insanların dış görünüşleriyle dalga geçmemeyi henüz öğrenememiş aptal çocuktur. ve işin garip yanı çocuğun hem dombili hem de bacaksız olmasıdır. şımarık şey...
-sen ne kadar tatlısın böyle bakalım
+(çocuk somurtur)
*neresi tatlı şunun yaaa çirkin şey
+(çocuk sinirlenir)
-öyle demesene sevimli baksana
+sensin çirkin kendine bak
-hahaha bak çocuk güzeli çirkini biliyo
*sensin çirkin hem hırkanıda ters giymişsin
+(çocuk hırkasını düzeltir)
-tamam bak düzelti şimdi
+sanane sen dombilisin
-bana mı dedin çok ayıp
+dombilisin işte dombili
-sen kendine bak, sen de dombilisin, hem bacaksızsın, hem terbiyesizsin. hem de 5 yaşında olmana rağmen bıyıkların terlemiş, pipinde kesilmemiş ki erkek bile değilsin daha. burnunda da bok var. hemde kelsin şu saçlarına bak kıpkısa. dudaklarında kırmızı aynı kız dudağına benziyo.
+dombili dombiliiii...
bildiğimiz üzere dünya üzerinde erkek ve dişi olmak üzere 2 cinsiyet var. güzel dilimizde dişi insanlara kadın diyoruz. erkeklere de erkek işte...
erkeklerin yaratılması esnasında, donanım bağlantıları yapılırken bazılarının devreleri yanmış olmalı ki beyinleri çok hasar almış. bildiğiniz işlemcisi olmayan bilgisayarlara benziyorlar hatta daha kötü. akılları memeden götten başka bişeye çalışmıyor bu yaratıkların. asalaklar gibi sadece çiftleşmek kendileri gibi beyinsiz nesiller dünyaya getirmek için yaşıyorlar; belden aşağıları nasıl çalışıyorsa artık beyinsiz oldukları halde baba olabiliyor, hatta kendilerinden kat ve kat daha beyinli, zeki kadınlara annelik, kadındık dersi verecek kadar kazmalaşabiliyorlar.
acun un sonucu açıklamasına saniyeler kala aref in gözlerini sonuna kadar açarak sihir yapıp son bi gayretle sonucu değiştirmek istemesidir. gerçekten öyle bir bakışı vardı. *
fatmagül ün yengesi mukaddes in hayatını anlatan olası dizinin adıdır.
ama ben gerçekten merak ediyorum bu zavallı kadıncağızın suçu ne? suçu nedir ey canlar 4 kişinin tecavüzüne uğramak varken, saf kocası rahmi nin koynuna girmek zorunda. yazık değil mi mukaddes e, ona çok yükleniyorlar. keşke ona da tecavüz etseler de hırçınlık etmeyi bıraksa.
balık yemekle hava durumunun ne alakası var dediğim durumdur lakin analar herşeyi bilir.
+internetten hava durumuna baksana bi
-noldu ki anne yine ne işin var havanın durumuyla
+akşama balık aldırıcam da, kızartırken hava soğuk olursa mutfak balkonunun kapısını açtığımda içeri soğuk girer.
-?&%???/*
+istanbul da kilosu 1 liradan 2 ton hamsi satmışlar, çorum da 3 lira kilosu, havalardan oluyo böyle.
-?%&+^+&%/&(&/(. *
fatmagül hanım kızımızın yarım akıllı abisinin sürekli mi bilmem ama sarfettiği sözler. ne zaman fatmagül le ilgili bir başlık görsem aklıma gelir bu sahne; "fatmagül ağlıyo hep ağlıyo".
