on numara beş yıldız bi insandır. yirim. böylece tanım kısmını geçiyoruz. ehe mehe zöhe.
gelsin beni bulsun, eğitsin. çıraklıktan yetiştirsin. el versin. ne bileyim lan bişey yapsın arkadaş. ben her gün "günler 32 saat olsun yhaa :(" diye ağlamaktan bıktım. baktım ibne yörüngenin değiştiği falan yok; dedim ki dem bu demdir kızım, git kendine ajanda al. -yalnız dem bu demdir demedim. onu şimdi uydurdum, yani iç sesim onu diyecek olgunlukta değil- *
yazmaya yazmaya entry girmeyi de unutmuşum. öhhöm. akıllı telefonlar var ya, onların bi de takvimleri var. he işte onlar sayesinde her işini ayarlayan, yetiştiren insanlar var. görüyorum ben varlar yani. her yerdeler. nasıl o kadar planlı o insanlar. ertesi gün giyeceklerini akşamdan ütülüyorlar mı? günü gününe mi çalışıyorlardı öğrenciyken? ne bileyim genetik bişey mi bu. yoksa zorlamayalım mı hiç? bunlar hep soru mesela.
kısaca babamdır.
gerçi uzunca da babamdır.
her neyse, konuyu biraz uzatmak istiyorum işte, anlayın.
bugün olanca yağmura rağmen babamı arabasından ayırıp sırasıyla vapur tramvay füniküler gibi toplu taşıma araçlarına bindirdim. belki kızı neler çekiyor anlar da, dört lastik üzerinde giden bir otomofil* çekeriz.
neyse uykum varmış meğersem, uzatmiyciim. 45 yaş üstü; bugüne kadar hep makam aracı, şoförü olan birinin halkın arasına karışmasını bilahare şeederiz. yazarız.
fx12 hızında olayın geçtiği sahneye geldik mi? geldik. neresi orası? süleymaniye camii.
müslüman kişisine kısaca babam diyorum, hem yalan söylemiyorum, hem tanım kurallarını piç etmiyorum. mis. camiden çıkmışız, o kapının hemen önünde ayakkabı giymek gibi müthiş komplike olayı bile halletmişiz, her şey güzel; ama yağmur o biçim. kımıldayamıyoruz. caminin önünde benim de dikkatimden kaçmayan, öpüşeyazan bir çift var. aramız 3 adım var yok. sıçtık diyorum. babam şimdi bunları fark edecek, olay çıkacak. konuyu değiştir kızım. değiştirr hadii.
-şunlara bak yaa! müslüman pazarında salyangoz satıyorlar. bu nedir arkadaş!
iç ses: ahan da.
+ baba boşver, bak yapma.
- ya dedim belki canı bişeye sıkkındır, teselli ediyordur da, adam götüyor. böyle iş mi olurmuş.
ingilizcesi çat patmış bu müslümanın, öyle farz edelim. tok sesliymiş ayrıca mesela. sinirli bir üslupla
- ayem sori. here is mosque!
ciddi anlamda gözümü kapadığım bir sahne oldu. turist hatunu vakumlamayı bıraktı. elini babamın koluna hafifçe koydu. o sırada ben araya girmeye hazırlanırken,
* i'm sorry. my fault.
bu ihtimallerden ilki, turist olan çiftin hatasını anlayıp efendi gibi gözden kaybolması.
ikincisi de dayak yemesi. ki ona da çok yaklaşmıştık. etraftaki diğer turistlerin eminim ki mal mal bakacakları, nasıl bir izlenime sahip olacakları sikimde bile olmadığı halde "caminin önünde öpüşen çifti dövdüler, türkler çok bağnaz :((" endişesine kapılacakları bir sahne olacaktı. ha niye kavga etmesinler diye geçirdim aklımdan bilmiyorum, dövse dövülürdü yani adam. yazar burada sinirlenmiş sanırsam.
ne diyorduk,
avrupa çok ilerisin b'olum. bas geri biraz. annadın mı? şıtrayze höstünüz.
+ kızım sen bi söylesene görüşmek istemiyor musun? bak valla aramıcam.
- ..
