haberciyim
-151 (iyi gün dostu)
onuncu nesil yazar 16 takipçi 395.27 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    çay içerken gönül demlemek

    2.
  1. ülkemizde gönül değil dedikodu demlenir. ülkece özellikle kadınların okuyup öz eleştirisi yapması gereken düşündüren yazı.
    0 ...
  2. yeter artık rahat bırakın atatürk ü

    1.
  3. atatürk'ün değerini anlamayanların okuyup utanması gereken yazı.
    eleştirdikleri çoğu konuya yanıt var yazıda.
    1 ...
  4. levent bulut un gazeteciliği bırakması

    2.
  5. alkollüyken hiç tanımadığın birine sarılmak

    2.
  6. trajikomik bir olaydır. dayakta yenebilir aynı şekilde karşılıkta görebilir.
    0 ...
  7. metal 5 lira ve 500 liralık banknot

    3.
  8. 26 mayıs 2021 levent bulut köşe yazısı

    2.
  9. basın kartının itibarını konu edinen yazıdır. yazar haklıdır.
    1 ...
  10. yakışıklılığın başa bela olması

    3.
  11. bir hakikattir. kadınların sürekli ilgi göstermesi sıkıyor insanı.
    0 ...
  12. akp nin istanbul daki toplanma alanı çelişkisi

    3.
  13. tutarsızlıklara bir örnektir. üstteki yazar yazıda açık ve net bir olay varken chp'yi örnek vermiş.
    3 ...
  14. eski denen türkiye nin özlenmesi

    13.
  15. trollerin eleştirdiği yazıdır.
    0 ...
  16. eski denen türkiye nin özlenmesi

    2.
  17. her cümlesiyle ah çektiren o günlerdeki ortamı huzuru aratan bir levent bulut yazısı. okunmalı.
    5 ...
  18. türkiye nin ileri demokrasiye sahip olması

    2.
  19. avrupa'nın türkiye'ye gıpta ile bakmasına neden olur.
    0 ...
  20. siyasi kültür testi

    6.
  21. tüm cevapların e şıkkı olduğu testtir.
    0 ...
  22. siyasi kültür testi

    4.
  23. sokağa çıkıp sorulsa milyonlarca kişinin doğru yanıtı veremiyeceği testtir.
    0 ...
  24. romanya nın türkiye den gelenleri karantiya alması

    2.
  25. yakında tüm avrupa'ya yayılacak karardır.
    0 ...
  26. 11 kasım 2020 levent bulut köşe yazısı

    2.
  27. okunup okutulması gereken yazıdır.
    0 ...
  28. 14 ekim 2020 levent bulut köşe yazısı

    2.
  29. ülkenin durumunu özetleyen yazıdır. okunmalıdır net.
    1 ...
  30. geçmeyen bir baş ağrısı

    2.
  31. okunması gereken bir levent bulut yazısı.
    1 ...
  32. iyi parti türk milliyetçiliğinin kalesidir

    2.
  33. Türk Silahlı Kuvvetleri Birinci Derece Gümüş Liyakat Madalyası sahibi erdal sarızeybek'in sözü.
    6 ...
  34. türkiye nin doğu akdeniz de yalnız kalması

    2.
  35. türkiye'nin diplomasi yürütmek yerine hamaset yapmasındandır.
    2 ...
  36. çiller ve soylu merkez sağı dağıt iddiası

    3.
  37. doğru parti genel başkanının iddiası.
    0 ...
  38. iyi parti nin türkiye nin kaderini belirlemesi

    4.
  39. katıldığım tespit. iyi parti şu an yükselişte.
    1 ...
  40. türkiye nin tutarlı bir dış politikasının olmaması

    1.
  41. levent bulut'a göre bir hakikat.

