grcft
-21 (nihilist)
on birinci nesil yazar 6 takipçi 50.84 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    27 mayıs 2017 geleneksel girne zirvesi

    1.
  1. 1. geleneksel girne zirvesidir.

    kaybedenler kulübü'nde buluşalım mı?
    0 ...
  2. bu soğukta kimse dışarıda kalmasın

    1.
  3. güçsüzler evinin, izmir'de bulunan evsiz ve yardıma muhtaç kişilere ulaşmak için oluşturduğu slogan.

    Mesai saateleri içinde (0232) 361 71 51, mesai saatleri dışında (0232) 361 00 82 numaralı telefondan erişilebilir.

    http://izmiralsancak.com/...-kimse-disarida-kalmasin/
    1 ...
  4. izmir e kar yağacak olması

    1.
  5. şaka maka bu sefer olacak galiba. meteoroloji resmi sitesinde ve haberlerde dönen dedikodu...

    http://izmiralsancak.com/...ak-kar-yagisi-ve-firtina/
    0 ...
  6. 5 ocak 2017 izmir karabağlar patlaması

    1.
  7. olmadığı söyleniyor.

    http://izmiralsancak.com/...mir-karabaglar-patlamasi/

    edit: madem yok neden başlık açıyorsun denmiş. amip denmiş. twitter, facebook hatta ekşi sözlük'te bile böyle bir patlamanın olduğu söylendiği için.
    0 ...
  8. izmir bombalı araç patlama anı

    1.
  9. izmir'de terör saldırısında 1 trafik polisi ve 1 adliye çalışanı şehit olmuştur.

    http://izmiralsancak.com/...diri-patlama-ani-videosu/
    0 ...
  10. izmir de kar yağar mı

    1.
  11. yağar mı, yağmaz mı? büyük sorunsaldır. bazı kaynaklar yağacağını söylüyor.

    http://izmiralsancak.com/...n-duracak-kar-yagacak-mi/
    0 ...
  12. 3 kasım 2016 alsancak zirvesi

    1.
  13. tarih: 3 kasım 2016
    mekan: grcft'in evi (alsancak)
    giriş: 10 TL (1 duble jack daniels, 1 şişe tuborg)
    damsız gelmek yasak olup 5 çift ile sınırlıdır. eve anca 12 kişi sığar çünküsü. eğer daha kalabalık olursak gazi kadınlar bizi bekler.

    başlangıç saati: 20:00
    bitiş saati: 02:00
    0 ...
  14. alsancak zirvesi

    1.
  15. zamanı gelmedi mi? yarın bir zirve mi yapsak? ne yapsak; bilemedim şimdi.
    0 ...
  16. alsancak ta tek başına yaşayan sözlük yazarı

    1.
  17. herkes gibidir. yalnızlıktan yakınır ama istediği için yalnızdır. zira alsancak'ta tek başına yaşadığını söyleyerek kadınları etkileyebilir.

    +merhaba, alsancak'ta tek başıma yaşıyorum.
    - mmm... bana evini gezdirmeyecek misin cnm?
    +cıks.
    6 ...
  18. 24 ekim 2016 alsancak zirvesi

    1.
  19. son dakika zirvesidir.

    yalnızlığımı kendimden gizlemek için düzenlediğimdir.

    yapacak hiç bir şey bulamazsak; gökyüzü neden siyah diye güneşe söveriz.

    başlangıç saati: 21:30
    2 ...
  20. geç gidip geç gelmek vs erken gidip erken gelmek

    1.
  21. keşke herkes yemek molası dahil sekiz saatlik mesaiye sahip olsa dedirten kıyaslama.

    (bkz: 12:00 - 00:00)
    0 ...
  22. klarnetçiye eşlik eden izmirli köpek

    1.
  23. alsancak'ın meşhur klarnetçisi sado dayı çaldıkça ona eşlik eden efkarlı köpektir.