+ ya ne o zaman? tamam ya bırak. seni bi daha arayanın anasını siksinler. seni ararsam var ya enn ağğdii orospu çocuğuyum.
falan.falan.
otobüste arkamda oturan eleman sevgilisiyle telefonda konuşurken, kayış bi yerde koptu ve aslında baktığında gayet de efendi bir tipe benzeyen bu esas oğlandan bunları duydum. saçmalar saçması. ama işe yarar, o ayrı.
istersen kuzu tandır ye, illa o bir lokma peynir, bildiğimiz beyaz ekmekle yenecek. kötü alışkanlık gibi lan. bildiğin doymamış hissediyorum. neyse, kilo aldırır.
ateizmi bizzat bozan şeylerdir. aforoz edilmezsiniz. çünkü o hristiyanlara ait bişey. dinden de çıkmazsınız...
aslında ne olacağınız pek de belli değil açıkçası.
ama mesela sabahları çorabınızın tekini bulamıyorsanız o kesin bozar, söyleyeyim. sonra nutella yerken sandalyeden düşerseniz de ateizm bozulur. ekşicilere selam olsun. bozuldu olm. kazasını falan yapın onun.
- yüksek sesle heavy metal dinlemek
- "stay hungy stay foolish" vidyosunu paylaşmak
- her gün duş almak
- karı kıza bulaşmamak
- pes oynarken kolun bozuk olduğunu ispat edercesine "bak olm işte, hani pas, hani" diye çirkefleşmek
- feysbuk sayfasına "ekşi'de yazar" gibi dünyanın en büyük ünvanını paylaşmak
- hamileyken çocuğa metallica dinleten anne adayı
- allahsız denince alınan, ateist denince cool olma hali
pegasus hava yolları müşterilerinin kızlarının isimlerini uçaklara verme fikri. bu fikri kim bulmuş bilmem de, kız babası olmadığı kesin lan bence. net yani. şunu bi düşünür insan:
işbu şarkının öyle bir geçerliliği vardır ki, misal bi gruba gitar çalmak için gireceksin, gittin
+ repertuvarınızda hangi şarkılar var
- ıım. master of puppets var, sonra
+ tamam gruptasın.
buna rağmen, bi de bilmiş bilmiş konuşur bunu söyleyen. ne tepki vereceğini şaşırırsın. şaka değil bişey değil olm. geçen gün birinden duyulmuştur.
hani böyle filmlerde olur; o an zaman durur, insanlar donar. sadece sen hareket edebiliyorsundur. kalktım abi, sakince yanına gittim, hızlı ve etkili bir aparkat geçirdim. gömleğimi düzelttim, ve sakince sandalyeme geri döndüm. hayat devam etti.
1990 doğumlular bile büyüdü, kocaman oldu. 21 yaşına geldiler lan! ama iş o nesille kalsa iyiymiş. hala liseye gidenler var abi. görüyorum ben. üzülüyor tabi insan o lise çıkışlarını falan görünce...
facebookta resmimi beğen diyen insandan tut da, kandil mesajına dönmeyen insana kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. dayanamayıp bir kaç tane iliştiriyorum.
- ik departmanında mülakat yapmakta olduğu adayı itin götüne sokup çıkaran insan
- can sıkıntısından mesaj atan ve bedavası bittiği zaman 50 kuruşa kıyamayıp izah yapmayan insan
- tek amacı açtığı başlığı yukarı çekmek olan, ve tanım entrysini silip başlığı başa bırakan insan
- ders çalıştığını söylemeyen insan.(bunlar azalarak bitsin harbiden. ne var amınakoyim! kötü bişey sanki ders çalışmak. neyse)
- borcunu ödemeyen insan(ödeyemeyen değil)
- geliyorum deyip her defasında "son anda bi işim çıktı ya" diyen insan.
- ailenin kızı gibi görünüp alemin orospusu olan insan
- 10 dakika içinde 20 kere arayıp mesaj atmayı akıl edemeyen insan (konuşmak istemiyor belli)
- eşitlikten, antiemperyalizmden bahsedip, komün komün konuşup, okula her gün arabayla gelen insan
- aynı şekilde nietzsche'nin bütün kitaplarını okudum ben insanının, nietzsche yazarken copy-paste yapması
- renkli lens takan ama doğallıktan yanayım diyen insan
ben bu merhaba ikilemesinden durum anlatma ekolüne hastayım. mesela konuşuyoruz,
+ ee şimdi nasılsınız?
