Sanırım bu metni en çok beğenenler Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu'dur. Zira Öcalan, "Türk ve Kürtlerin bin yıla yakındır islam bayrağı altındaki ortak yaşamına" vurgu yaparken, Kürt Sorunu'da dahil olmak üzere tüm sorunların, islami bir kapsayıcılıkla ve ümmet bilinciyle çözüleceğini tekrarlayıp duran Cemaat'ten ya da AKP'nin ideologlarından epey etkilenmiş görünüyor. Ancak bu sav tümüyle yanlıştır ve aşılmış bir sınıfsal siyasal ilişkiler dönemine yapılmış nafile bir güzellemedir. Zira artık imparatorluklar döneminde yaşamıyoruz, çok uluslu ve dini bir temelde örgütlenmiş, hiçbir demokratik, eşitlikçi ve akılcı dayanağa sahip olmayan imparatorluklar, kapitalizmin gelişmesiyle birlikte, yerini burjuva demokrasilerine ve işçi sınıfının bu burjuva zorbalığa karşı mücadelesine bıraktı.
Bağımsız ve sosyalist bir Kürdistan parolasıyla yola çıkan Öcalan, gelinen noktada, bırakın bağımsız ve sosyalist bir Kürdistan idealini, Türkiye'nin topraklarını ve etkisini güçlendirmek isteyen neredeyse yayılmacı bir Yeni Osmanlıcılık tonuyla konuştu. Aslında bu Öcalan'ın imralı'daki politik gelgitlerini takip edenler için çok şaşırtıcı olmadı. O da artık tıpkı Davutoğlu gibi Kürtlerin horlanmadığı bir Osmanlı tarihsel kültürel yapısına özlem içinde. Siyaset litarütüründe ne anlama geldiği çok da belli olmayan, muğlak ifadeleri kullanmayı seven Öcalan bu kez de "Demokratik Modernite Sistemi" diye adlandırdığı bir çözümü, hitap ettiği kitleyi de genişletip Arapları ve Türkmenleri de sürece dahil edecek bir öneri olarak sunuyor. Eh AKP'nin de yapmaya çalıştığı şey de aslında tonları biraz farklı olmak kaydıyla aynı şeydir. Liderliğini Türkiye'nin yaptığı Sunni Müslüman çok parçalı ve ulus temeline dayanmayan bir kapitalist imparatorluk. Burada imparatorun (ya da başkanın) kim olacağı çoktan belli, adına başkanlık sistemi denen bir yolla Tayyip Erdoğan'ın bir padişah yetkisiyle donatılacağı bu yeni rejimde, asıl merak edilen Öcalan'ın nasıl bir politik konumlanmaya razı olduğu. Öcalan'ın Ortadoğu hakkında konuşurken ABD ve diğer emperyalist blokların süreçteki rollerine ya da onlara karşı yürütülecek herhangi bir mücadeleye değinmemesi de dikkat çekidir. Bölgede ABD'ye, çok uluslu tekellere ve onların yerli uzantılarına karşı mücadele edilmeden halkların çıkarına bir gelişme asla yaratılamaz.
Toparlayacak olursak, Öcalan'ın yaptığı çağrıdan ne Kürt ne de Türk Halkı için hiçbir ilerici yön çıkarılamaz. Burjuva siyasetin kavramlarıyla konuşarak sınıflar arasındaki çelişkiyi tümden yok sayarak, emperyalizme ve kapitalizme hiç değinmeden, dini temelli çok uluslu bir hoşgörü toplumunun yaratılabileceğini düşünmek en hafif ifadeyle saflık ya da şark kurnazlığıdır. Bir rejimi yıkmak ve yerine yeni özgürlükçü bir toplum idealini geçirmek, onun kazanımlarını sahiplenmek ve çürümüş sınıfları, asalak toplumsal katmanları tarih sahnesinden silmek devrimdir. Ancak bir rejimi, liberal kapitalist ideolojiyi din sosuyla harmanlayan gerici güçlerle tasfiye etmek ve tarihsel olarak aşılmış bir başka çağı halklara örnek ve kurtuluş olarak göstermekse en azından bu gericilerle işbirliği yapmaktır. Ben buradan bir barış çıkacağını falan sanmıyorum, Kürtleri, Neo Osmanlıcılık idealine ve dolayısıyla Amerikan politikalarına eklemlemek halklara hiçbir şey kazandırmaz. Zira Öcalan Kürt halkı için de hiçbir somut talepte bulunmamıştır. Konuşmak için erken ama bir davanın satıldığını anlamak için de kahin olmaya gerek yok.
Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına bir marksist olarak sonuna kadar saygı duyuyorum. Ancak şunu da eklemek istiyorum, Öcalan'ın çizdiği yol Kürt Halkını ancak bataklığa götürür. Kürt hareketi tarafından tanrılaştırılan Öcalan'ın, yarı tanrısal ve mitsel konumundan ötürü eleştirilememesi bu hareketin en büyük açmazlarından biri. Her milliyetten emekçinin kapitalizme karşı sosyalizm şiarıyla mücadele etmesi ve eşit haklar temelinde kurulacak bir sosyalist cumhuriyette kardeşçe yaşamasından başka da bir çözüm yolu göremiyorum.
atatürk'ün bir amerikan generalle geçen diyaloğu..
Çanakkale Savaşı sonralarında Atatürk'ü Ziyarete gelen Amerikalı General belirli bir süre konuştuktan sonra Türk askerini görmek istediğini Atatürk'e belirtir ve Atatürk'te en yakın askeri kışlaya generali götürür.Askerler generali törenle karşılarlar(Bu günkü gibi değil tabi savaş koşullarında) General bakar ki askerler bitkin çoğunun üniformaları yırtık paramparça. ayaklarında çoğuna yakınının botları yok olanların ki ise ayak parmakları ve ayaklarının büyük bölümü yırtıklardan dışarı çıkmış , çoğu açlıktan bitkin halde gözüküyor.Daha sonra Amerikalı general sıradaki askerin birine yaklaşır ve omzuna eliyle biraz güç uygular ve Asker yere düşer;
General Atatürk' e dönerek şunu söyler: "SiZ ÇANAKKALE ZAFERiNi BU ASKERLERLE Mi KAZANDINIZ ?"
Atatürk - "EVET Biz Çanakkale'yi bu askerlerle kazandık" dedikten sonra yere düşen askerin kulağına birşeyler fısıldadıktan sonra General'e askeri tekrar sarsmasını ister.General az önce bitkin bir biçimde yere düşen Askeri bütün gücüyle sarsmaya çalışır ama ASKER kımıldamaz sanki beton bir heykel gibi durur ve çok güçlü bir direnç gösterir.Bunu gören General büyük bir şaşkınlık içinde Atatürk'e sorar:
-"AZ ÖNCE KULAĞINA NE SÖYLEDiNiZ ?"
Atatürk şunlar söyler :
- "iLK BAŞTA OMUZUNa DOKUNDUĞUNUZDA YERE DÜŞTÜ ÇÜNKÜ SiZi DOST OLARAK BiLiYORDU"
-"2.DE iSE KULANIĞINA SiZiN BiZiM DÜŞMANIMIZ OLDUĞUNUZU SÖYLEDiM"
AKP kocaeli il Başkanı Mahmut Civelek'in şoförü Abdullah Kaanoğlu. Kocaeli Devlet Hastanesi idari ve Mali işler Müdür Yardıcısı olmuş. iki seneye de Beyin Cerrahı olur inşallah...
