kadının değerli olduğu kendi kültürünü terkederek kadının değersiz olduğu arap kültürünü benimsemek başlıca sebeplerden biri. yanlış olan şeyler mahalle baskısı ile artık kültürel değerlere dönüşmüş durumda. amansız bir dincilik yarışı hakim toplumun belirli bir kesiminde. dinle imanla alakası olmayan insanlar birbirlerine dindarlık taslıyor, birbirleriyle dindarlık konusunda görünürde yarışıyor; amaç elbette ceplerin parayla dolması ile ilgili, din sadece paravan görevi görüyor.
toplum ahlakına yapılan sistematik saldırı da başlıca sebeplerin bir diğeri. siyasi kaygılarla dizayn edilmeye çalışılan toplum öylesine bozuldu ki herkes birbirine şüpheyle bakmaya başladı. ahlaki her alanda büyük bir çöküntü yaşıyoruz maalesef. ahlak deyince insanımızın aklına yatak geliyor, çıplaklık vs geliyor. bunlara tüm gücüyle karşı duran veya durmaya çalışan kişiler; yalandan, dedikodudan, haksız kazançtan, başkasının kuyusunu kazmaktan, iftira atmaktan vs imtina etmiyor.
bu toplum benliğini tekrar bulmadığı sürece, kültürünü yanlışlardan arındırmadığı sürece bu ve benzeri sorunlarla mahvolmaya mahkum.
kadınlar da hiçbir şey yapmadan işlerin iyiye gitmesini beklerlerse daha çok beklerler. ülkemizde maalesef herhangi bir güçlü kadın hareketi yok, mevcut kadın hakları herhangi bir mücadeleyle veya savaşımla kazanılmış değil, tepeden inme haklarla ancak bu kadar olur. ülke nüfusunun yarısı kadınlardan oluşmakta ve fakat halkı temsil eden meclisin 10 da biri dahi kadınlardan oluşmamakta. bu meclisten de kadın haklarına dair bir hayır beklemek gerçekçi olmaz. toplumun her alanında aktif bir şekilde var olmak için mücadele ve işbirliği içerisinde olması lazım ülkemiz kadınlarının.
şüphesiz ki cehennemde yanacaklar.*yapmayın, etmeyin, ulu amacımızdan sapmayın.
başlarda insana öyle geliyor tabi; sex içerikli başlıklar, kalitesiz troller, yazım ve imla hataları, fotoğraf paylaşımı vs olmasa hep bilgi paylaşımı olsa ne kadar güzel bir mecra olurdu.
sözlüğün kendine ait bir amacı var olabilir, en azından kuruluş aşamasında böyle olduğunu düşünmek bir nebze teselli oluyor ancak gelinen durumda amaç para kazanmak iken bahsi geçen ulu amaç da sadece sözde kalır, kaçınılmaz son.
amacı siktir et, gene para kazansınlar da kurallar olmayınca veya boktan olunca veya eşit uygulanmayınca sonuç da can sıkıcı olur tabii.
boktan kurallara uyan herkes bu sosyal mecrayı dilediği amaca göre kullanır. ne kadar kullanıcı varsa o kadar da amaç olabilir. 3-4 dakikalık görsel içeriklerin bile uzun sayıldığı, içerik tüketmenin saniyelerle ölçüldüğü sosyal medya ortamlarında, hızlı bir yozlaşma olması da bunu tetikliyor. fazla kafaya takmak, ciddiye almak gereksiz bir çabadan öteye geçmez.
‘yarım inanmak’ şekline evrilmiştir. dinin modern dünyaya uymayan yönleri, tarihin tozlu sayfalarında kalmış durumda. çağımızda karşılık bulamayan hükümler ya yok sayılıyor ya da kişinin nasıl işine geliyorsa o yönde yontuluyor.
dünya üzerindeki dinler toplumların gelenekleriyle harmanlanmış, artık gelenek halini almış, tarihsel süreçte eğilip bükülmüş, yozlaşmış olan toplulukları bir nebze de olsa kontrol altında tutmaya yarayan yaptırımlar konumuna gelmiş.
içerisinde bulunduğumuz çağda ortaya çıkacak herhangi bir yeni din toplumlarda karşılık bulamaz. ortaya atılan somut fikirlerin dahi kabul görmediği, internetten anlık olarak bilgi edinilen, her şeyin sanal ortamda karşılık bulduğu ve yine dakikalar hatta saniyeler içerisinde tüketilip çöpe atıldığı bir çağda yeni bir dinin kabul edilmesi söz konusu bile olamaz.
yenisi gelmiyor da eskiler neden hala varlığını koruyor? dinlerin ortaya çıkış sebebi olan insan ihtiyaçları, 5 bin yıl öncesinde ne ise şimdi de o. insanın kendi yaşamını, içinde bulunduğu dünyayı ve evreni anlamlandırma ihtiyacı her daim kendisini koruyacak. bunun yanında ölümü bir son olarak kabul edememe, sonsuz yaşama duyulan hasret ve istek yine insanın karşı koymakta güçlük çektiği ihtiyaçlar olarak bugün dahi karşımıza çıkıyor.
