pazar günü sendromunun doyasıya ve de hatta kıyasıya yaşanıldığı durumdur.ilk akla gelende yarının pazartesi olduğudur.dolayısıyla 'yatmalıyım' hissine kapılınır.hey haaaaat ne çare!
zank! diye kapanan bilgisayarla beraber içimizi kaplayan 'rahmetliyle ne günler geçirdik' ve eski zamanlara dair uyanan neymiş o günler hissi...biz kandilde yağ yakardık diyen aile ihtiyarları ve çocukluğumuzdan burnumuza esen, bakkal amcanın dükkanının önündeki çeşmeli gaz yağı varilinin kokusu...'n'oldu?', 'elektrik kesildi'.
derininde 'oğlum ise bana benzer' mesajı olan laf. kız çocuklarını aşağılayan berbat bir cümle , kiyl-ü kal. perişan felsefe. yazık ki ne yazık diye düşündüren günümüz aydın (!) ı... hatta nerde o eski aydınlar dedirten.
bilhassada sosyal pratikler uğruna sözlüğe girenlerin içine düştüğü durum...'espri yapamıyorum, sosyal ortamda pasif kalıyorum, bana yardımcı olun' dercesine gelir ve devamlı online olduğu halde entry girmeden öylece durur. He-man deki orko gibi yoktur ama var gibidir...salınan uçuşan bir şeydir sanki. karanığın içinde gözleri görünür gibidir.
çayı da hatırlattığı için içinde bulunmaktan zevk alınılan durum. fekat hemen akabinde çay içip lak lak yapmak gibi bir sonuca götürdüğü için sıkıntı verdiği de vaki olan acaib hal.