tank adam adıyla da bilinen ve 5 Haziran 1989'da, tiananmen meydanı'nda tanklar önünde tek başına durarak tankların geçişini engellemeye çalışması sırasında fotoğrafı ve videosu çekilen ve böylece uluslararası kamuoyunda tanınmış olan kişi.[http://www.gnoxis.com/tan...dam-mechul-asi-41166.html (kaynak)
kılıçdaroğlu'nun akçakgönüllü, şaşadan yoksun yapısına uygun olarak hazırlandığını söyleyebiliriz. renkler ciddi ve ağır bir hava yaratmış, güzel. ancak tek adamlığa vurgu yapılırcasına sonunda resmiyle imzasıyla yer alması seçim reklamları tarihi boyunca rastlanan bir sıradanlık yaratmış. bu yönüyle parti ve kadro yönüyle değil, sadece kılıçdaroğlu etkisi yönüyle hazırlanan bir reklam olması nedeni ile yeterli ya da akılda kalıcı bulmak güç.
kadına karşı şiddete karşı siyasi iktidarın bakışını anlatan söylem.
haber şu: Başbakan Erdoğan, Büyük Anadolu Oteli'nde düzenlenen Türk Metal Sendikası 16. Kadın Kurultayı'na katıldı. Başbakan burada yaptığı konuşmada kadına yönelik şiddetin azaldığını söyledi ve "Artıyormuş gibi gösterilen şiddet aslında azalmaya başlayan vakaların abartılmasından başka bir şey değil" dedi.kaynak
istatistiki veriler ise bunu doğrulamıyor:
2010 yılının ilk 7 ayında 226 kadın cinayeti işlenmiş. aynı dönemde yaklaşık 1200 kadın cinsel istismara ve saldırıya uğramış ve can sağlığı endişesi ve toplumsal baskı nedeni ile emniyete ya da adli mercilere sığınabilen yaklaşık 6500 kadının şiddete maruz kaldığı belirlenmiş.
TÜiK verilerine göre de, cinsel istismar ve saldırı suçlarında 2005-2010 arasındaki 5 yıllık dönemde 100 binin üzerinde kadın cinsel istismara ve saldırıya maruz kalmış. dahası kadınların yaşamlarını yitirmeleri ile sonuçlanan cinayet vakalarında da sadece son 7 yıllık dönemde yaklaşık yüzde 1400 artış yaşanmış. kaynak
"artıyormuş gibi gösterilen şiddet aslında azalmaya başlayan vakaların abartılmasından başka bir şey değil" şeklindeki söylemi bu açıdan değerlendirmekte fayda var. ya da doğrudan ziyaaa diye haykırabiliriz.
mesele göreceli olarak müsebbibi olmadığı bir olumsuz durumdan siyasi iktidarı kınamanın gereksizliği ve geçersizliği yanında, böylesi bir gerçeğe aykırı başarı öyküsünü dillendirebilmekte.
aslı avcı nice al (tuzak, hile) bilirse, ayı da onca yol bilir olan ve zaman içinde farklı kullanımlara dönüşmüş kaşgarlı mahmut'a ait son derece anlamlı söz.
yayıncı kuruluş beş saniye çekecek diye 125 liraya pankart yaptıran yurdum insanının memleketin futbol düzeyinden duyduğu derin üzüntü nedeniyle ve sırf komiklik olsun diye açtığı pankart.
elbette futbol cnbc-e'de izlenmez. dahası bu futbol hiçbir yerde izlenmez.
absürdlüğün doruklarında gezen ve muhtemelen bir troll olarak tahsil yapıp kendini yetiştirmiş yurdum gençliğinin enteresan ve bir o kadar da egzantirik bilinçaltının yansıması olarak bir gece vakti veyahut da sabahın köründe açtığı yırtık pantolondan çıkıvermiş başlık ve de başlığın altında kel alaka olarak yer alan ve en az onun kadar absürd bir tanımın eşlik ettiği muhteşem ve bir o kadar da iğrenç bileşke, katışka.
çay seven bir milletiz sonuçta. her entarinin altına giyilebilmesi bu yüzden. yakıştığı için midir, paçalı don gibi kamuoyu tepkisini üzerinde hunharca hissetmek istemekten midir bilemem, bilemen.
2006 haziranında ralph peters tarafından kaleme alınan ve amerikan silahlı kuvvetlerinin yayın organıafj'de yayınlanan ve büyük ortadoğu projesi olarak anılan kıtalar ötesinden hazırlanan büyük ölçekli bir planın bir anlamda deşifresi olarak görülebilecek makalenin başlığıdır. kan sınırları demektir. daha iyi bir ortadoğu nasıl görünebilir alt başlığı ile yayınlanan makalede aralarında türkiye'nin de bulunduğu bazı ülkeler kaybedenler arasında sayılmıştır.
dikkat çeken bir başka nokta ise aradan geçen 4 yıllık sürede anılan makaleyi desteklemek amacı ile kullanılan görseller makaleden çıkartılmış ancak metin olarak kazananlar-kaybedenler listesi halen açıkça görülebilmektedir.
geçmişte askeri heyetimizin abd'de karşılaştığı ve büyük tepki gösterdiği harita ile benzerlikler taşımaktadır.
makalenin tam metnine buradan ulaşılabilir. google'da arama yapıldığı taktirde türkçe çevirisine de ulaşılabilmektedir.
kazananlar:
afganistan
arap (şii) state
ermenistan
azerbaycan
free baluchistan
free kurdistan
iran
islamic sacred state
ürdün
lübnan
yemen
kaybedenler:
afganistan
iran
ırak
israil
kuveyt
pakistan
katar
suudi arabistan
suriye
türkiye
birleşik arap emirlikleri
west bank
not: kaybedenler listesinde bulunan ülkelerde şunu görür gibiyiz. ya uyumlu bir iktidar işbaşına getirilmiştir, bunun mümkün olmadığı hallerde ise o ülke abd eliyle kitle imla silahları, nükleer silahlanma ya da demokrasi götürme adı altında işgal edilmiştir. afganistan ve ırak abd tarafından işgal edilmiş, pakistan'da yönetim değiştirilmiş, suriye'de yönetim abd'ye kayıtsız şartsız biat etmiştir. gündemde iran vardır. sebep ise nükleer silahlanmadır. oysa amerika başta olmak üzere pek çok ülkede nükleer silah mevcuttur.
daha kaybedenler listesinde pek çok ülke vardır. onlar da ya kaybetmişler ya da uyanmazlarsa kaybedeceklerdir. *
fenerbahçe, galatasaray ve trabzon'un üçünün birden avrupa'ya veda ettiği gecedir. fenerbahçe 1-0'ın rövanşında kendi sahasında 1-1 berabere kaldığı paok'a elenirken, galatasaray 2-2'nin rövanşında deplasmanda karpaty lviv'le 1-1 berabere kalarak elendi. trabzon da deplasmanda 1-0 yenildiği liverpool'a kendi evinde 2-1 yenilerek avrupa'ya veda etti.
avrupa ligi'ne kalma mücadelesi veren 4 takımımızdan sadece beşiktaş gruplara kalırken, şampiyonlar ligi'nde mücadele edecek olan bursa ile avrupa macerasına devam eden iki takımımızdan biri oldu.
abdurrahman çelebi niyetine keçiye sarılan futbolseveri bekleyen ve cinnet geçirten tehlikedir.
sıcak bir yaz akşamı saçma sapan programlardan sıyırıp kendinizi acep maç var m'ola diyerek internete atarsınız. bir bakarsınız barcelona! güzel paylaşım hemen izliyorum kardeş diyerek tıklarsınız.
maç doksan dakikadır, karşılaşmanın da henüz 20. dakikasıdır ama o spiker bir an olsun susmadığı, susayıp da su içmediği ya da ömer üründül gibi pas verebileceği bir yorumcu yanında olmadığından öyle bir yorar ki sizi, maç barcelona'nın olsa da "allah aşkına bir sus, n'olur sus" diyecek noktaya gelirsiniz.
zamanın çok çok ötesinden, tozlu rafların arasından çıkartılan işbu başlık uhdesinde söylenmesi gerekir ki; referandumda 12 eylül ile ilgili herhangi bir hesaplaşma hükmü yok iken, yüksek yargının siyasi iktidara tam bağımlı hale getirildiği gerçeği gizlenmekte ve aziz vatandaşın gözlerinin içine baka baka yalan söylenmektedir.
var mısın yok musun, wipe out, fear factor, yetenek sizsiniz gibi enteresan ve dilerseniz 45 dakika, dilerseniz iftardan sahura kadar uzatabileceğiniz formatları necip türk seyircisine sunarak türk aydınlanma çağının önemli yapı taşlarından birisi olmayı bileğinin hakkı ile elde eden acun ılıcalı'nın estetik duyguları hayli gelişmiş, seçici ve entelektüel bakış açısına sahip aziz vatandaşımızın bir an için olsun günün yorgunluğunu unutabilmesi için ve sırf iyilik olsun diye yukarıda saydığımız programları dönüşümlü olaraktan yeniden ve yeniden sokması, öhö, yayına sokmasıdır.
bazı gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar tarafından çekilemez olmasına aldanmamak lazımdır. aziz milletimiz sabah akşam yoğun işgücü isteyen mesleklerinde çok ama çok yorulmakta, kundaktaki bebesinden 70'lik yaşlısına kadar var gücüyle üretime yönelmekte, ürettikçe aziz memleketlerine can vermektedir. dünyanın ve memleketin en önemli meseleleri kamuoyu gözleri önünde büyük bir şeffaflık içerisinde tartışılmakta, herkes düşüncesini beğensin ya da beğenmesin büyük bir demokratik olgunluk içerisinde, farklı görüşlerin seslendirilmesinde fayda ummakta, işsizlik ve terör memleketin başbelası olmaktan çok ama çok uzaktadır. ulusal güvenlik belki de hiç olmadığı kadar büyük bir ahenk içerisinde kurumlararası eşgüdüm içerisinde sağlanmakta ve geçmiş dönemlerde görülen o tuhaf kayıkçı kavgaları, kurumlararası çatışma gibi olumsuzluklar artık hiç ama hiç yaşanmamaktadır. insanlarımız hangi inanca bağlı olurlarsa olsunlar, hangi etnik kökenden gelirlerse gelsinler insanca ve eşit olarak bu güzel ülkenin nimetlerinden, sosyal barış ve huzur ortamından ve birlikte bir gelecek umudundan istifade etmektedirler. ülkede herkes bir yılda yüzlerce kitap okumakta, bilime ve sanata olağanüstü ilgi duymakta ve yaşam biçiminin standardını her geçen gün yükseltmektedir. herkes kendi işini yapmaktadır. siyasi iktidarlar 80 yıllık kinlerinden sıyrılmış ve artık daha güzel bir ülke nasıl olabilirin muhasebesini ve planlamasını yaparken, asker de askerliğini yapmaktadır. memleket insanı şucu bucu şeklinde ayrılmaktan ve kamplaşmaktansa birlikte elbirliği ile çocuklarına daha güzel bir ülke, güzel bir yarın nasıl yaratılırın cevabını verircesine kendi hayatlarını, kendi inançlarını ve kendi doğrularını yaşayan ve başkalarının da görüş ve düşüncelerine, inançlarına değer veren insanlardan oluşmaktadır. hal böyle olunca da, boğazlardan geçen petrol gemilerinin yarattığı çevre kaygısı ve güvenlik sorunları ile sera gazlarının atmosfere salınımı gibi global sorunlar ülke gündeminde büyük bir yer tutmaktadır. mars'ta yaşam izleri sürmek ya da güneş sistemindeki bilinmezlikler ülke insanının merak ve ilgisini celbetmekle kalmayıp aynı zamanda bir devlet politikası olarak da üzerinde çalışılan konular olmaktadır.