29 ekim in arifesi olmasıdır önemi. çoluk çocuk bayram için alışveriş yapacaktır o yüzden resmi tatil verilir günün öğleden sonrası. mağlum tabi arife günü, bayram temizliği misafirlere bayram tatlısı, böreği...
gerçekten anlamıyorum ama 28 ekim de tatil olmasının hiç bir mantıklı anlamı aslında. bir de belediye hoparlöründen ulusal marşları söyleyen kadını anlayamıyorum. 28 ekim günü öğlen 13:30 da başlıyo mesaiye, 29 ekim in 13:00 üne kadar söylüyor maşallah diyorum. *
edit: öğrenci olmasam da artık yine de tatilleri seviyorum... okula gitmek zorunda olduğum yılların, okula gitmemek zorunda olduğum günleriydi tatiller. hey gidi günler. *
her köşesi buram buram leblebi kokan, anadolu nun en nadide şehirlerinden olan çorum u görmeden paris i süper sanan dallamadır kendisi. parisi kötülediğimden değil haşa, o da allah ın yarattığı bir şehir ne de olsa. orda da insanlar yaşıyor demi cancağızım.
nedir bu paris özentisi french kiss felan ayıp oluyor birader. sen gel çorum a yürü bakalım gazi caddesinde salına salına, git piri baba çamlığında semaver keyfi yap leblebi yerken, fransız kahvesi de neymiş! ama leblebiyi boş yeme hiç bilmiyosan su iç, sakın ihmal etme, benden söylemesi... zafer çarşısında alışveriş yapabilirsin pekala her kaliteden eşya bulabilirsin, çok pahalı giyinirim diyosan çorum park ya da babacan a uğra, kaliteyi ucuzda arama tabiii. eifel kulesine çıkmak bi halt mı sanıyon hacı, hürriyet meydanında ki çorum saat kulesini görmediğin çok belli cahil misin nesin. çıksana yiyosa adamın götüne girer mazallah. kapkaç korkusu da yok olmaz öyle şeyler burda. sonracimaa git hititleri gez, tarihse heryer tarih alacahöyük boğazkale hattuşa. boru mu la bu kaç bin yıllık tarih yatıyor çorum da. kilise milise lazımsa eğer gezmek için felan o da var merak etme. ama papazı yok idare etcen artık...
sevgililer gününde sevgilisine küçük su kaplumbağası hediye etmek pek akıllıca bir davranış mıdır bilemiyorum ama bunu yapan saçmadan bozma dingil bir kız arkadaşım var. kız arkadaşım dediysem, kız olan bir arkadaşım yanlış anlaşılmasın.
olay 2008 yılında cereyan etti o zamanlar komikti bi durumdu bana göre. şimdilerde aklıma geldikce şeytanlar götümü gıdıklayıp duruyor nedense. (bkz: götüyle gülmek)
hanım kızımız çok hanım kızdır zaar, biricik aşkına ne alacağını bilememiş. bana sordu msnden bigün, gazetede okumuştum kaplumbağa alın felan diyodu haber içeriğini hatırlamıyorum. tek kelimeyle -kaplumbağa- dedim.
kız gitmiş 2 kaplumbağa almış biri erkek biri dişi bunu yapan iki kişi çin işi japon i..
neyse efendim taa yozgattan getirmiş kaplumbağaları sevgililer gününde verecekmiş oğlana.. *
işin garip kısmı oğlan da bana sormuştu -ne hediye alıyım ortak- diye heycanlanmış garibim. götürdüm kuyumcuya aldık tektaş bir yüzük çok pahalı olmayanlarından. zaten evlenmeyi düşünmüyolar mıydı? biz öyle biliyoduk.
geldi çattı sevgililer günü bunlar hediyeleşmişler tabi, yüzüğe karşı 2 kaplumbağa. oracıkta koymuşlar isimlerini, birinin adı nazlıymış diğerinin adı mehmet çağrı. kendi isimlerini vermişler. oğlan yüzüğü verirken eklemiş ama kaplumbağaları gördüğü için -bu yüzüğü evlilik nişanı gibi görme ben böyle bir hediye almak istedim- demişmiş.
aradan haftalar geçti esas oğlan birgün heyecanla geldi hepimizin içinde nazlıya dedi ki:
-aşkım bugün noldu biliyo musun?
+?
