Bir çok canlı için oldukça önemli bir yere sahip olan ve karmaşık bir duyu organı olan gözün evrimi yüz milyonlarca yıllık bir süreçte gerçekleşmiştir. Böyle karmaşık bir organ günümüzdeki haline oldukça küçük adımlar halinde, aşama aşama gelmiştir. Canlıların çiftleşerken çok küçük bir miktarda mutasyona uğradığı ve DNA'nın% 100 hatasız bir şekilde kopyalanmadığı bilinen bir gerçektir. Bu rastgele, son derece küçük hataların milyonlarca yıl denemesi sonucunda büyük değişiklikler ortaya çıkmaktadır. Levhaların hareketi ve depremlerin sonucunda yıllık 1-2 cm'lik kaymaların Afrika ve Güney Amerika arasındaki mesafenin ne ölçüde uzaklaştığına bakarsak, bu süre içerisinde canlılardaki değişimin de ne boyutlara ulaşabileceğini anlamak mümkün olur.
Bahsedilen DNA'nın kopyalanması sırasında gerçekleşen hata çok küçük bir rakamdır. Çünkü diğer taraftan büyük mutasyonların sonucu ölümcül olmaktadır. En iyi ihtimalle canlı yaşasa da diğer küçük oranda mutasyona uğramış olan türler çoğunlukta yaptığından üstün geleceklerdir. Bu mutasyona uğramış canlı her yönden kusursuz, mükemmel ve diğerlerine farklanıcak çeşit olsa da iletişim ve ilişki kuramadığı sürede yok olmaya mahkumdur. Doğal seçim en iyi olanları değil yaşamaya ve üremeye en elverişli olanları seçer.
Gözün hayati yönden taşıdığı önem bilindiği üzere oldukça büyüktür. Çok az bir görüş kapsamı bile canlının kaderini değiştirebilir. Gözün fonksiyonunun ne kadar iyi olduğu değil, diğer türlere göre ne kadar iyi olduğu önemlidir. Bu nedenle canlının biraz olsun görmesi hiç görmemesinden daha iyidir. Böylece göz günümüze kadar gelişerek gelmiş, farklı türlerde farklı şekillerde kendini göstermiştir.
Hayvanlarda ise çok çeşitli göz biçimlerine rastlanmaktadır. Kimi canlıların gözleri vücudun önünde ışığa duyarlı hücrelerden oluşurken kimileri sadece karanlığı aydınlığı ayırt bilir. Toprak ve denizaltında yaşayan görme işlevini yitirmiş canlılar da var. Renk körü olan canlılar, insanların göremediği morötesi ışınları görebilen böcekler de vardır. Derinliği anlayamadığı için 3 boyutlu göremeyen canlılar olduğu gibi gece farklı gündüz farklı gören canlılar da var. Bunlar farklı ışık şiddetlerinde körleşirler. Ancak genel anlamda canlılar renk ve genel forma farklandırması edebilmektedirler.
Gözün evriminde görsel pigmentler gibi bileşenlerin ortak bir atadan geldiği düşünülmektedir. Bu pigmentler evrimlerini tamamlamış ve kompleks gözler aynı proteinleri ve genetik malzemeleri kullanarak görme fonksiyonunu yerine getirmeye başlamıştır. Birbirinden bağımsız olarak canlılarda bu evrim onlarca kez gerçekleşmiştir. Omurgalılar, yumuşak tenlilerde, böceklerde gözün evrimi farklı yollarda ilerlemiştir. Omurgalılar söylendiği üzere sinirlerin ters yönde olması kusuru var. Bu omurgalıların ortak atasına kadar gözlenen bir şeydir.
ilk göz kalıntıları, 540 milyon yıl öncesine aittir. evrim geçiren canlı çeşitliliği bir hayli artmıştır. birkaç yüz bin yılda insan gözü kadar karmaşık bir gözün evrimleşmiş olabileceği görülmüştür.
Gözün evriminin başlangıcına gidildiğinde tek hücreli organizmalarda bulunan "göz halı" adlı fotoreseptör proteinlere ulaşılıyor. Bu proteinler sadece parlaklığı fark edebilmektedir. Bu sayede ışık karanlıktan ayırt edilebilir. Ancak ışığın yönünü ve şekilleri farklandıra bilmezler. Bunlar hemen hemen tüm hayvan gruplarında var.
