görmeseydim, bilmeseydim, anlamasaydım... sonunda tekrar sıfıra döneceksen bunca çabanın, katedilen onca yolun, sıkıntının, acının, bunalımın sebebi neydi. son dibe vuruşumdan çıktığım yerdeyim kendimi tekrar o dört duvarın içine karanlığa hapsediyorum bu defa daha yaşlı, daha yıpranmış, daha yorgun bir halde.
kimseye bi halt anlatamadım ne sevgim sevgiden, ne saygım saygıdan ne de çabam çabadan sayıldı. artık yetemediğim onların çıkarları uğruna kendimden ödün vermediğim vakitlerde en acımasız şekilde yetersiz hissettirildim.
sanki onlara borçluymuşumcasına herkes benden alacağını aldı ve yoluna devam etti, ama benden kopardıklarınızın hesabını kim verecek benim hevesimi kim yerine koyacak.
ama dünyanın düzeni böyleymiş öyle söyleniyor, alışılıyor ve unutuluyormuş... o halde mevcut düzen içerisinde sizlere başarılar diliyorum ben bildiğim yolda devam edeceğim.
görmediğim ölüm kaldı o da umuyorum kendi ölümüm olacaktır.
özel hayat, iş hayatı farketmeden asla karşılığı alınamayan kavramdır, emeğin karşılığı sömürüdür, sömürüye baş kaldırdığın zaman da senden kötüsü, aykırısı yoktur.
üç yıldır dişimi tırnağıma takarak çalıştığım gelişmesinde ve büyümesinde ilk elden rol oynadığım işime; bugün itibariyle son verildi, haksızlığa boyun eğmediğim için son verildi.
sonuç, gururlu ve borçlu olarak meydanlardayım.
içi boş bir kavram emek, düzeniniz de verirken elinizi titreten üç kuruş paranız da yerin dibine batsın.
sigara kullanan ve sigara kullanırken başka insanları rahahatsız etmemek için azami dikkat gösteren, bulundurması ve kullanması yasal olan bir maddeyi vergisini ödeyerek kullanan vatandaşların hakkına ve sigara içme özgürlüğüne saygı duymayan uygulama.
bir defa ben bunu terbiyesizlik olarak görüyorum, abi tütün yasal demi... üreten üretiyor problem yok devlet de bi temiz vergisini alıyor eee.
şimdi veganlar iktidar olsa bunca besicinin hali yaman olur deyip işkembenin içinden bokunu temizlemeyi yasak etse hoş olur mu?
sevdiğini sevdiğine bile anlatamazken, sevildiğini sevilirken bile anlamazken, nasıl insanları anlamayı ve seni anlamalarını beklersin. hayat seni anlamıyor, senin de onu anlamanı falan beklemiyor. sen yoksun ve sana göre bir hayat da yok.
arthur morganın; acısını, pişmanlıklarını, korkularını, umutsuzluğunu, merhametini senaryoya o kadar iyi yedirmişler ki en başında ya ne kadar moron adam bu dediğiniz karakterle bir süre sonra resmen bütünleşiyorsunuz, sakin bir yere kamp kurup mükemmel manzarayı seyrederek karşılıklı iki tek atıp dertleştiğiniz bile oluyor.* https://www.youtube.com/watch?v=YdW5-uJqCVY
symbian diye öldüğüm zamanlardı... ngage yapacaktım, pokemon, tsubasa oynayacaktım olmadı. boktan j700 (kızaklı olan) e talim ettik, gözün kör olsun jawa.
sayıca kaç olduğunu bilemediğim biramı açarken konu hakkında iki kelam etmek isterim fakat olay o kadar anlamsız o kadar boş o kadar gereksiz... acaba kasmasam mı diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
böyle anlamsızlıklar içerisine kendinizi sokmayın, alkol bütün kötülüklerin şeyidir, yapmayın... bir gerizekalıya danışın o size anlatacaktır kendi çapınca olayın ne kadar anlamsız olduğunu.
iyi gün, kötü gün... diye bir şey olmadığına kanaat getirmiş bulunmaktayım, iyi gün dediğimiz şey aslında kötü gün, kötü gün dediğimiz şey aslında daha kötü gündür.
her daim daha kötüsü için vaziyet alınmalı ve bilinmeli; vaziyet aldığımız daha kötü aslında en kötüsü değildir, daha kötüleri yoldadır.
What can I do?
Will I be getting through?
Now that I must try
To leave it all behind
Did you see
What you have done to me
So hard to justify
Slowly is passing by
Forever and one
I will miss you
However, I kiss you
Yet again
Way down in Neverland
So hard I was trying
Tomorrow I'll still be crying
How could you hide
Your lies, your lies
Here I am
Seeing you once again
My mind's so far away
My heart's so close
to stay
Too proud to fight
I'm walking back into night
Will I ever find
Someone to believe?
Forever and one
I will miss you
However, I kiss you
Yet again
Way down in Neverland
So hard I was trying
Tomorrow I'll still be crying
How could you hide your lies
Your lies
Tüm zamanların en iyi 10 şarkısından biridir, scorpions'ın da net en iyi eseridir.
hikayesi, sözleri, melodisi neyi varsa karakter sahibi şarkıdır, hayal edin; berlin duvarının yıkılmasının ardından moskova meydanında binlerce kişinin karşısına çıkan scorpions wind of change yani değişim rüzgarları diyor.
i follow the Moskva
Down to Gorky Park
Listening to the wind of change diye başlayan, bağıra bağıra söylenmesi gereken zamanının politik duruşudur wind of change.
Morten Harket'le yaptıkları şöyle bir canlı performansı da vardır, ee iyidir;
Ezra Koenig, Chris Baio, Chris Tomson ve Rostam Batmanglij tarafından 2006 yılında kurulmuş ve faaliyetine devam eden amerikan indie pop / indie rock grubu.
grup adını solist koening'in lisedeyken arkdaşlarıyla çektiği vampir istilası konulu filmden alıyormuş.