varlığın nereden geldiği, evrenin oluşmasındaki itici gücün ne olduğu vb felsefe konusu sorunlar, insanoğlunu düşünen bir canlı olduğu zamanlardan başlayarak tüm çağlarda meşgul ettiğinden ve bir türlü kesin cevaplar bulunamadığından, bu konulara en kestirme yoldan ‘tanrı yarattı’ demek de bu sorular cevap bulduğu zaman bile popülerliğini koruyacaktır. çünkü evinizden dışarı baktığınız pencereyi değiştirmediğiniz sürece dışarıda göreceğiniz manzara ya ‘aynı’ ya da ‘aşağı yukarı aynı’ olur.
bu pencerenin değişmemesinin en önemli sebebi ise insanın bilinçaltına gizlenmiş olan ve mantığının bile önüne set oluşturan korku. bu korkuyu aşmak ve farklı bir açıyla konuya yaklaşmak da sanıldığından çok daha güç.
altındaki isimleri tek tek okuyun her biri gerçek sanatçılardır.
içlerinde bir isim var rutkay aziz. zamanında antalya film festivalinde bir konuşması vardı hatta ünlü bir konuşma oldu baya izlendi, orada şöyle bir şey söylemişti; 'gerçek sanatçılar ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür.'
sonuna kadar katıldığım bir cümle. sanatçıyı tanımlarken ilk bakılması gereken şey de budur. o yüzden her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. sanatçıların görevi haksızlıklar hukuksuzluklar karşısında susmamaktır.
ölümleri durdurmak için kimse kılını kıpırdatmazsa ve sorumlu oldukları halde belirli bir kesim arkalarında durmaya devam ederse, sorumluları koruyup kollayanlarla sorumlulardan hesap sormak isteyenler kaçınılmaz olarak karşı karşıya gelecekler eninde sonunda.
vali açıklamasında 35 kişi öldü demiştir. şehit olduklarını dile getirmemiştir. buradan kimin ne zihniyette olduğunu da anlıyoruz sanırım. bu 35 kişiye sırf gece kulübünde eğlenirken terör kurbanı oldukları için şehit denmeyecektir. şimdi şehit allah yolunda savaşana denir diye gelen olursa çok fena küfür ederim haberiniz olsun. bir yasaya göre şehit olan var bir de dine göre şehit olan var. dince şehit sayılmayacak biri devlet yasalarına göre şehit sayılabilir. devletin valisi bunlara şehit muamelesi yapmadıysa ve bugünden sonra da yapılmayacaksa o zaman terör eylemlerinde hayatını kaybeden siviller şehit olur şeklinde düzenlenmiş olan yasayı değiştireceksiniz.
yılbaşı kutlamanın ve yılbaşında eğlenmenin günah olduğu dindir. hatta ve hatta inanmayanlar gibi davranmak grubuna giren bir eylem olduğundan dinden çıkaran bir eylemdir yılbaşı kutlamak. dinden çıkmış olduğunuza göre de allah size türlü belalar türlü gazaplar hazırlamıştır. bu durumda yılbaşı kutlayarak dinden çıkmış olan bireylerin allah hakkından gelecektir.
işte size gerçek islam. diyanet işlerinin ve bizzat kuranın söylemlerinden yapılmış çıkarımlar. bunlar da gerçek islam değilse, yok artık ebenin amı ali sami.
bambaşka bir olay hatırlıyorum. yıllar yıllar önce feto nun hoca efendi hazretleri olduğu dönemde, herkesçe bilinen ve küçük bir isim değişikliği ile hala yayın hayatına devam eden arena programında bir cemaat okulunu gösterdiler. okulun girişine gelen kanal muhabiri gizli kamera ile görüntü alıyordu. küçük yaştaki çocuklar okuldan ders saatinde çıkarılıp cuma namazına götürüyorlardı. youtube da hala vardır belki görüntüler. uğur dündarın bu görüntülere yorumu ise çocuklarımızın cemaat okullarında beyinlerinin yıkandığı idi.
evet görünürde doğru bir şey yapıyor gibi görünüyordu cemaat küçücük çocukları cumalara götürerek ama sonra tüm gerçekler herkesin malumu oldu.
feto zamanında bu çocukları cumaya götürme konusunda ne kadar masumsa bu broşürü dağıtan sakalını siktiklerim de o kadar masumdur. babadan oğula nesildir bunların bütünü, tüm cemaat ve tarikatlar ve türevleri.
arka arkaya gerçekleşen terör saldırılarında ilkinden başlayarak uyardık sıradan sade bir vatandaş olarak bunu görebiliyoruz. terör saldırılarını önlemenin ilk şartı sorumluluk üstlenmektir. hala sadece kınamakla, teröre lanet yağdırmakla bir şeyler olacağını düşünenler var. gerçek şudur ki bu ülke artık terörün her saniye bir eylemde bulunma ihtimalinin çok çok yüksek olduğu bir ülke ve bunu önlemek için bir şeyler yapmak yerine yok siyaset yapmayalım yok şöyle böyle demekle bir bok olmaz.