Gözün en eski atası tek hücreli organizmalarda bile olan ışığa duyarlı fotoreseptör proteinlerdir. Onlar sadece çevredeki parlaklığı hissedebilir: Işığı karanlıktan ayırt edebilirler, ki bu fotoperiodizm ve 24 saatlik tempoya bağlı günlük senkronizasyon için yeterlidir. Ancak şekilleri ayırt edemedikleri ve ışığın yönünü tayin edemedikleri için görme duyusu oluşturmakta yararsız olurlar.
Günümüzde yaşayan hayvanlar arasında balinaların en yakın akrabası begemotlardır. Begemotlar balinalar gibi iri su hayvanlarıdır. Ancak her iki grup bu özellikleri bir ortak atadan ayrıldıktan sonra evrim yaptı. Bunu ondan biliyoruz ki, begemotların en eski akrabaları anthracotheresler kara hayvanları ve küçük olmuşlar. Balinaların da eski akrabalarından biri olan Pakicetus da karada yaşayıp ve küçük boylu olmuştur. Araştırmalar begemotların 15 milyon yıl önce bir anthracotheresler grubundan, ilk balinaların ise 50 milyon yıl önce evrim ettiğini gösterir. Her iki grubun ataları da karada yaşadı. ilk balinalar örneğin, Pakicetuslar şimdiki karada yaşayan hayvanlar gibi olmuşlar. Onların uzun kafatası ve iri yırtıcı dişleri olmuştur. Dışarıdan bakıldığında Pakicetuslar şimdiki balinalara hiç benzemiyorlar. Fakat onların kafatası kemiklerine, özellikle bir kemik duvarı ile kaplanmış kulak bölgesine bakarsak, diğer memelilerden farklı olarak onların balinalara nasıl benzediğini görürüz. Balinaların bu evrimi bilim tarafından kanıtlanmıştır.
kadın erkek eşitliğinin bozulmasıdır. bunun da yaranma sebebi erkekler.
Mesela sizin yaşadığınız ülkede nasil bilmiyorum ama benim yaşadığım ülkede yani azerbaycanda buna benzer bir olay var. şöyle ki otobüslerde en arka koltuklarda sadece erkekler oturur. öyle bir pisikoloji yaranmış ki arka koltukların hepsi boş olsa da kadınların çöğu en arkada oturmakdan çekinir.
konuya dönelim. biraz önce anlatdığım olay gibi bu da. sadece eskiden bazı insanlar hata yapmış ve kadınların bazılarına hesabı yanlız erkekler öder gibi pisikoloji vermiş.
eşitliğin sağlanmasını yani bu hatayı düzeltmenin imkansız olduğunu düşünenler hep hesabı ödeyen kişiler olacaktır. ben hesabı ortak ödemeyi yasa, kanun haline getirin demiyorum. sadece arkadaşlarınızı doğru seçin. kimin parası ne kadar varsa hesabı da ona göre ortak ödeye bilirsiniz.
hesap ödeme sırası gelince kadın yüzünüze bakıp da hesabı sizin ödemeli olduğunuzu düşünüyor ve ya buna mecbur olduğunuzu düşünüyorsa problem onda diyil sizdedir. kiminle masaya oturucağınızı bilmemişsinizdir. toplum bu konuda ikiye ayrılmalı. birincisi biraz önce anlattıklarım yani eşitlik kanunu. ikincisi ise hesap ödemekten zevk alan erkekler. her kes kendi gibi insanlarla iletişimde olursa problem de olmaz.
bir süre sonra karşınızdakını iyi tanıdıktan sonra her zaman hesap benden demeniz de yanlış değildir. yılanlarla aynı masada diyilseniz tabii ki. lakin karşınızdakını insanında sizin gibi sadece madde olduğunu unutmayın.
darwin karl marx için kendinin de haberi olmadan büyük iyilik yapmıştır. şöyle ki karl marx kendi teorisini öne sürmek için yaslanacağı güçlü bir duvara ihtiyacı vardı. bu güçlü duvar darwinin dahice keşfi oldu.
