çok baydı son zamanlarda atatürk yaşasaydı fenerli olurdu, ak parti'ci olur mitinglerde bayrak sallardı, yok efendim metallica dinlerdi filan kolpaları.
biraz dünyaya açılmak lazım, aynı zamanda da kendi kültürümüzü, kendi ögelerimizi dünyayla harmanlamak lazım.
işte!
marx bugün kalksa, türkiye'ye gelse, ilk ziyaret edeceği adam suavi'dir. ben kendime bu kadar benzeyen bir adamın varlığını bilsem iki dakika durmam yerimde, hemen giderim kanka olurum.
bu noktadan hareketle diyorum ki marx yaşasaydı suavi'yle kanka olurdu. hem de erzincanspor u tutardı.
ve silivri hakiminden bir atak daha geldi; ''internet denen şahsın en yakın sürede bulunup kolluk kuvvetlerine teslimine ve işkence sonrası 3 yıl 2 ay 17 gün hapsine karar verimiştir.''
şincik biraz embesil bir kişilik izlenimi yaratıp bunca yıldır tırnağımla kazıyarak oluşturduğum cool adam imajımı zedelemek istemem lakin yaptım anlatırım. madem yaptım, herkes bilsin, bilsin ki kimse yapmasın.
fenerbahçe maçının ilk dakikalarını otobüste dinlemek zorundaydım, arabam bozulmuştu ondan otobüse geçtim, ehhe. neyse radyoyu açtım maçı veren bir kana arıyorum, aradım aradım en sonunda çıktı bir kanal ve dinlemeye koyuldum.
futbolla aslında sıkı fıkı olmadığım için, daha doğrusu yabancıların takımlarını bilmediğim için maçı dinliyorum, herhangi bir yabancılık çekmedim.
5-6 dakika gattuso, zambrotta filan gibi italyan isimleri duydum fakat yine garipsemedim, sevilla'nın kadrosunu bilmiyorum çünkü. bir yandan da spiker de mal, ne skor söylüyor ne takım adı. sadece maç anlatıyor.
ben de bir yandan taşşak geçiyorum fener ile, çünkü 10 dakika boyunca hiç fenerbahçeli futbolcu adı duymadım, taşşak geçilesi insan benim aslında, şimdi farkettim onu da.
hayır 10 dakika boyunca insan milan maçı mı dinler lan? spikerin kafasına sokayım ben insan 3 dakikada bir tekrarlar en azından.
allahtan sesli taşşak geçmemişim de sadece kendime rezil oldum.
online alışveriş sitesi mottosu. bunu alan bunu da aldı, bak bunu da aldı, adamlar bunu bile almış sen hala tek bir ürünle uğraşıyorsun lan, fakir misin olum? filan gibi anlamlar barındıran bir cümle.
tüketim çılgınlığının afrodizyakı.
ilerde bir gün alışveriş sitesi kurarsam daha sempatik olmak adına yeni girişimler deneyeceğim.
bunu alan bunu da aldı-ok işareti-
-----ok işareti devam ediyor-----
-----y.rak şekli------
arkasından gelen animasyon şeklinde bir 'ehehehhe' efekti.
bunları yapsam kesin alıcı beni sempatik bulacak, aileden biri gibi görecek, daima benden alışveriş yapacak.
çok beğeniyoruz ailecek alıyoruz diyecekler röportajlarda. o günler yakındır, belki yarimden de yakın. eheh.
yani aslında durum bence komik yani. bunu alan bunu da aldı. eee? yani benim gibi biri çıkıp oraya bu prezervatifi alan yanında bu y.rağı da aldı yazsa hoş olacak mı? benim gibi insanların varlığını neden yadsıyorsun?
elbet heklerim bigün siteni, yazarım oraya 'bunu alan babayı da aldı' diye. hekır mı yok dünyada? hepimiz hekırız. hek msn porno s.k s.kis amatör a.m porno s.k g.t msn hek
ilerde başbakan olursam ilk cumhurbaşkanı ziyaretimde gerçekleştireceğim hareket. görüşmeyi de basın mensuplarına açık tutacağım.
hahah düşünsene lan cuccuk yapıp anayasayı geri çektiğini.
bir anda 3 ytl olan dolar tekrar 1 ytl'ye düşecek, borsa çıkıp inecek, nefesler tutulacak.