    (bkz: izmir'in köpeği bile farklı)

    http://izmiralsancak.com/...-sado-dayi-efkarli-kopek/
    0 ...
  24. izmir de gidilecek plajlar

    1.
  25. çeşme, urla, foça, dikili vb. yerlerde bulunan harika plajlardır.

    ayrıntılar: http://izmiralsancak.com/...rbirinden-guzel-plajlari/
    0 ...
  26. 4 ekim 2016 alsancak aşık olma zirvesi

    1.
  27. aman ha; yanlış anlaşılmasın!

    platonik bir sevgi de olur.

    aşık olmak istiyorum ben.

    kordona çıktığımda; solumda göztepe, sağımda karşıyaka'nın yanıp sönen ışıklarını ve denizin dalgasını izlerken ciğerimi yakarak ayazı hissettirmeyecek bir kaç sigara içmek istiyorum.

    sigara yakıp niye denizi yoruyorsunuz diye dalgalara sövmek istiyorum.

    o da yetmez gibi;

    çimlere oturup; çimler neden yeşil çıkıyor diye toprağa atarlanmak istiyorum.

    aşık olmak istiyorum ben.

    tarih: 04.10.2016
    mekan: alsancak çimler
    saat:19:20
    buluşma yeri: sevinç
    0 ...
  28. izmir de bulunan 2200 yıllık kira sözleşmesi

    1.
  29. izmir'de bulunan TEOS ANTiK kenti'nde 2200 yıllık kira sözleşmesi bulunmuş. acaba sahibinden mi yoksa emlakçıdan mı? kan emici emlakçılar o zamanda mı varmış ki?

    http://izmiralsancak.com/...-kira-sozlesmesi-bulundu/
    4 ...
  30. izmir şivesine ne kadar hakimsin testi

    1.
  31. izmir oda müziği topluluğu

    1.
  32. 10 ekim 2016 tarihinde 7,5 TL'ye konser verecek olan tatlış ekip.

    http://izmiralsancak.com/...mir-oda-muzigi-toplulugu/
    4 ...
  33. no 42

    1.
  34. No:42, Alsancak'ta bulunan bir çok şeyi içinde barındıran adres.

    Kafe, dükkan, plakçı, ofis ve atölye... Panayır bile kuruluyor burada...

    http://izmiralsancak.com/...-serafettin-bey-alsancak/
    0 ...
  35. izmiralsancak com

    1.
  36. izmir bira midye festivali

    1.
  37. 2017'de toplamda üç kez düzenlenecek olup, ilk buluşmanın tarihi 4 Mart 2017 olarak belirlenmiş.

    2017'de ekstra bir etkinlik görmek istesekte büyük ihtimalle bira ve midyesini kapan insanların alsancak kordona koşacağı festivaldir.

    https://www.facebook.com/events/1807174099559573/
    1 ...
  38. izmir alsancak

    1.
  39. (bkz: alsancak)

    alsancak, göztepe ile karşıyaka'nın arasında kalır. alsancak şehrin en popüler semtidir. alsancak'ta gördüğünüz insanların sadece %2 si Alsancak'ta yaşıyordur. (bkz: swh)

    Ayrıca izmir alsancak adında bir şehir rehberi sitesi vardır.

    http://izmiralsancak.com/
    0 ...
  40. izmir etkinlikleri

    3.
  41. 4 Ekim 2016 - Metin Uca ile Söyleşi - Ücretsiz
    http://izmiralsancak.com/...ca-ile-soylesi-genc-akil/

    5 Ekim 2016 - Sadakat Tiyatro Oyunu - Ücretsiz
    http://izmiralsancak.com/ucretsiz-tiyatro-sadakat/

    16 Ekim 2016 - Selda Bağcan & Boom Pam konseri
    http://izmiralsancak.com/...-bagcan-boom-pam-konseri/

    18-20 Ekim - Erli'nin Hazinesi Çocuk Tiyatrosu - Ücretsiz
    http://izmiralsancak.com/...tiyatro-erlinin-hazinesi/
    0 ...
  42. bar psikoloğu

    1.
  43. bir psikologun madem onlar gelmiyor ben onlara gideyim diyerek başlattığı akım. (bkz: swh)

    http://izmiralsancak.com/...ologu-izmir-sardunya-bar/
    1 ...
  44. izmir in kadın itfaiyecileri

    1.
  45. http://izmiralsancak.com/...2016/09/kadin-itfaiye.png

    Kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın giderek arttığı günümüzde bazı kadınlar çıkıp erkek egemen toplumların suratına adeta yumruk gibi öylesine darbeler indiriyor kibalyoz etkisi yaratıyor. Bu hikayelerden birini de bu sefer izmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye Daire Başkanlığı’nda itfaiyeci olarak görev yapan kadınlar yazdı. Yıllardır ‘erkek işi’ olarak bilinen ya da o yönde toplumsal algı oluşturulan mesleklerdeki başarılarıyla ‘biz de buradayız’ diyen kadınlar yine bir ‘erkek işi’ne tabiri caizse damgalarını vurarak tüm ön yargıları yerle bir ettiler.