    Yazı şöyle:

    Geçtiğimiz hafta 24 Temmuz, Lozan antlaşmasının  97.yıl dönümüydü. Lozan ülkenin tapusunun kazanıldığı bir zafer mi? Yoksa güncellemesi gereken bir antlaşma mı?   Bir asıra yakın  zaman geçmesine rağmen tartışmalar gündemden düşmüyor.
    Peki ama neden?
    Gelin tane tane anlatalım.
    Öncelikle şunu söyleyeyim AK Parti iş başına gelene kadar Lozan'la ilgili bir sıkıntı yoktu. Ta ki  2016'da  "Lozan'ı bize zafer olarak yutturdular." demecine kadar.

    işte o günden bugüne her yıl yıldönümünde Lozan tartışılmaya başladı. Çok değil  sadece bir yıl sonra  devletin başı bu kez, "Lozan'da güncellemeye ihtiyaçlar var." diye konuştu.  Türkiye bu konuyu tartışırken, dönemin Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos  "Lozan Anlaşması'nın reform edilecek bir sözleşme olduğuna inanmıyoruz." diyerek yanıt verdi.
    ***
     
    Lozan'da anlaşılmayan incelikler bulunduğunu savunan Erdoğan ise örnek olarak Batı Trakya'daki Müslümanların baş müftülerini hâlâ seçemediğini belirterek, "Nasıl oluyor da Lozan Anlaşması'nın uygulamada olduğunu söylüyoruz. Demek ki Lozan uygulamada değil." diye yanıt vermişti.
    Aydın geçinip sorgulamayan, kayıtsız şartsız "evet efendicimler" 24 saat buldukları her ortam ve fırsatta "Lozan güncellenmeli"  ya da "uygulamada değil ki zaten" demeye başladı.

    işin gerçeği bu tartışmalar o günden bugüne hala sinirlerimi bozuyor.  Ama nasıl bozmasın? Bırakın cephede vatan için savaşmayı, ömrü hayatı boyunca 10 kitap okumamış, geçim savaşı vermemiş akademisyen, yazar, gazeteci partizanların, savaşlardan bitap düşmüş bir milletin, viran olmuş bir ülkenin, kuruluş tapusunu tartışması abes değil mi?
    ***
    Tamam, şunu belirteyim: O dönem R. T. Erdoğan'ın Müslümanların, Lozan'dan doğan hakları olan müftü seçememelerini dile getirmesi son derece doğruydu. Fakat Yunanistan'ın Ege Adaları'nı işgal edip silahlandırmasına neden hiç değinmedi? Anlam veremedim. Üstelik güncelleme derken neyi kastettiğini; hangi maddelerin, neden güncellemeye ihtiyacı olduğunu da söylemedi.
    ***
    Birçok partizan bülbül gibi  "Güncellemesi gerekir." diye ekranlarda boy gösterdi ama içeriğe dair bilgi vermediler. Merak ettiğim nokta şu:
    Eğer Batı Trakya'daki Müslümanlar, ortada bir uluslararası antlaşma olmasına rağmen müftülerini seçemiyorlarsa, "Güncelleyelim" denilen antlaşmaya ne yazacaklar?
    Müslümanlar müftülerini seçebilir mi?
    Öyleyse hâlihazırda zaten yazılmışı yok mu?
    Peki, bir anlaşmaya uyulmuyorsa nasıl güncellenebilir?
    "Türkiye olarak kıta sahanlığımızdan vazgeçiyoruz, işgal ettiğiniz Ege Adaları'nı da size veriyoruz." sözü karşılığında müftülük seçimleri yapılsın, diyemeyeceğimize göre...
    Eeee?...
    "Güncelleştirilmesi gerek." diyenlerin hangi maddeleri ve neyi kastettiklerini bilen var mı?
    ***
    Lozan'la ilgili bugüne kadar çok şey yazıldı, söylendi. AB'ye göre, Lozan'ın modası geçmiş. ABD'ye göre ise BOP ile değişecek. AKP'nin "Kürt açılımı" sırasında, meydanlarda mektubu okunan Öcalan'a göre ise, Lozan "Kürt sorunu" önünde en büyük engel ve güncellenmesi gerek.

    AKP'nin kongresinde "Seninle gurur duyuyoruz." denilen "kardeş" Barzani'ye göre ise, Lozan'dan beri devlet kuramıyorlar. Kimilerine göre de neymiş, Lozan'ın geçerliliği 2023'de sona eriyormuş. Sanki bedeli canla ödenen Lozan'da, ülkeyi, 100 yıllığına "kur-işlet-devret" ile satın aldık!
    ***
    Hadi her şeyi geçtik... iyi de kardeşim Türkiye antlaşmayı Birleşik Krallık, Fransa, italya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya ile imzaladı. Yunanistan'la baş başa verip neyi değiştire bileceksin? Olsa olsa sadece Lozan'da muallak kalan yerler var dediğiniz maddeler için farklı bir anlaşma yapabilirsiniz.
    ***
    Ülkeyi yönetenlerin ne yazık ki, tutarlı bir dış politikaları olmadığı gibi tutarlı bir devlet görüşleri de yok.
    Devlet adamları ve devlet kurumları bütün ihtimalleri düşünmek zorunda değil midir? Yeri geliyor "Lozan'ı bize zafer olarak yutturdular." yeri geliyor "Lozan bu ülkenin tapusudur." diyorlar.
    Maalesef Türk devleti, tarihinin hiçbir döneminde devlet geleneğinden, devlet ciddiyetinden bu kadar uzak kalmamış, Türk milleti ise bu kadar akıl tutulması yaşamamıştır.
     