çok t.şak bi başbakan bekliyor olm sizi, benden söylemesi. ardından da ''noldu lan tırstın mı yarraam?'' diyeceğim kendisine.
hanginiz o zamana cumhurbaşkanı olur bilmem, şimdiden haberiniz olsun.
şimdi hakikaten ilginç ve çılgın bazı inanışlar var. o kadar işledi ki artık evde sıçarken annemi babamı kardeşlerimi el ele tutturuyorum ki deliği ilk hamlede bulayım. dolapta yumurta var mı diye bakmaya giderken 10 dan geriye sayıyorum, dolabı öyle açıyorum.
dolapta yumurta çıkmazsa dat dat dat diye bağırıyor kardeşim arkadan.
evde bir şenlik havası hakim, ailecek kafayı yemiş durumdayız.
bak bu entryi girerken de el ele tutuşuyoruz, belki y.rak çıkar diye alttan.
-el ele tutuşunca küçük sayı çıkacağına inanmak
-10 dan geri sayınca sayının küçüleceğine inanmak
-kırmızı tişört giyince sayının kırmızı olacağına inanmak
bunlar şimdiki inanışlarımız. ilerde yenilerini de paylaşırız. kimse bu inanışlardan mahrum kalmasın.
tutun el ele bakim.
var mısın yok musun dini ritüellerinden, bu dinin peygamberi metin'in mucizelerindendir.
mühürlü, ağzı kapalı bir kutu içerisindeki rakamı 10 dan geriye doğru sayarak küçültebilen başka delikanlı varsa hemen gelirim müridi olurum, bir özel mesaj yeterli, yapamıyorsanız şansınıza küsün, şimdilik metin ile idare edeceğiz.
yeni bir dinin başlangıcı.
yeni bir inanışın temelleri.
yeni bir hayat.
var mısın yok musun metin.
demin facebook'ta embesil bir arkadaşımın katılmış olduğunu görmemle öğrendiğim bir 'event' adı.
nedir, ne değildir diye açtım baktım, meğer kuzey ırak'a yapılan operasyona katılıp katılmayacağımızı soruyorlar.
-eveeeet
*tabii ki
-seve seve
*her zaman
filan gibi yorumlar var grubun wall'unda. ya hepsin ya hiç ya türksün ya piç yazmış mesela ablanın teki.
ulan gençler tamam anladık sikik bir hayatınız var, kendinizden dahi utanacak seviyedesiniz de bu kadar da rezilleşmeyin lan?
facebook'tan operasyona katılıp ölüm tehlikesi geçirip gazi mi olmayı hedefliyorsunuz?
yıl 2008, o zaman facebook çok geniş bir ova, bir baktım düşman poke'lerine tutulmuşum, rakı sofraları kafama kafama yağıyor, yanımda bir ses duydum, kafamı bir kaldırdım ki bunun tribün application'ı olduğunu sezdim, hemen bir yere saklandım, o anda face double applicationları ile üzerime saldıran bir düşman ordusu gördüm????
şimdi hakikaten sizin ruh halinizi anlamaya çalıştım, ama özür dilerim embesillik eşiğimi aşmışsınız, size kadar inemiyorum.
adam event yapmış, savaşa çağırıyor. bir de ''maybe attending'' diyenler var lan.
-tuğçemsun savaşa geliyo musuaan?
*gilirim belkim bebegım, meybi etending yaneee
-oke o zımaan, gel ama ortam süper
*evet yaa, şilecanlar söyledi kop kop ortam varmıaaş
-tamam bebegım ben sınaa önlerden yer tutarım, bomba atmalık
*fazla ses olmasın ımaa
şimdi dikkatimi çeken ve daha bir taşak geçmeye yönelten event açıklamasında şu yazıyor; ''Şuanda 10,000 askerimiz sınıra yıgıldı.peki ya siz onlarla birlikte hareket etmek o havayı solumak istermiydiniz?''[imla hataları aslan yürekli rişara aittir]
ahahha o havayı solumak ister miydiniz ne demek lan? sanki coca cola kapağı altından çıkan yıldızla dünya kupası maçını yerinde izlemeye gidiyorsun, sanki ronaldinho'yla aynı havayı soluyorsun.
lan sokim kafanıza gençler ya, cidden bak.
penisimle aynı havayı solumak ister misiniz gençler?
dünkü fenerbahçe maçından da gördüğümüz üzre ilker yasin aurasını ortamda bulunan herkesin içinde patlatabilmektedir.
yani normalde senin benim gibi bir insan olan spiker bile yanına ilker yasin oturunca ilkerleşiyor, ilkerunayasinokis hastalığına yakalanıyor.
