öğrenci bünyesinde sevsem mi, sevmesem mi; kızsam mı, gülsem mi; verdiği dersin içerik yoğunluğu altında ezilirken dersinden kalsam mı, geçsem mi; gözetmen olarak giriş yaptığı salonda sınav olmaktaysanız kopya çeksem mi, çekmesem mi (yok yok, çekmesem daha iyi) ve benzeri ikilemler yaratarak, teori derslerinde verdiği örnekler, yaptığı taklitlerle sınıfı gülmekten yararak, uygulama dersleri sonrası o meşhur "so what+ kafa sallama" hareketini yaptıysa, saatlerce emek verip, sunduğunuz, ama hep bir yerleri eksik olan ödeviniz üzerine bir bardak soğuk su etkisiyle sizi ağlama krizine sokarak, üniversite yaşamanızın unutulmazları arasında tahta oturan, uludağ üniversitesi araştırma görevlisi.
(bkz: so what)
yoğun istek üzerine gelen edit: aradan aylar geçmiş, pek çok şey değişmiş; nacizhane tanımaya, tanımlamaya çalıştığım kendileri hariç... aylar önce oluşturduğum (kendimce kusursuz) yorumuma bakıyorum da, değişen yalnızca bakış açım olmuş. *
şimdilerde kendileri; öğrencisinin ne etsem de sonsuz sevgi ve saygımı belli etsem (konuyu okuyup da gelsem daha iyi) dediği; her karşılaştığında gülümsemeden edemediği; verdiği dersin içerik yoğunluğunu, hayatının yoğunluğu altında ezilirken hiç mi hiç hissetmediği; gözetmen olarak giriş yaptığı salonda sınav olmaktaysa sadece kendi kağıdıyla ilgilendiği; teori derslerinde verdiği örnekler ve yaptığı taklitleri bir bir not aldığı, uygulama dersleri gelse de o meşhur "so what+ kafa sallama" hareketini yapsa da, saatlerce emek verip, sunduğumuz ödevimizin bir yerlerinin bir an önce düzeltilmesi gerektiğine kanaat getirsek diye ahlandığı, sahneye çeyrek kala el sallayıp elveda demeden önce üniversite yaşamının unutulmazları arasında tahta oturtacağı, sahnedeyken ise aldığı her alkış sonrası teşekkürlerini ve minnetlerini sunacağı, uludağ sözlük platformunda hakkında bu kadar derin tanımlama yapılmış tek uludağ üniversitesi araştırma görevlisidir. *
dip not: ey yazar veya okuyucu, henüz gözlerinin altında morluklar derinleşmediyse, tüm bu yazılanları boşver, sen yaparak yaşayarak kalıcı öğrenmeler gerçekleştir. *
1986, tekirdağ doğumlu; anadolu üniversitesi güzel sanatlar fakültesi animasyon bölümü dördüncü sınıf öğrencisi.
yönetmenliğini yaptığı kısa filmler:
Kapalı - 2005
2. Akbank Kısa Film Festivali, Canlandırma Dalı, 2005
istanbul Modernde gösterildi. Ekim 2006
14. Altın Koza Film Festivali Öğrenci Filmleri Yarışması, Canlandırma Dalı, Finalist. 2007
Iskat - 2006 / Onur ŞENTÜRK, Mert KIZILAY
3. Yıldız Kısa Film Festivali. 2006
13. Altın Koza Film Festivali, Öğrenci Filmleri Yarışması, Deneysel Dalı, En iyi Film Ödülü. 2006
1. Kısa Çek Uzun Olsun Film Festivali, Deneysel Film Dalı, En iyi Film Ödülü. 2006
istanbul Modernde gösterildi. Ekim 2006
Yar - 2007
7. AFM Bağımsız Filmler Festivali, !f istanbul. 2008
20. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Canlandırma Dalı, Finalist. 2009
VIEWFest, “Global Mix” adlı gösterimde yer aldı. 2008
Uluslararası Amsterdam Film Festivali, “Global Mix” adlı gösterimde yer aldı. 2008
--spoiler--
gün itibariyle izleme fırsatı yakaladığım "yar" isimli çalışmasını gerek kurgusu, gerek müziğiyle inanılmaz başarılı bulmuş, eser sahibinin kendim gibi henüz bir öğrenci olduğunu öğrenir öğrenmez üretkensizliğime utançla selam etmişimdir.
--spoiler--
kaç yıl önce olduğunu hatırlayamadığım, bir kanal d ana haber bülteni sırasında, deniz arman ın sunumu sonrası dinleyip, izleyip aşık olduğum şarkı. bitmesin, tükenmesin diye dinlemeye çekinilen cinsinden. dinlerken hissedilenler yanında, kelimelerin cılız bir mum ışığı kadar aciz kaldığı; gerçek bir sanatçının, gerçek bir sanat eseri.
sakinleştirici etkisi bulunan, dinlenilesi bir Chris Lake & Emma Hewit düeti.
--spoiler--
Down, the water holds me down, it’s like I have no weight
And now, I'm floating with the tide, the sun is on my face
And I hear you talking. I hear you speak, someone's talking saying something
But I'm on my own, there nothing left to say, it carries me away
And you call out, I can’t hear you, I can’t feel you, no I can’t feel nothing
And you call out. I can’t hear you, no I can’t hear nothing
And you all look the same, now
You all look the same, now
Now, there's nothing that I want, to take me from this place
I'm drifting further with the tide, that carries me away
And you call out, I can’t hear you, I can’t feel you, no I can’t feel nothing
And you all look the same, now
You all look the same, now
I know you're trying hard to reach me
You'll always feel the cold without me
I know you're trying hard to reach me
You'll always feel the cold without me
I know you're trying hard
--spoiler--
uykuya dalmaya yakın, sürekli kulaklarda çınlayıp durma potansiyeli yüksek murat murathanoğlu repliği. içimiz dışımız, önümüz arkamız basketbol doldu *****
türkçe rap müzik icraatçisi fuat ergin in sevdiğim tek özelliğidir. özellikle melodileri ve altyapılarıyla tarzını bir adım öteye taşıyan, çok başarılı bir albümdür. lakin ara verip dinledikçe kualğımda güzelleşen bu muhteşem albümü bile fuat ın şahsi şımarıklık ve ukalalıklarını örtmeye yetmemektedir ama neysedir.
izleyicisini ters köşe eden, eski, ancak son dakikaya kadar merakla takip ettiren, kaliteli bir yapım.
--spoiler--
elleri mosmor ve buruş buruş, saçları kar beyaz bir adam... şehir şehir dolaşıyor ve sahip olduğu tek şey bir amerikan silahı ve onun seri numarası. aradığını bulabilmek adına en ufak bir iz bile onu şehirden şehire sürüklerken, mektuplar yazıyor kızına. o silahın vurduğu ve o silahın öldürdüğü kızına...
silahın son sahibini arıyor. son dakikaya kadar katili bulması için sabırla şans diliyorsunuz bu babaya. oysa tahmin edilemez bir gerçek var, gerçek olmaması gereken bir gerçek...
--spoiler--
(bkz: me too) yazmaya gelmiştim ama nick altında buldum kendimi. nesildaşım tahminimce diğer tüm sagopa kajmer dinleyicileri gibi 2003 yapımı bir pesimistin gözyaşları şahaserinin bir eşinin daha olmayışından muzdarip *
tüm o kitap ve cd dizinlerinin arasında kendini evinde gibi rahat, oldukça mutlu ve huzur dolu hisseden, dolayısıyla mekanda saatlerin nasıl geçtiğine bir türlü akıl sır erdiremeyen kişicandır. kitap ve müzik arşivi bulunması yüksek ihtimaldir. onları mekanın raflarından birinin önünde hayattan tamamen bihaber vaziyette bir kitaba yada cd ye odaklanmış vaziyette görebilir, gözlemyebilirsiniz. bu kişiler şiddetli bir tutkuyla bir gün mekanın içinde unutulup kilitlenildikleri günlerin fazntezisini kurmaktadırlar sık sık.
birbirlerinden bihaber, konuşmaktan fazlasıyla aciz, " tüm eğitim fakültesi öğrencileri bize muhtaçtır" sloganı atar gibi bir şey sorduğunuzda aradan 5-10-20 dakika geçtikten sonra cevap veren, flash belleğinizle bilgisayarların uzağından yakınından geçer geçmez virüsü kaptığınız ve tüm çabalarınıza rağmen her daim bir şekilde kazıklanmayı başarabildiğiniz, vazgeçilemez derecede yararlı olduğu kadar da zararlı, ömür törpüsü biricik kırtasiyemizdir kendileri. yolu henüz bahsi geçen mekana düşmemiş şahsiyetlerimize, uludağ üniversitesi - görükle kampüsü garanti bankası sağı, kampüs net altı, aytu arkası şenklinde tarif edilebilir. allah kimseyi düşürmesin.
2. sınıf dil edinimi dersi için ismini gördüğümüz anda tüylerimizin diken diken olduğu, kendi yaptığı ağız kımıldatmaya değmez espirilerine yalnızca kendisi gülen, ne sevilesi ne dövülesi uludağ üniversitesinin yardımcı doçent doktor ünvanlı mürebbiyesi. ders esnasında 5 yaşın altındaki bebelerden örnekler vermeniz için ilginç çerçeveli gözlüklerinin ardından melüm melüm gözünüzün içine bakan masum, hatta biraz kassanız tatlı bir hocadır. allah sahibine bağışlasın.