    Kas gücü olarak erkeklerin bu mesleğe başlarken bir adım önde olduklarını kabul etseler de bu işin aslında sadece fiziksel kuvvete dayalı bir iş olmadığının, aynı zamanda teknik bir iş olduğunun farkındalar. Başarılı bir operasyon çıkartabilmek için iyi eğitim, tecrübe ve yeteneğin bir arada olması gerektiğini herkese kanıtlayan bu kadınlar, yangın sırasında onlara pek de güven duymayan ekip arkadaşlarının ön yargılarını bir bir yıkmayı başarmışlar.

    http://izmiralsancak.com/...usuz-kadin-itfaiyecileri/
    2 ...
  46. izmir şivesi

    1.
  47. değişiktir.

    domatese domates, sigortaya sigorta, mısıra mısır demezler.

    http://izmiralsancak.com/...vesine-ne-kadar-hakimsin/
    2 ...
  48. artı kamera ve alarm sistemleri

    1.
  49. Kıbrıs'daki iş yerimiz için maalesef Artı Kamera ve Alarm Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti.ile tanıştık ve 6500 TL değerinde bir alım yaptık. Bu firma satış öncesinde vaat ettiği teknik desteği sağlamadı. Kamera sistemleri kuruldu kayıt cihazı aylarca kayıt yapmadı. Defalarca teknik destek istememize rağmen sorun çözülmedi. Firma yetkilsi M**** Bey'e defalarca ulaşmaya çalıştık. Telefon, e-mail, sms gibi bir çok yolu denedik ama her defasında süreci uzattı ilgilenmedi. Kurulum esnasında 2 adet hoperlerü fazla olduğu için kutularını bile açmadan iade ettik ve bunların bize geri ödemesini yapmadı. Teknik personelin ulaşımını karşıladık telefon görüşmelerimizde geri ödeme yapma sözü verdi ama ödeme yapmadı. 3 aydır sorunu iyi niyetle çözmeye çalışıyoruz 400 TL kadar alacağımız bir ödeme var alalım sorun bitsin diyoruz ama söz verilmesine rağmen firma 3 aydır hakkımız olan kullanılmamış hoparler paralarını ve ödeme sözü verdiği teknik personelin ulaşım parası 400 küsür TL'yi vermiyor. Defalarca mailler gönderdik aradık ve çeşitli bahanelerle oyalandık.

    Daha önce yaptığımız şikayetleri kaldırdık karşılıklı konuşarak sorunsuz çözelim diye ama o kadar ciddiyetsiz bir firma ki iyi niyetimizi su istimal ettiler. Kameraları satana kadar ilgi alaka süperdi ama iş o fatura kesildikten sonra değişti. Sanki bedava ürün aldık hayatım boyunca böyle ciddiyetsiz sorumsuz verdiği sözü tutmayan 2 hoperler ve ulaşım parası üzerine yatacak kadar acizleşen bir firma görmedim. Yazıklar olsun sizden alış veriş yaptığımız o güne. Ayrıca birde kameralarını geri al dediğimizde o akdar ölü fiyat verdiler ki. Satana kadar ilgilen, sat bitsen ve çek gitsin boşver ilgilenme düşüncesinde yaklaşımla karşılaştık.
    0 ...
  50. ansızın sevmek

    1.
  51. iliklerimizi titreten bir kış akşamında
    Ansızın sevdim seni
    Umrumda değildi yağmur altında ıslanmak
    Zor değildi okunan her mısrada aramak seni

    Boktan bir filmin en güzel fragmanıydın sen
    Ve o kaldırımda yürürken ansızın gördüm seni
    Yağmurda ıslanmak hiç bu denli sıcak gelmemişti
    Alışamadığım ise,her simada aramak seni

    Yaşamak günden güne anlamsızlaşıyor
    Sıkıcılaştığından değil de
    Başka kollarda,başka omuzlarda
    Ve hatta başka dudaklarda izlemek seni

    Seni izlemek,
    sonbaharda hayata tutunmaya çalışan
    Son nefeslerini alan yaprak gibi
    Ölmek,öldürmek gibi.Seni sevmek gibi.