tanrı inancı taşıyan insanlarda intihar daha kolay olur. bazı dinlerde günah olsa da bağışlanacağına inanılır. tanrısız insanlarda intihar nedeni bir çok durumlarda önemli durum olur.
intihar etmek sabah kahvaltısını yapamamaktır. yani sonsuza kadar uyumak.
camileri kütüphaneye dönüştüren insan hayatında hiç kitap okumamış insandır. ve kütüphaneyi de kendi çıkarları için yapmıştır. çünki kitap okuyan biri böyle şey yapmaz. dinlere inançlara saygı gösterir. bu kadar cami fazla kabul ediyorum. lakin doğa kanunları bu. insan yaşar ve ölür. ölene kadar da istediği şeyi inşaa eder. sen de camiyi kütüphane yapmaktansa kütüphane inşaa et diye söylemek lazım.
Kapağı süslü kitaplar, akıllı telefonlarla,
pahalı restoranlar, marka kotlarla,
kapitalizme kan verip, insanlığı yitirmekle,
doymuyor açlar, bitmiyor gözyaşları.
terörü besledi, karşıymış gibi durdu.
nüklere karşıyım dedi, elinde tuttu.
insanoğluna atomu attı, seyrine baktı.
dil, din, ırk sömürüsü yaptı,
insanlığı biri birine kattı.
gözyaşı maması, insan kanı qıdası, şiddet babası oldu.
sol görüşe düşman olup, susturup yok etti.
her şey menfaatler üzerine kuruldu, aşk bilinmedi.
sen, ben, o..
hepimiz gerçek olmayan,
kapitalizmin çocuklarıyız.
bu olaya bakış açımız doğa tarafdan olursa hayatta kalmak için güçlü olanın zayıf olanı öldürmesi gayet doğal. eğer hayatta kalmak için değil de başka bir nedeni varsa buna pisikoloji bozulması ve ya kendini kanıtlama duygusu diyebiliriz.
Post rock-un en iyi isimlerinden biri. Albümler:
F#A#
Slow Riot for New Zero Kanada EP
Lift Your Skinny Fists
Yanqui U. X. O
'Allelujah! Don't Bend! Ascend!
1974 doğumlu maksim gaudette baş rol olarak bu filmde rol aldı. filmin siyah beyaz olması senaryo için mükemmel düşünülmüş. Havanın da karlı olmasıyla filmin siyah beyaz olması tesadüf değilse senarist zevkli biridir anlamına gelir.
Geceleri uykusuzken yaşanacak bir olay. Filtir yandıktan sonra değişik bir koku gelir ama daha sonra o siqarayı doğru şekilde içmek dilde hoş bir tat bırakıyor.
buluşma yerine geç gelen insandır. bu durumun bekleyen adama büyük avantajı var. beklediği insan her kim olursa olsun onu düşünüp onun hakkında kararlar verebilir ve ya beklediği zamanı zaman kaybı olarak değil de düşünmek için zaman olarak düşüne bilir. düşündüğü şeyin beklediği insan olması şart değildir. beklemek her zaman iyidir.
Donald C. Johanson adlı bir antropoloq 1970-ci yıllarda ekibi ile birlikte Efiopiyanın Hadar bölgesinde bir araştırma yaptı. Afrikanın bu bölgesinde insanın evrimindeki çeşitli basamaklara ait fosil kalıntıları bulunmuştu. Yıl 1974. Bir yığın fosil arasında bir kemik parçası olduğunun farkına vardılar. Fosil kemikler hiç de düşündükleri gibi bir hayvana ait diyildi. Araştırmacıların tesadüfen buldukları yer tam bir fosil kaynağı idi.
Johanson ve ekibi 3 haftalık araştırmada bir çok kemik parçası buldular. Bunların bir kısmı şaşırtıcı şekilde bir birine uyuyordu. Kaburga kemikleri sol kalça kemiği ve ayak kol kemikleri kafatasının bir kısmı ve diğerleri. Kemiklerin yaklaşık yüzde kırkı bulunmuştu. Yaklaşık 120 cm boyunda, 30 kg ağırlığındaki yetişkin bir kadına ait bu iskelet.
ilk kadın olduğu düşünülür ve ona Lusi (Lucy) ismi verilmiştir.