eh, böylesi bir ülkede de, insanlarının sabah akşam çalışıp didindiği, önemli meseleler üzerine yoğunlaştığı, okuduğu yazdığı araştırdığı soruşturduğu bir memlekette de yaşamın koşuşturması arasında bir an için nefes alabilmek ve hiçbirşeyi umursamaksızın sadece gülebilmek ve eğlenebilmek için televizyon gibi bir eğlence aracına ihtiyaç duyulacaktır. işte acunsal zaman öldürgeci, sırf memleketin güzel insanlarının boş zamanlarını öldürmek ve geriye kalan tüm zamanın dolu olmasını sağlamak için kullanılan ve insanlığın yararına sunulan bir araçtır.
peşin düt: tabii ki faturanın tamamını bir kişiye kesmenin genel toplum anlayışı üzerinde bir faydasının olması beklenemez. bu kolaycılık olurdu. zaman öldürgecinin bir türüdür diyelim o halde acunsal zaman öldürgecine.
mübarek kurban bayramı için aldığınız öküzle birlikte evin yolunu arşınlarken -ki öküzün arşınlama olayı gözönüne alındığında işbu tanım dahi yeterince büyük bir rezilliktir- uzun zamandır işsiz kalmış ve bu bayramda da işsiz kalmak istemeyen bayan kasabın durumdan vazife çıkartırcasına yanınızda bulunan öküzü kesmeye başlamasıdır.
öküzün can havliyle yanındakini toynağıyla işaret ederek araya torpil koyma girişimi ve "arkadaşız" demesi halinde olayların ne yönde bir seyir izleyeceğini düşünmek bile istemiyorum şu sıcakta.
milliyet'in baskın başlığı ile verdiği haberdir. içeriği ise memleketin hal-i pür melali hakkında yeterli doneye sahiptir.
vali Yardımcısı, insan hakları kurulu başkanı ve bir üye ile ak parti il başkanı, namaz kılan işçilere baskı var iddiası üzerine bosch fabrikasında habersiz denetim yaptı. ancak fabrikada 4 mescit bulunduğu belirlendi. kaynak
dünyanın en tehlikeli kimyasal maddeleri sayılan kalıcı organik kirleticilerin kısıtlanmasını öngören antlaşmadır.* kpss'de de yırtık şeyden çıkarcasına çıkabilir bir soruymuş efendim aynı zamanda.
gecenin bir vakti televizyonda izleyebileceği birşey bulamayan, sözlükte de ilgisini çeken bir başlık bulamayıp şakır şakır yazamayan hisli yazarın eski entrylerden medet ummasıdır. aynı zamanda yakın tarihi de anımsatması yönünden güzel bir hoşluktur ya da hoş bir güzelliktir.
son terör olaylarının masaya yatırıldığı toplantıdır. kaynak
işin özü, bu "kritik" toplantı tam altı buçuk saat sürmüştür. altı buçuk saatte alınan karar da "teröre taviz verilmeyecek"ten ibarettir. söylenen sözler nedendir bilinmez, sokakta birine "merhaba" demek kadar yavan gelmektedir artık.
meclise gelen sarışın bayanın kısa sürede ilgi odağı olmasıdır. aynı zamanda erkeğin nerde olursa olsun erkek olduğunu gösteren haberdir. öyle ki tüm haber portalları fotograflar icin tiklayiniz vermektedir.
zaman zaman acı vermekten feci halde haz duyduğuna emin olduğum doktor türüdür. dişlere teker teker dokunur, "hassasiyet var mı" diye soracak kadar incedir. ama "var" dediğiniz dişe de dokunmaya devam etmekten kendisini alamaz.
ingiliz bbc televizyonunun futbolseverleri kedere, rakıya ve balığa boğan vuvuzela işkencesine karşı harekete geçerek bu muhteşem sesten futbolseverleri filtreleme yolu ile mahrum bırakmasıdır. (kaynak ntv)
ömer üründül konusunda bbc'nin şu ana dek herhangi bir girişimde bulunmaması düşündürücü.