- nah bu kadar ( uzunluk birimi )
- vay pezevenge bak ( beğenme olarak )
- senin araba kaç basıyo ( hız birimi )
- anasının şeyinde ( uzaklık birimi )
- bu da göt kadarmış ( küçüklük birimi )
- gavur şeyi gibi ya ( sıcaklık birimi )
- götüm dondu amk ( soğukluk birimi )
1-TAKSAN
2-GERKONSAN
3-SEKA Afyon işletmesi
4- SEKA Balıkesir işletmesi
5- SEKA Çaycuma işletmesi
6- SEKA Kastamonu işletmesi
7- SEKA Aksu işletmesi
8- SEKA Taşucu Tersane Alanı
9- SEKA ya ait 4 taşınmaz
10- TZD Sakarya işletmesi
11- THY USAŞ
12- TDi Trabzon Limanı
13- TDi Dikili Limanı
14- TDi Kuşadası Limanı
15- Sümer Holdinge Ait Merinos Halı Fabrikası
16- SÜMER HOLDiNGE Ait ERYAĞ
17- SÜMER HOLDiNGE Ait Adıyaman işletmesi
18- SÜMER HOLDiNGe ait 117 adet taşınmaz
19- KBiye ait 103 arsa, 89 lojman
20- EBÜAŞ-MEYBUZ
21- EBÜAŞa ait 54 taşınmaz
22- TEKEL Kaya Tuz
23- TEKELe ait 30 taşınmaz
24- ESGAZ
25- BURSAGAZ
26- ETi BAKIR
27- ETi GÜMÜŞ
28- ETi KROM
29- ETi ELEKTROMETALURJi A.Ş
30- Çayeli Bakır işletmeleri A.Ş
31- KBi Samsun işletmesi
32- KBi 65 adet taşınmaz
33-DiV-HAN A.Ş
34- Amasya Şeker Fabrikası
35- Kütahya Şeker Fabrikası
36- SÜMER HOLDiNGe ait TÜMOSAN
37- SÜMER HOLDiNG Malatya işletmesi
38- SÜMER HOLDiNG Bakırköy işletmesi
39- SÜMER HOLDiNG Diyarbakır işletmesi
40- SÜMER HOLDiNG Çanakkale Deri işletmesi
41- SÜMER HOLDiNGE Ait 108 Adet Taşınmaz
42- SÜMER HOLDiNG Ortadoğu Teknopark A.Ş
43- SEKA Karacasu işletmesi
44- SEKA Ankara Alım Satım Binası Müdürlüğü
45- SEKA Ardanuç işletmesi Varlıkları
46- TÜGSAŞ
47- TÜGSAŞ Gemlik Gübre San. TAŞ
48- TÜGSAŞ-iGSAŞ HiSSELERi % 100
49- TÜGSAŞ Urfa Depoları arazisi
50- TÜGSAsa ait 23 taşınmaz
51- iGSAŞ Kütahya Gübre Varlıkları
52- TEKEL Alkolü içkiler San. A.Ş
53- TEKELe ait 60 adet taşınmaz
54- TEKEL inegöl Kibrit Fabrikası T.A.Ş
55- TEKEL Gemlik Sun.ip.Mües. T.A.Ş
56- TEKEL Tuzluca Tuzlası
57- TEKEL Sekili Tuzlası
58- EBÜAŞ Samsun Soğuk Hava Deposu
59- EBÜAŞ Manisa Kombinası
60- EBÜAŞ Manisa Arsası
61- EBÜAŞa ait 101 adet Taşınmaz
62- TDi ANKARA FERiBOTU
63- TDi Samsun Feribotu
64- PETKiM 2adet taşınmaz
65- TEDAŞ 1 arsa, 1 adet trafo binası
66- TEDAŞ 1 adet taşınmaz
67- ATAKÖY Turizm A:Ş
68- ATAKÖY Otelcilik A:Ş
69- ATAKÖY Marina Ve Yat işletmesi
70- SÜMER HOLDiNG Beykoz işletmesi
71- SÜMER HOLDiNG istanbul imar LTD.ŞTi
72- SÜMER HOLDiNG 2 adet Taşınmaz
73- TDi Karadeniz Gemisi
74- TEKEL Kristal Tuz Rafinerisi
75- TEKEL Kağızman Tuzlası
76- TEKELe ait 49 adet taşınmaz
77- TÜPRAŞ 2 adet taşınmaz
78- TDi 1 Adet Taşınmaz
79- SEKA 5 Adet taşınmaz
80- KÖY HiZMETLERi GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye Edildi),
81- SSK Hastaneleri (Tasfiye Edildi)
82- SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi)
82- SEKA Kocaeli Fabrikası ve arsası
83-Sümer Holding Sarıkamış işletmesi
84-Sümer Holding Sivas Dokuma Fabrikası
85- Sümer Holding Manisa Pam. Men. A:Ş
86- Sümer Holding Makine Ve Teçhizat
87- Sümer Holding 32 Adet Taşınmaz
88- TÜGSAŞ Samsun Gübre Sanayi A.Ş.