    Sen,sen olmadın hiçbir zaman
    Ya da ben seni tanıyamadım
    Ama hakkında bildiğim tek bir şey var
    Ilık bir bahar sabahında,ansızın sevdim seni

    kaynak: http://tipsychannel.com/ansizin-sevdim-seni/
    1 ...
  52. bakire kadın şiiri

    1.
  53. Velhasıl buradan bir ordu geçti lordum
    Bir katliam çıktı ve ahanda tam burada aktı;
    Oluk oluk aşk
    Ve hala devam ediyor sanrılı bir kanama
    Bir dünya takılıyor bisiklet pedalına
    Dönüyor dönüyor dönüyor
    iki bacak aramda takılı kalıyor
    Kadınlığımın karıncalanması bir sansasyon yaratıyor
    işte şimdi yalancı rahibe misyonuma
    Bir bakmışım bacak aramdan akıyor bu sefer
    Oluk oluk kan
    Kadınlığımdan fışkırıyor şimdi bir sürü karınca
    Bir sürü kez anne oluyorum
    Bir sürü kez mutluluğu ağırlıyorum,
    Acının sacında tav olmak üzere.
    Parmak uçlarımdan damlayan sütlerle emziriyorum yavrularımı
    Gezintiye çıkıyorlar bakir bedenimde hürce
    Kirpiklerim ve saç diplerim dahil geziniyorlar
    Bir kemanın içimi kıyan tellerinde ruhum karıncalanıyor bu vakit
    Tabutum diyorum, işte bu kemanın ağacından olsun.
    Anneliğimi yalnız başıma ölümle alay ederek kutluyorum
    Sonsuzlanıyorum, iblis hayret içinde
    Tanrı desen… O zaten dünya üzerindeki tüm küçük çocuklar.
    Bir zerdali ağacına tosluyor bisiklet.
    Çarpmanın etkisi ile avucumdan yuvarlanıp düşüyor
    Erimiş, kokuşmuş ve karınca kadar kalmış çocukluğum
    Dandik sprey boyalarla gökkuşağına boyanmış, bir kara kutuya dönüşüyorum
    Baharın çocuk, yazın ergen, kışın bir yetişkin oluyorum
    ihtiyarlığım her ayın onsekizinci gününe tekabül ediyor
    Ve biliyorum gayet rasyonel;
    Dokuzuncu ayda iki kat ihtiyarlamak
    Ağzımda gevelediğim bir parça kağıdı kusuyorum
    Beynimin en derinliklerindeki bilincime
    Halüsinasyonlar beliriyor odamda
    Bütün çiçekleri iblisin sidiği ile suluyorum
    “Hangi günah gecesi bu aşka gebe kaldın lan?” diyor iblis
    Hangi günah gecesi duygularım hunharca tecavüze uğradı bilmiyorum
    Şekerli bir bulut düşüyor sonra parkelere
    Tüm çocuklarım okula başlıyor.
    Ekrandaki karıncaların da okula gideceğini umarak,
    Televizyonun antenini düzeltiyorum.
    Bir asit yağmuruna tutuluyor kadınlığım
    Yumurtalıklarımda kalan son karıncaları da sağıyorum,
    içeride kalanlar da işte asit yağmurunda faili meçhul cinayet
    Falan.
    http://tipsychannel.com/k...tepesinin-bakire-leydisi/
    1 ...
  54. naftalin kokan hatıralar