*meraba ben ilker
-ben de elimi uzatırken süleyman, elimi sıktığında ayşe
*nasıl?
-beş penaltı 3 korner
*iyi misiniz?
-hem ilker hem yasin, hem ertem hem şentürk
yakın bir gelecekte kurmayı planladığım cumhuriyet. artık ibreler bize döndü, iktidar elimizde, burası bizim çiftliğimiz.
çok güzel şeyler yapacağım ben bu cumhuriyette.
türkiye çöl olur mu gibi türkiye din olur mu yu tartışıyoruz ya hani. manyakça bir paranoya almış bizi, şeriat gelecek şeriat gelecek diye. alın ben simulasyonunu getirdim. bakalım begenecek misiniz?
şeriati türki cumhuriyet özellikleri;
*biz vatandaşlarımıza dindar, dincun, dinhun, dinbin, dinli, dinşan, dinhan gibi isimler vereceğiz, herkesin isminde en az bir din kelimesi geçecek.
ali şeriati, mahmut namazi, süleyman oruçlu gibi isimler makbul vatandaş olarak kabul edilecekler yanımızda.
*tüm gavır icatlarına son verilecek. otobüsler kaldırılacak, at ve develerden oluşan bir toplu taşıma sistemi getirilecek.
attan deveye aktarma yaparsanız birinci basışta 2 şeriati türki dinarı(ştd), ikinci basışta yarım ştd(şeriati türki dinarı) vereceksiniz.
*başı açık gezen kadınların kafasına kafasına vurmak serbest olacak. başörtüsü polisleri çıkaracağız, kafasından saçı görünenin elini keseceğiz, hırsızlık yapanın saçını keseceğiz, dans edenin dişlerini dökeceğiz. aslında hırsızlık yapanın elini kesmemiz lazım ama saçma bir devletiz sonuç olarak, ütopik ve simulasyonuz, işin bokunu çıkarabiliriz.
*daha sonrasında futbol maçlarından önce istiklal marşı yerine hatim indirilecek ve futbolcular şalvarla çıkacaklar sahaya.
tezahüratlarda ''allah ın izniyle galibiz'' şeklinde sözler geçmesi şart koşulacak, her 10 dakikada 2 dakikalık tekbir atılacak tribünlerde.
kadınlar eski açık ve yeni açık, erkeklerse maraton ve kapalı da oturacaklar. kadınları da karda filan üşüsün donsunlar diye açıklara aldık, gerici ve kadını ikinci plana atan bir din devletiyiz.
*şimdilik bu kadar saçmalayabildik. güzel ülkemdeki korkuları yansıtabildiysem ne mutlu bana.
yine şeriati türki cumhuriyetinin yapacağı bazı uygulamaları ekleyeceğim buraya.
evet, türban düzenlemesi konusunda ayetullahlarımız tarafından çılgın fikirler dökülmeye başlandı.
bu da ankara üniversitesi rektörü beyefendiden;
''Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nusret ARAS Pazar gecesi Habertürk'te yayımlanan Basın Kulübü programına katıldı. Programda tartışılan konu tabii ki başörtüsü yasağıydı.
Uzmanlığı genel cerrahi olan Nusret Aras, program süresince çok sayıda dini hükümde bulundu.
Bunlardan en çarpıcı olanı ise islamiyetteki 'kaza' müessesesinin başörtüsü konusunda da işletilebileceği konusunda vardığı hükümdü.
islam dininin en uzlaşmacı ve kolaylaştırıcı din olduğunun altını çizen Genel Cerrahi uzmanı Nusret Aras, üniversiteye girerken başını açan kızların, açtıkları saat kadar evde başlarını örtebileceklerini söylemeye getirdi.
Kaçırılan ibadetlerin kaza edilebileceğine dair din hükmüne 3 takla 1 parende attıran profesörün ilahiyat alanındaki bu yeteneği göz kamaştırıyor. Tüm sabah kadın programlarından teklifler alan Rektör Nusret Aras'a bugün halktan çok sayıda soru geldiğini de öğrendik. işte onlardan bazıları:
*Hocam, yellenince oruç bozulur mu?
*Ojeli tırnaklarla türbeye mum diksem dualarım kabul olur mu?
*Haccın da kazası olur mu?
*üniversitede 7 saat başınızı açtıysanız, evde de 7 saat başınızı örtün, sorun çözülsün başörtülü arkadaşlar.
bu kadar da din ile ilgili ve bilgiliyim. süperim.
hay allah ya, nasıl profesör ve rektör oldunuz olum siz?
''CNN Türk'te yayınlanan BeşN birK programına konuk olan istanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Filiz Meriçli, türbanlı öğrencilere ders vermeyeceğini açıkladı.
'Atatürk ilkelerine ve Atatürk cumhuriyetini korumakta kararlıyız. Özgürlük denince bu da benim özgürlüğüm, bentürbanlı bir öğrenciye ders vermek istemiyorum' şeklinde görüşlerini dile getiren Meriçli sözlerini şöyle sürdürdü: "Yasalara saygılıyız, yasalar da anayasamızdır. Anayasamızda Atatürk ve cumhuriyetin ilkeleri mevcuttur.
Burada da Türkiye laiktir. Türkiye cumhuriyeti laik bir cumhuriyet olarak yaşayacaktır. Yasamız budur, biz de bu yasaya saygılı olarak Anayasa'ya aykırı herhangi bir yasanın çıkmasını kabul edemeyiz" ''
evet, durum bundan ibaret. türbanlı bir öğrenciye ders vermek istemeyen profesörlerle dolu güzel ülkemiz.
üniversiteyi babasının çiftliği zanneden, üniversiteleri kapatır gideriz, türbanlılara hak ettikleri notu vermeyiz diyen çılgın akademisyenlerden sonra bir de bu versiyonu geldi.
taze taze daha, rejimden yeni çıktı.
öyle bir ülke ki burası tesev'in araştırmasına göre, hakimler ve savcıların %60'ı rejim söz konusu olduğunda hukuk mukuk dinlemem diyenlerden oluşuyor.
yani bir ilelebetçilik sarmış dört bir yanı.
tarihte hiçbir medeniyetin, hiçbir ülkenin ilelebet yaşadığı görülmemiştir, fakat türkiye cumhuriyeti bu konuda bir ilke imza atmak için çılgın yasalar çıkartıyor, ulusalcıların her konuşmasında ''ilelebet'' fikri defalarca vurgulanıyor. ilelebet süreceği için devlete resmi bir ideoloji benimsettiriliyor, değiştirilemez maddeler anayasaya konuluyor.
yani kime ders verip vermeyeceğin senin elinde mi? parayla mı aldın sen o ünvanı, kendin mi kurdun üniversiteyi?
bakkal mı zannnettiniz üniversiteleri? istediğin zaman aç istediğin zaman kapa, türbanlıları alma, s.ki 35 santimetreden küçük olanlara blow job yapma, nedir yani?
ek: vay anasını kardeşim, ne kadar türban karşıtı varmış da fikir beyan etmiyormuş kimse. abanın eksiye canlar.
şimdi başlığın mına koyulmuş vaziyette, farkındayım. ne idüğü belirsiz bir hale girmiş ama nedeni var, bu şekilde anlatılır anca.
lise döneminde hormonların tavan yapıp beynin çüke endekslendiği zamanlarda batı menşeili ''fuck the system'' anlayışı her ergenin kafasında bir yer eder[beynin seksten arda kalan kısmında]
lisedeyken bir fak dı sistımcı arkadaşın ''another brick in the wall'' şarkısıyla bizleri tanıştırmasının ardından hepimizi büyük bir acı kapladı.
yani durduk yere çantalara ilginç şekiller yapmaya başladık, her yere fts[fuck the system] yazmaya başladık, kantinde sıra beklerken; ''bunlar bize dayatılanların sonucu. aslında böyle olmamalı'' diyorduk. yani neyin böyle olmaması gerektiği hakkında bi sik fikrimiz de yoktu açıkçası.
bir şeyler yanlış gidiyor havası vermeye çalışıyoruz ama yanlış gidenin ne olduğunu bilmiyoruz. öyle sikik bir durumdayız.
derslere girmiyoruz, müdür yardımcısı bizi çağırdığı zaman ''hocam bu eğitim sistemi yanlış, bizi iyi yetiştirmiyor'' diyoruz.