    Kaynak: https://www.gunboyugazete...olitikamiz-yok-4576yy.htm
    2 ...
  42. lafla peynir gemisinin yürümemesi

    2.
  43. günümüzü anlatan bir hakikat. ülke uçuyor, şaha kalktı diyorlar ama vatandaşa yansımıyor.
    0 ...
  44. gökten düşen 3 elmanın paylaşımı

    3.
  45. günümüzü anlatan, masalla gerçeğin birbirine karıştığına değinen yazı.
    0 ...
  46. 8 temmuz 2020 levent bulut köşe yazısı

    1.
  47. okunması gereken köşe yazısıdır.

    güçlü olmamız gereken bir coğrafyadayız. zayıf bir ülkeysen, vatan topraklarında, milletin birliği ve beraberliğinde gözü olan güçler harekete geçerler.

    bu güçler, fetö, pkk, ypg gibi kimi zaman maşa örgütleri kullanırken, kimi zaman da açıktan niyetlerini söyler ve gösterirler.
    mesela yunanistan cumhurbaşkanı katerina sakelaropulu'nun aydın ilimize bağlı eşek adası'nı ziyaret edip, "adanın fahri vatandaşı olma onuruna eriştiğim için teşekkür ederim, bu ada yunanistan'ın ayrılmaz parçasıdır, egemenlik haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, ulusal topraklarımızı vermeyeceğiz." demesi gibi.
    ***
    daha önce yazmıştım tekrar değineyim; akp 2002'de iktidara geldikten sonra yunan idarecilerinin bu hadsiz sözleri arttı.
    hatta sözlerini eyleme dönüştürüp adaları işgal ettiler.
    türk milleti en zor döneminde bile bunları denize süpürmüşken, adalarımızı işgal edip nasıl ülkemizi tehdit edebiliyorlar dersiniz?
    yürek yediklerinden değil de türkiye'yi yönetenlerin, adaların işgaline ses çıkarmamasından cesaret buluyorlar.
    ***
    makarayı başa saralım.
    31 aralık 2008'de yunan genelkurmay başkanı ve kara kuvvetleri komutanı türk hava sahasını ihlal ederek aydın bulamaç adası'na helikopterle indi.
    6 ocak 2009'da ise yunanistan cumhurbaşkanı papulyas, aydın il sınırları içinde bulunan eşek adası'na gelerek yunan belediye başkanını ziyaret etti. bunlar olurken türkiye'yi yönetenler ise tsk'ya yönelik kumpas davalarını savunuyorlardı.

    o dönem atatürkçü subay ve paşalar tutuklanıyor, ülkeyi yönetenler fetö'nün özel görevli yargıç ve savcılarına methiyeler diziyorlardı.

    meselâ; o tutuklamaları yapan hâkim ve savcılara bütün türkiye'nin demokrasi adına büyük bir borcu olduğunu söyleyen dönemin başbakan yardımcısı bülent arınç, dava ile "türkiye bağırsaklarını temizliyor." derken, makaracı bakan "türkiye'dekileri hizaya soktuk." diye seviniyordu. yunanistan ise adalarımızın işgalini devam ediyordu.

    ab ise ilerleme raporuyla "türkiye'nin en kapsamlı darbe girişimi soruşturması" olarak nitelendirdiği ergenekon davası'na tam destek veriyordu. ne kadar tesadüf değil mi!

    yunanlar adalarımızda cirit atarken, bu olaylar serisi kamuoyundan gizlenerek örtbas edilmeye çalışılmış, genelkurmay başkanlığı kendi internet sitesinde duyurduğu hava sahası ihlalini sitesinden kaldırmak zorunda bırakılmıştı.
    ***
    zamanında yedi düvele meydan okuyorduk… şimdi ne hâle geldiğimizin farkında mısınız?