-sabah kalktığımda çocukların yemini vericektim, çağrıyı nazlının üstünde gördüm. ama merak etme aşkım namusuna halel getirmesine, edepsizlik yapmasına izin vermedim hemen aldım üstünden, akvaryumda uzak bir yere koydum...
kız olduğu yerde kalakaldı, bakakaldı öylece durakaldı.
hepimiz dumur olduk, sonra sessizce oradan ayrıldık.
biraz önce akşam yemeğinde kaşıkladığım şehriye pilavı çorbasını yerken annemle farkettiğimiz durumdur. önceki haberleri hatırlamıyorum ama ilk farkettiğimiz dandik haberden anladıkki, show tv hep dandik haber yapıyor. akşam bültenlerinde birkaç taneden daha fazla kaliteli haber sunmuyor ali kırca beyefendi.
-yok efendim henüz askere bile gitmemişken ingiliz bir kızı hamile bırakan
cancan satocan adındaki 33 yaşındaki genç adam 5 senedir oğlunu göremiyormuşmuş. çünkü çocuk doğduktan sonra 2 sene nikahsız yaşadığı ingiliz eşi! kaçırmışmış.
-diğer dandik haber fatih sultan mehmet köprüsündeki cennet ağacı adındaki dallar. haberin kalitesi anahaber bültenine çıkamayacak kadar ezik. ben çorumluyum kardeşim banane istanbulda ki ağaçtan...
böyle devam eder bu.
sonrasında sinirlendim zaten sövdüm bisürü, kanald yi açtırdım anasını satıyım. mehmet ali birand ın sunduğu domates fiyatlarını izledim.
-10 tl miş istanbulda geçen hafta, yarıya inmiş fiyatları 5 tl olmuş. daha iner diyolar. çorumda 2 buçuktu dedi annem yarıya indiyse, 1.25 olmuştur. daha da inerse 1 tl olur iyi valla. isteyen varsa 1 buçuktan gönderirim istanbul a.
(bkz: reklam kokan hareketler bunlar lalalala)
sonra zapladım ve atv ye geçtik. ahtapot ölmüş la çok üzüldük ailece. küllerini de hayvanat bahçesine gömeceklermiş. budist mi oluyo şimdi bu ahtapot dedi annem. bilmiyorum ki ben nereliymiş..
neyse hacı velhasıl kelam, anneme sordum bu enrtyi eklemeden önce showtvnin dandik haberlerinden hatırladığın var mı diye.
-amannn heri dedi. yarın izlersin hergün aynı bunların haber kalitesi çok düşük dedi.
vay be anneme bak. tam gazeteci olucak kadınmış lakin hayat onu yıpratmış.
az önce annemle beraber izlediğimiz türk sineması. hemde kanal 7 de izledim. vay anasınaaa dedim. çünkü çok saçmaydı ama ben neden ağladım lan. hiç duygusal olmadığı halde ağladım bu yuzyılda hemde. acaba bugün bu filmi izleyip de ağlayan kaç kişi vardı bu ülkede merak ediyorum. annem bile güldü halime yaa. garip bir ruh halindeyim sanırım.
biyoloji dersinde cinsellik anlatmak olucaktı yanlış oldu özür dilerim.
sosyal birer birey olarak yetiştirmek istediğimiz çocuklarımızı gönderdiğimiz karma okullarda toplumumuzun ahlaki yapısına ters gelen uygulamadır.
cinsellikten bahsetmek çocukları sağlıklı olarak yetiştirmek için her ne kadar gerekli bir konu olsada, kızlı erkekli otuzar kişilik sınıflarda ulu orta cinsellikten bahsetmek henüz duygusal ve fiziksel olarak gelişimini tamamlamamış küçük bünyelerde olumsuz ve dengesiz davranışlara neden olabilir ve hatta olmaktadır.
ya arkadaş anlamıyorum cinselliğin ne olduğunu, ne olduğunu bilmediğimiz bir adamdan ve birçoğunu tanımadığımız insanların içinde mi öğrenmek zorundaydık. sırf ibnelik olsun diye prezervatifin meyve kokulu olanının zararlı olup olmadığını öğretmenimize ulu orta soracak kadar ne zaman arsız olduk biz? neden kız öğrencilere bayan öğretmenler, erkek öğrencilere erkek öğretmenler anlatmadı cinselliği madem mecburiydi.
