleti kuracak duruma gelmelerine sebep olan akp nin, işine gelecek şekilde hareket eden partilerini bu konuda destekleyenler, eleştirmeyen aksine alkış tutanlar, partileri milliyetçilik konusunda ne kadar yüzsüz ise kendileri de o kadar yüzsüzdür. akp terör örgütü pkk yı bugünlerine getirdi 10 yıl önce kimse öcalan ın adını ağzına alamazken demokratik özerklik diye bir şeyi dile getiremezken şimdi bunlar gayet normal şekilde karşılanıyorsa bunun sorumlusu akp dir. siz de pkk yı adam yerine koyan ve gücünü katlamasını sağlayan akp ye köstek olmak dururken destek olmayı seçerseniz o peşinden ağladığınız şehitlerin kanı sizin de üzerinize bulaşmış demektir.
erken seçim erken seçim diye yaygara koparıyorsunuz ya hele bir erken seçim olsun hdp nin altında kalın da görün ebenizin örekesini. siz halkı eşşek mi sandınız halk neyin ne olduğunu bilmiyor mu? sağcı olup mhp ye sırf akp muhalifi diye oy veren insanlar yok mu sanıyorsunuz? mhp ye oy atan herkesi sizin gibi faşist ırkçı mı sanıyorsunuz? şu günahım kadar sevmediğim akp nin bile kendine göre bir politikası kendine göre fikirleri var be siz de terörist ilan ettiğiniz tanımıyorum dediğiniz partiye göre şekil alın bir öyle olun bir şöyle olun adına da milliyetçilik deyin. götümle gülüyorum sizlere beğenmediğiniz deniz baykal milliyetçilik konusunda sizi cebinden çıkarır lan. milliyetçiliği sadece terör örgütüne göre şekil almak ona muhalif olmak sanan mallar anlamaz tabi. şu an akp döneminde yapılan bütün yolsuzluklardan bütün haksızlıklardan hesap sormak elindeyken ben hdp nin olduğu yerde olmam diye ergen tribi atıp arkanı dönmek mi yani milliyetçilik? sen gücün yetiyorken akp nin ülkeye verdiği zararların hesabını soracakken bundan vazgeçip kendine milliyetçi mi diyorsun sırf hdp ye karşı olduğun için? senin milliyetçilik anlayışına ben..
not: kafası çalışan ve mhp nin dün yaptığı salaklığı eleştirme erdemine sahip gerçek milliyetçileri tenzih ediyorum.
7 haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimlerde oyunu mhp den yana kullanan vatandaşlara neden mhp yi tercih ettiklerini soran soru cümlesi. bir çok sebep olabilir, gittiniz kendinizce bir nedenden dolayı oyunuzu kullandınız bu oy sonucunda partiniz beklentinizi karşıladı mı, istediğiniz şekilde bir politika sergiliyor mu, verdiğiniz oydan dolayı memnun musunuz pişman mısınız bunu soruyorum.
gerçekten merak ediyorum mhp liler verdikleri oylar sonucunda dün meclis başkanı seçiminde partilerinin takındığı tutumu beğendiler mi? hdp ile aynı safta yer almayız safsatasını geçiniz onu söyleyecek olan açsın geçen dönemde mhp nin hdp ile aynı yönde tavır takındığı aynı tarafta yer aldığı meselelere baksın, kısıtlı siyasi bilgisiyle kafamızı şişirmesin lütfen. chp ye bok atmayı da geçiniz çünkü daha 1 yıl önce cumhurbaşkanlığı seçiminde birleşip ortak aday çıkardınız 1 yılda ne değişti ne oldu da chp yi düşman gördünüz? haa chp hdp yi meclise soktu şuursuzluğu var bir de ki evlere şenlik chp seçmenine defalarca çağrıda bulundu oyunuzu başka partiye vermeyin diye adamların iradesine müdahale edecek halleri de yok veren gitti yine verdi üstelik bir önceki dönemde de bu adamlar meclisteydi. aynı meclisin içinde yer aldınız, aynı komisyonlarda oy alıp aynı tarafta oldunuz sırf adı bdp den hdp ye dönüştü diye mi böyle oldu ya da adamlar sizin kadar vekil sahibi oldukları için hasetlik mi ediyorsunuz hazımsızlık mı var?
hdp yi yok sayıyorsun tamam partine oy veren insanların da isteği budur o zaman onların isteğini yerine getirmek yükümlülüğün var anladık. ama hdp yi yok saymak demek o partinin bir konuda beyan ettiği görüşe göre kendi safını belirlemek midir yoksa hdp ne yaparsa yapsın biz doğru bildiğimizi yaparız demek midir? hdp ülke menfaati için çalışsa siz zararına çalışacaksınız demek ki aynı safta yer alamamak için.