    şu yaşananlara bir bakın;
    askerinin başına çuval geçirildiğinde, ses çıkaramıyorsun.
    "çözümsüzlük çözüm değil; yes be annem" diyorsun, bir şeyi çözemiyorsun.
    ege adaların işgal ediliyor. sen lozan'ı kötülüyorsun.
    "beğenmiyorsanız 'sevr'i verelim." diyorlar.
    "lozan uygulanmıyor, bari güncelleyelim." diyorsun.
    suriye'deki türk toprağı süleyman şah'ı terörist tehdidi var diye alıp kaçıyorsun.
    burnumuzun dibinde "kardeş" dedikleri barzani, türkiye'ye rağmen, bağımsızlık referandumu yapıyor, engel olamıyorsun.

    yunan idareciler adalar için türkiye'ye posta koyarken, "keçilerin otladığı kaya parçaları için savaş mı çıkaralım." diyen yazarcığa "vatan toprağı kaya parçası değildir." diyemiyorsun.

    "türk milleti" yerine, kimliği belirsiz "bu millet" kavramını kullanıyorsun. "milliyetçiliği ayaklar altına aldık." diyor, sonra "yerli ve milliyiz." diye övünüyorsun.
    ülkece siyaset, ekonomi ve hukuk alanlarında dibe vururken, adam kayırmacada, torpille işe girmede, bizden olan, olmayan diye ayrım yapmada, kamplaşıp kutuplaşmada zirveye çıkıyorsun.

    böyle bir ülkenin caydırıcılığı, idarecilerinin sözlerinin inandırıcılığı olabilir mi?
    ***
    lafa geldi mi eskiyi yerden yere vuruyorlar.
    neymiş efendim; eskiden gaz ve yağ kuyruğu varmış...
    ama o zaman amerika'ya, "ülkemin tarlalarında yetişen haşhaştan sana ne kardeşim!" diye kafa tutan bir ülke vardı.
    kıbrıs'ta zulüm altında olan türkler için, dünyayı karşısına alıp çıkartma yapan bir türkiye vardı.

    sürekli eski yönetimleri, hatta ülkenin kurucularını bile kötülüyorlar. fakat; birleşmiş milletler'e üyelik için "şartlarımızı koyarız. biz müracaat etmeyiz. davet gelirse düşünürüz." diyebilen bir lider vardı.
    şimdi öyle mi peki?...
    ***
    sonuç itibariyle adaların işgali ve yunan idarecilerin küstah tehditleri somut bir gerçek. aynı şekilde "türk'üm" demekten imtina eden, "akp ile türk olmaktan kurtulduk." diye övünen zihniyetlerin iktidar olduğu ülkede adaları işgalden kurtarmak, bu hadsizlere kardak'taki gibi haddini bildirmeyi beklemek hayalden ibaret.
    bunu elin yunanı da biliyor elbet.
    ama bir de şu gerçek var ki, "türk'üm" diyen, türk gibi düşünüp türk gibi hareket edenler iktidara geldiğinde, işte o zaman işgal edilen adalara türk gelirse, turist gibi gelmeyecektir!..

    Kaynak: https://www.gunboyugazete...ayalden-ibaret-4476yy.htm
    2 ...
  48. 1 temmuz 2020 levent bulut köşe yazısı

    2.
  49. 24 haziran 2020 levent bulut köşe yazısı

    4.
  50. doğruya doğru denilen bir levent bulut yazısı.
    0 ...
  51. 24 haziran 2020 levent bulut köşe yazısı

    2.
  52. güzel tespitler içeren yazıdır.
    2 ...
  53. akp nin ülkeyi deneyip yanılarak yönetmesi

    1.
  54. bir türkiye gerçeği. levent bulut gündeme getirmiş.
    Yazı şöyle:

    iktidara geldikleri günden bu yana, ülkeyi deneme yanılma yönetimi ile yönetiyorlar. örneğin fetö konusunda...
    o zaman eleştirenleri, iktidarı uyaranları, kumpastan şikâyet edenleri din düşmanı, ergenekoncu, darbeci ilan ettiler.
    sonra ne oldu gördük; herkesten daha yüksek sesle fetö'yü de, kumpası da lanetlediler...
    deneme yanılma, demek ki iktidarın en büyük meziyeti (!)
    * * *
    terör çetesinden birkaç zibidiyi habur'dan türkiye'ye girerken engellemeyenler, çadır mahkemesi kurarak gelenlerin serbest kalmalarını sağlayanlar, ancak katılımların artması ve terör örgütünün siyasallaşmasıyla diyaloğu kesti.
    deneme yanılma demem, herhalde beyhude değil...