tekrar ve tekrar söylüyorum olayın sorumlusu kim ise istifa etmeli etmiyorsa ettirilmeli ya da görevinden alınmalıdır bu tip olaylardan sonra. saldırının yaşandığı şehrin valisi, emniyet müdürü, emniyet genel müdürü, mit müsteşarı, içişleri bakanı. olay incelenip bunlardan sorumluluğu olanlar görevinden alınıp yerine daha yetkin birileri getirilmelidir en başta.
sonra siyasilerin enerjilerini boktan püsürükten şeyler yerine gece gündüz terör sorununun çözümüne harcamaları gerekiyor. yahu kardeşim böyle bir ülke olabilir mi her hafta terör saldırısı gerçekleşiyor? normal bir şey mi yani bu durum? her hafta onlarca kişinin teröre kurban verilmesi gerçekten de garip ve sorgulanması gereken bir durum değil mi size göre?
bir ülkede tüm dinlere eşit mesafede olması gereken kurumlar bilgisizce, yılbaşı kutlamanın hristiyanlığa özel olduğunu vurgulayıp camilerde hutbe okutuyor salaklar da çıkıp diyor ki ne alakası var. ne alakası yok ki. en önce sorman gereken şey ulan hutbede söylenene bak 'yılbaşı kutlamak haramdır günahdır' vb şeyler. peki terör saldırısını gerçekleştiren cihatçı terör örgütünün söylediği ne 'yılbaşı kutlamak haramdır günahtır'. lan bi dakka gerçek islam falan bu değildi hani? gerçek islam bu değil dediğiniz kişiyle gerçek islam bu dediğiniz kişinin fikirleri aynı. ayrıca facebook vb sosyal paylaşım platformlarında bu olaya 'oh olsun' şeklinde yaklaşanlar da mı ışid mensubu militanlar yoksa bizim ülkemizin ahmeti mehmeti mi? geçen cuma namazında hutbe dinlemiş kişiler olmasın bu oh olsuncular?
islam reform ve rönesans benzeri şeyler yaşamazsa bu topraklar kandan ve terörden kurtulamaz. toplumsal olayların laboratuvarı tarihtir ve islamdan daha fazla insanın mensup olduğu din olan hristiyanlık orta çağda bu yollardan geçmiş bu tarz olaylar yaşamıştır. günümüzde bu tip dinci terörist grupların ekseriyetle islamın içinden çıkması dinde reform yaşanması gerektiğini gösteriyor. hiçbir çözüm sunmayan gerçek islam bu değil sözü ile bir adım ilerleyemezsiniz. ayrıca islamı korumak istiyorsanız islam adı altında terör estiren radikal gruplara karşı en önde bayrak taşımanız gerekir. sizin sorumluluğunuz bir müslüman olarak budur. evet benim koyduğum sorumluluk değil inandığınız kitabın size verdiği sorumluluk bu. allahın adını her zaman temiz tutmak lekelemeye çalışanla savaşmak sizin en başlıca cihad görevinizdir. gelinen nokta göte göt diyenler değil islam adı altında terör eylemi yapanlardır islamın adını lekeleyenler. bunun farkına varıp da gerçekten mücadele etmeniz gereken düşmanınızı görürsünüz umarım. sadece terör örgütleri değil, şeyhler tarikatlar da yine mücadele gösterip bitirmeniz gereken kavramlar. diğer dinlere mensup olan insanların islamı tanımasına ön ayak olan insanlar çağdaş ve yaşantısı ile örnek olduğu sürece islam gerçek manada yayılmış olur ve gerçek cihad da budur.
yusuf islam mı demişti müslümanlıktan önce müslümanları tanısaydım islamı seçmezdim diye. işte olayın özeti. bir insan es kaza müslümandan önce kuranla karşılaşacak da inanacak. hem de internetin bu kadar yaygın olduğu bir çağda islam dünyasında olup bitenlerden haberdar olmayacak.
daha dün izmirde yılbaşı ile ilgili bildiri dağıtanları savunanlarla dolu buralar. bakınız başka dinlere inananları falan geçtim de islam mensubu bir bireyin de günah işleme özgürlüğü var. yasalara uyduğu sürece de kimseyi ilgilendirmez. şeriatla yönetilmiyoruz ve sanılanın aksine müslüman bir ülkede falan yaşamıyoruz. müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşıyoruz. burada klavye başından ateistlere ayar verme gayretinde olan birçok arkadaşımız eminim ki namaz zekat vb gerekli önemi bizim ülkemizde görmeyen ibadetleri yerine getirmiyorlar. sizin böyle bir özgürlüğünüz var ya bundan dolayı ne ben yargılanacağım ne de başka birisi. sen işliyorsan günahı sen yargılacaksın bunu şu kalın kafasına soksun artık bu dinle kafayı bozmuş olan tayfa. bak dinine kardeşim başka insanların yaşam alanlarına özgürlüklerine müdahalede bulunmadan ne yapıyorsan yap. yılbaşı mı kutlamıyorsun kutlama bana ne amına koyim. ben sana diyor muyum ulan çok mantıksız haa yılbaşı kutlamamak, gel kutla mantık yolunu bul hz bilime kulak ver bak ne demiş falan. demiyorum. sen de bana deme güzel kardeşim.
