bildiğiniz gibi osmanlı hoşgörüsü neticesinde, osmanlı tebaası et kullanmaktan kaçınırdı. taa ki chp zihniyetine kadar. burada zorla et yedirme seanslarından bahsetmeyeceğim ama tek akıl açıcı bir soru soracağım. bu olayda kılıçdaroğlunun hiç mi suçu yok?
aslında yazarların kendi başaramadıklarına karşı öfkedir bu.
her şeyi yeriyorlar, kıskanıyorlar ve eziyorlar.
kendileri ne yapıyor?
burunlarını karıştırıp internete giriyorlar.
ah bak bu çok entellektüelmiş işte.
bla bla'ya yazılan yazılardır.
sen hala anlamadın bla bla, kaykay yapmak isteyip düğünden çekinmemi
şarap içip güvercin eti yemeyi
günün sonunda diriltmeyi ve sabahı var etmeyi
sen hala
bla bla
anlamadın.
dünyanın en iki yüzlü, en kendini bilmez insanı.
tabii bazı hayvanlar tatlıdır ve beslenmeyi, sevilmeyi hakeder.
bazıları ise üretimhanelerde istiflenerek, hareket özgürlüğü bile bırakılmayarak, dandik yemlerle şişirilip ölmeyi hakeder. ne güzel mantık.
özellikle öğlen aralarıysa derin düşüncelere daldırır insanı.
terli, 4-5 saat boyunca canı çıkmış adamlar halley, kremalı bisküvi, 2.5 litrelik kola gibi şeyler alırlar genelde.
epey de düşünürler hangilerini seçsek de en ucuza getirsek diye.
insan olan insan orda anlar işte bu sistemde bir yanlışlık olduğunu.
haksızlık olduğunu.
bazen bir diş hastalığı yüzünden olur bu, bazen bi yarayı emmekten falan. bazen de kirli bir ilişkide öpüşürken gelir bu koku. kendinden mi ondan mı gelir anlamazsın ama yanlış bir şeyler olduğunu farkedersin.
çoğu yazar için, içinden çıkılmaz ikilem. hangisini tercih etsem diye çok gözyaşı döken, dondurma döken yazar görülmüştür.
(bkz: uludağ sözlük ün yaş ortalaması)
neredeyse hepsidir. etrafları ''ahaha bak o da kezban lan millete yazıyo ama vermiyo, çok gereksiz kız lan ahaha'' diyen, 400 lira kirayla özgürlüğüne kavuşmuş olduğunu zanneden salaklarla doludur. haa bu salaklar ayrıca ''olm selin çok rahatmış ona takılmak lazım, ben olmazsa da sen berk'' gibi laflar eder. 5 ay sonra çıkmaya başlar o kızla, arkadaşları bi bok diyemez sonra, hani dese dese ''abi çok yakışıyosunuz, o çok değişti artık'' falan der. bi yandan toplum baskısı, ne yapayım derdi. harbi çok zor bu ülkede bu kızların işi.. çok zor..
hadi hepimiz düşünelim. bu olayın nasıl bir getirisi var. nothing!! biz ingiliz mandalarının dediği gibi. yani sizin anlayacağınız şekilde söylersem hiçbirşey!! hiçbirşey!! şimdi bazı aklı evveller '' abi rahatlatıyor ama, mesela sinirliyken bik bik'' diyecektir. e mal sen bu salak şeye başlamasaydın zaten onun rahatlatma etkisine ihtiyacın olmayacaktı. neyse efendim ben 7 senelik bir bağımlı olarak diyorum ki bi boka yaramıyo bu nane. yani hadi alkol olsa tamam kafan güzel oluyor falan filan ama bunun hiç olayı yok. iç iç dur salak gibi..
shame is the name
shame is the name
shame is the name
shame is the name
hey boy - are you happy to be
a dim-ass teen on the spree?
you get drunk all day
and you're sick all night
is this the sum of your life?
what's your name, what's your name?
what's your dreams, your goals
your ambitions and aims?
he laughed and said
shame is the name
he said shame is the name
shame is the name
he said shame is the name
hey girl - are you happy to be
a dim-ass teen on the spree?
you get drunk all day
and you're sick all night
is this all you was born for?
what's your name, what's your name?
what's your dreams, your goals
ambitions and aims?
she laughed and said
shame is the name
she said shame is the name
shame is the name
shame is the name
politician - can you listen
to yourself for just once in your life?
because there's something you said
to mean soldiers are dead
because the money you save
seniors are in their grave
shame is the name
shame is the name
shame is the name
shame is the name
shame makes the world go around
shame makes the world go around
shame makes the world go around
shame makes the world go around