    tarımdan eğitime, ekonomiden sanayiye, sağlıktan yargıya her alanda "deneme yanılma" uygulamasına tanık olduk.
    tutarsız yönetim anlayışı da ister istemez mağdur insan sayımızı artırdı.
    * * *
    yığınla örnek vermek mümkün...
    çelişki yumağı halindeki bir siyasal irade; sorun çözmek yerine, sorun üretiyor.
    hepsini de her defasında vatandaşa, yeni ve hayatı kolaylaştıran kararlar diye sunuyor.
    dolasıyla sorun çözen değil, sorun üstüne sorun eklenen bir ülke yarattılar.
    tabi bu duruma sandıkta milletin bir cevabı olacaktır elbet!

    ***
    hepimiz sorgulamalıyız

    "müslümanların perişan olduğu ülkeler: filistin, afganistan, libya, ırak, yemen, suriye. müslümanların mutsuz olduğu ülkeler: cezayir, mısır, fas, tunus, iran, pakistan, özbekistan, türkistan, türkmenistan, azerbaycan, lübnan, suudi arabistan. müslümanların mutlu olduğu ülkeler: avustralya, kanada, ingiltere, fransa, italya, almanya, isviçre, amerika, norveç, hollanda, danimarka.
    yani müslümanlar, müslüman ülkelerin tümünde perişan veya mutsuz, müslüman olmayan ülkelerin tümünde mutlu ve keyifli.
    ***
    türkiye, müslüman dünyada bir istisna idi. neden? petrolü, parası olduğundan mı? hayır! tam aksine, petrol ve para, o mutsuz müslüman ülkelerin elinde. türkiye, atatürk ışığı ve cumhuriyet devrimlerinin getirdiği aydınlık ve akılcılık sayesinde farklı idi. batı bunu gördü. cumhuriyet'in ve atatürk devrimlerinin altını oyarak türkiye'yi bir istisna olmaktan çıkardı. şimdi türkiye'yi de en azından 'mutsuz' ülkeler arasına koymamız gerekiyor. böyle giderse bir süre sonra türkiye 'perişan' ülkeler listesine girecektir."
    ***
    yaşar nuri öztürk'ün din maskeli allah düşmanlığı şirk adlı kitabında yer alan bu satıları aslında hepimiz sorgulamalıyız. doğrunun yanında, zulme boyun eğmeyen, vicdanlı, duyarlı, kul hakkına önem veren, birbirini seven bir "millet" iken, ne oldu da bu hale geldik, getirildik diye ciddi ciddi düşünmemiz gerekiyor.
    ***
    osmanlı bile üç kıtada 15 bin cami yapmışken bizim ülkemizde 100 bine yakın cami var. bu kadar camiye ve imama rağmen ülkemizde etik, ve liyakat sorunu varsa bir yerlerde yanlış yapıyoruz demektir.

    kaynak: https://www.gunboyugazete...deneme-yanilma-4382yy.htm
    3 ...
  55. rulo şeklinde verilen üniversite diploması

    1.
  56. (bkz: Levent bulut)'un okunması gereken yazısı.

    Yazı şöyle:

    işsizlik düştü!!

    Fatih'te 4 kardeş “Dikkat siyanür var” notu bırakarak intihar etti.
    içlerinden sadece biri çalışıyordu. Onun da maaşı hacizliydi.

    ***

    Antalya'da eşini ve iki çocuğunu zehirleyen baba kendi canına kıydı.
    Geriye sayfalar dolusu borç bıraktı.

    ***

    Çok değil sadece bir hafta sonra bu kez Bakırköy'de borç batağına saplanmış bir baba, eşini ve çocuğunu öldürüp intihar etti.

    ***

    Hatırlarsınız bu olayları.
    Hâlâ hafızalardadır dramları.

