twitter da kuran a ayak basan ateisti yakalatmıştır. tebrik ediyoruz kendisini.
alınan duyumlara göre, sözlükler veya başka çeşit sosyal platformlar için de bir özel ekip kurmuş. yani buralardaki azgın islam düşmanları da tek tek tespit edilip dava edilecekmiş.
eğer ciddi ciddi bu binanın adı ak saray olursa daha da ak parti ye oy vemem amk. böyle çakma isim mi olur lan. kremlin gibi, amerika nin beyaz sarayı gibi kendine has bi ad olmalı.
yobaz, gerici, çağ dışı ve göbeğini kaşıyan bir anadolu çomarıyken, seçim zamanı akıl edip chp ye oy vererek bir anda böyle aniden çağdaş, medeni, modern ve uygar olma durumu.
meğer çağdaş ve uygar olmak bu kadar kolaymış ama bir türlü akıl edemeyip onca yıl acınası bir örümcek beyinli olarak yaşam sürmüşsünüzdür. ulan ne kolaymış amına koyiyim medeni olmak, chp ye oy verip direkt aydın olunuyormuş, boşuna o kadar sene mal gibi yobaz dedirttik kendimize, daha önce niye aklımıza gelmedi diye düşünerek kafanızı duvarlara vurursunuz. sonra da geçmişe dair pişmanlıklarınızı bir kenara bırakıp çağdaşlığın keyfini doyasıya çıkarırsınız.
bu durum tabi sanatçı veya gazeteciler için de geçerli. mesela bir sanatçı, chp ye oy vermediği dönemlerde sıradan ve basit bir sanatçı olarak konumlandırılırken; hatta sanatçı olarak bile anılmazken, chp li olduğunu belli ettikten hemen sonra usta ve duayen bir sanatçı olabiliyor. bu durum adeta bir chp mucizesidir, yanlış anlaşılmasın. yani chp ye oy verince ışık hızında bir değişim oluyor ve kişi böylesine bir hal alıyor.
eğer siz de çağdaş, medeni ve aydın olmak istiyorsanız, bu hayalinizi sadece chp ye oy vererek gerçekleştirebilirsiniz. başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok. ama dikkat edin, chp li olmaktan vazgeçtiğinizde, tekrar eski zavallı yobaz halinize geri dönebilirsiniz. ben mesela son seçimde chp ye oy verip aniden uygar olmuştum ama sonradan ne olduysa bilinçsizce kendimi başka bir partinin tarafında buldum ve bir anda azılı bir bidon kafalıya dönüştüm. ama neyse ki şimdi yine chp ye yakınlaştım ve yavaş yavaş kendimi toparlamaya başladım...
internette rastladığı başörtülü kızların fotoğraflarını sözlükte ifşa ediyor ama moderasyon buna ses çıkarmıyor. şimdi o kızlardan biri veya ailesinden birileri bu olayı duyup dava açsa ne olur? ben mesela ailemden bir kizin bu şekilde resminin paylaşıldığını görsem, paylaşanı bulur ağzına sçarım.
edit: başlığın aslı "liseli piçler çok kız sikermiş söylentisi"ydi. değiştirmiş, böyle yapmış moderasyon.
liseli, sivilceli, ergen piç kuruları hakkında ayyuka çıkan dedikodudur.
bu iltihaplı köpekler, ünlü bayanlara falan özenip onlar gibi yaşamaya çalışan ve aile terbiyesi almamış olan liseli kızların bu durumlarından faydalanıp onları izbe mekanlarda emiyorlarmış.
daha yeni gördüm amk parkta böyle bi tane ersin korkut tipli liseli bi piç kızın birini kucağında zıplatıyordu.
samimi söylüyorum bakın kızlarınıza sahip çıkın. iyi bir terbiye verin onlara. aksi taktirde gidip onun bunun lady gagasına, rihannasına, ondan sonra efendime söyleyeyim çeşitli televizyon orospusuna falan özenip onlar gibi olmaya ve yaşamaya çalışıyorlar, onlar kadar rahat olmak istiyorlar ve böylelikle de, bu sözünü ettiğimiz otuzbirci götverenlerin tuzağına düşüp körpe yaşta o sivilceli penislerin gazabına uğrayarak bir daha iflah olmuyorlar.
ya geçen gördüm yine valla lisenin önünde merdivenlerde böyle kızlı erkekli 10 kişilik falan bi liseli grubu oturuyordu. ben de dolmuş bekliyorum, baktım bunlara erkeğin biri kızın götünü elliyor alttan kız da ya dursana diyor gülerek. diğerleri de aynı. kızların tiplere bi bakıyorsun, sanki böyle piç kaynının tecavüzüne uğradıktan sonra evden kaçıp telebarlarda konsomatrislik yapmaya başlayan, hani böyle feleğin sillesini yemiş de sonra kötü yola düşmüş, şuh sürtük kahkahası atan ama dertli olduğu yüzünden ve gözlerinden belli olan karılar gibi bakışları, tipleri var bu bahsini ettiğim liseli kızların. ellerinde sigara var bir de sanki yılların dertlisi o gariban balatacı çırağı gibi çekiyor sigarayı da. kızı da erkeği de aynı bunların. ailelerine yazık diyecem ama aile aile olsa zaten bunların bu durumlarından haberdar olup gerekeni yaparlardı.
eğer sahip çıkıp iyi yetiştirmezseniz kızlarınızı, işte aynı üstte bahsettiğim gibi oluyorlar ve o pantolonunun cebini yırtıp yolda yürürken otuzbir çeken kudurmuş liseliler de onlardan faydalanıyorlar.