89- Tekel 5 Adet Taşınmaz
90- Araç Muayene istasyonları 1. Bölge
91- DSi ERCiYES Sosyal Tesisi
92-Bayındırlık Ve iskan Bakanlığı ERCiYES Sosyal Tesisi
93- Karayolları ERCiYES Sosyal Tesisi
94-TEKEL Sigara Fabrikaları
95-Sümer Holding Bergama Pamuk ipliği Fabrikası
96-TEKEL Sigara Fabrikalarına Ait Taşınmazlar
97-TEKEL Puro Fabrikaları
98-TEKEL Alkol işletmelerine Ait Taşınmazlar
99- Tercan Ayakkabı işletmesi
100-TCDD Mersin Limanı
101-Adapazarı Şeker Fabrikası
102-Ereğli Demir Çelik Fabrikası
103-iskenderun Demir Çelik Fabrikası
104-Ereğli Limanı
105- iskenderun Limanı
106-Yarımca Limanı
107- Yarımca Porselen Fabrikası
108- Romanyadaki Silisli Sac Fabrikası
109- Divriği Demir Madeni
110- Hekimhan Demir Madeni
111- Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fabrikası
112- BORÇELiK
113-TÜPRAŞ
114- PETKiM
115- TÜRK TELEKOM
116- KIBRIS TÜRK HAVA YOLLARI
117- TÜGSAŞ Toros Gübre Fabrikası
118- TÜGSAŞ Tekirdağ, Tarsus, Fatsa Depoları
119- Seydişehir Eti Alüminyum A.Ş.
120- OYMAPINAR BARAJI
121- ETi Alüminyuma Ait Madenler
122- Emekli Sandığı Ankara Emek işhanı
123- Emekli Sandığı istanbul Hilton Oteli.
124- izmir Limanı
Son 10 yılda 171 milyar dolarlık bütçe açığı verildi. Özelleştirme adı altında elde avuçta ne varsa satıldı ve elde edilen gelir ise son Boğaz köprüleri ve otoyol satışıyla 41 milyar dolar oldu. Bu Satış, açığın ancak yüzde 23ünü karşılayabildi.
ŞERiATÇIYIM DiYE BÖĞÜREN YOBAZ KADINLAR... MADEM ŞERiATÇISINIZ, ŞERiATIN GEREĞiNi YAPIN, HER SEÇiMDE KOŞTURA KOŞTURA OY KULLANMAYA GiTMEYiN, ARABA KULLANMAYIN, SADECE iMAM NiKAHI iLE EVLENiN, EVLENDiKTEN SONRA KOCALARINIZLA TEK YATMAYIN, KOCANIZIN KOYNUNA 3 KADIN DAHA ATIN(O iŞi GRUP YAPIN, ÇÜNKÜ SiZ ÇOK ÇOK AHLAKLISINIZ(!) ), KARA ÇARŞAFSIZ DIŞARI ÇIKMAYIN, EVLENiRKEN HUKUKi NiKAH KIYMAYIN, MAHKEMEYE GiDiP KOCANIZI BOŞAMAYA KALMAYIN, KOCANIZDAN MAL VE NAFAKA TALEP ETMEYiN ÇÜNKÜ SiZLERE O HAKLARI, O SEVMEDiĞiNiZ ATATÜRK VERDi MALESEF...
