kimse inkar etmesin, rizespor'un küme düşmesi en çok fenerlileri sevindirmiştir. şike baskısından kurtulmak için ellerine kaymak gibi fırsat geçmiş, çamuru trabzonspor'a atmaktadırlar. evet trabzonspor kötü oynadı ancak psikolojiden biraz anlayan biri, amacı olmayan, sadece yapacağı tatili düşünen futbolcu topluluğu ile küme düşmemek için ve hatta can korkusu ile ( bkz. bursaspor otobüs dayağı) varını yoğunu ortaya koyan bir takımın mücadelesine bu kadar şaşırmamalı. üzüntüye eyvallah ama bok atmaya gelince orada duracak, önce kendine bi bakacaksın. onca mağlubiyeti trabzonspor almadı. komşuluğa gelince; bunu kendi sahanda oynanan maçta 2010-2011 şampiyonu fenerbahçe rize'ye hoşgeldin. pankartı açarken de düşünecektin. işin özü; elalemin sikiyle gerdeğe girilmez.
seni ilk görüşüm; doğan güneşe kısık gözle bakmak, kış günü üşümüş parmaklarla tutulan sıcacık çay bardağı gibi... ilk bakışmamız; bir bayram sabahı babadan alınan harçlık, o harçlıkla alınan mantar tabancasıyla sıkılan ilk mermi gibi... ilk konuşmamız; ölüm halinde yapılan elektroşok, hayata dönüldükten sonra alınan ilk nefes gibi... sana ilk dokunuşum; iftarda içilen ilk yudum su, iftar sonrası içilen sigaranın ilk fırtı gibi... seni ilk öpüşüm; tuttuğum takımın 90+3 te atılan galibiyet golü, iflasın eşiğindeyken çıkmış milli piyango ikramiyesi gibi... sana ilk sarılmam; bir bebeğin ilk ağlaması, arkadaşın çikolatasından alınan ilk ısırık gibi... seninle sevişmek; yüksek bir şelalenin dibinde çırılçıplak yıkanmak, ölüme gözü arkada gitmemek gibi...
sabaha karşı, arkadaşla kumsaldaki deniz bisikletlerinden birini kaçırıp, sahili takip ederek iskeledeki lokantaya gidip, garsondan denize işkembe çorbası sipariş etmek.
dalgınlıkta zirve yaptım bugün. ters yön tabelasını görüp, girmem gereken sokağa bir arkasındaki sokaktan dolanarak girdim. halbuki araç kullanmıyordum, yayandım.