tembel ve uykucudurlar, sevilmeyi severler, bir sonraki güzel kadını görene kadar her kadını sevebilirler. Leb demeden leblebiyi anladıkları söylense de (-ki çoğu zaman öyledirler) fakat tahmine dayalı sezgileri de pişmanlık duyacakları sonuçlarla karşılaştırabilir zat-ı şahanelerini. Gerçeği hayalle karıştırarak anlatıp bilmediğiniz herhangi bir konuda sizi olmayan bir gerçekliğe inandırsalar da bunu sadece parıldayan bir zekaya sahip olduklarını ispat için yaparlar. bu teorilerinin ispatı mümkün olmayan konularda bilinçli bir ısrar yoktur ve anlattığı olaylarda yalanlarda ise kesinlikle art niyet taşımazlar. Güzeli oynatırlar çirkini söyletirler deyimindeki çirkin geveze kesinlikle ikizler burcu erkeğidir. Özgürlüğüne düşkün olarak bilinse de bu özgürlükleri evlenene kadardır. Özellikle evlendikten sonra iyi birer baba oldukları da bilinen bir yönleridir. Sinirli halleri süt köpüğü gibidir, sevinçli halleri ise görülmeye değerdir. Mutlu halini görenler ise yanılmışlardır. Çünkü bu dünyada onları mutlu edecek bir durum, madde, kadın, araba icat edilmemiştir henüz.
başlıktaki foroğrafı düzelttin ama videonun altında hâlâ foroğraf yazıyo ve sen Newyork Times'in seni aradığını iddia ediyon ya bak işte bu tam bir sikendaal. @6 görevini yaptı dağılabilirsiniz ulu piçler.
eskiden bi de konspiratif kullanılırdı illegalite manasında. En ucube yerlerde bir buluşma yapılacaktır. buluşulan üstteki eleman havalı havalı 'yoldaş konspiratif açıdan böyle bi buluşma gerçekleştirdik' der ama bilmez ki parkın köşesindeki simitçiyle elinde süpürge parkı süpüren çöpçü polistir. Ertesi gün biri hapiste biri de devrim şehidi olmuştur çoktan..
her ikisi de dolu dolu ama carrefour'un sepeti tercihimdir. fakat bulunduğum yerde carrefour olmadığı için migrosun 159 liralık paketiyle idare edeceğim artık. viskisi 105 TL Rakısı 50 TL Şarabı 20 Lira 2 de bira 8 lira 2 paket de lucky strike sigara 12 TL ettimi 185 lira geride kalan cips çikolota kahve kuruyemiş vs. de cabası. hertürlü kârlı bi iş viskiyi götür 2 şişe daha 70'lik yeni rakı al 12 kişi rahat rahat yılbaşında takılır bu menüyle.. ancak 1 senede böyle bi fırsat geçer ele. inşallah kaçak değildir içkiler..
kızken güzeldirler ve genellikle kırkı aşmadan (sebebi genetik galiba)kırış kırış yüzleriyle Kınalıada'da galoş ve terlikle denize giren kokonalara dönerler. Aşırı havalı ve rahat tavırlarıyla klasik türk kızlarından ayrışırlar. Parayla diskoda çözülselerde pek one night standla götürülecek kadar aptal değildirler sarışın olsalar da. Her ayar ziyneti severler ama asla kızken takmazlar.
akp döneminde değeri 10 kat artmış bi hisse senedidir rakı. onlar artırdıkça tüketimi de artmıştır. biz harbiden rakıyı inadına da olsa çok seviyoruz millet olarak . aslında rakı pahalı bi zevktir . o yüzdendir günümüzde masa kurma isteği. 1 litresi olmuş 70 lira bi mekana gitsen 3 kişiye az gelir 4 kişiye fazla mekanda en az 150 lira yazarlar yüzlüğüne. hadi bunun mezesi ızgarası % 10 adisyon kazığı en az 300 lira sonra 50 lira çorbacıya 50 de taksiciye ettimi 400 lira. adambaşı 100 lira bunu haftada 2 kez yapan da vardır. al sana bi asgari ücretlinin maaşı. elin viskisi votkası tekilası vardır muhakkak türklerden başka da seven yoktur diyenler de vardır ama üstüne çorba içilen ya da başka bi içki (bira, kahve, çay) içilen yani cila çekilen bi tek rakıdır sanırım. yani tamam herkes kendi içkisine sahip çıkar ama en nihayetinde rakı hertürlü bizi özetlediği için candır. yuva da yapar yuva da yıkar. dedikodu yaptırır, işkence de yaptırır içmesini bilmeyen bünyeye, kerpetenle laf aldığın adamı bülbül eder, hasımlar hısım da olur, husmlar hasım da. özellikli bi içkidir rakı. etkisi alkolünde değildir alışan bünyede kesinlikle çözülme yapmaz. acaba bu ülkede kaç tane şakirt bilir ki Neyzen Tevfik'le Mehmet Akif'in rakı muhabbetlerini...