ya da gerçekleri söyle ben akp ile koalisyon yapacağım, omurgasızım, bunu açıkça söyleyecek dile getirecek cesaretim yok sonuçta tükürdüğümü yalayacağım de biz de hak verelim. tek bir ihtimal daha var akp nin devlet beyi tehdit ediyor olması ki eğer kaset maset işin varsa da kendi şahsını kurtarmak için hem vatan menfaatlerini hem de partiyi geri plana atıyorsan da en büyük karaktersiz sensin demektir öyle bir durum varsa basar istifayı gidersin mhp senin yönetimine muhtaç değil.
olası bir erken seçimde, 7 haziran seçimlerinde mhp ye oy veren seçmenin bu kez boş oy kullanması olayıdır. oy verdikleri partiyle paralel hareket etmeleri anormal olmaz sanırım. madem oy verdiğiniz partinin akp ye yaradığı halde boş oy kullanmasına bir itirazınız yok iş mhp ye kalmadan siz verin boş oyları onlar da zaten akp ye yarar kısa yoldan amacınıza ulaşmış olursunuz. bir yerde mhp demek akp demek zaten öyle değil mi? hem hdp ye yaklaşıp oy kaybetme gibi bir sıkıntısı da kalmaz bahçeli nin başbakan olmaktan kaçmak gibi bir sıkıntısı da. kumpasçı pislik(!) chp ye de gününü göstermiş olursunuz bir kez daha. hem akp yönetimi de fena değil sizin açınızdan, suriye ye savaş açıyor türkmenleri kurtaracak. birazcık kürtlere taviz veriyor ama o tarafını da flu görün artık ne yapalım dikensiz gül olmaz derler.
olması gereken ama olmayacak olandır. maden işçileri veya herhangi bir sektörde çalışan işçi sınıfı veya köylüler, ırgatlar, kimsesizler, engelliler, gaziler ve şehit aileleri vs. kısacası üzerinden siyasi rant sağlayamayacağı halkın büyük kısmını oluşturanlar. seçim oncesi falanca kardeşim filanca bacım diye bahsettiği kesimler. hiçbirini şatafatlı sarayına çağırıp da iftar yemeği vermeyecek. ne de olsa bu yola cıkarken kimsesizlerin kimi sessiz yığınların sesi olarak cıktı bu adam.
halbuki ramazanın toplumsal düzeydeki amacı paylaşmaktır. sofranızı bir garibanla paylaşmak. islamiyetin de en güzel emirlerinden biri israfı yasaklamasıdır. (müslüman olmayan biri olarak söylüyorum bunları) ama amacı müslüman rolü yapmak olanlar tabi ki uymazlar bu kurallara. sırf millete inat olsun diye onların vergileriyle zırhlı araç tahsil ettiği müftübaşını, halihazırda cumhurbaşkanı konutu varken milyarlar dökerek yaptırdığı amerikan çakması kaçak sarayına davet edip yine yüzlerce insana iftar yemeği verebileceği paralar harcayarak güya iftar yapıyor. oraya gelen müftülerin de hiç yüzleri kızarmıyor bu müsriflik yarışının içinde bulunmaktan.
tevfik fikret in dediği gibi; yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin. doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin.
dün gece asteras tripolis takımının gerçekleştirdiği eylem.
beşiktaşı bir gedikte sırtından vurdular
yarıp cıkmışken nice büyük ablukalar
titredi ve iki yana düştü kolları
ey beşiktaş katran gecelerin heyulası
ey beşiktaş kancık pusuların belası
sen de böyle gidecek takımmıydın konuşsana
ey beşiktaş ey mezarı kartal yuvası.
bekir coşkun un bugünkü yazısının başlığı. türkiye nin içinde bulunduğu durumu çok güzel izah etmiş:
polis polisi yakaladı...
yakalanan polis de onu yakalayınca...
yakalayan polis, kendisini yakalayan polise valla hüseyin ben de seni yakalarım dedi...
savcı savcıya soruşturma açtı...
soruşturma açılan savcı da soruşturma açan savcıya soruşturma açınca....
soruşturma soruşturmayı soruşturdu...
mahkemeye geldi sıra...
mahkeme mahkemeyi mahkemeye verdi...
mahkemeye verilen mahkeme, mahkemeye veren mahkemeyi mahkemeye verince, mahkeme mahkemeye düştü mü?
saçma olan hadise. hiç bir vasfı bulunmayan selena nın, zeus un kardeşi ve yeraltı tanrısı olan hades i yenmesi olayıdır. bizim türkler anca böyle dizi yaparlar işte bir boka benzemez.
beynim sulandı yatıyorum ben gençler herkese iyi geceler.
başbakan ın, reza zarrab ın çantasının içinde belki kitaplar vardı açıklamasına karşın oktay vural ın ortaya çıkardığı ibretlik kitaptır. bir basın toplantısıyla bunu tüm halka göstermiştir.
ilginç olan durum. ortada daha hristiyanlık ya da yahudilik yokken (dolayısı ile müslümanlık da yokken) yaşamış olan hz ibrahim in müslüman olması durumu. madem böyle bir durum var neden yahudilik ve hristiyanlık gönderilmiş? madem yahudilik ve hristiyanlık hz ibrahim e allah tarafından yakıştırılmıyor, diğer kullara, hz isa ya, hz musa ya nasıl yakıştırılıyor?
al-i imran suresi 67. ayet:
ibrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
kuran 7. yy ilk çeyreğinde ortaya çıkmış amerikanın keşfi ise 15. yy son çeyreğinde. arada 8 yy dan fazla zaman var. bu zaman diliminde amerika kıtasında yaşayan insanlar islamiyetin varlığından habersiz yaşamışlar. dolayısı ile de islam dininin kurallarından sorumlu değiller. peki bu insanlar ne amaçla yaratılmışlar, neyle sınanmışlar? veyahut aynı zamanda islamın yayıldığı topraklarda yaşayan insan islam dininden sorumluyken, dinden haberi dahi olmayan bu insanların ne ayrıcalıkları var?
sabahın 8 inde kontörünüz bitecek diye haber vermek için arayan numara. allah belanı versin avea. açıp geri kapatmazsan da sürekli rahatsız ediyor amk ibneleri.
bu yazıyı iyi oku dangalak. öncelikle biz muhalif insanız bizim bünyemizde korku diye bir şey olmaz, olsaydı iktidar yalakası olur göt yalardık.
akçakale de 5 kişi ölünce masum insanlar öldü olur ama karşılık verildiğinde suriye de 34 insan ölünce(haber doğru mu emin değilim) sesi çıkmaz bu malların. sonra çıkıp derler bak işte ben cesurum savaş istiyorum. ama küçücük beyniyle düşünemez, savaşta hep masum insanlar ölür. 3-5 tane çük kafalı adamın yanlış politikası yüzünden masum insanlar ölecek. savaşın kazananı kim olacak peki? çekiç güç ve silah tüccarları.
sonuç olarak savaşa karşı olanlar korktuklarından ötürü değil, beyinlerini kullanıp mantıklı düşündüklerinden dolayı savaşa karşılar. ama sen dangalak olduğun için ne kadar anlatsak da anlamayacaksın.
sayın recep tayyip erdoğan hazretlerinin dış politikadaki yeni adımı. görevimiz, büyük ortadoğu projesi adı altında amerika nın bölgedeki çıkarlarını korumak. yoksa bize ne suriye den ve suriye nin içişlerinden.
ama önce onlar vurdu yeaa diyen ergenler çıkabilir. sen adamın içişlerine karışırsan, rahat durmazsan, sadece sana sığınan yaralıları değil de silahlı muhalifleri de koruyup desteklersen elbet bir bokluk çıkar. zaten yapılan plan baştan beri tıkır tıkır işliyor. bu planın sonunda suriye ye girmek varsa bahane bulmak çok kolay.
ayrıca suriye deki rejim güçlerinin bizi vurması pek mantıklı değil. adamlar muhaliflerle bile başa çıkmazken bir de başına türkiye yi neden bela etmek istesin? türkiye yi bölgede daha aktif bir konuma sürüklemek, mevcut rejimin yıkılmasında türkiye nin yardımını almak amacıyla muhaliflerin vurmuş olma olasılığı daha kuvvetli. amerika nın isteği doğrultusunda müslüman kardeşlerle rte arasında danışıklı dövüş olma ihtimali yüksek.
sonunda kukla konumunda olsak da emperyalist bir ülke olduk, bravo rte ye ve destekçilerine.
