Telefon rehberinde adım kayıtlı degil artık muhtemelen ama taniyorsun beni 2 yılını verdin bana, söylemek istediklerim var sana, oku lütfen bir kac dakika sadece... Sana onlarca kez dedim benden ayrılmayı düşündüğünde bir gün bile bekleme, beni de kendini de kandırma. Sen sözler verdin bana ama sözünü tutamadin benim kadar cesur olamadın dürüst olamadin bitirmek istediğini bile söylemedin bana iyilik mi yaptın kötülük mü sence? Sadece vicdan yaptın belki bana en çok koyan bu oldu. sıkıldım bunaldım diyerek beni bezdirdin sanki birtek senin sorunlarin vardı ben çok anlayissiz biriymişim gibi bana beni anlamiyorsun dedin. Anlamıştım da aslında inanmamistim bitiyor olmasına, geçen gece iki gece önce sana sarıldığımda sıkı sıkı sen bana sarilmadin ya, her sarildigimda kalbinden gelen her zamanki duyduğum içimi ısıtan kalbinin sesi de gelmedi bana o zaman inandım bittiğine. 3 sene önce "ben düşündüm de olmuyor" deyişinden farklı değildi bugün "olmuyor yürütemiyorum artık" deyişin. Demekki ben senelerdir yol aldim sanmışım sadece bosunaymiş belki ama hiçbirşey için pişman değilim inan eğer bunu düşünüp üzülürsen birazcik bile üzülme sakın. mutlu olduk bazen, mutsuz da olduk. Çokta yıprattık birbirimizi ama ben seni hep ilk sevdigim gibi sevdim hiç eksilmeden. Gittiği yere kadar giderim dedim, direndim herkese karşı kendime karşı en çok, hep direndim, sana da dedim üç kuruşluk insanları haklı çıkarma, sensin esas olan, sana güveniyorum diye. Malesef ben hariç herkes haklı çıktı, önemli de degil ben seni kendim için sevdim. Ve sen beni hiç sevmedin diyemem de artık ruhunu kalbini doyuramiyorsam seni mutsuz ediyorsam zaten senle yasadigim hiç bir şeyin bi anlamı yok artık. Sen hep mutlu ol istedim ben... Dedim sana ayrılmak istersen benden, sana yalvarmam ben sana gelip aglamam ayrılma yapma demem. Demiyorum da bu mesajımi bir yakarış sanma sakin, öyle degil çünkü ya da ne istersen öyle san. Ayrılmak facebooktan Forsuquareden silmekle olmaz. Sen benden ayrilsan ne ayrilmasan ne? Bu senin hikayen degil ki, bu benim hikayem, benim aşkım, benim sadakatim, benim sözlerim, benim yeminlerim, benim...... Şu an ne hissettiğini bilmiyorum oh sonunda bitti diyorsan gözün aydın, üzülüyorsan eğer içini de ferah tut benim sana hakkım helal olsun, sen de helal edersin biliyorum bana söylemene gerek yok olduğun yerde dilinden dökülse yeter, iki kelime zaten. inan kızgın değilim sadece (kalbim sana karşı çok kırgın --- bak burda espiri bile yaptım). Sen beni hayatından çıkardın sanma sen beni ölmüş say artık. çünkü ben sana verdiğim her sözü tuttum. Yine tutucam, bu ayrılık bana hala şaka gibi geliyor ama gerçek biliyorum, söz veriyorum seni unutucam. Şayet sende biseyler söylemek istersen, eğer varsa tek bir kelimen bile, sakin söyleme, cevap verme bu mesaja, kendine sakla duymak görmek istemiyorum artık, beni sevmediğini istemediğini, benden bıktığını, seni yorduğumu... Güzel tek bir cümle için gözünün içine bakarken ben yeteri kadar okudum bunları...
izmir bir sike benzemez, bok gibi bir şehir gerçekten de. çorum bile 10 basar izmire. türkiyenin en güzel şehriydi sözde, bu kadar büyük bir hayal kırıklığı olamaz. denizi olmasa belki çankırı bile güzeldir izmirden.
bu amk kırosuna az bile etti bu kız. böyle evlilik teklifine ancak böyle sıçılır işte. araba alıp, sünnet arabası gibi süsleyip evlilik teklifine iş yerine gitmek nedir ya? keşke bi tane de patlatsaydı kız bunun suratına.
baş karakterinin ragnar lothbrok olduğu dizi. değişik bir adam. allahım bu nası bir adam * , bu nası bir karizma, o nasıl bakışlar öyle, o ne biçim bir gülüş... yan karakterler de çok sevilesi ancak o deli bakışları ve gülüşü bile tek başına diziyi izlenir kılabiliyor. bak diğer dizilerle kıyaslamayayım dedim ama duramadım, yine de karizma konusunda bir gannicus değil. *
ancak;
--spoiler-- lagertha lothbrok yengenin üstüne gül kokladı, gözümüzden düştü. ancak o at suratlı, deve gibi öküz gibi karıyı kuma alacakmış lagertha'nın üstüne. çok ayıp edersin ragnar. odin'in gazabından da korkmuyorsun heralde, ama gittin siktin o karıyı bak kızın öldü. sonra deme "tanrılar bana neden kızgın!"...