özellikle bayram öncesi kalabalık bi günde bilhassa da giyim markette kasada yarım saat sıra beklersiniz önünüzdeki tüm kadınlar sıra ancak kendisine geldiğinde alışveriş sepetlerini bankonun üstüne koyarlar kasiyer kızlar bir yandan elbiselerdeki o öten zımbırtıları sökerler bir yandan da barkodları okuturlar ödeyeceği tutar kesinleşir ve haspama hesabı söylerler hatunun hiç acelesi yotur. önce çantasının fermuarını açar karıştırır, karıştırır, karıştırır ve cüzdanı bulur. Tam ooh dersiniz fakat şimdide cüzdanın fermuarını açar bakar para yetermi diye düşünür düşünür bi kısmını nakit öder kalanı kredi kartıyla ödemek için kartı uzatır fakat o da ne limit yetmez başka bi kart dener olmaz başka bi kart dener en nihayetinde bi kartın limiti yeterli gelir o da ne haspam şifreyi bilmez alı tekrar az önce o sıkışıklık da fermuarını çektiği çantasını tekrar açar karıştırır karıştırır karıştırır ve cep telefonunu bulur ve önce kızını oğlunu arar en son kocasını arar. şifresini aldıktan sonra bi elinde cüzdan bi elinde çanta telefon kulağında (nedense cüzdanı çantaya koyup çantayı da bırakmak istemeden) 1 eveeeet haaa 5 eveet haa 6 eveeet ha 8 haaaa tamam diyerek şifreyi girer ve en nihayetinde alışverişi tamamlar ve sıra bekleyen onlarca insanın küfürlü bakışlarına aldırş etmeksizin önce cep telefonunu çantaya koyarlar sonra neskime derman olduğu anlaşılmayan ekstreyi ve fişi özenle cüzdanına koyarlar, fermuarlarını kapatıp cüzdanı da çantaya attıktan sonra çantanın fermuarını da çekip omzuna taktıktan sonra poşetleri alıp yavaş yavaş kırmızı şeritli yoldan çıkıp giderler.. 15 dakikada alabileceğiniz bi pantolonu 2 saatte alıp çıktığınızda aklınızda kalan tek şey bu bayram daha başlamadan benim için bitmiştir...
Ahmet Kaya bu müzik piyasasına girmeden evvel malatyada kaset satan bi delikanlıyken de aynıydı. öldüğü güne kadar da hep aynı bilinçle aynı jargonla davrandı. ilk kasetlerindeki müziğin yalınlığıyla sözlerle müziğin uyumuyla farklı söylemleriyle hep öne çıkmayı başardı. ama o popüler değil anlaşılmak istendi. fakat ne yazık ki benim anlatmak istediğim bugün onun eserlerini paylaşıp vicdanını rahatlatan herkes ona halen bir özür borçlu olmalarına rağmen biz devrimi çok sevmiştik cümlesiyle mizahlaştırılmış insancıklar şimdilerde pişkince Ahmet Kaya'yı çok severdim kalıbıyla ortalığa ikiyüzlülüklerini rahatlıkça sermekten yüzleri bile kızarmıyor. Ve dediğim gibi entel magandalardan oluşan hiçbir grup bahsettikleri devrimi gerçekleştiremez.