bizle takılan adamlar ağlamaklı ayrılıyor yanımızdan. o derece soğutmuşuz milleti okuldan, derslerden, hiçbir felsefik, düşünsel temeli olmayan konuşmalar yapıyoruz yani. amerikan filmlerindeki bol sikişli okullara sahip olamayışımızın nedenini sisteme bağlıyoruz filan. bak yine her şey çükten çıkıyor.
gel zaman git zaman okulun yarısından çoğu fuck the systemcı oldu. millet okula bunalım vaziyette geliyor, kravatları kafaya rambo şeklinde bağlayıp okulda dolaşıyor, tuvaletlerde her yere işaretler, yazılar yazıyor filan.
sonra yarattığı canavarın kontrolden çıkması sonucu siki tuttuk bakışı atan profesör gibi ilk fak dı sistımcı grup olarak birbirimize bakıyoruz.
bir şeyler yapmalıyız yani. çünkü herkes kafayı sıyırmış, mutlu adam yok okulda, herkes birbirine sorunlarını anlatıyor, çok sorunlu herkes.
sonra rehberlik hocasının bizi tatmin eden konuşmalarıyla beraber hayatımıza yeni bir renk geliyor. another brick in the wall'da artık bunalım takılmıyoruz, rap dinlemeye başlıyoruz, bunalıma girip de çıkamamış arkadaşları da rehabilite ediyoruz hep beraber.
bunları ne sik yemeye yazıyorum bilmiyorum ama canım sıkıldı heralde. lan keşke fuck the system diyebilsem şimdi, şerefsizim liseden daha çok ihtiyacım var, ama diyemiyorsun işte.
fuck the system desen patron kapı şurda yarraaam der sana.
şu an yaşadığım bir duygu. eski bir kız arkadaş profilini kısıtlı olarak görüntülememe izin vermiş, çok pis koyuyor insana.
an itibariyle emrah modundayım lan, var mı böyle bir şey?
wall, resim filan göremiyorum, sadece bir kaç news feed e bakabiliyorum, işte gruplarını görebiliyorum filan.
ayıptır, yazıktır, bu facebook türk gencini ne hallere düşürdü. kısıtlı profil görüntüleyebilen bir kişi olarak özgüvenim nasıl yerine gelecek, nasıl daha sağlam basacak ayaklarım yere?
gururum kırıldı, oysa ben ona tüm profilimi açmıştım, rakı soframı, küçüklük resimlerimi, arkadaşlarımın 'eheahe naber lan y.arak'' temalı wall mesajlarını, hepsini görebiliyor.
ben?
bense sadece grupları görüyorum, news feed görüyorum.
köprüleri atmanın vakti geldi demek ki. profili kısıtlı gösterene yapılacak tek şey 'remove friend'dir arkadaşım, başka yolu yok.
hayır sanki resmini görsem bir şey yapıcam. ühühü, olum harbi yazık bana.
orwell'in animal farm kitabındaki güzel nokta. domuzlar daha eşitti o kitapta. bakıyorum da adam o zamanlar, türkiye'yi yazmış.
baksana her insan eşit ama bizim domuzlar da daha eşit.
vay anasını.
şimdi belki çoğu kişi bilmez bunu, açıklayayım, zaten şu 50 karakter yüzünden en kral nobel ödülünü alacak düzeye geldim anasını satayım. derdimi işyerinde filan patrona elli karakterle anlatıyorum, raporlarım 50 karakteri geçmiyor, kovulursam da sözlüğün tam orta yerine sıçacağım haber vereyim.
neyse.
malum istanbul trafiği, insanlar gergin, göğüsler dolgun, ehm pardon insanlar gergin, herkes sinirli, kavga yaşanıyor doğal olarak. her kavgada olduğu gibi de bir taraf baksın çıkıyor, karşı tarafı sindiriyor.
işte bu sinen tarafın çok sevdiğim bir hareketi vardır, süper, hep izlerim kavgaları bu nedenle.
trafikte bi kavga gördüyseniz kesin oralarda bir yerlerdeyimdir ben, gelin selam verin.
öndeki arabadan bir yarma çıkıp arkaya doğru elinde kriko, sehpa bacağı, pıçak gibi aletlerle seğirtmeye başlayınca bizim arkadaki araçtaki ufak tefek elemanı bir korku alır tabi. kapıları kilitler ilk önce, sonra da yarma gelir kapıyı bacayı tekmeler arabasına gider.
işte tam yarma döndüğünde inceden bir ses duyarsınız; '' ınını sikim sinin'' bir bakarsınız, arkadaki araçtan eleman camı üç parmak açmış, ağzını oraya götürmüş aralıktan küfür ediyor, ahahha.
bugün bilgisayarımın bulunduğu odama girmeye çalışırken kapıda gördüğüm ibare. neonlu, akan yazılarla word art formatında yazılmış, süsleme yapmışlar bir de t.şak geçer gibi afedersiniz.
''lan'' dedim buraya nasıl girdiniz? dedim bari tuvalete gideyim, bir de ne göreyim? ''tuvalete erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir''
e dedim o zaman ben de senin azına sıçayım artık yapacak bişey yok. uyarıyı asan adam dedi abi ben elçiyim elçiye zeval olmaz, bıraktım sıçmayı. şuan hiçbir s.ke erişemiyorum, osbir bile çekemiyorum, hüzünlüyüm.
şu güne kadar duyduğum, rastladığım en dürrükçe tanımlama. ulan hadi bayrak ''türk milletinin'' onurudur dersin, kabul ederim, eyvallah derim.
ama belize bayrağında omzuna dalgayı almış zenci başlığına verdiğin ''bayrak bir milletin onurudur'' bakınızlarını o zenci görse seni kendinden geçirir şerefsizim.
''yer misin yemez misin?'' diye sorar acun ılıcalı, sen de ''zenci kardeşimin yapmış olduğu 35 santimetrelik teklifi yiyorum'' diye cevap verirsin.
hayır adamlar bayraklarını don yapıyor, yatak örtüsü yapıyor, perde yapıyor, ayakkabı yapıyor, çorap yapıyor sen gelip bana şov yapıyorsun.
bayrak bir milletin onuruymuş, hasiktir lan. elin amerikalısının, belizelisinin çok da sikindeydi yani. belize neresi olum, nerde olduğunu bilmiyorsun lan daha? olum öyle bir bayrak onur olabilir mi? görmedin mi bayrağı, karikatür lan, hahah, neresi onur olum onun?
gereksiz duyarlılık şovlarına kalkışıp edebiyat paralamaya çalışmadan önce otur iki düşün güzel kardeşim, bebeem, bidenem.
adamların don olarak giydiği bayrakları düşün. tamam mı canım? öptm.
alın, buyrun. ben böyle bir bayrak görmedim kardeşim. tamam renk ayrımı, ırk ayrımı yok sizde güzel bir meşaz ama böyle de olmaz ki.
omzuna almış zenci kardeşim dalgayı, sopa süsü vermişler bir de.
yanına gidip ''naber len zenci hehemhem'' desen yer misin yemez misin moduna sokar seni, fena yersin ama.
hayır o sopa süsü verdikleri aletin en sağ alt kısmına bakın, oradaki oval durumu gözleyin, ondan sonra bana hak vereceksiniz.
t.şakları bile var lan, düşman başına şerefsizim.
belize benim daimi müttefikimdir, s.kilene kadar da öyle kalacaktır. saygılar abim.
*an itibariyle düzenlediğim zirve. bok gibi param var, üç adet de komik yazar buldum sözlükten, onlarla beraber düzenliyoruz zirveyi.
katılanlar şimdilik;
-tech n9ne-einstein
-dire straits-setting me up
-rammstein-amerika
-2pac-loyal to the game
-dreamtone-sojourn
-stairway to heaven-led zeppelin
[hahah windows media player çalan listemi getiriyorum size, değerimi bilin, mp3 playerlara özgürlük]
şimdi bazı dosyalar oluyor önemli, müdüre zamanında yetiştirilmesi gerekiyor, ya da müdür işi bitiremeyeceğinizi, firmayı bağlayamayacağınızı filan düşünüyor, bunu beden diliyle açık açık belli ediyor[mesela bizimki s.kini tutup y.raak bağlarsın sen o işi filan diyor, gayet açık bir beden dili yani]
tabi bu zamanlar sıkıntılı, stresli geçen zamanlar. aynı tuncay'ın durumundasınız. işi bağlarsan gol atarsın, takımını galibiyete taşırsın, omuzlarda taşınan adam olursun.
işte iş bağlandığı an dosyanın müdürün odasına gitmesi gerekir.
dosyayı bırakıp kapıdan çıkarken müdüre dönüp tuncay susu yapmak lazım gelir. gözler açık, dişler birbirine kenetlenmiş ve mümkün mertebe koşuyor olmanız lazım tuncay susu için.