--spoiler--
en karizmatik yeri 3 numara saçları olan aktör. kellik bi adama bu kadar mı yakışır dedirtir. tabi ki prison break'te öyleydi, normalde saçları uzayınca kıvırcık ve çirkin.
yazın güzel güzel yemekleri, fotoğraflarını da paylaşın biz niyetlilerin sevapları artsın. mesela ben az önce bir hınzırın oyununa gelip tiramisu başlığına girdim, sonra da kendimi tiramisu fotoğrafına bakarak yutkunurken buldum...*
iftara burada 40 dk var, bir saat sonra kadar oruç tutanlar da ibadet etmenin verdiği huzur ve iftar keyfini yaşamış olarak tok insanlar olacaklar nasılsa. *
sözlükte hiçbir aksiyonum olmamasına rağmen neden başıma geldiğini düşündüğümdür. ilk gördüğümde "aha ananııı noluyo la" gibi bir tepki vermiştim. zall, insanı gereksiz strese sokmasana la.
sabah 7de uyandım, güya kpssye girecektim. uykumu iyi alamamışım, uykumu alamayınca başım döner benim. gittim geri yattım. yarın da 2 oturum daha vardı. girse miydim la acaba... pişman olur muyum ki... geçti lan ama artık naapsak ki...
birisinin hayat tarzı diğerine göre biraz daha rahattır. nasıl bir rahatlıkmış derseniz, alevi kızı ortaokul liseden itibaren gece geç saatlere kadar alkollü mekanlarda takılabilir, sünni kızı 30 yaşına da gelse baba evinde olduğu müddetçe bi bok yapamaz. sünni ve alkol karşıtı akpli babası ağzına sıçar o kızın.
hele bir de bu kişi yıllarca, umutsuzca aşkı için peşinden koştuğunuz kişiyse, hayatınızın şokunu yaşarsınız.
yakışıklı, uzun boylu, geniş omuzlu, bakımlı, maalesef çapkın, zeki, hem odtüde bilgisayar mühendisliği okuyan hem de öte yandan açıktan iktisat okuyan çok zeki(olduğunu düşündüğümüz), yürüyüşünde bile ayrı bir havası olan hayallerinizin prensiyle aynı okulda aynı sınıfta aöf sınavında karşılaşırsınız. "binlerce öğrencinin arasından nasıl ikimiz aynı sınıfa düştük Allah ım vardır bi hikmetin, bu tesadüf olamaz" diyerek daha sınav başlamadan eliniz ayağınıza dolaşır. yedi yılın platonik sevdası, hemen yanınızda sadece bir buçuk metre uzakta ve 3 saat aynı havayı soluyacaksınız. hiç çalışmadığınız derslerin sınavına gitmeye son anda karar vermeniz, Allahın lütfündan başka ne olabilir ki?..
ve sınav başlar...
çocuğun sorulara dalmasını bekledim yarım saati buldu. tabi o da tedirgin, ona hayran olan bir kızla aynı sınavda, egosunu tatmin etmesi gerek kendisine çeki düzen veriyor sürekli iyi görünmesi lazım. sorulara bakmış gibi yapıp gözümün ucuyla ona bakıyorum. göz kaslarım hala acıyor ters mi döndü gözlerim bakmaya çalışırken noldu bilmiyorum ki. " kazağının rengi turkuaz mı ayyyy çok yakışmışşş zaten ona ne giyse yakışıyooooo" diyorum ve gülüyorum kendi kendime. sonra bu kendi kendime yaşadığım çok romantik anı bir burun çekişi böldü, gıcık oldum. bir, iki, üç... bütün dikkatim dağıldı ona bakacağıma,yanlışlıkla soruları çözücektim nerdeyse. o değil bi de sevdiceğimim de dikkati dağılcak ya soruları çözemezse. o da sevmez burun çekilmesini sonuçta harika bir insan o mükemmel. bir de tam yerini kestiremiyorum ama ya onun arkasında oturan öğrenci ya da önünde oturan öğrenci yapıyor bu pisliği çok rahatsız edici iğrenç... salondaki sessizlik bozulduğu için bi süre bakamadım on dakika kadar. sonra toparladım kendimi tam çocuğu kesmeye başladım bir burun çekme sesi daha. aman Allahımmmmm diye avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. ağlamak ağlamak istedim. bütün salonu o koca burnunu çekerek rahatsız eden o imiş. iğrenç tiksinçç. nasıl yapar bunu aklım almıyor sabahtan beri. hayallerim yıkıldı, dağ gibi çocuk tuz buz oldu gözümde. bu ne lan. o sınavlardaki gıcık olduğumuz tiplerdenmiş bu da. burnu da gerçekten kocamanmış demekki sümük dolu. annem demişti koca burun bunun neyini seviyon demişti. haklıymışsın anneciğim, bu iğrenç yaratığa verdim 7 senemi. yazıklar olsun sana. o burnunu nasıl çektin öyle yaa sınav boyunca çektin. nefret ediyorum senden nefret ediyorum. vallahi keşke daha önce öğrenseymişim sümüklü olduğunu. midemi bulandırıyorsun. 16 senedir okula gidiyorum her sınavda burnunu çeken yüzlerce kişi geldi geçti hayatımdan. birinin bile yüzünü hatırlamıyorum. ama seni her gördüğümde 3 saat boyunca nasıl burun çektiğini hatırlıycam. tabi ben 3 saat durmadım sınavda çıktım ama o kadar süre sınavda duranlara yazık. tipinden de mi utanmadın? karşılaşmayalım bi daha lütfen.