ayıp değil oğlum kızım utanma diyerek çıkarmadılar mı insanlığın içindeki abazan ruhu? ne zaman tecavüz edilmeye başlandı bu toplumda. ne zaman parklarda kafelerde yiyişen çiftler normal kabul edildi?
yok efendim ayıp çok ayıp bu yapılan. sınıflarda masturbasyon yapan erkek öğrenciler, fiziksel olarak geliştiklerini göstermek için silikonlu sütyen giyen çocuk yaştaki mini etekli kız öğrenciler... ne biçim bir gelecek bekliyor bizi hayret duyuyorum. böyle olmaz, böyle eğitim olmaz. yazıklar olsun... atalarımız mezarlarında, kemikleri sızlıyor.
islama kafayı takan sürekli allah ın bize verdiği bu güzelliği kirletmeye çalışan, çamur atmaya çalışan, başaramayınca kuduran, hiddetlenen insanların akılsız olduğuna artık eminim. islam evrendeki tüm varlıklar ve alemler için gelmiş geleceklerin en hayırlısıdır.
bunu herkes biliyor, islama kafayı takanlarında bildiklerine eminim fakat bildikleri halde inatla kendilerini bir bok sanmaları akılsızlıktan başka birşey değil be. vallahi size acıyorum.
yıl 2003, haziran ayı olmalı yanlış hatırlamıyorsam. lgs var o zamanlar. liseye gitmek için bu sınava giriliyor. girmişiz biz de artık anadolu lisesi mi gelsin, fen lisesi mi gelsin diye seçim yapıyorum kafama göre. şöyle böyle bir ay geçti, sonuçlar kapımıza kadar geldi sağolsun. anadolu ticaret meslek lisesi. bilmiyor muydum sanki orası olacağını, bal gibi biliyordum. ben değil miydim sınavdan bir gece önce -ticaret lisesi bile olsa olur yaaa- diyen. bendim... sonuçlar gelince yan çizen de bendim ama. o zaman sevgili babacığım bir bilgisayar sözüyle ikna etti beni ticaret lisesine. hem üniversitem hazırdı, çorum meslek yüksekokulu.
aylar geçti, yıllar geçti, anadolu! ticaret meslek lisesinde tam dört yılım harab oldu. o yıllara ait hiç birşey hatırlamak istemiyorum, herşey silinsin hafızamdan, * bu yazı var ya alnıma yazılan kara yazıymış rabbim. bitsin artık bu işkence diye aylarca dua ettim.
nitekim zamanmış, su gibi akıp gitmiş ömrümden. ben kendimi bir adım ileri atmış gibi bile hissetmezken, üniversite için tercih zamanı gelmiş. mühendis olmak istiyorum ya aklıma koymuşum bir kere. bilgisayar mühendisi. öğretmenlik kesmez beni, lakin benim lisede okuduğum bölüm mani olmuş mühendisliğe. bu bölümü okuyan mühendis olamazmış efendiler, bilgisayar programcılığı. nalet olsun ticaret lisesine gittiğim güne.
mühendis olamıyorsam o zaman yüksekokula giderim, sınavsız geçiş yaparım, sonrasında bir dgs yaparım. al işte mühendis olmak bu kadar kolaydı bana göre...
sınavsız geçiş yaptım, hiç unutamıyorum aklıma tükereyim. hayatım boyunca pişman olduğum olacağım en büyük hatamdır tek tercihim, çorum meslek yüksekokulu. bir kere daha nalet olsun, harcandım lan bu okulda ben. yüz üzerinden seksendokuz puanım vardı o zamanlar, sınavsız geçis için tek tercih yaptığımda. istanbul üniversitesi seksenaltıyla almıştı son öğrencisini. sadece odtüye, itüye, ytü ye yetmiyordu bu puan. en kötü ihtimal katüydü heralde. ahh pişmanlıklar pişmanlıklar. bugun ki aklım olsa, ahh olsa. olmuyor...