1-Anamızın karnından her şeyi bilerek çıktığımız için...
2-Atalarımıza layık olmaya çalışıyoruz. Onlar da okumazlardı.
3-Çok zeki olduğumuz için okumaya gerek duymuyoruz.
4-Okumuşluk genellikle pek bir işe yaramıyor.
5-Onları yazanların daha iyi yaşamadıklarını bildiğimizden ötürü...
6-Paranın yolu kitaptan geçmediğinden...
7- !!!???.......
8-Sıkıcı geliyor...
9-Birinin yazdığı ötekini tutmuyor.
10-Okul çoktan bitti yine mi okuyacağız?
11-Kim okuyor ki?
12-Yolunu bulan okumadan da pekala buluyor...
13-Zaman yok!
14-Ölümlü dünyada o kadar kafa patlatmaya değmez.
15-Okuyan züppelik etmek için okuyor, boş ver...
16-Zavallı kardeşimin başına ne geldiyse hep okumaktan geldi...
17-Hepsinin yazdığı yalan...
18-Kitap insanin kafasını bozuyor...
19-Delikanlılığı bilmek yeter, gerisi fasarya...
20-Okumuşları görüyoruz çoğu borç içinde...
21-Mangır yoksa okumuşsun ne olacak?
22-Bakkalla fırıncı kaç kitap okuduğunu sormuyor...
24-Ne var ki okumaya değecek?
25-Katını alıp, arabanı altına çektikten sonra okusan ne yazar okumasan ne yazar?
26-Gazete okurken bile uykum geliyor.
27-Okursak başımız göğe mi erecek?
29-Diplomayı alır almaz hepsini yakacaksan kitapların...
30-Karı dırdırıyla çocuk zırzırından vakit kalmıyor...
31-Ne okuyacağımızı bilmiyoruz ki...
32-Bizim bi ahbap vardı okumaktan kafayı yedi...
33-Hayat bizim canımıza okurken, canımız okumayı nerden çekecek?
34-Kirayı düşünmekten, ne okumaya kalksam bir türlü kafama girmiyor...
35-Televizyon yetiyor bize...
36-Evde oturup kitap inekleyeceğimize, gider kahvede pinekleriz daha iyi...
37-Hepsi ahlaka mugayir şeyler aslında...
38-Kitap insanın beynini sulandırır be...
39-Kaç okumuşu cebimizden çıkarırız evelallah...
40-Okuyarak su-elektrik paralarını ve bakkala borçları ödeyemem...
41-Bu maddelerin de tamamını okumadığınızdan eminim.
Sağlıklı insanlar kahvaltı eder,yürüyüş yapar ve çekirdek aile içerisinde ipe sapa gelmez muhabbete koyulurlar.Oturup Lidya ve Pers Medeniyetlerini konuşmazlar mesela...Çünkü birazdan yiyeceği yumurtanın atasının götü, elli bin yıl önce yeryüzünden kökünden kazılmıştır.Lakin karnı acıkmıştır, gözü bir şey görmez.Gel gelelim insanlık hala evrim ve devrim üzerinde çalışıyor.Oysa gezegenimiz beş milyar yaşında ve beş milyar daha ömrü var.Şu an bizler nasıl dünyamızın milyonlarca yıl öncesini buzul çağı,kuraklık çağı,taş çağı,tunç çağı olarak dümenden biliyorsak,bizden sonra gelecek olan nesillere de benzer gerzeklikleri öğretecekler...
Çünkü gezegenin zikinde bile değil,üzerinde kim yaşamış,ne halt etmiş,ne işler çevirmiş,hangi medeniyetler gelmiş geçmiş...O sadece kendi dengesini korumanın derdinde ve koruyor da...Mesela; denizin altında iki nükleer patlat; gör ananın damını yanardağlarda...