tam da hak ettikleri şekilde verilmiş tepkidir. fazlası yok eksiği var. demokrasiyi işine geldiğinde arkasına sığınmak için kullananlara verilecek tepki ancak bu şekilde olur. demokratik olmayacaksın ama karşındaki insandan demokratlık bekleyeceksin ne güzel iş.
oduna karşı boşuna enerji harcamak diyen arkadaşları da uyarmak istiyorum biz bu şekilde söyleye söyleye olmaz dediğimiz şeyler oldu bu ülkede iyice gemi azıya aldılar. siz hala bunlara tepki vermek duvara tepki vermektir falan. bu tepkiyi bu ülkenin çağdaş bireyleri uyansın diye uyumasın cumhuriyetine sahip çıksın diye ülke ortadoğu ülkesi olmaktan kurtulsun diye aynen bu şekilde bağıra bağıra yüksek sesle vermezsek yarın bir gün sesimizi bile çıkaramayacak vaziyete getirirler bizi.
asgari ücrete yapılan zammın, emekliye verilecek promosyonun yanında lafı dahi edilmeyecek güncellemelerdir. çok cüzi miktarlarda yapılmış güncellemelerdir. 104 lira be, 104 lira zam! 104 lirayla neler ödenir neler. bu zamlar bu halkı yıldıramaz. bu zamlar hep dış mihrakların oyunu. ancak halkımız 15 temmuzda olduğu gibi bu büyük oyunu yine bozacaktır ve sessiz sedasız ödeyecektir. allah devletimize zeval vermesin sonuçta. hem ülke kurtuluş savaşı benzeri bir savaş verirken kapımızda yeni bir sevr ile bekleyen dış mihraklar varken bu güncellemelerden bahsetmek vatan hainliğidir. büyük hedef 2023 fasffkds 404 not found.
halkını sevmeyip onların ülkesinde onların paralarını yiyerek yaşayan tayyip erdoğanın yaptığından daha kötü olmayan durum. ülke tayyip erdoğanın değil türk halkının ülkesidir. onların oturdukları koltuklar da kendilerinin değil halkın makamıdır.
ama neden haberde geçen osmangazi köprüsü ücretindeki indirimden bahsetmiyorsunuz. çok ayıp arkadaşlar çarpıtıyorsunuz. oysa boğaziçi köprüsünden ve fsm köprüsünden geçen araçların toplamının iki katı osmangazi köprüsünden geçmekte. bu durumda sayın hükümetimiz toplamda indirim yapmış oluyor. ekonomi çogeyi. istikrar sürsün, türkiye büyüsün!!
ne kadar karamsar bir ifade. oysa 2017 bilim yılı olacak demek vardı şimdi. bu ülkede olsa olsa ya terör kelimesinin geçtiği bir şey olur ya kan ya da savaş. son zamanlara bakarsak maalesef umutsuzum ve karamsarım.
başlığa tıklarken mısırlı kadir geldi benim de aklıma. sebebi üstad sıfatını kullanmıyor oluşumuz. gericiyuslar da adama üstad diye diye adının önünde bir sıfat olmaktan çok adamın adıymış gibi oldu bu kelime. bu seciyesize üstad denildiğinden ötürü kimseye bu sıfatı yakıştırmıyorum kimse için de kullanmıyorum.
yeni yıl eğlencesinin dinle alakalı olduğunu da sanırlar aynı zamanda. yılbaşının noelin devamı olarak kutlandığı söylemi ile müslümanların yeni bir yıla girmeyi kutlamasını yasaklamak uğraşındadırlar. noel bayramı ve yılbaşının yakın olması sebebiyle bu tatiller birleştirilir, ilişkilendirilebilecek tek yanı budur. yılbaşı eğlencesi herhangi bir dinin kutsal bayramı değildir.
başarısız troll girişimci. tabi ki dikkat çekmek amacına ulaşmış ve nick altını doldurtmayı başarmış olabilir ama elde edebileceği yegane başarı da budur zaten. ayrıca bu başlıkta yazılanları okumamla kendisinin eksi oy vermeye çalıştığını ancak idrak edebildim. bu nasıl bir boş adamlıktır. insanın böyle bir şeyle uğraşabileceği aklımın ucundan geçmezdi. 3 satırlık bir entry girdiğinde kendisi hakkında daha ciddi değerlendirmelerde bulunabilirim. sana trollük puanım 0, kaç üzerinden olduğu da sana kalmış.
