Seni üzücek bir olay olduğunda buna üzüleceğini bildiği halde nasıl böyle yapar fikri içini kemiriyor içine dağılan bir uyuşturucu gibi acı verse de bağımlısın seviyorsun.duvarları öyle bir örmüş ki yine sen o fethettiğin duvarları her zaman sınırlayıcı koyuyor elinde bir balyoz yorgun belini doğrulturken tekrar seni duvarların arkasına atmış sevgin ile tekrar işci gibi işine sarılıyorsun duvarları kırmayı sevdiğinden değil duvarların arkasında kalan kişiyi sevdiğinden uğraşıyor bu bütün emek bakıyorsun karşındaki kişi hiç umrunda değil ne olmuş bitmiş nasıl bi durum onun varlığından bile bi haber hangi durum oluşmuş anlamış bile değil nasıl kırıldığından bile haber değil ve olayı dramatize etme diyor zaten sen istemiyorsun böyle durumları kavga etmek istemiyorsun ama tek istediğin ve sadece sadece tek OLAYLARI KENDi GÖZÜNDEN BAKIP ANLAYABiLMESi ama cok sevdiğin için bu senin canını sıkıyor kavga sebebi olarak görüyor bu durumları senin derdin tam tersi sorunları büyümeden çözmek ama işte bakıyorsun ki yıpranmışsın seviyorsun falan ama neyse ya diyip geçiyorsun için sıkılıyor duş alıp kendini bir yerlere atıp kafa dinlemek istiyorsun acaba ben mi yanlış düşünüyorum diyorsun falan olayı objektif yine defalarca ele alıyorsun bakıyorsun yine aynı sonuca cıkıyorsun normalde istiyorsun ki o da senin o düşünceni görsün anlasın olayı ama o hala kendi görüşünü bakışını değiştirmeden olayı öyle kavramakta sonra sevdiğin
Kişinin gözlerine bakıyorsun sana diyor ki gereksiz uzadı konu uzatma kendini anlatmak duvarlara bağırmak istiyorsun olay uzamaktan ziyade çözülsün istiyorsun bakıp derin bi sigara içme isteği oluşuyor içinde cünkü beni anlar dediğin insan sanki artık seni anlamaktan uzak
içinizdeki bütün her şeyi dışa vurmak istersiniz. ama vuramazsınız çünkü karşınızdaki kırılgan ve incedir ama sözleri ve davranışı size karşı buz gibi mızrak olur saplanır acıyla haykırmak döküp kırmak istersiniz ama yapamazsınız. siz onu başkalaştırdıkca o sizi herkesleştirir. ama ona da kızamazsınız çünkü kızmaya bile kıyamazsınız incinmesin diye fazla bakmak bile istemezsiniz kendisine. beyninizin içinde yankılanıp duran o cümle ile '' seni seviyorum'' atıp susarsınız sırf bunun için dışarı çıkar sessiz bi yere gidip birikmiş haykırışlarınızı dökersiniz ardından istemsiz gözyaşları buna dahil olur. siz ise bi kapalı kutu olursunuz.
yarım kalmış hikayelerle dolu hayatım hep bir şeyleri erteleyip hayallerde tamamlıyorum sonra hayal kırıklıklarımı topluyorum geceleri.. sabah oluyor unutuyorum her şeyi ve baştan başlayıp gülüyorum gün aydınken kahkahalarım sığmıyor bazen hiç yere ve mutlu sanıyorlar beni çok mutlu.. ben bile inanıyorum içten güldüğüme, farkedincede artık bende sahteleştim diyorum mutluymuş gibi yapmayı öğrendim ama yinede hava kararıyor gün batıyor. gece olunca koyunca başımı yastığa öyle bir yalnızlık çöküyor ki göz kapaklarıma sabah gülen kahkaha atan kimdi diye düşünüyorum delice ve gömüp başımı yastığa ayağım havada içimden yüksek sesle iknakar kendimden emin bir şekilde..
Özellikle aktarcılar veya baharatcılara girildiğinde burnunuzu yakan beyninize işlenen baharat kokusudur. Beyninizde mutluluk hormonlarının (melatonin, serotonin ve endorfin)hormonlarının salgılanmasını sağlar. Sebepsiz mutluluk sağlar.
Moraliniz mi bozuk alın bi paket karışık baharat çekin efendim.
acil koca bulması gereken hanım teyzemizdir. arabası, evi, oteli, ucağı, yatı, olsun ister. kalbine göre birisini bulmasını umarak taliplerini hala beklemektedir.
Dedemin vefatı ile hastalığı iyice artan ananem bizle yaşamaya başladı. O zamanlar küçük de olsam içimde yaşayan anılardan biriydi. Ananem de ileri derece romatizma eklem ağrıları ve unutkanlık vardı ama o zamanlar benim tek arkadaşımdı. Benle çocuk olur benle oynardı. annem bakıyordu ananeme. Annem ananeme meyve getirirdi ilaçlarıyla birlikte. ananem meyvelerin çekirdeğini alır saklar bahçeye çıktığında kendince ekerdi çekirdekleri. Sonra saksıda ki yeni yeşeren çiçeği gösterir anane bu ne derdim o da oraya ektiğini unutur allahın lütfu der sahip çıkardı. çiçekleri, bitkileri çok severdi. Beni sevdiği gibi çiçeklerini sever, onlara şarkı söylerdi. Ananem o küçücük saksısına ne ekse, onun sevgisiyle büyüyüp yeşerirdi. Ananemin hastalığı iyice artınca çiçeklerine ben bakmaya başladım çiçekler sanki ananemi sorar gibi boynu büküklerdi. Bana bıraktığı miras anıları ve bu çiçekler oldu. Ne zaman meyve yesem çekirdeğini alır saklar ananemin bana bıraktığı bahçeye ekerim..
Her şeyi bırakıp koşmak istersiniz.
şuan sadece koşmak gelir aklınızdan hiçbir amaç için değil sadece öyle istediğiniz için koşarsınız. kendiniz doğayla karışır rüzgarla birlikte yarışır gibi koşarsınız. Yalnızlığını köşeye bırakır. Rüzgarla olursunuz
teninizi hafif bi soğuk titremeye yol açan rüzgarla..
Derin bir nefes alır oksijenin ciğerlerinizde tutup keyfini çıkardıktan sonra bütün soluduğunuz havayı verirsiniz. Ayaklarınıza doğru giden kan basınçını ve enerjiyi hissedersiniz. Yavaş yavaş etrafınızdakilere bakıp anı yaşamalıyım lan dersiniz. Ve koşuyosunuz. Ayaklarınız sizden bağımsız. Koştukça özgür olurmuşcasına koşuyosunuz. içinizde dolaşan enerjiyi bi kaç bağırma ile dile getirip koşmaya devam ediyosunuz. Size bakanların ne düşündükleri umrunuzda değil sadece özgür olmak için koşuyosunuz bulutlarla yarışırcasına..
çünkü kedileri seven birinin sevgisi en derin yerinden gelir.
çünkü onların bakışlarında kedilerde ki gibi kestirilemez derinliği görürsünüz.
Çünkü sabrını kontrol etmeyi öğrenmiş olması her olaya olgunca yaklaşmasını sağlayacaktır.
Çünkü sorumluluk sahibi olması size her zaman küçük sürprizlerinin olduğu anlamına gelir.
Çünkü stres için kedisiyle sıfırlanabilen bir şeydir ve huzuru gözlerinden okuyabilirsiniz.
Çünkü merhametlidir ve sizin için yapabileceklerinin asla bir sınırı olmaz.
Çünkü nasıl sarılacağını bilir ve sarıldığında ruhunu hissedersiniz..
ilkokukla yeni başladığım zamanlardı. kar yağmıştı. çocukluk masumiyetiyle karları eve götürüp saklamak istemiştim. karları cantama koyup eve getirmiştim. anneme hediye vermek için cantamı actığımda malum sonu görüp hüzün duymuştum. o zamanlar ilk yıkılışımdı.
özellikle hafif soğuk havalarda sabahları işe veya okula giderken güneşin içinizi ısıtışını, size enerji yüklediğini hatırlayın.
kötü günlerde, yataktan zorla kalktığınızda ki bütün olumsuzlukları alışını hatırlayın.
çocukken erken kalkıp çizgifilm izlediğiniz zamanlarda yataktan kalktığınızda yüzünüze vuran güneşi hatırlayın.
üzerinizde ki olumsuzlukları alışını hatırlayın.
yalnız hissettiğinizde arkanızda duran sizi desteklercesine duran güneşi hatırlayın.
Bazı kişilerle aynı havayı solumak istememek bunun varlığı zarar denen kişilere karşı bi önlemdir
o yüzden oksijenine sahip çık
oksijenin israf edilmesin kampanyasıdır.
Çok sevmiyceksin mesela o daha az severse kırılırsın.Ve genellikle zaten o daha az sever Senin onu sevdiğinden.Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem..
kürt, türk, laz ,çerkes,arnavut, boşnak, arap, azeri kardeştir.
bunu azeri olarak söylüyorum efendim. kimse elinde olmadığı nedenlerden dolayı birbirini yargılayamaz dedelerimiz bunu en büyük örneğini sergilemiştir. bu vatanın kurtuluşunda. Mazlumun da zalimin de kimliğine bakmadan; kim olursa olsun zalime karşı, kim olursa olsun mağdur ve mazlumdan yana olmalıyız kardeşim, kardeşlerim..
bizlerde birlik olmalıyız bir elde dağınık parmaklar değil, birleşip yumruk olmalıyız..