hiç sevmedim çorum meslek yüksekokulu nu. pardon pardon! aslında adı hitit üniversitesi meslek yüksekokulu imiş. kayıt için gittiğimiz zaman babamla beraber yalvardım okulun bahçesinde - gitmeyim bu okula baba, istemiyorum- diye ağladım. evet son çabalarım sonuçsuz kaldı. ilk iki sene doğru düzgün gitmedim bu okula. uzatmaları oynadım sonraki senemde. hayatımın üç senesini de buna kurban ettim anlaşılacağı gibi. peki bitti mi? bitti ama ben de bittim galiba. ne mühendislikte gözüm kaldı, ne okumakta.
bu okuldan bana kalan; kıytırık bir diploma, harab ve bitap düşmüş bir psikoloji, labaratuarın bilgisayarından çaldığım delphi ve vb`nin exe leri, ve bir kaç dost. hepsi bu...
hande yener`in saçma şarkılarının en yenilerindendir.
sabahlara kadar romeoyla kucaklaştıktan, bilmem neler neler yaptıktan sonra hande hanım bu kez bodruma gitti, istanbul`da yaşadı. tabi bu güzide şehirlerimizde neler olduğu muamma ama sorunun şehirlerde olmadığını anlayıp ayrıldılar muhtemelen. sorunun ne olduğunu ben henüz anlayamadım. ne olmuş aralarında acaba? neyse artık bi daha ki albümde öğreniriz yeni gelişmeleri...
evet yıllardır mezun olacağım günü bekledim durdum. işte o gün bugün. mezuniyet günü bütün öğrenciler gibi ben de kep fırlatmak istiyordum *. lakin ebevyn engeline takıldım. "o da ne" diyor insan babasını karşısında "kesinlikle o kepi takmanı istemiyorum, taksan bile sakın öyle bir fotograf çekinme" derken görünce. hayallerim suya düşüyor, boğazımda bir düğüm yumruk yumruk kalıyor orda. babam evlatlıktan reddederim der gibi bakıyor suratıma. üzülüyorum, çaresiz başlıyorum araştırmaya. din hocalarına mail atıyorum cevap gelmiyor *. bir internet sitesinde görüyorum sonunda. evet gerçektende mezuniyet cüppesi katolik papazlarının kıyafetine benziyormuş. hatta benzemiyor. bu cüppeler papaz kıyafeti. işte bir mezuniyet töreni başlamadan böyle bitiyor hayatımda. başka bahara demek isterdim ama 20 kere de mezun olsam yine de giymeyeceğim ve babam mezuniyet törenlerinde asla yanımda olmayacak.
aynı zamanda tayyib ve atatürk ü kıyaslayıp bi halt yaptığını sanan maldır. bu tür bir videoyu izledikten sonra yaptığı savunma ise dillere destan komedidir.
-gozleri deniz kokan yarim:
*neden Atatürkle tayyibi kıyaslıyosunuz ki. tayyible baykalı kıyaslayın. Atatürkle Fatihi kıyaslıyalım o zaman. eşit şartlarda olması gerek!!!. aman tayyibe taş atın da nasıl atarsanız atın!!!!
+tarihi atatürkten ibaret sanan mal:
*HAKLISIN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK GiBi BiR ÖNDERi ANCAK ONUN KONUMUNDA BiR ÖNDERLE KIYASLAMAK GEREK AMA NE YAZIKKi BÖYLE BiR ÖNDER YOK OLAMAZDA KiMSEYE TAŞ ATMAYA GEREK YOKKi GERÇEKLER ZATEN AÇIK VE NET AMA NEDENSE BAZI iNSANLAR ANLAMIYOR ANLAYAMIYOR KAPASiTE YOK BiLiNÇ YOK iNANÇ YOK AMAAN TÜRKiYE iŞTE NE YAPARSIN... TARiHiNi BiLMEYENiN COĞRAFYASINI BAŞKALARI ÇiZER BURDA BiRAZ DA OLSA TARiHiMiZi HATIRLIYORUZ...