    ***

    2019’da yaşanan ekonomik ve işsizlik temelli bu intihar vakaları sosyoekonomik durumu yüze çarparken, Türkiye  aynı yıl 163 ülkeli Küresel Barış Endeksi’nde 152. sıraya geriledi. Bu acı gerçekliğe rağmen   ülke idarecileri büyüyen ve gelişen ekonomiden dem vurup durdu.

    Ve bugün yine hâlâ aynı şeyleri söylüyorlar. Oysa dedikleri gibi büyüyor olsaydık, üretim ve istihdam artmaz mıydı?
    Huzurlu ve mutlu bir ülke olmaz mıydık?

    ***

    Şu olaylara bir bakın Allah aşkına;
    Çaldıkları 40 hayvanı satmaya çalıştılar.
    Eşi ve kızları evi terk etti.
    Alkol alıp evi ateşe verdi.
    Dolandırıcılar 22 sahte altın dişle yakalandı.
    Maden ocağından hırsızlık yapan 3 kişi tutuklandı.
    Kuyumcudan “tırnakçılık” yöntemiyle bilezik çaldılar.
    Eşini öldüren emekli astsubay, intihar etti.
    iş makinesi parçası çalan 2 şüpheliye gözaltı.
    Boşanma davası açan eşinin boğazını kesti.
    Koyunları çalabilmek için 8 köpeği zehirlediler.
    Bakın gazetelerin 3. sayfa haberleri böyle ekonomi temelli haberlerle dolu.

    ***

    Millet aç ve işsiz. Girin google’a dünyanın en huzurlu ülkeleri diye aratın. Hep ekonomisi iyi olanlar liste başındadır. Zira bir ülkenin ekonomisi ne kadar iyiyse, vatandaşının huzuru ve refahı da o kadar artar.

    Çünkü paran varsa cebinde, kafan rahattır. Borcun yoksa ya da borçlarını ödeyebilecek şekilde kazandığın bir işin varsa mutlusundur. Oysa şu an geçim derdinden, hayat pahalılığından tuzu kurular dışında yakınmayan kim var?

    ***

    Sadece 1-26 Ocak 2020 günleri arasında UYAP üzerinden 619 bin 771 yeni icra dosyası açılırken, icra dairelerinde 21 milyona yakın dosya bulunuyor.

    “Dünya bizi kıskanıyor”, “Başkanlık gelecek Türkiye şahlanacak” diyorlardı.
    Vatandaş borca battı, icralık dosya sayısı uçtu.
    Şimdi sanal icra daireleri açsak mı diye düşünüyorlar.

    ***

    Şu an ülkenin en büyük problemi işsizlik. Üretim yapmıyorlar, yeni fabrika ve iş yeri açmıyorlar, Üniversite mezunları vasıfsız iş bile bulamıyor ama işsizlik düştü diyorlar. Herhâlde yatıp yuvarlanacaksınız denilen millet bahçelerine gidenleri de işi var sayıyorlar.

    Ya da bakın herkesin bir işi var. Çalıştıracak adam bulamıyoruz, dercesine güreşçiyi bir kamu bankasının yönetim kuruluna atıyorlar.

    ***

    işin aslı, sen iş bulamazken belli bir zümreye yakın kişilere ve çocuklarına iş yağdırıyorlar. Bugün iktidara yakın olan birçok kişinin 2-3 işi var. Oysa devlet memurusun, geçinemiyorsun, emek vererek alın terinle pazarda limon satmak iste bakalım sattırıyorlar mı? 
    Bir iş bulup ek olarak 2-3 iş daha yapabilmek için belli bir partiye üye olmak gerekli galiba.

    ***

    Uzun lafın kısası “Çok okuyan arkadaşlar şimdi sefilleri oynuyor” ve “Her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kural yok“ diyenlerin seçim üstüne seçim kazandığı ülkede,  üniversiteyi bitirdiğinde diplomayı rulo şeklinde verirler sana.

    Çünkü aldığın not ve derecen önemsizdir; tanıdığın ve torpilin olması yeterlidir. Gerekirse tek bir kişiyi tarif eden adrese teslim ilan açarlar.

    Bugün artık diploma, ehliyet ve liyakat hepsi boştur.
    Sadece yandaş olup biat edersen hoştur.
    Böyle bir ülkede okuduk, hâlen okuyoruz ama görülüyor ki boşa okumuşuz.

    Kaynak: https://www.gunboyugazete...issizlik-dustu-4372yy.htm
    7 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük