Okul, dershane bunlar çok zor şeyler değil. 1 gün canın bir şeye sıkkındır ya derslere girmezsin yada hoca anlatırken başka bir şey düşünür o gün derse hiç katılmazsın. En kötü arkadaşların vardır yanında. Bir süre sonra moralini düzeltirler, kafan dağılır. Özel derste öyle mi ama? Hayır. Hafta da 1 olan o 2 saatlik dersi her saniyesine varana kadar dinlemek zorundasın. Aklının başka bir şeye kaymasına hakkın yok. Resmen bitse de gitsek diye düşünüyosun o 2 saat boyunca. Of kabus gibi ya. Eskiden dershaneye bile laf ederken şimdi birde özel ders çıktı başıma. Meğer dershaneye şükür etmeliymişim, o kadar yani.
Hayatımın en acı gerçeklerinden biri. Eskiden şikayet ettiğimiz şeyleri bile şuan mumla aradığımız durumlar olabiliyor. Bunu son bir kaç ayda daha iyi anladım. Geçmişe bakmamalı insan. Tekrar geçmişe dönemeyeceğini bilmek, o günleri, o mutlulukları, aşkları tekrar yaşamayacağını bilmek acı veriyor çünkü.
Küfürde mantık yoktur. Zaten mantıklı şeyler söylenemediği anlarda küfür eder insan. Tam olarak kelimelerin kifayetsiz olduğu anlarda küfür ederiz. Heyecanlandığımızda, mutlu olduğumuzda, üzgün olduğumuzda... Zaman zaman laf aralarında edilen küfürler bir süre sonra ağzımıza yapışır ve on kelime çıkıyorsa ağzımızdan, dokuzu küfür olmaya başlar. Bence küfür bir çeşit terapidir. Psikologlar falan hepsi yalan. Küfür edin abi, bağıra çağıra küfür edin.
Yeni yeni ergenliğe giren küçük beyinli insanların cahilce, beyinsizce, bilmeden konuştukları bir takım saçmalıklar. Kendilerini kanıtlamak için, dikkat çekmek ve marjinal olmak için ortaya attıkları kanıtı olmayan, savunduklarının açıklanacak bir tarafı olmayan konular. Gerçeklerle alakası olmayan, konuşulmak için konuşulan konular. O çamuru atmayı düşünecek o küçük beyni hâlâ kafasının içindeyse bu da Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Bu arada paragrafın başında onlara " insan" dediğim için çok özür diliyorum. insanlar işsizlikten ne yapacaklarını şaşırdılar.
O mutluluktur, üzüntüdür, yorgunluktur, heyecandır, göz yaşıdır. Bütün duyguların birleşimidir Teoman, gitar çalma sebebimdir. iyi yada kötü bir durumda herhangi bir şarkısını açıp kendimi dinleyebildiğim tek sanatçı. Gerçek sanatçı. Sanatçının sözlük anlamı. Tanımak istediğim tek insan. " Mavi kuş ile küçük kız" şarkısını sohbet arasında, birasını yudumlarken mırıldanmasını istediğim adam. Telefonumda sadece onun şarkıları, sesi olan adam. Sesinden onlarca duyguyu çekip çıkartabildiğim adam. Teoman aşktır aşk!
Evet. Can acıtır, uykusuzluğa yol açar, konsantrasyonu bozar, göz altları lila rengini alıp davul gibi olana kadar ağlamamıza nedendir. Ha birde kimse duymasın, görmesin diye yorganın altında ağladığımızda bizi ele veren kan çanağı gibi gözler var. Yinede ne olursa olsun eninde sonunda geçiyor. Geçmese bile derinlere gömülüyor çaresizce. Yapacak birşey yok maalesef. Sonuçta hayat devam ediyor. (bkz: Hem kim aşktan ölmüş ki?)
Aslında ismimin bir erkek ismi olmasını çok isterdim. Marjinallik değil mi? Tabi "Mahmut, Hüseyin, Hasan, Ali" olsun demiyorum canım o kadar da değil yani. (bkz: Eren.)
Berbat bir duygu. Resmen boşuna yaşamak gibi bir şey. Daha kötüsü; bir daha mutlu olamayacakmış gibi değil de, bir daha mutlu edicek biri, birileri yada mutlu olmak için artık hiç neden olmayacakmış gibi hissetmektir. Yalnızlıktır, mutsuzluktur, intihar sebebidir.
Kafayı yemek üzereyken, gülerken, ağlarken, depresyondayken, aşıkken, terkedilmişken, platonikken, aldatılmışken, derste sıkılmışken, yolculuk yaparken, yürürken, yalnızken alınabilecek tek ilaç. Özellikle bir de Teoman çalıyorsa kulaklığın ucunda, saatlerce hareketsiz bir şekilde müzik dinleyebilirim.
Yalnız değilmişim demek ki. Sen bütün yıl sınavlara, hocalara, okula, çalar saate, okul formasına, eşek ölüsü gibi çantaya lanet et sonra yaz gelsin evde otur. Peki sorarım; Nerede bu devlet? Olmuyor abi, okul varken tatil daha cazip geliyor insana. Çok isteyipte elde edememek mantığı.
Mecburen 1'den sonra bir sayı gelebilmesi gerekiyor. O şanslı da 2 olmuş. Yani 10'dan sonra 11 nasıl gelebiliyorsa. Ben bu zekâyla; 8 üniversite bitirir, 3 kez amuda kalkar, 7 gazete bulmacası çözer, 50'de şınav çekerim.
(bkz: Rambo aynştayn)