bir de bayan çalışanlardan allık filan alın yanakları kızartın da girin odaya, daha etkili oluyor, rolünüze daha iyi ısınıyorsunuz.
ama koşu alanını iyi belirlemek gerekir, mümkün mertebe dosya vermeden önce bir zemin etüdü yapın, çapraz koşuyu nereden başlatacağınıza karar verin.
yani bir yandan müdüre bakarak sus işareti yapmalı, bir yandan da kapının yerini tutturup o hızla odadan çıkmalısınız, isterseniz arkadaşlarınızın ofislerinin camını tıklatıp onlara da tuncay susu gönderebilirsiniz, size kalmış.
bak belize bayrağı yukarıdaki. hahah, lan ülkede kan gövdeyi götürse, herkes kapı komşusunu boğazlasa liseli gençler yine çıkıp tepki gösteremezler bu şekilde.
hahha, nası çizicekler lan onu kanla, irinle, idrarla, mide öz suyuyla?
yapılmaz ki.
bir de sağdaki zenci de dalgayı omuzuna almış, bakmayın sopa gibi durduğuna, ahhah.
niye şükrettim? 20 adet embesil liseli genç kanlarından bayrak yapıp paşaya yollamış ya ondan şükrettim.
bak litvanya bayrağı şöyle; http://tr.wikipedia.org/w...sim:Flag_of_Lithuania.svg
nasıl yapacaklardı lan bayrağı o zaman? hahah.
*abi en üstteki rengi yapmak için cıvık sıçıyoruz. selim, mahmut, aysel, furkan, tülin siz eve gidin sıçıp bayrağın üst tarafını boyayın
-olum yeşili nasıl yapıcaz? bilmiyorum lan kussak yeşil renk gelir mi?
+abi alttaki de kan kırmızı değil ki mınakoyim, sulandırmak lazım kanı, nasıl yapıcaz, bordoya çalıyor.
*trabzonsporlı bulun olm kanı bordo-mavi akar onların, bordoyu ayırın bize
-abi embesillikte sınır tanımıyoruz lan süper
+eheh tabi olm, şu üstteki rengi bi tutturalım hayırlısıyla
şu türk televizyonlarında izlediğim üç-beş programdan birisi de var mısın yok musun. yani türk televizyonu filan derken aşağılıyormuşum, bir elimde starbucks fincanım, dizimin dibinde kedim ve mor hırkamla passifloraya vuruyormuşum hissine kapılmayınız lütfen, sadece geceleri özel yayın yapan yabancı kanallara takılıyorum. hahah, osbir için yani, neyse.
heh, şu program ki güzelim konsepti, sunucusu sevdiğimiz bizden biri acun, ama yarışmanın orta yerine çatır çatır sıçan, benim de bir yolunu bulup kafalarına kafalarına sıçmak istediğim insan tiplemesi var orada.
kutuyu yavaştan kaldırırken aradan beyle kafayı eğip bakmaya çalışıyor, ilk görmeye çalışıyor, şeytan diyor sok kafasını o ince delikten içeri, süzüm süzüm süzülsün.
neyse konumuz bu değil, konumuz medyum kesilen dürrükler. anasını satayım bildiğin mavi bir kutunun içinde adamlar büyük sayı var, küçük hissettim, büyüğüm geldi, bi büyük bi küçük kaça filan gibi yorumlar yapıyor.
la mınakoyim nası bi dürrüklük bu lan? nasıl büyük hissediyorsun sen? hadi yarışmada ben olsam ve ''acun bey büyük hissediyorum, zannederim ki gotik gotu'nun malafat şuan bana yaslanmış durumda, ehehe'' desen anlarım, hak veririm, ama kutunun neyini büyük hissediyorsun be dangalak?
bir de ''sana 1 ytl açıyorum'' dedikten sonra 500.000 lira açanlar var ya, canlı yayın olsa gider çıkışta yakalarım onları, pıt pıt vururum ensesine iki tane, anlar onlar.
bence ilk görüşte korkmayın uzun diye. parçalara bölerek ezberleyin, melik duyar gibi, fotografik hafıza tekniği gelişsin.
bissss
millll
laaaa
hirrrr
rahhh
maaa
nirrr
raaa
himmm
şeklinde sistematik bir şekilde ezberleyin.