kaçmak değilde o zamanlar ben hep geç kalırdım ki istiklal marşı değil ilk derslere bile zor yetişirdim * şimdilerde pek önemsenmediğini düşündüğüm olaydır.
kendimi bu tarz insancıklar için küfredip günaha sokmak istemiyorum. fakat sanırım tutamıyorum kendimi. koduğumun beyinsizleri. o an tesadüfen karşıma çıksa biri de şuan ki tüm sinirimi atsam. mesela;
kendime inanamıyorum bazen gerçekten.. bazen cımbızla çekip buluyrum ben kesin birlikte olduğum insanları diye düşünüyorum."bu benim ağzıma s.çar kesin tamam budur" deyip hayatıma alıyorum. sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim.. birikmiş ne varsa içimde herşeyin acısını çıkarıyorum kendimden. başkasına zararım yk tek zararım kendime benim malesef...
ilk sevgililer günüm geldi aklıma. ilk kutlayış..daha 17 yim. sevgilime mektup yazmıştım zarfa koymuştum bi de içinde adımın baş harfi olan bir kolye ucu vardı. saklasın diye ona vermek istemiştim. o da bana 'bu ne şimdi ya neyse sağol' diye tepki vermişti. hiç romantik değildi asla olmadı ama bilirdim beni çok severdi.
bu tarz basit hediyeler, gerçekten anlamlı anlar istesende unutulmuyor.
eskiden derdim ki;
"insanın başına gelebilecek en kötü şey,
bir gün yapayalnız kalmasıdır!"
öğrendim ki;
"hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey:
'yapayalnız' hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır..
özledim; birinin bana gerçekten değer vermesini
özledim; birine tamamen dürüst olduğun halde onun hala yalan olmamasını
özledim; birinin gerçekten sevmeyi bilmesini
özledim; tüm bunların hepsinin bir arada olmasını
Ama... asla hepsi bir arada olmadı..