fatih altay lının levent kırcanın konuşmaları üzerine çıldırmasıdır akp korkusundan cevap vereceğine amaçsız cümleler kurup yine zeka seviyesini safını belli etmiştir. helal olsun kırcaya.
Dün gece yarısı 00:45 sularında Mudanya'dan Bursa'ya dönüşü sırasında trafik kazası geçirip yaşamını yitirmiştir. Kendisi Bursalı iş adamlarındandır. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.
yılmaz özdilin kaleme aldığı yazıdır. çok haklıdır.
değerli trabzonsporlular sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim.
trabzonspor denilen kavram, toki binası değildir, anıttır... almayın o kupayı!
sene, 1976. 23 mayıs. günlerden pazar. izmir alsancak stadı oradaydım henüz 11 yaşında
göztepem zor günler yaşıyor, küme düşmemek için mücadele ediyor, bıçak sırtı puan tablosunda, yüreğimiz pır pır ediyordu... ve, o günkü rakibimiz trabzonspordu.
sezon başında hafif hafif esmeye başlayan rüzgârı herkes hissetmişti ama, kasırgaya dönüşeceğini kimse tahmin etmiyordu. karadeniz fırtınası, önüne geleni yıkıyor, geçiyordu.
çocuğuz ya... her zaman olduğu gibi, hasta altaylı, rahmetli babam tarafından stada getirilmiş, kapıda yeni asırın foto muhabirlerine teslim edilmiş, tribüne değil, sahanın içine, kale arkasındaki yerime oturmuştum. ayıptır söylemesi, babam yeni asırda çalıştığı için, böyle bir torpilim vardı. neyse... hakem ertuğrul dilek, düdüğü çaldı, maç başladı.
doğrusunu isterseniz, şenol güneşin ve o muhteşem defansın gol yemeyeceğini biliyorduk. bir puana razıyız, gol atmasınlar diye dua ediyorduk. gene de umut işte... her atağımızda hop oturup hop kalkıyor, her karşı atakta nefesimizi tutuyorduk. 90 dakika bitti, 0-0.
trabzonspor... şampiyon oldu.
sezonun bitimine bir hafta kala... tarihimizde ilk kez, bir anadolu takımı şampiyon olmuştu.
ve, bu tarihi ana tanıklık etme fırsatı, izmire, izmirlilere, göztepelilere nasip olmuştu
istanbul saltanatına son veren trabzonspor, tarihindeki ilk şampiyonluk turunu izmirde attı.
bugün gibi hatırlıyorum... 20 bin göztepe taraftarı, stadı terk etmedi, trabzonsporu dakikalarca ayakta alkışladı. ahmet suat özyazıcı, kafasında meşhur kasketi, futbolcularının omuzlarında... hayatımda ilk kez trabzon diye orada, o dakikada bağırdım.
bugün halâ, göztepem yoksa, kalbimin trabzon için atması ondan...
bu satırları, trabzonsporlulara hitaben yazma hakkını kendimde görmem de, ondan.
ertesi hafta... trabzonspor, trabzonda formalite maçına çıktı, beşiktaşla 0-0 berabere kaldı. göztepem, izmirde galatasarayla oynadı, 2-0 yendi, kümede kaldı. ankaragücü ve balıkesirspor gitti. trabzondan aldığımız bir puan, bizi, göztepemi ligde tutmuştu.
sorarsanız kümede kalmaya mı sevindin, trabzonun şampiyonluğunu görmeye mi? diye... inanın, trabzonsporun şampiyonluğunu gördüğüme daha çok sevinmiştim. çünkü, futbol fani, düşersin çıkarsın... ama, tarihte bir ilke tanıklık etmek, herkese nasip olmuyor.
o günden beri, hayatımın en önemli figürlerinden biridir trabzonspor...
futbolun mucizevi bir spor olduğunu, mütevazi bir kulübün bileği bükülmez devleri dize getirebileceğini, paranın her şey demek olmadığını öğrettiği için... trabzonspor.
ve, bakıyoruz...
siyaseti spora, sporu siyasete alet eden zihniyet ince ayarlar yapmaya çalışıyor. açıkça söylüyor. güya, trabzonsporu yüceltiyor. halbuki, tam tersine, trabzonsporu küçültüyor.
trabzonsporun siyasi sadakaya ihtiyacı yok.
kazanılmış bir kupa, kaybedilmiş bir kupa, trabzonsporun değerini değiştirmez.
ama hakkı bile olsa... verilmiş bir kupa, trabzonspor efsanesinin sonu demektir.
bütün emeklerin, bütün şampiyonlukların unutulur. ilelebet... herkesin aklında bu kalır.
trabzonspor denilen kavram, toki binası değildir, anıttır...
almayın o kupayı! (yılmaz özdil)
külüpler birliğinin 58.madde toplantısı sırasında yaşanan gerginlik.
ali koçun saçmalamasından ibarettir. trabzonsporlu başkanlar sağ olsun haddini bildirmiş.