-lütfen görmiyeyim seni bi yerlerde karşıma çıkma...
facebookta gördüm ilişkisi var yapmışsın. keşke bana senle dalga geçtim diyene kadar ben başka birini seviyorum deseydin ya da gözüme gözüme sokmasaydın ilişkini. volkan beni bile bile dipsiz bi kuyuya attın gittin çıkamıyorum içinden. keşke beni ne biçim bi duruma soktuğunu biraz olsun anlayabilseydin.
ben sana bi kere bile sarılamadım doya doya sen şimdi başkasına mı sarılıyosun söylesene ben ilk seni öptüm hayatımda sen başkalarını mı öpüceksin. o kadar çok hayalini kurdurdun ki saçlarımı okşadığının başka birinin mi saçlarını okşuyo o güzel ellerin parmakların söylesene. gel başını koy göğsüme uyuyalım öyle dediğinde başka birini mi istiyodun aslında yanında. senin bana bi kere gülümsemen için ömrümden ömür vermeye razıydım ben. başka birine mi gülümsüyosun. ne biçim bişey bu ya kaldırabilir miyim ben bunu sandın yaşabiliyo muyum ben böyle sandın. seni sevmek benim hayatımda yaptığım en zor şeydi. bana bunu söyletmek için elinden geleni yaptın volkan bana bunu niye yaptın.
gurursuz davranıyorum doğru ama o kadar çaresizim o kadar çaresizim ki. o kadar bitmiş tükenmiş bi durumdayım ki senin yüzünden. hem gurur yapcak bi halim yok benim. ister gurursuz olduğumu ister yüzsüz olduğumu düşün. artık sen kim bilir neler düşünüyosun zaten...
sana öyle yakın olmak benim için hayalden öte değildi ama sanki bana sadaka verir gibi yaptın sonra ellerimden kayıp gittin. ben senden sadaka istemedim ki. tutamadım seni gittinnnnn. gittin sana bu kadar yaklaşmışken dönüp bana senle alay ettim diyosun. nası yapıyosun bana bunu söylesenee nasıl bu kadar kolay öldürüyosun sen benii. neyin intikamını aldın benden neyin cezasını çektiriyosun.
senle dalga geçtim diyosun. ama bana demiştin ki niye daha önce söylemedin beni sevdiğini demiştin. çok mu aglattım seni çok mu üzdüm demiştin gözlerimden öperken ellerimden öperken sarılırken. nasıl sahteydi yalandı bi anlıktı diyosun. nasıl bu kadar rol yapabildin bana. daha mı erken öldürmek istemiştin beni. farketmedin mi o anlarda sevgim sığmadı kalbime dolup taştı yüzlerce kat arttı... ben sana hem aşıktım hem değer veriyodum. çok sevdim ben seni çokkkkkk bu nasıl anlatılır ki başka. seni görücem zaman içim içime sığmazdı benim. tokalaştığımızda eli elime değdi yanağı yanağıma diye sevinirdim ben kokunu hissettim diye mutlu olurdum. şimdi ben yanımdan senin gibi kokan biri geçse dönüp sen misin diye bakıyorum. bakıyorum ama sen değilsinnnnnnnnn. nerdesinnnn sen değilsinnnnnnnn. ben hergün senle beraber yürüdüğüm yoldan geçiyorum, o caddenin kenarında 2 kere oturduğumuz parkın önünden otobüse biniyorum dakikalarca o kamelyalara bakıyorum, ben hergün senin gösterdiğin o eski arabayı görüyorum, okulun duvarını görüyorum köşedeki hani boynum agrıyo diye masaj yapmıştın ya ben o ellerini tutup avuçlarını öpmemek için ne kadar zor tutmuştum kendimi. düşünüyorum da keşke tutmasaymışım kendimi. şimdi bu kadar üzülmezdim belki. harap etmezdim kendimi. hergün hergün aynı şeyleri görüp pişman olmazdım bu kadar. beni deli mi etmekti tek derdin. başardın bravo. sen bana bu maili okuduğun o bilgisayarını verdiğinde sana ait bişeye dokunuyorum diye saatlerce sarıldım ben o gerizekalı makineye. o aptal tuşlarını tek tek, tek tek sevdim bunlara mı dokunuyosun sen hergün diye. farkında bile değilsin sen demi her nargile içtiğimizde senin sipsini gizlice alıp cebime attığımın. takıntılıyım biraz galiba sana ait bişeyler olsun bende istedim hep. gül bunlara tamam mı keyf al iyice. mutlu ol. kendi halinde mutlu yaşayan birini mutsuz ettim diye sevin iyice...