- meraba merabayız. (türkçenin yazıldığı gibi okunmayan bir dil oluşunun 40. yılı kutlu olsun)
bu insanların da birbirlerine hiç "meraba" dediklerine şahitlik etmemişimdir. eden varsa çocuğunu kessin. aynı ortamda olay çıkartmam denmek istenmiştir taraflarca ama...çıkardığınız olay olsun lan. valla birbirinizin saçını başını yolun. kalan insan evlatları da gerim gerim gerilmesin. (gerim gerim gerilmek de ne güzel pekiştirmeymiş.. ehe )
sonuç olarak tırt bi durum bu "meraba merabayız" durumu. onun yerine "bi kaşık su verseler boğarım" durumu çok daha mantıklı. olay yerinden bildirdim.
bülent akyürek bir yazısında, "odtü ihaliyat fakültesinin açılabileceği bir türkiye'yi özlüyorum" demiş.
tabi bunu durduk yere değil, ertuğrul özkök'ün bundan daha saçma bir söylemi üzerine ifade ediyor.şurdan okuyunuz.
saçmalık kısmını açalım, ben bülent akyürek'i severim. ama delinin biri kuyuya taş attı diye, muhatap kabul etmek; efendime söyliyeyim, taşı çıkarma çabaları neden? odtü dediğin, teknik üniversite...ilahiyatın ne işi var? iki düşün bir söyle demişler. boğaziçide tıp fakültesi özlemi içersindeyim o zaman ben de! ironi yapayım derken madara olmaksa amaç, zafer sizindir.
moderasyonun, içinde bulunduğumuz regaib kandili ile ilgili bir mesaj atmamasıdır. hoş ihl sözlük dışında mesaj atanı da görmedim. "kimse kutlamıyor, biz de hiç salça olmayalım şimdi" düşüncesindeler galiba. olm öğrenin la bunları. bi mübarekleyin kandilimizi. hey gidi.
hayretimin şaştığı bir fikir. twitter da görmüştüm sanırım bunu. şahsıma ait bir başlık değildir yani. mümkünse atasözlerinden hayat felsefesi yapmayınız. yapanlara da sesli gülünüz. kızım sana söylüyorum, gelinim şukunu verdim.
"nisan mayıs aylarıyla beraber gevşeyen gönül yaylarını hizaya sokmak istiyorum. her yerden üniversite festivalleri fışkırıyor. sen aklıma mukayyet ol yarebbim. finaller bi yerimize kaçmasın. amin." diyen öğrenci kelamıdır.
epik: imla ulan!
hangi kompleksli jenerasyon başlattı bu akımı bilmiyorum da, futboldan anlamak, ofsaytı bilmek; bir sevgilide bulunması gereken özelliklerdenmiş gibi hatun kısmı yıllar yılı çabaladı bu kuralları öğrenmek için. mango'lar mı dersin, semt pazarı mı dersin artık...belki benim bilmediğim bilumum örneklerle dikte edilmeye çalışıldı. o kadar büyütüldü ki bu mevzu, sonunda beraber futbol maçı izlerken sevgilinin adeta bir "gol olur" tavrıyla hakemden önce "ofsayt" demesi, erkeğin gözünde tanrıça yaptı kadını. bu tür hatun arayışı içinde olan beyler, ve de bunları öğrenmeye çalışan ablalarım, çok rica edicem, gidin ötede bayılın lan.
her ne kadar gece ibadetle geçirilmiş izlenimi verse de, gece 3.30 da yatsı namazını kılan insanın yapabileceği meziyettir. aksi takdirde, insanoğlunun takriben 7 saat çişe gitmemesi normal değil, sağlıklı da değil. hem eşe de yazık lan. o yüzden mantıklısı, yatsıyı vakitlice kılıp, gece 4 gibi kalkıp, sabah namazına kadar ilim irfanla uğraşmak ve sabah namazını kılıp, işe/okula gidene kadar tekrar uyumak. uludağ sözlük yazarlarının çılgın projeleri
"tamircisi güzel/yakışıklı diye kalbin kırılmasına göz yummak" diye başlık açmayı biz de çok isterdik. o günler de gelir belki.
birkaç şey söylemek gerekirse aldanışların en okkalısıdır. tamirci ne kadar güzel olursa olsun, hatta bir o kadar hünerli olduğunu da varsayalım, kalp kırılınca yapıştırılan bir şey değil. teoride çok duymuşsundur, ama bile bile lades demek sanırım en güzel sevince anlaşılıyor. pratik şart tabi...