    1.
  55. Bir şehri şehir yapan içinde ki hatıralardır. Ne kadar uzaklaşsan da şehrinden bir gün geri geldiğinde gri duvaların üstünden atlar, kaldırımlardan iner gelir durur önünde. Bayramlarda çocukların gelen misafirleri kapıda karşılayıp harçlık beklemesi gibi durur. Bazı hatıralar harçlık alan çocuk gibi sevinç halini aldırır bazıları ise alamadığı harçlığın hüsranıyla başı öne eğdirir. Gelenlere anlatırsın nelerelerde ne hatıran var. Gidenler için ise bir sigara yakarsın. Gidenlerin sayısını sigara paketinde kalan sigaralarla anlarsın veya boşalan şişelerden. Ama kimi nereyi terk ederseniz edin asla hatıralarınızı terk edemezsiniz. 25 senemi bu şehirde geçirdim. Mahallemizin eski toprak fırını. Mahallenin tek bakkalı. Mahalle maçlarında parçaladığımız dizlerin sahibi toprak futbol sahası. ilk yediğim dayak ve ilk yumruk atmayı öğrendiğim okul bahçesi. ilk defa öpüşmeyi öğrendiğim mahallenin en kuytu köşesi. Evden çıkıp çarşıya gitmek için arşınladığım yollar. Mahallemden çıkarken sigaramı yaktığım köşe. Caminin karşısında ki fırında oturan amcanın ezanı beklemesi. Eski belediye binasının altında ki göbekli manav. Maraşlı dondurmacı. Tıraş olduğum berber. Çerezlerimi aldığım büfe. Biraları aldığım diğer büfe. Sahile inerken selam verdiğim esnaf abiler,amcalar. Çaylarımı gırla muhabbetle yudumladığımız vazgeçemediğimiz çay bahçesi. Büyük asırlık çınar ağacı. Biraları içtiğimiz sahilin en sonunda ki eski sandal...
    Sonra terk ettiğim bu şehre geri geldiğimde sadece bu hatıralarım beynimin şehrinde kaldığını gördüm. 15 sene sonra gelip yıllarımı verdiğim şehir hiç tanıdık değildi. Ne gri duvalarda çocukluğum vardı ne de sokaklarda çocukluk seslerim. Sessizleşmişti tüm sokaklar. Bisiklete binen, mahalle maçları yapan, sek sek oynayan, ip atlayan, kaldırımlarda taso oynarak diz çürüten, saklambaç, kör ebe, simit, uzun eşek oynayan çocuklar yoktu. Karbonmonoksit kokan mahallem de bacalı evler yoktu. Ya eski toprak fırın? O da yoktu. Bakkal? O da yoktu. Gri duvarlı şehirde eskiden eser yoktu. Sokaklarda kimseler yoktu. Acaba herkes mi terk etmişti bu şehri? Yok canım eğer terk etselerdi bu koca koca ucuz balkonsuz binaları, Avmleri, otoparkları, süper ve hipermarketleri kim yapmıştı?
    Eğer bir şehirde minarelerden uzun evler dikilmişse o şehir ölmüş demektir. Devlerin arasında korkusuzca kalan cüce olarak Camiler kalmıştı. Eminim ki açgözlü, paraya tapan, Avrosantrik düşüncelere sahip, zillet müteahhitler camileri de Avmlerin içine ya da otoparkların, heyula görüntüsü yaratan apartmanların altına veya üstüne yapmak istemişlerdi. Belki de modern bir camii yapmak istemişlerdir. Ama güçleri yetmemiş belli ki.
    Sahil yoluna giderken apartmanların birinden bir çocuk çıktı. Çıktı ama ne sağına soluna baktı ne de önüne. Ezbere attığı adımlarıyla az ileride bulunan süpermarkete girdi elinde kocaman bir telefonla. Hey gidi apartmanda bilgisayar ve telefon başında büyüyen bir çocuk ne bilsin hayatı? Çocuğu bekledim biraz. Marketten çıkarken bile kafasını kaldırmıyordu. Elinde ki poşette ekmek ve süt vardı. Beni görmedi bile apartmana girmeden seslendim.