1980 deki malum darbeden sonra Türkiye de kalıp ya da kaçamayıp kendilerini halen işçi sınıfının, köylülüğün, ya da üniversite gençliğinin önderi sayan bir yığın fraksiyon( dikkat örgüt yada parti demiyorum.) kendi aralarında 90lı yıllarda yeniden inşa çabasındayken ortaya çıkan gür bir sesti Ahmet Kaya. Ben tam olarak ortaokuldayken 1985-1986 yıllarıydı sanırım o dönemde herhangi bir fraksiyona bağlı değilken her yerde çalınırdı kasetleri. Bir de 12 Eylülden sonra oturduğumuz semtte deşifre olmamış bir grup devrimci arkadaşın kendi aralarında konuşurken ismini duyardım. Türkülerini yada eserlerini eleştirirler çoğunlukla kendi fraksiyonlarının propagandasını yaparak küçümseyerek Ahmet Kayayı çesitli yaftalarla yaftalayıp yerden yere vururlardı. Oysa ben gerçekten severdim müziğini harbiliğini konserlerini gizli gizli takip ederdim. bu kadar çok eleştirilen bir oportunist,karşı devrimci, romantik vs. adamın konserlerinde her nedense iğne atsan yere düşmezdi. Liseye başladığımda 1989 du ve istanbulda dalga dalga eylemler belediyelerde grevler başlamıştı. Genellikle hiç kimse bu konuda bir çift laf etmezken Ahmet Kaya her nedense karşı devrimci olmasına rağmen! tüm konserlerinde bu eylemlilik sürecinden bahsederdi. ve de gazetelerde boy boy komünistliği ilan edilirken kendisine devrimci, komünist vs. gibi yaftalar yapıştıran tüm grup, fraksiyon, örgüt, parti, vs. halen kendisine temkinli yaklaşmakta ısrar ediyordu. Ha bir de şiir bestecisi eleştirisi de vardı. Sonra 92 de ünv.ye başladım ve birden kendimi tamamen istanbulun en kücük mahallesinden bile küçük bir şehrinde 500 kişilik bir ünv. ortamının içinde 5- 6 tane farklı ülkenin devrimine inanıp kendilerini tüm halkın üstünde gören bir sürü küçük burjuva devrimcisinin içinde buldum. ama şimdi de herkesin kendi dergisi kendi müzik grupları olan ünv.li arasında bulduğumda onların da tüm Ahmet Kaya külliyatına ideolojik itirazlarını farketmek sürpriz olmadı. Tabi herkes kendi grubunun albümlerini kasetlerini dinleyip illegal illegal takılıyordu. Neyse yıllar akıp gitti Ahmet Kaya ne zaman ki Kürt Hareketini açıktan desteklediğini açıkladı. Tüm Türk Solunun Kürt Coğrafyasındaki gerilla gruplarını bir şekilde Tasfiye eden malum çevreyle kanlı bıcaklı olan o devrimci fraksiyoncukların sözüm ona temsilcileri, sempatizanları, üyeleri, M.K.ları düne kadar demediğini bırakmadıkları rahmetliye bi övgüler bi sempatiler bi gülücüklerle hak teslimiyet sırasına girdiler. EE boşuna dememişler kör ölünce badem gözlü olurmuş. Dünün popülisti revizyonisti oldumu halkların kardeşliğinin simgesi. Aslında dün kendisine en ağır eleştiri getiren malum zevat sanal alemde en çok paylaştığı videolarıyla hayranlıklarını belirtirken, Ahmet Kaya tek başına hepsine bugün gittiği yerden Entel Maganda şarkısını söylemeye devam ediyor. Türkülerinin tadını almadan at gözlüğüyle kendisini eleştiren tüm mankafalara rağmen o halen halkın türkülerini söylemeye devam ediyor. iyiki popülizmin batağından aramıza katılmışsın Ahmet Kaya iyi ki bu dünyaya hoş bi sada bırakmışsın...
kadınlar için buscopan plusun neden tercih sebebi olduğu malumun ilanıdır. ama plusundaki parasetemol içeriği için sadece karaciğerde çözüldüğü için ve de mideye herhangi bir zararı olmadığı için böbreklerinde kist ya da daş,kum,kireç olanlar için tabiiki buscopan plus bir numaradır ama daha basit ağrılar için parol iyidir.
ingilteredeki Kraliyet Kimya Birliği, Mpemba Etkisi adı verilen steoriye ikna edici cevap verebilen kişiye, 1000 sterlin (yaklaşık 2 bin 800 TL) ödemeyi vaat etmiş.
Neden sıcak su, soğuk sudan hızlı donar?
ilginç olan ise,bugüne kadar, buharlaşma, ısı yayılımı, aşırı soğutma gibi teoriler öne sürülse de bu konuyla ilgili ikna edici bir kanıt bulunamamış. Kraliyet Kimya Birliği, yaratıcı ve göz alıcı cevapları 30 Temmuz2012ye kadar http://www.hermes2012.org/ice web sitesine beklediklerini açıkladı.Aristoteles ve Descartes gibi ünlü filozofların bile cevabını bulamadığı problem, 1968 yılında Tanzanyalı üniversite öğrencisi Erato Mpembanın, hocası Dennis Osbornea bu soruyu sormasıyla ünlendi.
Mpemba EtkisiOsborne, soruya cevap veremedi ve bununla ilgili daha sonra çok ünlü olacak bir makale yayınlamıştır.