bana içimdeki herşeyi döktürdün o gün. herşeyi herşeyi söyledim sana. nasıl sevdiğimi söyledim. nasıl zor söyledim ama kolay gibi görünsede zordu. bana böyle bi yanlış yapmamalıydın. unuttun sandım diyosun. bıraksaydın da unutsaydım. manisaya gittikten sonra dedin ki düşündüm olmuyo zaten olmazmış dedin. bişey demedim. numaranı sildim adını sildim telefonumdan. peki sonra 2 hafta mesaj atmaya devam ettin. sonra da sana umut vermemek için mesaj atmıyorum aramıyorum dedin. çok komik bak burası gülebilirsin izin veriyorum. adın görünmediği için sadece numaran göründüğü için numaranı ezberledim artık silsem de unutamiyorum. olmuyo dedikten sonra bile benimle flört etmeye devam ettin. olmuyo diyosun ama olduruyosun. aslında ne var biliyo musun. düşününce oluyo ama yaşayınca olmuyomuş.
olmuyo böyle volkan olmuyo. nasıl atlatıcam ben bunları senin için çok basit demi. ama benim için öyle değil. hiç basit değilsin. ben böyle şeyler yaşamayı haketmiyorum ki. ben sana naaaaaaptım volkan söylesene naptım ben sana. dayanamıyorum ben böyle. yazık değil miydi bana yaa. bi anlık duygularımdı deme sakın deme bana inanmıyorum böyle bi saçmalığa. yapma bunu söyleme sakın olur mu. yalan söylüyosun sen o gece benim için sahte değildi unutabilir miyim sandın. çok mu basit benim için sandın sen. benim kalbimi nası bu kadar hiçe saydın sen. nası bi zevk aldın bundan ben seni anlamıyorum. ne sandın sen beniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii neeeeeeeeeeee. 7 sene önce saçma sapan bişey yaptım arkadaşına numaramı verdim diye mi kafaya aldın beni böyle. çocuktum ben 15 yaşındaydım. çocuktum. yapma volkan yapmaaaaaa yapmaaaaaaaaaaa. beni nasıl böyle üzdün. hiç yakışmadı sana. beni böyle küçük düşürmek hiçççççççççççç olmadı. hiç bir sebep yokken bana böyle içinden kurtulamadığım bi acıyı yaşatıyosun. sadece sevildiğini duymak için gururun okşansın diye hiçe saydın beni. hayır gelmez hayır gelmez benden diyosun. başkaları görsün hayrını bana zaten hayrın dokunmadı. seni sevdiğimi anladığım günden beri gözümden yaş eksilmedi benim. ama yine de sevdim seni çok acı veriyo çokkk amaaa seviyorum seni. ama sana söz veriyorum bir daha karşına çıkmıcam sevdiğimi söylemicem, hiç tanımadığım biri olucaksın söz veriyorum. ne adımı görüceksin ne çirkin suratımı görüceksin. için rahat olsun zaten senin istediğin buymuş seni o kadar çok rahatsız etmişim ki, beni hayatından kovalamak için değerimi düşürmeye gururumu kırmaya beni incitmeye karar vermişsin sanki zorla sana yaklaşmaya çalışıyomuşum gibi sanki aramızda bişeyler olsun istiyomuşum gibi.
teşekkür ederim iyi ders verdin bana. aldım boyumun ölçüsünü yeterince. bak sana dalga geçmen alay etmen için biraz daha malzeme verdim daha çok mutlu ol diye. ama mutluluğunu görmek istemiyorum seni bir daha asla asla görmek istemiyorum.