    - Pişt ufaklık?
    - Evet
    - Saat kaç?
    - 14:21
    - Peki ekmek kaç para?
    - ???
    Çocuk sorduğum her sorunun cevabını verirken kafasını elindeki telefondan kaldırmadı. Ekmeğin kaç para olduğunu bilmeyen bir nesil yeşermişti bu şehirde. Oysa ki bir çocuk ekmeğin kaç para olduğunu bilirdi eskiden. Fırından çıkan sıcak ekmeğin kıytısını koparır eve varana kadar ekmeğin yarısını yerdi. Köyden gelen tereyağını arasına sürüp sürüp yerdi. Mahalle maçlarından döndüğünde salçalı ekmeğini yer biraz dinlenir tekrar toprak sahaya geri dönerdi. Şimdi o toprak sahaya kocaman bir Avm dikmişler. Orada yatan hatıraların üzerine.
    Her zaman oturduğumuz çay bahçesini de yıkıp Fast-Food ürünleri satan bir dükkan açmışlardı. içerisinde hunharca insan vardı. En çok ta kilolu çocuklar doluşmuştu. Sonra asırlık çınar ağacını kesmişlerdi. Onun yerine yapay bir ağaç koymuşlardı. Ne gölge yapıyordu ne de yapraklarını döküyordu. Bir Eylül ayında yapraklarını gökmeyecekse ağaç ne anlamı kalırdı sonbaharların?
    Sinirlenmiştim ve dudaklarımdan küfürleri boşaltırken bir sigara yaktım. O ara rüzgar esti ardından bir sayfa uçuştu son marka bir arabanın kapısına çarpıp durdu. Arabadan inen bir adam o sayfanın varlığından habersiz üstüne basıp Fast-Food dükkanına girdi. Arabanın yanına gidip yerde ki sayfayı aldım. Her iki yanında yazılar yazılıydı. Dudağımda sigaramla eskiden bira içtiğimiz köşeye yani şimdi ise boylu boyunca kafe olan sahile indim. Kafenin birine oturup çay söyledim. Çayım gelene kadar etrafı izledim. Masalarda muhabbetin yerini tık tık tık yazı sesleri, art arda gelen mesaj sesleri almıştı. Kimse kimseyle muhabbet etmiyordu ama birlikte oturup çay içmeye gelmişlerdi. Çayım geldikten sonra sayfayı okumaya başladım. Adamın üstüne bastığı yerde ayak izi çıkmıştı bazı harfleri çıkartmakta zorlansam da okudum. Bir yerden tanıdık gelmişti okuduklarım. Sigaramı söndürürken düşündüm biraz. Tatlı tatlı gölden esen rüzgarın etkisiyle bulmuştum. Bu sayfa Ömer Seyfettin'in Kaşağı adlı hikayesiydi. Çocukken ilk okuduğum hikayelerden birisiydi. Edebiyat aşığı bir adamdım. Kitaplığımda binlerce kitap vardı. Türk ve Dünya Edebiyatıyla doluydu. Şimdi ise ayaklar altında ezilmeye mahkum olmuştu edebiyat. Eski benliğini korumaya çalışmakta edebiyat. Ama kimse eskisi kadar okumuyor. Eskiden de çok kişi okumazdı. Lakin bu zamanlara göre oldukça çok okura sahipti. Kimse sahafçılara, kütüphaneler, kitapevlerinde zamanını harcamaya tenezzül etmiyor. Herkes cebinde taşıdığı insanlığı yok etmeye beyinleri küçültmeye başlayan telefonlardan vakit bulamıyordu. Ömer Seyfettin'in hikayeleriyle büyümeyen bir insanlık doğmuştu yeryüzünde. Artık gitme vaktim gelmişti. Çünkü yabancıydım doğduğum bu şehre. Birçok turistin içinde kaybolmaya başlamıştım. Sinirlendim bir yandan da. Bu şehri bu hale getirenlere bir kamyon küfür savurdum. Hey gidi naftalin kokan hatıralar eski sandıklarda saklılar. Ve bir yandan da sevindim aslında. Çünkü bu şehrin ben içindeyken değiştiğini görseydim sanırım kendimi öldürüp üzerime bir Avm diktirirdim.

    http://tipsychannel.com/naftalin-kokan-hatiralar/
    1 ...
  56. kızım ya saçmala işte

    1.
  57. +Kızım ya saçmala işte. Bak ne zamandır hoşlanıyorum ben o çocuktan sen biliyorsun gezeriz işte hep beraber ne var.
    -iyi de hiçbiriyle konuşmuşluğum yok ki benim.
    +Ya saf saf konuşma. Sanki benim çok var. Bak benim yakın bir arkadaşım var, çocukluk arkadaşım, bu onlarla aynı okula gidiyor arkadaşlar yani. Şimdi oraya gittiğimizde o da gelecek yanımıza sanki tesadüfmüş gibi takılırız.
    -Boşuna dememişler arkadaş ayağı göt ayağı diye. Tamam zaten benim de başka yapacak bir şeyim yok fark etmez yani.

    +Heh işte Eyüp de geldi.