-gozleri deniz kokan yarim:
*tarihimiz Atatürkten mi başlıyor acaba? merak ediyorum. Atatürk gibi lider yok olamazda diyorsun. ne kadarlık geçmişten bahsediyosun. eğer son 100 yılı diyorsan haklısın. son 150 yılı diyorsan da haklısın arkadasım. ama bizim tarihimiz yüzyıllar öncesine dayanıyor(biliyorsun). Tayyib iktidarı bıraktığında herşey Atamız zamanına mı dönecek? ya da tayyib geldiğinde hersey güllük gülistanlıktı da tayyib mi alt üst etti. türbana karsı cıktınız sonra karacarsaflıya parti rozeti taktınız (özür dilerim kişiye özel konusmuyorum. bu videoyu hazırlayan kişi muhtemelen chpli ona konusuyorum.) bu ne çelişkidir böyle. tarihimizi korumak için tayibbe taş atmaktan daha yaratıcı çözümler bulmalıyız.
+tarihi atatürkten ibaret sanan mal:
*tarihimiz zaten korunuyor merak etme bizim derdimiz Osmanlı değil 100 yıl 150 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk yoktu ki lider göstereyim şu an da çarşıda gezebiliyorsan okuyabiliyorsan çalışabiliyor ve hatta konuşabiliyorsan bunu Mustafa Kemal Atattürk'e borçlusun bunu anlamayanlara söylüyorum sen anlıyor biliyor okuyor araştırıyorsan ne mutlu sana ama görüyorum ki hiç bir şey bildiğin yok konusurken chp li diyorsun ne chplisi be Allah'ın amerikalısı bile saygıyla anıyor büyük önderi sen tutmuş particilikten bahsediyorsun
Tayiipe bişey dediğim yok demem de bişey ifade etmez ama bazı gerizekalı mahlukatlar var tayyipi ATATÜRK le kıyaslayan bu video onlara cevap öyle değil böyle kıyasla diye anlayana sivrisinek yanii... tartışmaya bile gerek yok her şey açık ve net herkesin kişisel tercihidir saygı duyarım amaaaaa ATAM a laf söyletmem bunu herkesssssss böyle bilsin. ..........
-gozleri deniz kokan yarim:
*atatürke laf söyleyenmi oldu şimdi. ben tayyible atatürkün kıyaslanmasının yanlıs oldugunu söyledim zaten (yorumları yeniden oku). Atatürke borclu olduğumuzu bu tip videolardan mı anlıycaz. hem neden borclu olacakmışım ki? Atatürk kendi kendinemi çıktı ortaya? Görevi buydu başarıyla yerine getirdi. Herkes biliyorki Atatürk vatanı düşmandan kurtarma çalışmaları için Anadoluya Sultan Vahdettin Han`ın emriyle geldi. tabiki particilikten bahsedicem. bu tür videoyu yapan kişiler tamamen iktidara gelmiş partinin liderinin karalamak için yapiyor. tarihini sadece ataya laf söyletmem diyerek koruyamazsın efendim. tarihten anladığın sadece cumhuriyet tarihiyse o ayrı bi konu tabiki. ayrıca benim neleri bildiğimi, neleri bilmediğimi, neleri araştırdığımı bilmiyorsun.şahsıma hakarette bulunma zira ben kişisel saldırı yapmıyorum.
haklısın aslında tartısma konusu değil bu herkes nasıl bakarsa öyle görür. bu arada eklemek istiyorum "bizim derdimiz" osmanlı tarihimizi korumak. malum sizler sürekli osmanlıya saldırıdasınız.
sadece 2 dakika önce şehrazatın saçlarına benzeyen saçlarını zorla bana koklatan arkadaşımdır. amacıysa şampuanı nasıl kokuyor bence onu merak etmiş olsa gerek.
çocuğunun büyüdüğünü, harçlıksız dışarı çıkmaması gerektiğini bilen ama üniversite son sınıf öğrencisi çocuğunu okulda ziyaret edip arkadaşlarının yanında harçlık veren baba modelidir. aslında bu babaların niyeti oldukça hoş ama bir o kadar gariptir. "baba ben 21 yaşındayım noluyo yaa" gibi bir sözle karşılaşabilirler. baba gittikten sonra çocuk "sütünü içtin mi yavrum, beslenme çantanı unutmuşsun" gibi dalgalı sözlerle karşı karşıya kalır.
