lise birde yani ergenlik döneminin zirvesinde bir yilbaşi öncesi tartiştiğim annemin öküzlük eden ben olmama rağmen hadi gel sana bi yilbaşi hediyesi alayim demesiyle, kitapsanda gözüme çarpan, sadece lavinya şarkisini bilmeme rağmen nedense almak istediğim uzun uzun konser albümüyle taniştiğim adam. kaset olarak almiştim. o kadar çok dinledim ki o albümü, kasetin üzerindeki yazilar silinmişti. ilk aşka, ilk kalp ağrisina denk gelmiş ve o dönem gecelerce dinleyip ağlayarak içimi dökmemi sağlamiş yegane şeydi. çok başkadir yeri. Yillar geçti, başka acilar geldi hala beni rahatlatabilen birkaç şeylerden biri Feridun Düzağacin sesi. öyle her zaman dinlemem. Gecenin karanliğinda sadece onun sesini alirim yanima.
Üstelik adam hem adanali hem beşiktaşli. Öyle güzel.
hakkinda neden bu kadar az entry girildiğini anlamadiğim, baya baya iyi oyuncu. gözlerinin mavisi güzel tamam ama bakişlar daha güzel. gülünce kediye benziyo biraz ama yakişikli da kendisi. takipçisiyiz efendim, sinema filmi de bekliyoruz.
en iyi aşık bakan oyuncu. bir diğeri de serhat tutumluer (bkz: sahra)
hırsız polisteki çınar karakterinin maviye bakışlarına biterdim, şimdi deli yılmazın servete bakışlarına bitiyorum. ayrıca enteresan güzel dudakları var.
bu aralar dogumgunu olan kadindir. uzaktan iyi hos samimi hos sohbet gorunurler, oyledirler zaten. ancak fena halde tutarsizdirlar. kararlari, dusunceleri ve duygulari anlik degisime ugrar. alisana kadar insanin dengesini bozarlar.