şia inancına sahip yazar. az önce bir entrysine denk geldim ve şia nın nasıl bir şey olduğunu bir kez daha anladım.
--spoiler--
ani cahilliğimi mazur görün ama alevilik hz. aliyi sevmek onun izinden gitmekse eğer nasıl bir insan hem peygamberin damadı hz ali efendimizin yolundan gittiğini iddaa edip hem de ateist olabiliyor ki.
--spoiler--
üsteki yazı bu yazara ait, dikkatlice okuyun. hazreti muhammed efendimizden basit bir şekilde sadece 'peygamber' diye bahsesiyor fakat hazreti ali den 'hz ali efendimiz' diye bahsediyor. bu ayrıntı, şia yı anlamak için önemli ve yeterli. hazreti ali yi, haşa efendimiz hazreti muhammed den üstün görüyorlar.
ayrıca, hz. ali efendimizin yolundan gitmek diye bir şey yoktur, olmaz. çünkü o nun yolu da zaten hz. muhammed in yoludur.
iki gündür, aleviyim diyen yazarların geçmiş entrylerine bakıyorum özellikle. çoğunun geçmiş entrylerinde, bir ateist olarak veya ateistim ifadelerine rastladım. hatta birçoğu açıkça allah a, peygamber e küfrediyordu entrylerinde.
yani bu yazarların çoğu hem alevi hem de ateist. alevinin sonradan dinsiz olanı bile mezhepçilik yapmaya devam ediyor demek ki.
intihar videosunda ateist olduğunu söyleyip ölüsünün yakılmasını falan isteyen mehmet pişkin adlı renkli kişiliğin bu isteğinin yerine getirilmesi için yetkililere arz edilen taleptir.
adam ateistim diyor ama ölüsü alınıp müslüman mezarlığına konuluyor. bir ateist ölüsünün ne işi var bizim mezarlığımızda? istemiyor yani niye sanki müslümanmış gibi alıp oraya koyuyorsunuz ki... allah bilir belki de camiden kaldırmışlardır cenazesini.
bırakın kardeşim ya bize ne bundan.verin cenazesini o vasiyet ettiği kişilere, artık onlar yakarlar mı, hayvanların önüne mi atarlar ne yaparsa yapsınlar.
bu adamın eşi dostu falan varsa vasiyeti yerine getirmek için gitsin çıkarsın mezarlıktan ölüyü ve yaksın. bu bizim de isteğimizdir. bizi istemeyenin bizim yanımızda işi yok.
ayrıca tüm ateisler de vasiyet etsin, bana cenaze namazı kılmayın, ölümü camiden kaldırıp müslüman mezarlığına gömmeyin diye. diriyken camiye düşmanlık edip sırt çevirenlerin ölüleri de uzak dursun bizden, camimizden ve mezarlığımızdan.
yirmibirinci yüzyılın başlarında uefa kupası adı verilen, büyük takımların müacadele etmediği ve gayet tabi aynı zamanda da önemsemediği bir turnuvada şampiyon olduğu iddiaları günümüz tarihine kadar tazeliğini korumuş olan ve söz konusu kupanın sözümona kazanıldığı tarihte yaşıyor olan kişilerin hemen hepsinin rahmetli olması ve de dolayısıyla hiçbir şahidin bulunamaması nedeniyle 'kupa gerçekten de kazanıldı mı?' sorusuna cevap bulunamaması ve iddia edilen uefa kupası başarısının yaşandığı tarihteki teknolojik gerilik sebebiyle turnuvaya dair herhangi bir video yahut ses kaydına rastlanılamaması yüzünden, bir türlü, uefa kupası nı aldığı yönündeki bu iddialara inanamadığımız, geçmişi başarısızlıklarla dolu olup buna rağmen sanki çok başarılymış gibi hadsizce fenerbahçe gibi bir dev ile denk tutulabilen ve türk sporuna verdiği zararlar ile tarihteki utanç dolu yerini almış olan galatasaray ın, yine her zaman ki gibi üçkağıt ve dalavereyle maç kazanmış olması durumu.
bahsi geçen maç, dün akşam oynanan gs-fenerbahçe maçı.
ilk yarıda fenerbahçe tarafından adeta perişan edilen gs adlı takım, artık ne oldu ve ne değiştiyse, ikinci yarıda goller bulup maçtan galip geldi.
insan düşünmeden edemiyor; acaba devre arasında neler oldu? yine kimlerle ne gibi pazarlıklar yapıldı?
bruno alves, kırmızı yiyeceğini bile bile neden o hareketi yaptı ve takımının tüm oyun planını alt üst eden bu hareketi için acaba bir gs yöneticisinden emir aldı mı?