Ha ne diyorduk yumurta nasıl olmalı?Zerre kadar umurumda değil.Ne varsa içkide her şey...Zaten bu gezegenin tek işe yarar tarafı da bu...içince,yumurta gibi gelip geçici işlerle uğraşmıyorsun...Az pişmiş,çok pişmiş demeden zıkkımlanıyorsun.
50.000 yıl önce tavuk yoktu...Tabi yumurta da yoktu...Bir 50.000 yıl sonra yine tavuk olmayacak...Yumurta da olmayacak...
Bir pazar sabahına çıkmak için şimdiden zil zurna olmalı...Yumurta atmaktan onlarca yıl ceza yiyen öğrenciler,50.000 yıl sonra delil yetersizliğinden özgür kalacak...
Yemişim pazar sabahını,cumartesi akşamları anason iyidir iyi...
Zamanınız olursa okumanız için bir mektup yazdım size.
Çarşamba akşamından önce savaşa gitmemi isteyen celp kağıdımı almış bulunuyorum.
Sayın Bay Başkan,
Bunu yapmak istemiyorum.
Ben yeryüzünde, yoksul insanları öldürmek için bulunmuyorum.
Kızdırmak için değil ama size söylemek zorundayım, Aldığım karar şudur ki, askerden kaçacağım."
Henüz 26 yaşındayken yazdığı "Günlerin Köpüğü", "Mezarlarınıza Tüküreceğim" ve "Pekin'de Sonbahar" romanlarıyla ünlenen Fransız müzisyen, senarist, gazeteci, roman ve tiyatro oyunu yazan Boris Vian, 1954 Cezayir Savaşı üzerine yazdığı Asker Kaçağı (Le Déserteur) şarkısında böyle söyler.
iŞLERi iYi GiTMEYEN iKTiDARLARIN CAN SiMiDi
Emperyalistler ve ondan medet uman, onun suyuna giden ya da ona yedeklenerek hayaller kuranlar için ne kadar da klasik bir oyundur bu savaş çığlıkları. Kapitalizmin, bunalım dönemlerinden tutun da, işleri umduğu, beklediği gibi götüremeyen tüm iktidarların da can simidi gibi sarıldığı eski, kokmuş, berbat bir taktik.
Kendi ülkesinin topraklarını aleni bir şekilde, komşu ülkedeki iktidarı devirmeye çalışan bir gruba açan iktidar, hezeyanlar içersinde savaş çığlıkları atmakta. Bütün bir coğrafyayı nasıl bir maceranın içersine sürüklediğinin farkında olmaması mümkün değil. Farkında değilse ne gaflettir? Farkındaysa nasıl bir aymazlık!
ÖSO MiLiTANLARI TOPRAKLARIMIZDA CiRiT ATIYOR
Aleni bir şekilde Özgür Suriye Ordusu denen bir örgütün militanları, topraklarımızda cirit atmakta, elini kolunu sallaya sallaya dolaşmakta, başta Hataylılar olmak üzere, sınır boyunca yaşayan tüm vatandaşlar rahatsız olmakta, bunu ifade etmekte ama değişen hiçbir şey olmamakta.
Bu savaş çığlıklarını atanların olmayabilir ama o coğrafyada yaşayanların, sınırın öte tarafında, akrabaları var. Yıllarca gazetelere, ekranlara yansıyan, tel örgülü bayramlaşmaları nasıl unutabiliriz? Bu ebrulî coğrafyayı, daha da fazla kardeş kanıyla sulamak için bu çaba, bu istek, bu histeri neyin nesidir? "Arap Baharı" adı altında pazarlanmaya çalışılan ve kısa sürede maskesi düşen o kepazeliğe, o rezil, pis oyuna inananlar, kananlar bile, böylesi bir savaşı istemezken, hezeyanlar içersinde ülkeyi savaşa sokmaya bu kadar çaba göstermenin akılla izanla ilgisi nedir?
