bazen dediğiniz zaman üzülmenize sebebiyet verebilecek olaydır.
yakın zaman da bir ortamda böyle bir söylemde bulunduk. kokan abimiz çok utandı ve kalktı gitti. ama bizim bilmediğimiz birşey vardı ki. rahatsızlıktan ötürü amcanın bacakları çürüyordu...
madem laiklik din düşmanlığı değil. o zaman benim inandığım din miras hukuku mu düzenlemiş aile hukumu da düzenlemiş ben bu hukuk un kanunlarına göre yaşamak istiyorum. neden engel oluyorsunuz derler adama. salaklık kısmına gelince şüphesiz laikliğin ne olduğunu bilmeyen kuçu kuçuların havlamasıdır.
Uzun zamandır sana yazılar kaleme alamadım sevgili uzun zamandır var olamadım bir türlü hissedemedim yaşadığımı bir türlü. çünkü ben sana her yazdığımda her satırırmda ya da mısramda ölmekteydim. canımdan bir parçayı hayatımın bir kısmını bir şiire ya da seni anlatan bir yazıya veriyordum. sırf yüzyıllar boyu seni anlatsınlar için.
bundan pişmanlık duyduğum için söylemiyorum bunu. çünkü hayatın kaynağı sendin ki benim için , elime değen sıcacık elin ya da tatlı bir gülümseyişin aşkı hiç yaşamamış binlerce insanın ömründen çalıp ömrüme ekleniyordu.
Bu yazı ciğerlerimde kalan son bir yazıyla yazıyla yazılıyor , umutlarım senden yana hiç tükenmiyor bilirsin ama benden yana hiç umudum kalmadı artık. eskilerin dediği gibi ince bir hastalık sardı beni benliğimi ince bir sen.
Yunus un dediği gibi "ne sirin dert bu dermandan içeru" öyle ukalaca anlatımla bitirmek isterdim yazımı aşkı sevgiyi ya da sana olan hislerimi öyle bir karmaşık anlatmalıydım ki şimdi. okuyan anlayamadığı için kendi aşkından büyük görecekti. sana olan aşkımı ve sevgimi kendi aşk ve sevgisiyle kıyaslamaya kalkacağı şekilde. gerek duymadım. bilineni tekrar etmek bizim insanımızı sıkıyor biraz sanırım.