ikinci yarıda tüm tarafsızlığını kaybeden hakem, acaba devre arasında tehditler mi aldı?
her maçta katakulli yapan gs, diğer takımlara karşı kazandığı maçlarını bu şekilde, yani katakulliyle kazanıyor olsa da, fenerbahçe karşısında hep şamar oğlanına dönerdi. yani o dalavereler fenerbahçe ye sökmezdi. demek ki bu maçta bu güne dek görülmemiş büyük bir üçkağıt yapıldı. fenerbahçe karşısında bile galibiyet alabilecek kadar büyük...
neyse, biz şerefimizle oynadık ve yenildik. ama allah a şükür, başımız dik.
kalbi taşlaşmamış, vicdanı buz tutmamış, insanlığını kaybetmemiş, insana insan olduğu için değer veren, her zaman ezilenin ve ötekileştirilenin yanında yer alan güzel yürekli devrimci bir insan sözüdür.
bir insan hakları savunucusu ve bir toplum gönüllüsü aktivist olarak ben de bu sözün altına imzamı atıyorum.
kobane ye gitmek ve orada tüm kalbimle, barbar ışid e, onun destekçilerine, faşizme ve kürt düşmanlığına karşı savaşmak istiyorum. canımı bu uğurda feda etmek istiyorum. bin canım olsa, binini de kobane için, insanlık için, özgürlük için, yaşanılabilir bir dünya için feda ederim, hiç de düşünmem.
ancak gidemiyoruz. neden? çünkü devlet buna engel oluyor. tamamı insan hakları savunucusu aktivist olan 300 kişilik bir grup dün taksim e indi. içlerinde ben de vardım. slogan ata ata, haksızlığı haykıra haykıra yürüyerek kobane ye gidecektik taksim den fakat polis barikatına takıldık. çevreyi pisleten ulaşım araçlarını kullanmayarak aynı zamanda çevreci yanımızı da gösterip örnek olacaktık böylelikle.
ama devlet buna izin vermedi. gaz sıktı, kurşun sıktı ve bize engel oldu. ama her şeye rağmen yine de kobane ye gitmek istiyoruz ve farklı çözüm yolları arıyoruz. mesela bir mağazanın çekilişle kıbrıs a tatile gönderdiğini duyduk ve alışveriş yaparak çekilişe katıldık. eğer kazanır da kıbrıs a gidersek, ordan yüzerek suriye ye, kobane ye ulaşabiliriz diye düşündük. şu an için başka şekilde kobane ye gitmek mümkün değil gerçekten. umarım gideriz ve orda insanlık için mücadelemizi yaparız. aksi taktirde tarih bizi affetmeyecek...
canınızdan çok sevdiğiniz biricik kız arkadaşınızı alıp lokantaya gidersiniz. yemekleri söyledikten sonra sevgiliniz ellerini yıkamak için lavaboya gider. siz de o gittikten biraz sonra ulan o kadar skimizi kaşıdık amk ben de gidip ellerimi yıkiyim deyip tuvalete doğru gidersiniz.
giderken, o ara boş koridorda sevgilinizi görürsünüz. o dünyalar güzeli, bırakın dokunmayı bakmaya bile kıyamadığınız miss latina sevgilinizi böyle sağ bacağını yana kaldırır halde osururken görürsünüz. böyle üç adımda bir aniden durarak ayağı yerden kesip yılların medine dilencisi gibi rahatlatıyordur kendini.
o an koku falan da burnunuza gelince daha fazla dayanamayıp bayılırsınız. artık niyeyse yere de aynı filiz akın gibi düşersiniz. halbuki sapına kadar da delikanlısınızdır. neyse sonra hemen hastaneye götürürler sizi ama 1 gün sonra ancak gözünüzü açabilirsiniz. yere dengesiz düştüğünüz için galiba felç olmuşsunuzdur. bir tek gözünüz görüyordur, diğer her yeriniz felçlidir.
bir zaman sonra o sevgiliniz akşam üzeri sizi ziyarete gelir hastaneye. felçli olduğunuz için üzülmüştür ama hani çok da umrunda değildir sanki. ayağa kalkıp size aldığı cappy den bi bardak doldurur içmeniz için. doldururken de yine ayağı kaldırıp hasta odasına salar kokuyu. meğer sevgilinizin böyle bi huyu varmış yani. o an gözlerinizin yanında burnunuzun da işlevini kaybetmediğini anlarsınız kokuyu alınca. sonra sevgiliniz cappy yi ağzınıza dayar içmeniz için ama üstünüze dökülür. sevgiliniz eh yeter bıktım ya diye söylenirken tam o esnada refakatçiniz horoz basri girer içeri. ikisi aniden öpüşmeye başlar ve ardından da gözlerinizin önünde sabaha kadar sevgilinizi sker refakatçiniz. kahrolursunuz ama belli olmaz felç yüzünden. sadece saçlarınız ve sakalınız bembeyaz olmuştur o kadar. ölmek istersiniz ama ölemezsiniz..