    Bazı şeyler kendiliğinden olmaz, araya üçüncü tekil şahısların girmesi gerekir. Ama o üçüncü tekil şahıslar birinci tekil şahıs olmadan da aradan çıkarılması gerekir. Boka sarmadan.

    +Eyüp oğlum nereye getirdin lan sen bizi? Ne bu? Duman altı her yer, başımıza bela almayalım bak sonra.
    O an ilk defa gülümserken gördüm onu, hani böyle hafif piçimsi gülüş vardır ya kadınlar deli olur, nedeni bilinmez hiç.
    Sonrası kahkaha tufanı. Bütün arkadaş grubunun, ben de dahil, kahkahayı patlatmasıyla Sevinç hafif kızarmayla birlikte o da patlattı bi kahkaha. Bulaşıcıdır çünkü sevinçler, gülüşler, ama acılar öyle değil. Kimseyle paylaşamazsın hüznünü. Onun hüznü değil ki, nerden bilsin seninkini, hem niye bilsin? Onlara ne ki amk.
    Oturma planı yapmadan çöktü herkes bir yerlere, Sevinç hariç, tabi durur mu?, çakal çöktü hemen çocuğun yanına onlar ayrı alem biz ayrı. Söyledi herkes biralarını. Biz de yeni tanışmanın verdiği bilinmezlikle başladık sohbete. N’aparsın, n’edersin den sonra sohbet kaybolmadı bu sefer o kalabalık, karanlık cümlelerde. Gözlerini senden kaçırmayan insandan korkmayacaksın çünkü biraz da olsa sende bir şeyler bulmuştur ya da ne bileyim dinliyordur en azından seni. Göz göze değecek arkadaş. Ben de bir şeyler bulduysam onda demek ki, o sordu ben cevapladım. Gözlerinin verdiği güvenle mal gibi anlattım her şeyi. Koymuşum başımı omzuna. Omuz önemli. Belki de en iyi şey. Hiç kimse koymaz başını başkasının omzuna kolay kolay bir nedeni yokken, ben hiç yapmadım en azından. En güzel cümleyi de kurmamışlar mı zaten, ‘Omzum acıdı yine, kime yasladın başını.’
    Çok nadir anlar vardır. Hani belki beş, altı sene de bir denk gelen, bazen bir ömür gelmeyen. Bana on sekiz senede gelen. Hep ‘o’ an öyle kalsın dediğin, sonsuzluk bulunmadı mı daha amk diye sitem ettiğin. Değil dünya galaksi yok olsa sikinde olmadığı hani. Etrafındaki tüm o üçüncü çoğul kişilerin bir ‘hiç kimse’ zamirine dönüştüğü zamanlar.
    Bizimkilerin bize bakıp ‘kıs kıs kıs’ gülüşmeleriyle birlikte dünyaya iniş yapmamız bir oldu. Sonrası boş, kalabalık muhabbet. Aklında cevaplanması gereken sorular varken kimse dinlemez kimseyi. Sonra o kimseler daha kimse olur, uzaklaştıkça uzaklaşır.

    Bizim grup sohbet ededursun, Alper kendi aleminde takılmaya başlamıştı çoktan, biranın da verdiği sersemlikle. Bir başladı mı anlatmaya eski sevgilisini, yandığının resmidir. insanlar bence kelimeleri anlamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. ‘Eski’ lan ‘eski’. Ne bunun anlamı? Kabullenmek mi istemiyorsun yani nedir. O an bira bardağını ovalarken içinden cin çıkıp bir dilek hakkının olduğunu söylese, ‘eski’nin anlamını ‘yeni’ olarak değiştirilmesini isteyecek kadar da saf ama. Sonra o da anladı saçmaladığını ki boş verin lan siz beni, büyük balık küçük balığı yutar dedi.
    -Ben de ona ‘sekiz’e de bir şans ver’ dedim.
    Anlamadı. Herkes kendi dilinde konuşuyordu anlaşılan o gece. Önemli olan da o dili anlayacak kişiyi bulabilmekte.
    Gelen telefonla birlikte hepimizin önce afallayıp sonra koşturmaya başlaması bir oldu. Bir de otobüsü kaçırmayalım dedik gece gece. Sonrası aynı sıradanlık işte.

    http://tipsychannel.com/sekize-sans-vermek/
    0 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük