arada sırada,içinden çıkılamaz durumlarda insanı yoklayan,genelde bir türlü cesaret edilemeyen,olduğumuz yerde kalmayı ve mücadele etmemiz gerektiği gerçeğini yüzümüze vuran anlık, gelip geçici arada bir ziyaret edici durumdur. çoğu insan istediği halde gidemez; bazen durumlar, çoğu zaman da maddiyat el vermez.
acısına tahammül edilemeyen, şunu yapsam şu an böyle olur muyduk, ne yapmalıydım, ya da neyi yapmadım diye ve sürekli neden gibi sorularla beyninizi meşgul eden, sürekli yüzünüzde hüzün emareleri oluşturan, acınası bir ruh haline sokan, sürekli pişmanlık hissi veren, tarifi zor bir duygu.
vakti zamanında erasmus yapıp , erasmus anlayışını yanlış yorumlayıp, kendinden sonra gelenleri bu yola sürükleyen harekete uyum sağlayan acınası Türk genci.
evlilik kadını her türlü öldürür. şöyle ki; kadın çalışmıyorsa evde sıkılır, evli olduğu için sosyal hayatı kısıtlıdır, bekar arkadaşlarıyla görüşemez, evde oyalanacak bir şey bulamaz. eşlerin bu duruma en iyi çözümleri çocuk yapmak olmuştur,kadını evde oyalamak için, ne kadar çözümcü ve yapıcı bir yaklaşım olduğunu tartışmıyorum bile. diğer türlü; kadın çalışır ama hem iş hem ev işleri hepsini bir arada yürütmesi zordur. her durumda kendisine dair beklenti yüksektir.
sevip saydığın, haddinden fazla değer veridiğin, iyi kötü paylaşılmış onlarca anın olan dost olarak adlandırdığımız kişiden ansızın alınan darbedir. kazık kimden olursa olsun güzel bir şey değildr. evet belki size bir şeyler öğretir ama çok şeyi de kaybettirir. tahammülü ve sindirimi çok zor ve uzun süren bir arbededir. içinizde bir şeylerin parçalandığı, içinizi kanatan bir durumdur. bir dosttan kazık yemeden de kimseye dostlukla ilgili öğüt vermemek gerekir.
milletin başına taktığı türbanı, dışarda çıplak gezenleri, barda, diskoda, cafede eğlenen insanları sorgulamadan kendi işine bakan insandır. ha bunun dışında modernleşme pahasına abazalara teşvik veren, fuhuşun ... nın yaygınlaşmasına neden olacak derecede sosyal ortamlarda absürt resimlerini paylaşan insanların olduğu gibi kapalı gibi görünüp altında dolaplar çeviren insanların da bulunabildiği bir gruptur. ama bu toplumda kimsenin kimseden farkı yoktur. iç güzelliğine önem veririm deyip dış görünüşüne göre insanları yargıladığımız bir toplumdayız.
karamanlı olup işletme fakültesi mezunu olan milli eğitim bakanımızın, bülent arınç' ın ömer dinçer' i atadıktan sonra yaptığı 'biz ömer dinçer'i şahsiyetsiz öğretmenlere şahsiyet kazandırmak için atadık' sözünden sonra yapmış olduğu ve bu açıklamayla başa gelmiş birinin, söylediklerine şaşırmamız gereken bir yorum.
nerelisin sorusuna karamanlıyım cevabını verdiğinizde 'karamanın koyunu sonra çıkar oyunu', 'konya- karaman', 'orası neresi' gibi cevapları istisnasız olarak almaktır.
çocuk yapıp çocuk başına para almak, elektrik, su, telefon faturası ödememek, her seçim döneminde seçim adaylarının bu bölgeye yardım yapması -beyaz eşya ve türevlerini dağıtması- , kaçakçılık yapmaları.
ahlaksızlığın başını alıp yürüdüğü yayınlar yapan televizyon kanalları yayınlarına devam ettikçe, sosyal ahlak gelişimi gerilemeye devam ettikçe kimse bana suç bulamaz.