600 yıllık bir ileri görüşlülükle dünya rekoru kırmış müslümandır. daha islam dini inmeden hem müslüman olmuş hem de ezanı tahmin edip üstüne bunu doğan çocuğa okumayı da akıl etmiştir. her kimse tebrikler.
lozanı imzalayan diğer tarafların bu antlaşmaya devlet başkanları düzeyinde katılmaması göz önünde bulundurulursa normal olan durumdur. herkesin dışişleri bakanını gönderdiği bir anlaşmaya sırf şov yapmak için cumhurbaşkanı olarak katılacak bir kişi tanıyorum ama ben.*ilginç olan ise isim vermediğim halde herkesin bu kişiyi anlayabilmesi.
son zamanlarda her yaptığı konuşmanın içerisine bir şekilde istiklal harbini katan ve içerisinde bulunduğumuz şartları istiklal harbi zamanına benzeten cumhurbaşkanıdır. kendisine hatırlatmak isterim ki kurtuluş savaşından önce bu topraklarda kötü yönetilen bitik bir ülke vardı. şu anda da 15 yıldır kendisinin yönettiği bir ülke var. şartlar kurtuluş savaşı öncesine benziyorsa eğer bunun sorumlusunun kim olduğu da aşikar.
yeni bir sevr, istiklal harbi şartları, başkomutanlık vs gibi kavramları kullanarak kime benzemeye çalıştığını anlamak güç değil. erdoğanın göz diktiği konum mustafa kemal atatürkün konumu belli ki. kendisini destekleyen kesimde de böyle bir algı oluşturma çabasına girişiyor. 15 temmuz gibi neler yaşandığı belli olmayan, araştırılmasına dahi izin vermedikleri, üzerini kapatmaya çalıştıkları bir konu üzerinden sahte kahramanlık destanları yazma uğraşında.
kendisine suni düşmanlar yaratıp bu düşmanlarla savaşarak arkasındaki kesimi sürekli canlı tutmaya gayret gösteriyor. çünkü geriye dönüp baktığınızda büyük çoğunluğu boşa geçmiş 15 yıllık bir fiyasko var. tarım alanında sürekli geriye gitmiş, teknoloji çağına ayak uyduramamış ve bunun için çaba bile sarf etmemiş bir türkiye var. eğitimin temeline gericiliği koymuş, bilime tamamen sırtını dönmüş, sürekli fakirleşmekte olan huzursuz, güvensiz, mutsuz bir türkiye.
ülkenin durumu içler acısıyken bir tek kişinin kişisel egosunu tatmin etmek için birbiriyle yarışan milyonlar var bu ülkede. yaşam şartlarının giderek zorlaştığı, vergilerin ağırlaştığı, ekonominin alarm verdiği bir ortamda koskoca bir ülkenin en önemli gündem maddesi 'tayyip bey başkan olacak mı olmayacak mı?' başkan olsa ne olacak? üretim bugünden yarına tavana mı vuracak? ithalat azalıp ihracat mı artacak? vergiler azaltılıp sosyal kalkınmaya yönelik adımlar mı atılacak? 15 yılda içine sıçtıkları ülke itibarı bir anda geri mi kazanılacak?
türkiye bu adamın kişisel hırslarıyla uğraşmayı bırakıp gerçek sorunlarının üzerine eğilmezse şartlar git gide daha da içinden çıkılmaz bir hale bürünecek. istiklal harbi, 15 temmuz destanı, osmanlının torunuyuz vs gibi masallarla uyumaya devam ederseniz gerçekten de kendizini yeni bir kurtuluş savaşı vermek zorunda bulmanız işten bile değil. unutmamanız gereken şey 15 yıllık süreçte türkiyenin verdiği mücadele her zaman bu süreçte kaybedilenleri geri kazanma, eski türkiyeyi bir nebze de olsa geri getirme mücadelesidir. sizin destan sandığınız 15 temmuz ise akp nin sıçıp sıvaması sonucunda meydana gelmiş ve hala temizlemek için binbir çaba sarfettiği sikindirik bir iktidar mücadelesinden başka bir şey değil.
birinci dünya savaşı sonunda osmanlıya dayatılan antlaşmayı reddetmiş, bu milleti küllerinden ayağa kaldırmış ve kurtuluş savaşına komutanlık yapmış sonrasında da içinde yaşadığımız ülkenin kurucu lideri olmuş, bizi bir kişinin tebaası olmaktan kula kulluk etmekten kurtarmış gerçek başkomutanımız mustafa kemal atatürkü sevmeyen,
kurtuluş savaşında bir çok başarının altına imzasını atmış, türkiye cumhuriyetini ikinci dünya savaşına girmekten korumuş inönüden nefret eden,
üçüncü dünya savaşının neredeyse bizim coğrafyamızda yaşanmasına zemin hazırlamış, 80 yıllık cumhuriyet kazanımlarını 15 yılda tüketmiş, dünyadaki tüm ulusların kurtuluş mücadelesine saygı duyduğu bir ülkeden bu saygınlığı terör destekçisi(a haberi bırakıp dünyanın gerçeklerine bakmayı denersiniz türkiyenin ışidi desteklediği algısının tüm dünyada ortak olduğunu görürsünüz) görüntüsüne getirmiş erdoğana tapan bir toplum.
bizim gerçeklerimiz bunlar ve gerçekten istiklal harbi şartlarındaysak bu toplumla vay bizim halimize.
içerisinde kurnazlık barındıran gerçektir. kız çocuklarının diri diri gömüldüğü bir toplumda kadın erkek eşittir diyen bir dinin yayılması imkansız olurdu sanırım.
açmayanın amına koyim. imamlar devleti yapın amk devletini.
dini çok sevdiğiniz için yapıyorsunuz sanki. işin bilerek bokunu çıkarıyorsunuz ki imam hatip açıp durmanıza tepki gösterenleri hemen yobaz destekçilerinize şikayet edip bakın bunlar imam hatipleri istemiyorlar dine karşılar propagandasıyla bir kez daha mazlum edebiyatı yapacaksınız.
ulan millet yüzünü bilime döner her gün bilimde başka bir gelişme olur sürekli atılım yaparlar biz de imam hatipleri çoğaltıp pozitif bilimden giderek uzaklaşır dururuz. sonra da ülke niye gelişmiyor nasıl gelişecek amk ülkesi. kuran okuya okuya uzaya çıkarsınız artık.
tecavüze uğrayan çocukların bu dünyada ne kadar da yalnız olduğunun kanıtı olan olay. hani bazı tehlikeler vardır toplum içinde olduğunuz zaman bir nebze de olsa kendinizi güvende hissedersiniz. tenha yerlere göre kalabalık yerler daha güvenilir gelir insana bir çok tehlikeye karşı. ancak bizim insanımız o kadar vurdumduymaz, duyarsız ve vicdansız hale gelmiş ki orada tecavüze uğrayan çocukların arkasında duramadı kimse unutuldu ve üstü kapatıldı.
bir kereden bir şey olmaz sözü ikinci kez olmasına da davetiye çıkaran bir sözdür. bu tür kuruluşlar kapalı kapılar ardında bırakıldığı korunup kollandığı müddetçe bu tip suçların işlenmesi için ortam her zaman müsayit olacak.
tecavüze uğrayan çocukları koruyamayanların zihniyetiyle mi öğreteceksiniz dini? bu tip pislik yuvaları insanlara hiçbir şey öğretmez, insanların maddi durumsuzluklarını fırsat bilip çocuklarını buralara mahkum edip sonra da tecavüz ederler ancak hesabını bile vermezler. üstelik ülkenin bütün gücünü elinde bulunduran siyasi iktidar tarafından korunup kollanırlar. sizin şirazeniz kaymış mazlumu değil zalimi destekliyorsunuz. nerede kimsesizlerin kimi sessiz yığınların sesi olacağız diyen parti ve lider? kimsesizleri daha da kimsesizleştiren devletin bile onlara sırt dönmesine sebep olan sessiz yığınları daha da sindiren adi birer şerefsizsiniz.
bazı yazılar görüyorum akp liler tarafından yazılan, askerimizin suriyede olmasını haklı çıkarmaya çalışan destekleyen nitelikte yazılar. o yüzden bu konuda en başa dönüp tekrar bir hatırlatma gereği hissettim. bizim silahlı kuvvetlerimizin suriyeye kara harekatı düzenlemesinin sebebi neydi? oluşturulmaya çalışılan kürt devleti koridorunu engellemek ve bölgedeki terör unsurlarını temizlemek. peki geriye dönüp baktığımızda olayların başlangıcında suriye politikası neydi hükümetin? esadın düşmesini istiyorlardı.
öngörülerle değil sözde stratejik ortak olan abd nin çıkarlarına göre dış siyaset politikası belirlediler. gelinen noktada güya stratejik ortağımız olan abd, pkk nın bölgedeki uzantısı pyd yi terör örgütü olarak tanımayacağını çok açık ifadelerle dile getirdi. haa akp nin çok mu umurunda kürt devleti kurulması inanın zerre umurunda değil hatta iç siyasette dengeler değişmese bunu desteklemekte bir beis görmezlerdi.
nedir bu değişen dengeler? 7 hazirandan sonra artık doğudaki kürt kökenli vatandaşlardan gelecek oylardan umudu kesince 180 derecelik bir dönüşle o zamana dek milliyetçiliği ayaklar altına alan* akp birdenbire milliyetçi kesildi ve bu duygular üzerinden oy devşirme politikası izlemeye koyuldu.
başlangıçta esad rejiminin yıkılmasına yönelik bir politika izlerken gelinen noktada anlaşıldı ki suriyenin toprak bütünlüğü bizim için en olumlu durum. bu sebepten şimdiye kadar izlenen rejim karşıtı politikalarla daha da derinleştirilen iç savaş giderek bir kürt devleti kurulması ihtimalini güçlendirdiğinden suriyeye kara harekatı düzenlemek zorunda kaldık. yani bizim suriyeye girme sebebimiz şimdiye kadar akp nin izlediği, suriyenin bölünmesi sonucunu doğuracak olan politikanın yanlışlığı.
suriyedeki iç savaş süresince orada rejimle savaş halinde bulunan ve hepsi de yasadışı terör örgütü olan gruplara destek verdi akp hükümeti. ışide tırlarla silah gönderirken yakalanıp tırlarda yiyecek giyecek yardımı var dediler sonra silahlar fotoğraflanınca türkmenlere gidiyordu dediler. bizse türkiye sınırları içerisinde bulunan hastanelerde ışid militanlarının tedavi edildiğinin görüntülerini unutmadık. sonra bir kobani meselesi çıktı kobanide ışide karşı savaşacak olan peşmergeyi kendi sınırlarımız içerisinden geçirdiler. ösoya açık açık destek verdiler. şimdi ise rusya ile olan yakınlaşmalar sonucu esadla görüşecekler rusya abi öyle buyurdu. önce kardeşim esad sonra katil esed olan şimdi yine kardeşim esad boyutuna evrilmeye doğru gidebilir.
işin savaş kısmı haricinde bir başka boyutu da mülteciler. bölgeden kaçan sivilleri sorgusuz sualsiz sınırdan içeri aldılar. bunlar hakkında detaylı bir çalışma yapmadılar, şehirlerimize doldurdular kontrolsüz bir şekilde. türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının yaşam standartlarına vurulan darbe önemsenmedi hiç. gittikleri yerlerde çok ucuza sigortasız çalıştırıldı suriyeliler ve hükümet bu duruma göz yumdu. daha ucuz işçilik bulan işverenler türkler yerine suriyelileri çalıştırmaya başladılar. adam 7-8 kişilik bir hane devletten aldığı yardımların yanı sıra bu ailenin içerisinde en az 4-5 kişi günlük 25-30 liraya çalışıyor, tek başına ev geçindirmeye çabalayan tc vatandaşı bir baba tabi ki bu fiyatlara aç kalacağıı için rekabete giremiyor suriyelilerle. daha sonra çadırkentlerden durumunu düzelten şehire göç etmeye başladı şehirde kira fiyatları tavan yaptı çünkü adamlar her deliği kiralıyorlar boş ahır bile kalmadı suriyelilerin yaşadığı şehirlerde.
tüm bunların yanında ülkeye sorgusuz sualsiz alınan 3 milyon insanın içinde iyimser bir tahminle binlerce terörist, terör sempatizanı da kaynayıverdi. sonuç ne ülkenin herhangi bir noktasında bombalı terör eylemi gerçekleşmesi işten bile değil artık. güzelim türkiyemiz terör yuvası haline geldi.
akp nin suriye politikası başından sonuna dek yanlıştı, hala da sağlam temellere dayalı bir politika yok. tamamen iç siyaset odaklı, milliyetçi duygulardan oy devşirme amaçlı hareket ediyorlar. yarın bir gün kendilerini gözden çıkaran ve sırtlarını dayayamadıkları için milliyetçi politikaya dönmek zorunda bırakan abd tekrardan tayyip i desteklerse (trump ın aktif olarak başkanlığı devralmasından sonra) yeniden milliyetçiliği ayaklar altına alacaklardır kimsenin şüphesi olmasın.
sonuçta askerimizin suriyede olması akp nin dış politikadaki basiretsizliği yüzündendir. bu kadar önemli bir konuda başından beri olacakları öngöremeyip deneme yanılma yöntemi ile her gün değişen bir politika izlemeleri sonucu tsk suriyeye girmek zorunda kaldı. başından beri bizim söylediğimiz suriyenin toprak bütünlüğünün sağlanmasına yönelik çalışılmasıydı ve yavaş yavaş oraya doğru gidiyor dış politikamız. bu konuda gecikmeselerdi şimdi mehmetçik bu bataklığa dönmüş pisliğin içine girmek zorunda kalmayacaktı. sınır güvenliğini ve iç güvenliği sağlamak öncelikli amaç olması gerekirken ikisini de boşverip sınır dışı harekat düzenlemek hem sınırlar içinde hem de sınırlar dışında şehit vermeye devam etmemizden başka bir sonuç doğurmayacak. üstelik içeride fetö gibi sinsi bir terör örgütüyle de uğraşıyorsun, yüzbinlerce ihraca rağmen hala temizlenmiş değiller. onların devletin içine bu denli sızmış olması da yine akp nin suçu o konuya hiç girmeyelim entry kitap olma yoluna doğru ilerleyecek yoksa.
'gerçek islam bu değil' ciler. nedir o zaman gerçek islam anlatın biz de anlayalım. biri de çıksın gerçek islam bu değil demek yerine olayları gerçek islamın penceresinden bize aktarsın da öğrenelim. müslümanların geri kalmasının nedeni islamın reformunu yaşamamış olmasıdır. hristiyanlar orta çağda neyse şimdiki islam alemi de odur.
din çok basit bir olgu insanların kendi iç dünyalarıyla alakalı manevi duygular bütünü. her olayı islama bağlamazsak, herkesi islama uydurmaya çalışmazsak, kendi dinlerimizi inançlarımızı güzelce yaşarsak ve 21. yüzyılda çağdaşlıktan uzaklaşmazsak islam alemi de ileriye doğru gidecektir. adamlar sürekli olarak bilim, sanat, spor vs gibi alanlarda kendilerini geliştirirken senin coğrafyanı bir iki kaşıdığı zaman ortaya hemen mezhep savaşları, din savaşları çıkıyor. o kendi açısından stratejik olarak yapması gerekeni yapıyor önemli olan buna engel olmak için senin ne yaptığın.