ABDDEN ÇOK ABDCiLiK
Kralcıları bile utandırırcasına ABDden çok ABDcilik sergileyen bu tavırlar, AKP hükümetinin demokrasi havariliğine samimiyetle inananların bile gönlünde, nihayet derin şüpheler yaratmayı başarmıştır.
Hiç kimse bu ülke vatandaşlarını, iki ucu pislik içersindeki bir değneği tutmaya zorlayamaz. Çünkü gerçek olan şudur ki: Bu savaş bizim savaşımız değildir!..
Boris Vian'ın Asker Kaçağı şarkısı şu sözlerle son bulur:
Yarın sabahtan, kapımı kapatacağım, ölü yılların gözü önünde, yollara çıkacağım.
Hayatımı dileneceğim, Fransa yollarında, Brötayn'dan
Provens'e dek,
ve haykıracağım insanlara:
Reddedin itaat etmeyi, bunu yapmayı reddedin,
gitmeyin savaşa, reddedin yola çıkmayı.
Eğer kan vermek gerekiyorsa, buyrun kendinizinkini verin,
siz iyi bir havarisiniz Sayın Bay Başkan.
Eğer beni ele geçirmek istiyorsanız, jandarmalarınıza haber verin,
orduya katılmayacağımı ve çekip vurabileceklerini."
Sayın Erdoğan,
Siz de Suriye'de kan dökmek istiyorsanız, Buyrun gidin ve kendi kanınızı dökün. Bunu yapacak delikanlılıkta olduğunuzu Davos'ta "Van minüt"le gösterdiniz. Siz iyi bir öndersiniz. Buyrunuz önden gidiniz
73 yıl geçmiş...
Anıtkabir full.
Dede-bebe.
Kadın-erkek.
Türbanlı-türbansız.
Zengin-fakir.
Türk, Kürt, Laz, Çerkez.
Niye?
*
9u 5 geçe...
Türkiye esas duruşta.
Kasketli.
Piercingli.
Nasıl olabilir?
*
Ya Dolmabahçe?
Gidersin de...
Küllenmiş olması lazım.
Ağlamazsın.
Ağlıyor herkes.
*
10 Kasımı anlarım, 29 Ekimi anlarım,
tatildir, cumartesi pazarı da anlarım...
Mesela, perşembe günü insan niye
Anıtkabire gider arkadaş? Salı?
Ankaranın nüfusu 4 milyon...
Geçen sene 13 milyon kişi gelmiş!
*
Bağımsız ruh desen... Bağımsızlık sevdalısı
olduğumuz söylenemez pek... Öyle olsa,
Amerikanın Avrupanın kucağına
oturmaktan, IMFden emir almaktan
rahatsız olurduk, mandacıları baş tacı
yapmazdık... Sorsan, Cumhuriyetin
anlamını bilenlerin oranı, üzücü çıkabilir.
Say desen, çoğumuz devrimleri bile
sayamaz. Egemenliğe baksan, kayıtsız
şartsız milletin olmadığını hepimiz
biliyoruz... Çanakkale zaten geçildi.
istanbulun kurtuluşunu, Dokuz Eylülü
fener alaylarıyla falan kutluyoruz ama,
telefonu ingilize, bankaları Yunana
satmaktan gocunmuyoruz.
*
Peki, bunca karalamaya rağmen...
Niye seviyoruz Onu bu kadar?
Niye unutmuyoruz?
Niye özlüyoruz?
*
Benim cevabım şu...
Bu milleti soymadı!
*
Ülkesini işgalden kurtaran, rejimini
değiştiren, devrimler yapan lider, dünyada
çok... Ama bu işleri yaptıktan sonra,
milletini soymayan dünyadaki tek lider o...
Rakıyı filan anlatırlar, bunu anlatmazlar. *