akp den şahsi bir yarar sağlamıyorsa (yolsuzluk, rant vs.) akp yi savunanların içerisinde bulunduğu durumdur. akp özgürlük denen bir kavram bırakmadı ülkede. medyayı, emniyet teşkilatını, adalet sistemini, orduyu vs. ne kadar bağımsız olması gereken kurum varsa hepsini ele geçirdi. ekonomiyi altüst etti ki hala ekonominin iyiye gittiğini sananlar var acınacak haldeler. üretim sıfır, dış borç almış başını gitmiş, cari açık 10 yıl önce milyar dolar seviyesinde değilken şimdi 80 milyar dolar. enflasyon eskiden zaruri ihtiyaçlar baz alınarak ölçülüyordu şimdi ise tüketim seviyesi çok düşük ürünler de enflasyon ölçümüne eklendi, hop bir anda enflasyon baskı altında. eğitim sistemi desen neresinden tutsan elinde kalır. milletin gözünün içine bakarak kopyanın anasını bellediler sonra ne oldu, bir kaç kişi tatmin oldu unutuldu. akp döneminde yeni milyarderler çıktı piyasaya. sarığının, cübbesinin arkasına gizlenip haram yemekten geri durmayanlar köşeyi döndüler akp sayesinde. ordunun altını üstüne getirdi, bütün şerefli ordu mensuplarını hapse attırdı, sonra baktık ki yetimin fakirin hakkını yiyen deniz feneri tutukluları dışarıda, insanları domuz bağıyla öldüren katil hizbullahçılar dışarıda, 13 yaşında çocuğa tecavüz eden hayvanlar dışarıda. dışarıda derken hepsi de içeriden dışarıya bırakılanlar. açılımlar saçılımlar dedi dağdan inen teröristi kendi elleriyle serbest bıraktı. akp ilk geldiği dönemde apo lafını ağzına alamayanlar şimdi demokratik özerklikten, apoya ev hapsinden söz etmekteler. böyle bir partiyi savunanlar, ya geri zekalıdır ya da bu partiden şahsi menfaat sağlıyordur ben bunu anlarım.
fenerbahçe nin görmesi gereken acı gerçektir. bir fenerbahçeli olarak tayyip ten sonra en çok sövdüğüm adamdır kendileri. yok arkadaş futboldan anlamıyor bu adam. mal gibi sebepler yüzünden zico yu gönderen takımın bu adamı hala tutmasına anlam veremiyorum. hiç kıvırıp çevirmeye de gerek yok, pozisyon tartışmaya da gerek yok, maç galatasaray ın hakkıydı adamlar söke söke aldı. boktan püsürükten goller attık zaten. bir tane temiz, organize atak yapamadık. bir fenerbahçe taraftarı olarak galatasaray ı kutluyorum. unutmadan amk sabrisinden daha feci bir vaka varsa o da bekir irtegün. engin baytar ın da anasına sevgilerimi gönderiyorum, amk çakalı seni. bu arada hiç üzülmedim bu futbolla kazansak da sevinmezdim zaten.
içerisinde bastırılmış duygular barındıran, iyilik ve kötülük kavramlarını ahlaki kurallar çerçevesinde değerlendirmeyen, sadece kanunlardan çekindiği için kötü eylemlerde bulunmayan bireyler devletin gerekliliğini savunurlar. bunun haricindeki bireyler toplum düzenini sağlamak için devlete veya herhangi bir oluşuma ihtiyaç duymazlar.
devlet güçlünün güçsüzü ezmesine ön ayak olur, sömürgeciliğe zemin hazırlar. kapitalizmin varlığını sürdürmesi için gerekli imkanları sağlar. egemen sınıfın dilediğini yapmasına imkan sağlarken, proletaryayı kanunlarla ezer. devleti kabul edilebilir kılacak bir yönetim sistemi yoktur. hangi yönetim şekliyle yönetilirse yönetilsin devlet ezilen halklar için mantıksızlığını koruyacaktır.
elbette yönetilmeye alışmış toplumların devletsiz bir yapıya alışmaları zordur. devleti bir anda ortadan kaldırmak toplumda kaos oluşturacaktır. bu yüzden devlet marksist yaklaşımla, aşamalı olarak kaldırılmalıdır. öncelikli hedef var olan düzende yönetimin işçi sınıfının elinde olmasını sağlamaktır. özel mülkiyetler, devlet oluşumu son bulduğunda mülkiyet kavramını tamamen ortadan kaldırmak amacıyla, kamulaştırılmalıdır. oluşturulan yeni düzende üretim araçları dahil olmak üzere bütün mülkler insanlığın ortak malı olacaktır. devlet oluşumu ortadan kaldırıldığında oluşturulan komünal yaşamla beraber insanlar arasındaki sınıf farklılıkları son bulacak, temelde olduğu gibi bütün insanlar eşit olacak ve eşit şartlarda yaşamlarını sürdüreceklerdir.