islam ülkelerinin gelişmemesinin sebebi en gelişmişlerinden olan türkiyenin bile islamla yatıp islamla kalkmasıdır. ülkenin en başlıca gündem maddelerinin bir çoğu dinle alakalı. bir insanı değerlendirirken namazında niyazında diye bir tabir vardır bizde. iyi biri anlamına gelir, namaz falan kılıyorsa tamamdır. sırf bu itibarı kazanmak için 'namazında niyazında' rolü yapanlarla doldu ortalık bu yüzden.
islam dinine inanan insanlar dinlerini yaşasınlar, ibadetlerini yerine getirsinler namazlarını kılsınlar zekatlarını sadakalarını versinler iyi insan olmaya çalışsınlar. dinin öncelikli olarak sizlerden isteği budur. türban takmak, başka dinlere mensup kişilere saldırıp hakaretler yağdırmak namaz kılmanın önüne geçmiş bu ülkede. buralara neler yazdık hiç okunmayan paragraflar dolu yazılar ama zahmet edip buraya kadar okuyan sabırlı bir müslüman arkadaşım varsa kendisine sorsun bu soruları hangi konular onun için öncelikli. dinin asıl farzlarını ne kadar yerine getiriyor. kimsenin dinini sorgulamak ne kadar uyguladığını ölçmek benim haddime değil ancak kendi dinini doğru yaşamayıp bir de üzerine sürekli önemli olmayan konuları öne çıkarmak ne kadar doğru?
islam dinini referans göstererek insanlık dışı eylem yapanlara en büyük tepkiyi göstermesi gerekenler yine islam mensuplarıdır, müslümanlardır. sizler bu tip durumlarda en sert tepkiyi gösterdiğinizde kimse çıkıp da efenim işte islam yüzünden oluyor bütün bunlar diyemez. gerçek islam bu değil diye çok sığ bir değerlendirme yapmak yerine kurandan ayetleri yaptığı eylemlere sebep gösteren bu oluşumları kurandan ayetlerle vurun yine ve dini çarpıttıklarını kanıtlayın ki gerçekten de islamın öyle olmadığını anlasın herkes.
islamı yaşayanlar islam dinini dış dünyaya yeterince iyi anlatamıyorlar demek ki. dininiz adına büyük bir hizmet yapacaksanız bunu yapın mesela dış dünyada oluşmuş islam algısını yıkın, islamafobiyi yenin. gerçek cihad bana göre budur. yaşantınla gelişmişliğinle örnek ülke olursan islama olan ilgiyi de artırırsın daha çok insanı islam dinine çekersin. kullandığın dil nefret dili olursa insanları islamdan uzaklaştırmaktan başka hiçbir şey yapamazsın. islamın yaygın olduğu bir çevrede büyümüşken biz bile islama mesafeli yaklaşıyorsak islamla alakası olmayan coğrafyalarda yaşayan insanların islama ne gözle baktığını varın siz düşünün.
çok çok daha uzun ve detaylı bir değerlendirme de yaparım ama iki satır yazının bile değer görmediği okunmadığı bir ortamda bu kadarı bile fazla bence. o yüzden fazla önemsemiyorum paragraflar arası anlam bütünlüğüne falan dikkat etmiyorum aklıma geldiği şekilde yazıp geçiyorum okuyanlar kusura bakmasın.
öncelikle ışidin elinde rehine olarak tuttuğu türk askeri var mı bunun açıklanması lazım. daha önceden kaçırıldığı doğrulanmıştı askerlerimizin. adamlar ellerinde türk askeri varken gerçekten yakmaya çekineceklerini düşünen var mı aranızda?
ilgili videonun 19 dakika olan uzun versiyonunu izleyen var mı? daha önce hiç ışid propagandası izleyen var mı? ışid bu video işlerini profesyonelce yapıyor yayınladıkları bütün infaz videolarında katlettikleri insanlar çırpınmıyor karşılık vermiyor küfür etmiyor, uyuşturuldukları düşünülüyor, bu videolarda çeşitli montajlar efektler falan var ancak infazlar gerçek, şimdiye kadar böyleydi maalesef.
adamlar bütün videolarında tertemiz giyiniyorlar ve katlettikleri insanları da o şekilde giydiriyorlar, sözün kısası daha önce yayınlanan ışid propaganda videolarında bir farkı olmayan videodur bahsi geçen video inanmayan küçük bir araştırma ile gerçeği görebilir.
öne sürdüğünüz iddialar gerçekten bu acı olay olmasa kahkalarla güleceğim şeyler, yazdıklarınızın bir çoğu askerlere çeşitli uyuşturucular verilerek pekala yapılabilir, suriyeli askerlere kendi mezarlarını kazdırıp suriyeyi kötülettirip ardından da infaz eden bir örgütten bahsediyoruz ve adamların kirli oldukları bir propaganda videosu görmedim şu ana dek.